En iyi yardımcı oyuncular...

Güncelleme Tarihi:

En iyi yardımcı oyuncular...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Edebiyat, müzik, tiyatro, dans ve sanatın her dalı sinemanın hizmetinde. Sanatlar ve Sinema bölümünde bu konuda çarpıcı yapıtlar sergileniyor.

Sinema ile diğer sanat dalları arasında gözardı edilemeyecek tutkulu bir ilişki var kuşkusuz. Sinema, edebiyat, müzik, tiyatro, plastik sanatlar gibi diğer sanat dallarından da besleniyor.

İşte Sanatlar ve Sinema bölümünde sinemanın diğer sanat dallarıyla ilişkisini yansıtan çarpıcı filmler yeralıyor.

Bunlardan biri de Ingmar Bergman'ın uzun bir aradan sonra sinemaya döndüğü Bir Palyaçonun Önünde (In the Presence of a Clown) adlı yapıtı. Şu sıralar 80'li yaşlarını sürdüren Bergman, bu filminde sinema dışında ustası olduğu bir başka sanat dalının, tiyatronun perde arkasını taşıyor beyazperdeye. Ünlü yapıtı Yaldız ve Talaş'tan neredeyse yarım asır sonra yine sahne tozlarına hayat veriyor. Bergman ustanın filmi, 1925 yılının İsveç'ine götürüyor seyirciyi. Bir akıl hastanesinde yatan ve sesli film çekme düşleri kuran iki hastanın kişiliğinde, sanatın insan yaşamındaki rolünü sorguluyor Bergman. Bu filmle bağlantılı olarak gösterilecek olan Bir Palyaçonun Ölümü (Making of In The Presence of a Clown) ise Pia Ehrvall'in imzasını taşıyan orta metrajlı bir belgesel. Ehrval, bu filmiyle Bergman'ın çalışma metotlarına ışık tutuyor. Büyük ustanın oyuncularıyla olan ilişkisi, yüksek tansiyonlu çekim süreci ve bir ustanın yaratma serüvenini perdeye yansıtıyor.

Kendini tiyatronun büyüsüne kaptıran bir başka usta ise Arjantin'den geliyor. Tangolar ve Güney filmlerinin yönetmeni Fernando Solanas. Siyasal içerikli filmeriyle tanınan Solanas, Bulut'ta (La Nube) sanatsal zemini kullararak Arjantin'in görkemli bir sosyo-politik panoramasını çiziyor. Solanas, filmini yakın gelecek atmosferi üzerine kurmuş. Filmin ana karakteri Max, bir grup oyuncuyla birlikte tiyatro grubu kurar. Grubun oyunlarını sahnelemeyi planladığı bina, alışveriş merkezi yapılmak istenince de sorunlar ortaya çıkar. Oyuncular bir yandan kişisel sorunlarıyla bir yandan da hükümet baskısı ile mücadele etmek zorunda kalırlar. Fernando Solanas'ı bu filminde tıpkı daha önceki çalışmalarında da olduğu gibi Buenos Aires semalarını kaplayan kara bulutlar ön plana çıkıyor yine. Alegori, gerçeküstücülük ve şiirsellikle yüklü tipik bir Solanas filmi Bulut.

DANS SANATI

Oyunculuktan gelme John Turturro, Illuminata'da Marcel Carne'in Cennetin Çocukları ve Jean Renoir'ın Oyunun Kuralı gibi başyapıtlarına selam gönderiyor. Susan Sarandon, Christopher Walken, Ben Gazzara gibi usta oyuncuların rol aldığı film, New York'ta bir grup oyuncu arasında gelişen olayları anlatıyor. Illuminata, aynı zamanda Turturro'nun tiyatroya duyduğu büyük aşkın da bir belgesi.

Festival seyircisinin Orlando adlı filmiyle tanıdığı Sally Potter da Tango Dersi (Tango Lesson) adlı filminde sinemadan sonraki en büyük tutkusunu, dans sanatını taşıyor beyazperdeye. Aynı zamanda iyi bir dansçı da olan Potter, tangonun insanı sarıp sarmalayan büyüsünü yansıtıyor bu son çalışmasında.

Dans sanatına ilişkin bir başka film de Çin'den geliyor. Wang Xueqi ve Yang Liping'in birlikte çektiği Güneş Kuşu (Sun Bird). Film etnik bir topluluk olan Maotianlar'ın, müziğini, danslarını, aşka ve cinselliğe bakışını, dini inançlarını harmanlayan ilginç bir çalışma.

Hilary ve Jackie (Hilary and Jackie) ise henüz 42 yaşındayken yaşama veda eden ünlü çellist Jacqueline du Pre'nin ablası ile ilişkisini beyazperdeye yansıtıyor. Genç İngiliz yönetmen Anand Tucker'ın bu ilk filmi, tutkunun ve gücün kuşattığı sanatçı yaşamı üzerine ilginç bir deneme. Başroldeki Emily Watson filmdeki perfomansıyla Oscar'a aday gösterilmişti.

Yazar Paul Auster sinemadan vazgeçmeye niyetli görünmüyor. Daha önce çeşitli yönetmenlerle ortak çalışmalar yapan Auster, yönetmen koltuğunda yalnız başına oturduğu ilk filmi Köprüdeki Lulu'da (Lulu on the Bridge) caz müziğinin ortak duyarlılıklarını, yani hüznü, şiiri, tutkuyu ve trajediyi yansıtıyor.

Wild Man Blues, belgesel sinemacı Barbara Kopple'ın, Woody Allen'ın caz tutkusunu ele aldığı ilginç bir çalışma.

Elvis ve Marilyn, yaşamlarını ünlü insanları taklit ederek kazanan iki göçmenin öyküsü. Filmde Armando Manni'nin imzası var.

İranlı yönetmen Mohsen Makhmalbaf, Sessizlik (Sokout) adlı filminde dünyayı sadece duyduğu seslerle algılayan kör bir erkek çocuğunun öyküsünü anlatıyor.

LUMIERE VE ORTAKLARI

Bu bölümde ilginç bir çalışma daha var: Lumiere ve Ortakları. Sinemanın öncüleri Lumiere Kardeşler’e saygı niteliğindeki bu film aralarında Peter Greenaway, Spike Lee, David Lynch'in de bulunduğu 40 yönetmenin kısa film denemelerinden oluşuyor. Çağımızın bu usta yönetmenleri, Lumiere'in kamerasını kullanarak kendi filmlerini çekmişler. Filmin sekans aralarında ise Sarah Moon'un çektiği sinemanın ataları ile bugünkü kaşiflerini biraraya getiren parçalar bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!