Erdoğan: Kesinlikle AB'den yanayız

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, 7 Haziran Cuma günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in  başkanlığında AB konusunda yapılacak liderler zirvesine değindi. Bu zirveye katılımı önemsediklerini vurgulayan Erdoğan, ''Her ne kadar (Sayın Ecevit'te katılsın) diye Zirve'nin daha önce ilan edilen saati değiştirilip daha geç bir vakte alınmış olsa da; Ecevit'in sağlık durumunun ciddiyetini hepimiz biliyoruz artık. Yani Sayın Ecevit yine de katılmayabilir. Katılamaması da insani olarak uygundur'' dedi. 

AB'nin, Türkiye açısından çok önemli ve hayati bir konu olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama AB konusunu hayati önemini devam ettirmesinin yanında aciliyet kazanmasını da göz önüne alarak görüşlerimi aktarmaya çalışacağım. Artık, AB süreciyle ilgili kimi konularda kesin kararlar verilmek mecburiyeti vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında böyle bir zirve yapılacak olması, Türkiye için AB üyeliğinin bir (ulusal değişim Projesi) olduğunu göstermesine vesile olacağı açısından isabetli ve yerinde bir karardır.

Ayrıca, aslında bu projeyi Hükümet'in yürütmesi gerektiği halde, Hükümet hem başbakansızlık nedeniyle, hem de AB konusunda bir iç tutarlılık  taşımaması nedeniyle bu konuyu götürmekten acizdir. Kaldı ki Hükümet'in AB üyeliği konusundaki samimiyeti de şüphelidir. Öte yandan, konu ertelenmeyecek ve ötelenmeyecek kadar önemli ve acildir. Bu nedenle, Devletin ve cumhurun yani halkın başı olarak Cumhurbaşkanı'nın meseleyi liderler zirvesine taşıması daha da bir önem arzetmektedir.''

''KENAR MAHALLE ÜLKESİ KALMAMAK İÇİN...''

Kamuoyuna intikal ettiği kadarıyla zirvenin gündeminin; ölüm cezasının kaldırılması, anadilde eğitim-öğretim ve yayın ile Kıbrıs meselesinden oluşacağının anlaşıldığını anlatan Erdoğan, ''Türkiye'nin AB ile ilişkileri, Batı ile yaşadığımız en önemli sıcak temastır. AB'ye tam üyelik sürecine, biz, Cumhuriyet projesi ile roketlenen muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma idealimizin, muasır medeniyet yörüngesine yerleşebilmek için havada ikinci kez roketlenmesi ve hız kazanması olarak bakmaktayız'' dedi.

Erdoğan, tüm konuların en açık şekilde konuşulması, bütün kurumların görüşlerini en net biçimde ortaya koyması gerektiğini dile getirerek, hiç kimsenin kendi görüşlerinin diğer görüşlere kıyasla gerçeği daha çok yansıttığını söylememesi gerektiğini savundu. 

AK Parti olarak Türkiye'nin kesinlikle AB'ye girmesinden yana olduklarını yineleyen Erdoğan, gelişen ve küreselleşen dünyada medeniyetin ve gelişmenin varoşlarında kalmamak, kenar mahalle ülkesi olmamak için AB'ye girilmesi gerektiğini ifade etti. 

Türkiye'nin, işleyen bir demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri ile düşünce ve düşünceyi ifade etmenin önündeki engellerin kaldırılması, rekabete ve hakkaniyet ölçülerine dayalı bir piyasa ekonomisine sahip olabilmesi, gelişmiş dünyanın bir parçası olmak, insanca, huzur ve barış içinde yaşamak için AB üyeliğinin gerekli olduğuna inancını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''(Bunlara kimsenin itirazı yok. Bunları AB'ye üye olmadan da başarabiliriz) denebilir. Bunları söylemekle yapmak aynı şey değildir.Dünyanın şartları ortada; ülke şartları ortada, bu nedenle gerçekçi olmaya mecburuz. Ş unutmamamız lazımdır; Türkiye'nin mevcut yapılanmasından ve Türkiye'yi yöneten zihinsel yapıdan kaynaklanan sistematik (yönetim krizleri) nedeniyle,Gerekli gelişmeyi ve değişimi Türkiye'nin sadece iç dinamikleriyle gerçekleştirmesi çok zordur.''

Erdoğan, AB'nin Türkiye'den üyelik için Kopenhag ve Maastrich kriterlerine uymasını istediklerini belirterek, ''Biz bu süreç içinde,belli bir plan ve takvim çerçevesinde bu kriterlerin hepsini ülkemizde hayata geçirelim. Ondan sonra yine de AB'ye alınmaz isek ne kaybederiz? Hiçbir şey. Belli kriterlere ulaşmış bir Türkiye'yi almak için AB'nin de can atacağını söylemek abartı olmaz'' dedi.