Emniyet: Çelişki yok

Güncelleme Tarihi:

Emniyet: Çelişki yok
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Faili meçhul 17 cinayeti, aynı kişilerin üstlenmesi ve olay yeri tatbikatlarındaki çelişkili ifadeler kafaları karıştırdı. Emniyet'ten, ‘‘Bazı şeylerin açıklanması sakıncalı. Mahkemede her şey ortaya çıkacak. Deliller kesin’’ açıklaması yapıldı.

UĞUR Mumcu ve Muammer Aksoy cinayetlerinin faillerinin ifadelerindeki çelişki ve soru işaretleri, akılları karıştırdı. Polis yetkililerinin açıklamalarında Mumcu suikastını iki ayrı grubun üstlenmesi gibi çelişkili bir durum belirirken, Aksoy suikastıyla ilgili olarak zanlının söyledikleri de Aksoy'un oğlunu ikna etmedi.

Polis dün, ‘‘Bize göre hiçbir çelişki sözkonusu değil’’ derken, DGM de ‘‘Her şey mahkeme safhasında ortaya çıkacak, sizin kafanızdaki çelişkiler giderilecek. Hazırlık tahkikatı gizli olduğu için şu anda bazı şeylerin açıklanması sakıncalı’’ bilgisini verdiler.

UĞUR MUMCU SUİKASTI

11 Mayıs 2000 Perşembe günü, Tevhid Grubu üyesi olduğu bildirilen zanlılar Yusuf Karakuş ile Abdulhamit Çelik'e Mumcu'nun sokağında tatbikat yaptırıldı. Karakuş ‘‘Mumcu'nun sokağına aşağıdan girdik. Yanımda 4 İranlı vardı. Ben nöbetçi kulübesindeki polisi oyaladım. İranlı'nın biri otomobilde kaldı. Diğer üç İranlı Mumcu'nun otosuna bombayı koydu. Bu sırada saat 08.30'du’’ dedi.

20 Mayıs 2000 Cumartesi günü Mumcu'nun sokağında ikinci kez tatbikat yaptırıldı. Bu kez Kudüs Savaşçıları adlı terör örgütünün üyesi oldukları öğrenilen Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel'e yaptırılan tatbikatta, zanlılar ilk grubun aksine, ‘‘Mumcu'nun otosuna bombayı biz koyduk. İranlı 4 kişi koymadı’’ dediler. Özmen ve Yüksel, ‘‘Mumcu'nun sokağına, yukarıdan, Çayhane Sokak tarafından girdik’’ dediler.

İkinci gruptakiler, ‘‘Bombayı 22 Ocak Cuma gecesi saat 22.00-22.30 sularında yerleştirdik’’ dediler.

HANGİSİ DOĞRU? Polise göre bomba, Kudüs Savaşçıları tarafından 22 Ocak 1993 Cuma gecesi saat 22.00-22.30 sularında konuldu. Ferhan Özmen'in ‘‘Bombayı ben yaptım. Necdet Yüksel ve firari Oğuz Demir de Mumcu'nun otosuna koydu’’ şeklindeki ifadesi, polise göre doğru. Tevhid grubu ise bu olayda hedef saptırma görevini üstlendi.

MUAMMER AKSOY SUİKASTI

Yapılan balistik incelemelerde, Aksoy'u öldüren kurşunların, Sincan'da tarlada bulunan 7.65 mm. çapındaki Beretta marka tabancanın namlusundan çıktığı kesinleşti. Polis, bu incelemelerde bulunan kovandaki iğne izine de bakıldığını, bu izlerin tuttuğunu, ancak asıl sonucun namlunun bıraktığı balistik izle saptandığını vurguladı.

DELİL KESİN Cinayet zanlısı Ferhan Özmen'in, ‘‘Aksoy'u susturuculu Beretta ile vurdum. O sırada üzerinde mont vardı. Tabancayı kanalizasyona attım’’ şeklindeki ifadeleri ise kafaların karışmasına neden oldu.

Olayın tanığı olan çiçekçi, Aksoy'un eşi Ülke Aksoy ve oğlu Arın Aksoy ise silah sesleri duyduklarını söyledi. Yani silahta susturucu kullanılmamıştı. Arın Aksoy ayrıca babasının mont değil, palto giydiğini belirtti. Polis, zanlı Ferhan Özmen'in kafa karıştırmak için böyle ifade verdiğini ileri sürdü. Polisin savını doğrulayan en önemli deliller ise silahın balistik muayene sonuçları ve tarlaya gömülürken sarıldığı naylonda Ferhan Özmen'in parmak izinin bulunması. Silah uzmanları da el yapımı susturucuların patlama sesini azalttığını ama hiçbir zaman yok etmediğini belirttiler.

KIŞLALI SUİKASTI

Prof. Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999'da, Çayyolu Engürü Sitesi 3 numaralı evinin önünde parkettiği otomobilinin ön camına yerleştirilen bombalı paketi alırken meydana gelen patlamada öldü.

Kışlalı suikastını kendilerinin yaptığını söyleyen Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel, ‘‘Yanımızda Oğuz Demir ve Rüştü Aytufan da vardı. Ferhan bombayı yaptı. Necdet, Oğuz ve Rüştü, üç kişi bombayı koyduk. Bomba harekete duyarlıydı. Yerleştirmeden önce patlamasın diye Serkisof cep saatiyle güvenlik sistemi yaratmıştık’’ dediler. Ferhan Özmen, ‘‘Bomba düzeneğinin son bağlantısını olay yerine geldiğimiz otomobilde tamamladım’’ dedi. Necdet Yüksel, yer gösterme sırasında bombayı nasıl koyduklarını anlatırken, DGM savcısıyla birlikte Kışlalı'nın sitesini arkadan dolaştı. Zanlıların ellerinde bombayla 400 metre dolaşması riskli bulundu.

Kışlalı suikastında kullanılan bombadaki tüm malzemelerin benzerleri, Sincan'da ortaya çıkarılan cephanelikte bulundu. Bombada kullanılan bilyadan, serkisof cep saatine, plastik patlayıcıdan kabyola, telin cinsine, pilin markasına ve kullanılan fünyeye kadar her madde örtüştü. Üstelik Sincan'da tarlada bulunan malzemelerin üzerinde Ferhan Özmen ile Necdet Yüksel'in parmak izleri çıktı. Polis, çelişki iddialarına karşı, ‘‘Bunlardan daha sağlam delili olur mu?’’ sorusunu yöneltti.

Maskeli tatbikatın sırrı

BOMBALI suikast zanlıları Ferhan Özmen ile Necdet Yüksel, dün DGM'ye götürülürken başlarına yine kar maskesi takıldı.

Bir polis şefi, maskeler için şunları söyledi:

‘‘Ferhan Özmen, kendisine bağlı teröristler tarafından kod isimleriyle tanınıyor. Bu teröristler Özmen'in gerçek kimliğini bilmiyor. Onunla bağlantılı olan kişilerin, fotoğraflarını gazete ve televizyonlarda görüp, yakalandığını anlamamaları için yüzünü gizledik.’’ Aynı yetkili, ‘‘Aranan başka sanıklar da var. Tüm TV'lerden canlı yayınla yakalanan iki kişinin görüntüleri geçseydi, bu kişilerin de dikkatini çekerdi’’ dedi. Yetkili ‘Zanlıların fotoğrafları yayınlanmıştı, zaten tanınıyorlar’ sorusuna da, ‘‘Yayınlanan o fotoğraflar zanlıların son haline fazla benzemiyor’’ karşılığını verdi.

Bazı polis yetkilileri ise kar maskesinin suikaste karşı güvenlik amacıyla giydirildiğini savundular. Bir yetkili ‘‘Bu korunmak istenen bir hedefin bindiği aracın aynısından konvoya iki tane daha koymak gibi. Yani ‘iki boş bir dolu' taktiği’’ dedi.

Bu arada sorgu sırasında zanlıların yüzünde morluklar oluştuğu, bunların gizlenmesi için kar maskesi taktırıldığı iddiası da ortaya atıldı. DGM Başsavcısı Cevdet Volkan, Cumhuriyet Savcıları Hamza Keleş ve Şemsettin Özcan tarafından 5 saat boyunca sorgulanan Necdet Yüksel, Ferhan Özmen, Mehmet Gürova, Celal Aytufan, Musa Koca, Mehmet Kasap ve Hakkı Selçuk Şanlı daha sonra tutuklanma talebiyle yedek hakimliğe sevkedildiler.

EHUD SEDAN SUİKASTI

İsrail Büyükelçiliği Güvenlik Ateşesi Ehud Sedan, Mumcu'dan iki ay sonra 7 Mart 1993'te, otomobilini Çankaya Simon Bolivar Caddesi 4. Basın Sitesi önüne parketti. Semt pazarından alışveriş yapan Sedan, otomobilini çalıştırdığında tıpkı Mumcu gibi yaşamını yitirdi.

Suikastten sonra kendisini tanıyan bir yetkili şu bilgiyi verdi:

‘‘Ehud Sedan patlayıcı ve istihbarat uzmanıydı. Kimse onu takip edemezdi. Kendisi takip ve istihbarat konusunda müthiş bir uzmandı. Bu basit bir suikast olarak değerlendirilmemeli. Bu işte gizli servislerin parmağı var.’’

Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel ise şu ifadeyi verdiler:

‘‘Sedan'ı öldürmemizi İranlılar istedi. Kendisini takip ettik. Hafta sonları semt pazarına gittiğini belirledik. Evinin önünde bomba koyamazdık. Çok iyi korunuyordu ve otomobilinin altına her defasında bakıyordu. En uygun yer pazar alışverişinden dönüşüydü. Pazar dönüşü otosunun altına bakmıyordu. Sedan pazara girdiğinde, bir dakika içinde bombayı koyduk.’’

Zanlılar, istihbarat ve takip konusunda dünya çapında uzman bir güvenlik uzmanı olan Sedan'ı nasıl takip ettiler. Sedan bunları nasıl farketmedi?

Ancak polise göre, Sedan suikastinde kullanılan bomba da da Mumcu'da kullanılanın aynısı. Sincan'da bulunan cephanelikte Sedan suikastında kullanılan tüm malzemeler ele geçirildi. Hiç bir çelişki yok.

Bahriye Üçok bombasındaki el yazısı tutuyor

İLAHİYAT Fakültesi öğretim üyesi ve SHP Parti Meclisi üyesi Doç. Bahriye Üçok, Muammer Aksoy'dan 5 ay sonra, 6 Ekim 1990'da Köroğlu Caddesi üzerindeki evine Ekspres Kargo'dan gönderilen bombalı paketi açarken, yaşamını yitirdi.

Üçok'a gönderilen bombalı paketin üzerinde, ‘Gönderen. İlmi Araştırmalar Vakfı. Çemberlitaş/İstanbul’ yazıyordu. Kitap şeklinde hazırlanan paketin içine plastik patlayıcı konulmuş ve patlama düzeneği açıldığı anda patlayacak şekilde ayarlanmıştı. Bombalı paketin 3 Ekim 1990'da İstanbul Perşembepazarı Hırdavatçılar Çarşısı No. 104 Karaköy İstanbul adresinden gönderildiği belirlendi. Hatta o sırada kargo şirketinde görevli Gülay Calap, daha sonra PKK'ya katıldığı gerekçesiyle soruşturma geçirdi.

Ferhan Özmen ifadesinde, Bahriye Üçok bombasının da kendisinin yaptığını itiraf etti. Bombalı paketin üzerindeki el yazısıyla Özmen'in el yazının aynı olduğu saptandı. Bomba İstanbul'dan gönderildiği için Üçok'un evinde Özmen'e tatbikat yaptırılmadı.

Sincan'da bulunan cephanelikte C-4 patlayıcılar ve Üçok'a gönderilen bombada saptanan her türlü madde bulunduğu için çelişki bulunamadı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!