Dünyanın en güçlü örgütü

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın en güçlü örgütü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Dünya Ticaret Örgütü'nün Seattle'da yaptığı toplantı yeni yüzyıl ticaretine damgasını vuracak

Dünya Ticaret Örgütü dünyanın pek çok ülkesinde üretimi ve ticareti ulus devletlerden daha büyük bir güçle kontrol ediyor.

135 ülkenin ticaret yetkilileri küreselleşme ve ticaretin liberalleşmesini tartışmak için Seattle'da toplandı. Ancak Dünya Ticaret Örgütü'nün şirket çıkarlarını, insan ve çevre haklarının önünde tuttuğuna inanan binlerce protestocu da oradaydı. Toplantıya 135 ülkeden 6 bine yakın temsilci katıldı. Zirvenin ardından ticaretin tamamiyle serbestleşmesi ve ulus devletlerin etkinliğinin azaltılması için 3 yıllık yeni bir tur başlayacak.

Cenevre Gölü kıyısındaki 1920'lerden kalma büyük binanın muhteşem kapısının arkasında belki de dünyanın en büyük örgütü yer alıyor. Herhangi bir hükümetten çok daha güçlü olan bu örgütün aldığı kararlar, şimdiden yaşamlarımızı etkiliyor ve uluslararası anlaşmazlıklara neden oluyor.

Bu örgüt, yiyeceklerimizi seçmemizi engelleyebilir. En güçlü demokratik hükümetlerin hazırladıkları yasaları yürürlükten kaldırabilir. Ticaret savaşlarını başlatabilir ya da savaşları şiddetlendirebilir. Dünya ulusları tarafından onaylanmış uluslararası anlaşmaları bozabilir.

Bu örgüt, NATO değil. Giderek zayıflayan ve yeterince yardım göremeyen Birleşmiş Milletler kesinlikle değil. Bu örgüt pek çok ülkenin ekonomisini yönetiyor ama IMF de değil. Muhteşem bahçeler ortasına yerleştirilmiş, harika Mont Blanc manzarasıyla dikkat çeken bina, çok daha az tanınan ama çok daha güçlü bir örgüte, Dünya Ticaret Örgütü'ne ait. Bu örgüt, İngilizce adının baş harfleri kullanılarak kısaca WTO olarak biliniyor.

Ulusların birbirleriyle nasıl ticaret yapacaklarını kurallarla belirleyen bu örgüt dünya kamuoyunda dev bir savaşa neden oldu. Bu hafta Seattle'da, dünyanın en zengin uluslarından destek alarak gücünü daha da artırmaya çalıştı. 73 ülkeden 700 örgüt, bu dev örgütün girişimini engellemek için elinden geleni yapmaya kararlıydı.

Yerkürenin Dostları, Oxfam ve Japon Tüketiciler Sendikası'ndan Üçüncü Dünya'daki küçük örgütlere kadar pek çok kurum, Dünya Ticaret Örgütü'nün güç alanını genişletmesini engellemek için Seattle'daydı. Yaptıkları açıklamalarda, örgütün uluslararası şirketlere yarar sağlamak amacıyla ulusal ekonomilere, işçilere, çiftçilere ve diğerlerine zarar vermek pahasına bazı girişimlerde bulunduğu iddia edildi.

MÜDAHALELER

WTO, geçenlerde AB'nin, Amerika'nın hormonlu sığır etine sağlık nedenleriyle getirilen 11 yıllık yasağın kaldırılması için baskı yaptı. Örgüt, bu yasak kalkıncaya kadar Avrupa mallarına ambargo konması için Clinton hükümetini de zorluyor.

29 Kasımda Dünya Ticaret Bakanları Seattle'da toplandıkları zaman bu konu gündeme geldi. AB, WTO'nın dünya ticaretinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlamak amacıyla yeni bir görüşme süreci başlatmak için toplantı boyunca baskı yaptı. Millenium Round adı verilen bu görüşmeler WTO'ya daha fazla güç sağlayabilir.

Aslında amaç bu değildi. WTO, 50 yıllık bir süreç içinde serbest ticareti desteklemeyi miras almış bir örgüt. Serbest ticaret, bir zamanlar özgürlüğün kendisi kadar gerekli görülüyordu. 1947 yılından beri yapılan sekiz görüşmede, WTO'dan önce kurulan Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşması (GATT), yavaş yavaş dünya pazarlarını açmıştı. 1994'te tamamlanan Uruguay görüşmeleri WTO'yu oluşturdu. Bu örgüt, ülkeler arasındaki ticareti düzene sokacak, anlaşmazlıkları giderecek ve dünya ticaretini bazı kurallara bağlayacaktı.

Örgütün bu yetkilerini kullanış şekline bakılınca, isminin baş harflerinin ‘‘World Take Over (Dünyayı Ele Geçir) anlamına geldiği düşüncesi şekilleniyor. Uluslararası Yerküre Dostları örgütünün ticaret kampanya görevlisi Ronnie Hall, ‘‘WTO, özel sektörün gelirini artırmak için sanki bir haçlı seferi başlatmış gibi.’’ Bu amaca insanlığın iyiliğini ve yaşantısının kalitesini hiçe sayarak ulaşacak.

YOKSULLARA DARBE

Serbest ticaret kisvesi altında küçük çiftçilere, temiz petrol çıkaranlara darbe vuruluyor, sağlık önlemleri hiçe sayılıyor ve bütün bu önlemler Amerikan hükümetinin çıkarlarını kolluyor. İnsanların genetik olarak değişime uğramış yiyeceklerle beslenmelerini zorunlu kılıyor.

WTO da dünyanın sadece bu standartları dikkate almasını sağlıyor. Demokrasi kuralları içinde seçilmiş bir hükümet, halkını korumak için ciddi önlemler alamıyor. Böyle bir girişimde bulunduğu taktirde, WTO bu önlemlerin yasa dışı olduğunu ileri sürüp o ülkeyi cezalandırıyor.

Çevreciler, WTO'nun gönüllü etiketlemeyi de yasa dışı saymasından korkuyorlar. Örneğin kesilmesi ekolojik bakımdan zararı olmayan ağaçlardan elde edilen tahtaların etiketlenmesi gibi. Hollanda'da böyle bir etiketleme girişimi WTO'ya şikayet etme tehdidiyle önlendi. Başka bir hedef de çay, kahve ve dünyadaki yoksul insanlara yarar sağlayan üretimler olabilir.

Toplantının hedeflerinden biri tarım alanında ve tarımsal üretimde liberalizasyonu sağlamak. Bu elbette gelişmiş ülkelerdeki çokuluslar lehine ve gelişmekte olan ülkeler aleyhine bir süreç. Genetik olarak müdahale edilmiş ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması da bir diğer tehlikeli hedef. Hizmetler sektörünün serbestleştirilmesi, baskılar sonucu gerçekleşmeyen Çok Taraflı Yatırım Anlaşması ve devlet alımlarında çokulusluların denetimi de diğer hedefler arasında.

WTO ve en zengin ülkelerin ticaret bakanlarından oluşan destekçileri, bu liberalizasyondan yoksulların yararlanacağını iddia ediyorlar. Ama gerçek öyle değil. Örneğin ticaret kurallarına göre Filipinler, kendi ülkelerinde yetişen mısırdan çok daha ucuz olan Amerikan mısırını ithal ediyor. Oxfam'ın belirttiğine göre, bunun sonucu olarak da yarım milyon yoksul Filipinli çiftçi geçim kaynağını kaybetme tehlikesiylekarşı karşıya. Buuygulama ile herAmerikalı çiftçi yılda29 bin dolar kazanacak.Bu da Filipinhükümetinin yıllıkgelirinin yüz katı.

Bu uygulamalar serbest ticarete indirilmiş birer darbe sayılmıyor mu? WTO'nun seçici bir tutum içinde olduğu kesin. Üçüncü dünya ülkeleri ürünlerini satma şansına sahip değiller ama Batı ülkeleri tarımsal ürünlerini 47 bin tondan 247 bin tona çıkardılar. Hem de bu WTO'nun kuruluşundan bu yana geçen dört yıl içinde gerçekleşti.

Uruguay toplantılarından en fazla yararlananlar AB, ABD, Kanada ve Çin. Buna karşılık Afrika ülkeleri zararda. En yoksul ülkelerin ticaret hacminde küçülme var. Ama küreselleşmenin bir bedeli de bu.

Sokak kazanıyor

Dünya Ticaret Örgütü'nün 3. Bakanlar Zirvesi Seattle sokaklarının protestocular tarafından hakimiyet altına alınması nedeniyle geç başlayabildi. Ancak esas önemlisi ABD Dışişleri Bakanı ve İngiltere Ticaret Bakanı'nın toplantılarda protestocuların mesajlarının göz önünde bulundurulması talepleriydi. Madeliene Albright yaptığı konuşmada ‘‘küreselleşme hepimizin cevaplaması gereken yasal sorunlara neden olmuştur. Barışçı gösteri hakkına saygı duyulmalıdır ve protesto gösterilerinde bulunanların mesajları göz önünde bulundurulmalıdır,’’ dedi. Protestocuların tepkileri ise üç ana konuda yoğunlaştı. Dünya ekonomisinin hakimi olan çokuluslu şirketlerin, gelişmekte olan ülkelerde çevreyi, doğal kaynakları ve sosyal hakları tahrip etmesi konusu.

Daha fazla serbest ticaretin, gelişmekte olan ülkelerin ihraç mallarının fiyatlarını düşüreceği ve ekonomik yıkıma yol açacağı konusu.

Genetik olarak değiştirilmiş gıdaların satışına yönelik engellerin Kuzey Amerika ülkeleri tarafından serbest ticaret gerekçesiyle kalkmasına yönelik çabaları.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!