En büyük idealim Başbakan'a sigarayı bıraktırmak

Güncelleme Tarihi:

En büyük idealim Başbakana sigarayı bıraktırmak
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 1998 00:00

Bülent Akarcalı. Her yıl 250 bin kişinin fazla sigara içtiği için erken öldüğü Türkiye'nin milletvekili. Yaklaşık 10 yıldır sigarayla savaşıyor. Sağlık Bakanı iken başlattığı sigarayı bırakma kampanyası sırasında örnek olmak için sigara ile ilişkisine nokta koydu. ‘‘Kapalı yerlerde sigara içene 10 milyon lira ceza’’ yasasının mimarı. Çağdaş insanı ‘‘Ağzından değil kafasından tüten insan’’ olarak nitelendiriyor. Yasa ve yasaklar o kadar tatmin etmiyor onu, şimdi tek amacı sigaranın idam fermanını imzalamak.Sigaraya yasak getiren yasanın mimarı olarak tanınıyorsunuz. Hiç sigara içtiniz mi? - Otuzlu yaşlarımda başladım, 45 yaşında bıraktım. Ağır içici değildim ama içmekten zevk alıyordum. Sigara ile mücadelem 1987'de başladı. Sağlık Bakanı iken başlattığım sigarayı bırakma kampanyasında örnek kişi olayım diye sigarayı bıraktım. Nasıl başladı kampanya?- Sağlık Bakanı olduktan sonra sağlık politikalarını belirlemek için çeşitli çalışmalar başlattım. Tıp fakülteleri dekanları ile biraraya geldik. Türk insanının son derece sağlıksız koşullarda yaşadığı, bir sembolün ele alınarak bunun kanıtlanması gerektiği, sigaranın da iyi bir sembol olacağı kararına vardık. Mücadelemiz başladı. İhsan Bey ‘‘Hadi artık son sigaranı iç ve kampanyayı başlat’’ dedi. 1 Ocak 1988 Cumartesi öğleden sonra saat 14.00'de TRT 2'deki bir mülakatta, ‘‘Çakmağım, paketim burada’’ dedim ve deyiş o deyiş oldu. ÖZAL'I İĞFAL ETTİLERKampanyayı başlattığınızda sizinle aynı görüşü paylaşanları ‘‘ortak cephe’’ kurmaya çağırdınız.- Kampanyayı başlatınca hem yurtiçinden, hem yurtdışından inanılmaz ölçüde destek gördüm. Batı kamuoyunda da yankı uyandırdı. Fransızca'da ‘‘Türk gibi sigara içmek’’ diye bir deyim vardır. ‘‘Türkler artık Türk gibi sigara içmeyecek’’ gibisinden espriler yapıldı. Yüzlerce şirket kampanyaya katıldı. Belediyeler, valiler, kaymakamlar destek verdi. Hala sağda solda insanlar ‘‘Biz o kampanyayla sigarayı bırakmıştık. Sağol’’ diye teşekkür ederler. Zaman içinde sigara içmeyenler cesaretlendi. Haklarına sahip çıkmayı öğrendiler. Sigara içenler de bunun bir hak, bir hürriyet olmadığını, kendilerine yönelik bir keyfi başkalarına zarar vermeden yapmak durumunda olduklarını gördüler. Toplumsal destek şimdi dayanışma ve örgütlenmeye dönüştü. O zaman şimdiki gibi dernekler yoktu. Şimdi iş sistematize oldu. Yani düzenli orduya dönüştü.Yasanın çıkarılması sigaranın idamı mı oldu sizce? - Bu yasa daha sigaranın idam kararı değil. Bu sigaraya getirilen kısıtlama. İdam kararını ABD ve Kanada aldı. 2000'li yıllarda sigara üretilmemesi kararı aldılar. 10 sene içinde Kanada'da, ABD'de değil içmek üretimi ve satışı yasak olacak neredeyse. Clinton iki sene önce sigaranın bir uyuşturucu şeklinde ele alınması prensip kararını kabul ettirdi. Türkiye'de yılda 100 bin kişinin sigaradan öldüğü söyleniyor... - İngiliz bir doktor, 2-3 yıl önce İstanbul'da düzenlenen uluslararası bir seminerde, ‘‘Türkiye'de her yıl 250 bin kişi fazla sigara içtiği için erken ölecek’’ demişti. O yıllarda kamuya açık alanlarda sigara içilmesinin yasaklanmasından sözettiğinizde çeşitli çevrelerin tepkileri ile karşılaşmıştınız. Sigara ile ilgili yasa bu tür dirençler nedeniyle mi 10 yıl gecikti? - Tabii. Gayet açık söyleyeyim. Rahmetli Özal'ı kesinlikle iğfal ettiler, kandırdılar. Türk reklam şirketleri ve Amerikan sigara şirketleri araya girdi. Kendisine yanlış döküman ibraz ettiler. '92'den sonra kanunu tekrar Meclis'e getirdik. Fakat o zamanki sosyal demokrat etiketli Adalet Komisyonu Başkanı kanunu iki sene sümende tuttu. Baskılarımıza karşın bir türlü gündeme almadı. Cumhuriyet gazetesinde, ‘‘İki yıldır bu kanunun gündeme alınmamasının arkasında acaba Amerikan şirketleriyle menfaat mi yatıyor?’’ diye demecim çıkınca haftasında kanun gündeme alındı ve çıktı. Kanunun çıkmaması için bürokrasiye nasıl sızıldığını tesbit ettim. Örnek verir misiniz? - Sağolsun Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 1992'de Başbakan iken kanunun kapsamının genişletilmesini istemişti. Adalet Komisyonu'na yazdığı yazıda, ‘‘Bu kanundaki kısıtlama yetmez. Kamu kuruluşlarını da katın’’ demişti. 1996'da Cumhurbaşkanı olarak kendisine hazırlanan dosyada Başbakan olarak yaptığı talebin yazısı yoktu. Dosya, kendisine kanunu imzalatmamak için hazırlanmış gibiydi. Bizzat gidip durumu anlattım. Ertesi gün kanunu imzaladı ve her konuşmasında destek verdi. Sigara içme yaşının sekize düştüğünü öğrendiğinde inanamadı. 1988'de Bülent Tanla'ya yaptırdığım araştırmada, sigara içme yaşı 12-13 çıkmıştı. Şimdi sekize düşmüş. Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine İlişkin Yasa'nın dünyada örnek gösterilebilecek bir yasa olduğu söyleniyor. Uygulanabilirliği konusunda ne düşünüyorsunuz? - Bu yasa Türkiye'de en iyi uygulanabilir yasalardan biri oldu. Birinci hedef gençleri korumak, ikinci hedef sigaranın zaten içilmemesi gereken yerlerde içilmesini önlemek. Camilerde sigara içiliyor mu? İçilmiyor. Hastanelerde, okullarda, toplu taşımada, kapalı spor alanlarında sigara içilir mi? İçilmemesi gerek. Kamu kuruluşlarında beş kişiden fazla memurun çalıştığı yerde içilmemeli. 18 yaşından küçüklere sigara satışını yasakladık. Özel kuruluşları bile katmadık. Lokantalar, kahvehaneler, umuma açık yerlere yasak getirmedik. Ama müessesenin sahibi getirebilir. O kendine bağlı. Yasa son derece makul. MASRAFLARI KARŞILAYACAĞIMBu işin yasaklarla önlenebileceğine inanıyor musunuz?- Vatandaşı cezalandırma amacında değiliz. Yanlışlıkla, dalgınlıkla sigara içen vatandaş için değil o ceza. Sigara içilmemesi gereken yerde, bile bile, ikazlara rağmen, küstahça sigara içen için. Adam hastanede doğum bekliyor, volta atıyor. O sırada dünyadan bihaber sigara çıkarıp yakmış. Ceza kesilecek diye birşey yok. Yetkili, ‘‘Aman kardeşim sakin ol, bak burada sigara içilmez’’ diyecek. Ama adam derse ki, ‘‘Ben kimseyi tanımam, ne başhekim dinlerim ne polis dinlerim’’, o zaman yasa ona dinletiyor. Cezanın esas varlığı reklam ve promosyon yasağına uymayan şirketlere yönelik. Amerika'da konulan bütün yasaklara rağmen sigara tiryakisi sayısı azalmıyor. Yasalarla ve yasaklarla bu işi çözmüş ülkeler var mı? - Var tabii. Yasalar bir iradeyi ortaya koyar. Ama Türkiye'de yasaklarla bir yere varılmaz. Varılmış olsaydı, bizim Trafik Kanunu dünyanın en iyi kanunlarından biridir, kazaların çok az olması lazımdı. Mesele yasaları uygulayan insanlardadır. Sigaraya yönelik kısıtlamalar aslında son derece makul ve sınırlı kalmıştır. Ama gençlere yönelik sigara satışında yanlışlıklar yaparsa yasa sertleşir. Çok daha ağır cezalar gelir. Halkı kandırdıkları gerekçesiyle sigara şirketlerine dava açılması çağrınız vardı. ‘‘Gelsinler bana, dava masraflarını karşılamaya hazırım’’ demiştiniz. Bu çağrınız hala geçerli mi? - Hala da hazırım. Türkiye'de sigara şirketlerine dava açanlar oldu mu? - Oldu. Birkaçına da yardım ettim. Şimdi bu demek değildir ki hemen davalar kazanılır. Amerika'da binlerce dava açıldı, yıllarca sürdü. Ancak belli bir gelişimden sonra davalar kazanılmaya başlandı. Onun için dava açmaya devam edilmelidir. Türkiye tütüncülükten ne kadar kazanıyor? - Türkiye tütünden para kazanmıyor artık. İthal ettiği tütünle ihraç ettiği tütün kafa kafaya gelir oldu. Döviz girdisi azaldı. Bulgaristan'da imal edilen Amerikan tipi sigaralar Türkiye'ye kaçak girmeye başladı. Çevrenizde sigara içen insanlara karşı tavrınız nedir?- Benim üzerinde durduğum konu sigara içen insanları rahatsız etmek değil, sigara içmeyenlerin rahatsız olmaması. Başbakan Mesut Yılmaz yasayı ihlal ettiğinde tavrınız ne oluyor? - Sayın Başbakan'la bu konuyu zamanında bir-iki defa konuştum. Kendisi sigaradan vazgeçmek için ciddi bir gayret sarfetti. Tabii içinde olduğu sürekli stresli ortam bu çabasını engelliyor. Ama mümkün olduğu ölçüde televizyon kameralarına göründüğünde, kamuoyuna göründüğünde sigara içmeme çabası içinde, Sayın Ecevit gibi. En büyük idealim Sayın Başbakan'ın sigarayı bırakması, sağlığı i
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!