Emeklilik dursun

Genelkurmay Başkanlığı’nın Balyoz ve Ergenekon gibi TSK’nın emekli ya da muvazzaf personelinin yargılandığı davalardaki hukuksuzluklar konusunda, AK Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas” iddiasını temel alarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması, bu davada yargılananlara yeni bir umut oldu. Bu çerçevede, Balyoz davası kapsamında hüküm giyen ve daha önce emeklilik için başvuran birçok sanık, işlemlerinin durdurulmasını istedi. Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi davalarda tutuklananların çoğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı muvazzaf olarak görev yapıyordu. TSK’nın 2013 yılına ait verilerine göre 253 muvazzaf subay tutuklu bulunuyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı şimdiye dek, emeklilik işlemlerinin durdurulması için başvuran 17 subayın dilekçesini işleme koydu. Subaylardan birinin dilekçesi özetle şöyle:

YENİDEN GÖRÜLEBİLİR

- “Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu son kararlar ve basında yer alan bilgiler ışığında CMK 311 kapsamında davanın yeniden görülme ihtimali mevcuttur. Bu durumda suçsuzluğumun ispatlanarak beraat edebileceğimi değerlendirmekteyim. Diğer taraftan 4 Kasım 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne adil yargılanma hakkım ile Anayasa’nın 10,36,36,39,90,138 ve 140’ıncı maddeleriyle Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması’na ilişkin sözleşmenin 3,5,6,7,14 ve 17. maddelerindeki Temel İnsan Hakları’nın ihlal edildiği ve yeniden yargılama talebimle ilgili bireysel başvuruda bulundum.

HAKSIZ TUTUKLANDIM

- Gerek askeri öğrencilik dönemimde gerekse meslek hayatımda yönerge, talimat ve kanunlara harfi harfine riayet ettim. Amirlerim tarafımdan hep takdir edildim. Tüm bunlara rağmen bir denizci subay olarak gemi komutanlığından sonra en anlamlı görev olan komodorluk görevim esnasında haksız yere tutuklandım ve hakkımda karar verildi.

OLAĞANÜSTÜ DURUM

- Müteakiben daha önce eşi benzeri olmayan bu davada hukuki sürecin öngörülememesi nedeniyle emeklilik dilekçemi verdim. Dilekçemi tamamiyle içinde bulunduğum ruh durumum dolayısıyla ve canımdan çok sevdiğim eşim ve çocuklarımdan ve hepsinden önemlisi temel hakkım olan özgürlüğümden haksız bir şekilde mahrum bırakılarak olağanüstü şartlarda hapishanede vermek zorunda kaldım. Yukarıda arz etmiş olduğum bilgi ve değerlendirmeler ışığında 9 Ekim 2013’den itibaren yaşanan sürecin olağanüstü bir durum olarak değerlendirilmesi henüz tarafıma tebliğ edilmediği de göz önünde bulundurularak emeklilikle ilgili işlemlerin durdurulmasını arz ederim.”