Dünya basınından manşetler - 17 Mart

XINHUA: Fukuşima nükleer santraline helikopterler suyla müdahale ediyor

Japon ordusuna bağlı askeri helikopterler, Fukuşima nükleer santralinin reaktörlerinde yaşanabilecek çekirdek erimesi riskini azaltmak için Perşembe sabahı reaktörlere su boşaltmaya başladı.

Helikopterlerin 3 nolu reaktördeki yakıt çubuklarının soğumasını sağlamak için yedi ton su boşaltırken, müdahale anı devlet televizyonundan canlı olarak verildi. Salı ve Çarşamba günü, 4 nolu reaktörde yangın çıkmış ve yakıt çubuklarının radyasyon sızıntısına neden olabileceğine yönelik endişeler artmıştı.

Ancak reaktörlerdeki yüksek radyasyon oranı, helikopterlerin reaktöre su boşaltırken sabit kalmasını veya düşük irtifada uçmasını engelliyor. Diğer yandan, Fukuşima’nın reaktörlerindeki yakıt çubuklarının ısısını düşürebilmek için, 11 tane panzer, santralin etrafına konuşlandırıldı.

Yetkililer, reaktörlere su müdahalesiyle soğumazsa, nükleer krizin daha da kötüye gideceğine işaret etti.

Fukuşima’daki krizi kontrol altına almaya çalışan enerji şirketi Tokyo Electric Power’dan (TEPCO) Perşembe günü yapılan açıklamada, santrale yeniden güç aktarılması ve soğutma sistemlerin devreye sokulması gerekenlerin yapılacağı belirtildi.  

EL CEZİRE: Bahreyn’de çok sayıda muhalefet lideri gözaltına alındı

Bahreyn’de polis güçleri hükümet karşıtı protestoculara karşı şiddetli müdahalelerde bulunurken, en az dört muhalefet liderini tutukladı.

Tutuklananlar arasında, Bahreynli yetkililerin hakkındaki suçlamaları kaldırması üzerine geçen ay, sürgünde olduğu İngiltere’den dönen Hasan Muşaima ve üyeleri çoğunlukla Sünni’lerden oluşan laik Waad hareketinin başkanı İbrahim Şerif yer alıyor.

Hak hareketinin lideri Abdülcelil El Singace’nin Perşembe günü erken saatlerde gözaltına alındığı belirtildi. Singace, Ağustos ayında tutuklanmış, Şubat ayında Kral Hamid İsa Bin El Halife karşıtı protestoların ardından serbest bırakılmıştı.

Gözaltılar, polisin protestocuların kamp yaptığı İnci Meydanı’na düzenlediği baskından saatler sonra gerçekleşti. Çarşamba günü polis ile protestocular arasında yaşanan çatışmalarda üçü polis olmak üzere en az altı kişi öldü, binden fazla kişi yaralandı. Bu olayların ardından, çatışmaların yaşandığı bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

GUARDIAN: BM Güvenlik Konseyi Libya’da uçuşa yasak bölge planını oylayacak

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Perşembe günü aralarında Libya hava sahasında uçuşa yasak bölge oluşturulması planını da içeren teklifi oylayacak.

Sunulacak taslak planın kabul edilmesi halinde, uçuşa yasak bölge oluşturulmasının yanı sıra, Libya lideri Muammer Kaddafi’ye ait birliklerin isyancı hedeflerine ilerlemelerini engellemeye yönelik hava harekâtları da yapılabilecek.

ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından desteklenen müdahale teklifi, isyancıların ardı ardına aldığı yenilgiler ve nihayetinde Bingazi’de yaşanabilecek bir katliam endişesi taşıyan Washington’daki tutumun nasıl değiştiğini de yansıtıyor.

ABD, geçen haftaya kadar Libya’ya askeri anlamda müdahalede bulunulmasına tamamen karşıydı. ABD’nin BM Büyükelçisi Susan Rice, “Çarşamba günü yapılan değerlendirmede, alınacak kararın sadece uçuşa yasak bölge oluşturulmasının önüne geçebileceğini, çünkü Libya’da risk altında bulunan sivillerin korunması gerektiğini” belirtti.

Perşembe günü öğleden sonra 15 üye ülkenin yer aldığı konseyde yapılması beklenen oylamada, Rusya ve Çin’in veto kararı vermesi olasılığı bulunuyor.

AP: New York Times’ın dört muhabiri Libya’da kayboldu

Kaddafi rejimine başkaldıran isyancılarla, Libya ordusu arasındaki çatışmaları takip etmek için Libya’da bulunan dört New York Times muhabirinden haber alınamıyor.

New York Times’tan Çarşamba günü yapılan açıklamada, muhabirlerinin hayatta olduğunu ve Libya hükümeti tarafından gözaltına alınmış olduklarına inandıklarını ifade etti.

Kaybolan muhabirlerden, son olarak isyancıların Ecdebiye kentinden geri çekilmeleri hakkında haber aktarırken bilgi alındığı belirtildi. New York Times’ın genel yayın yönetmeni Bill Keller, Libyalı yetkililerin kaybolan gazetecileri aradığını açıkladı.

Dört gazetecinin Kaddafi rejimine bağlı askerler tarafından gözaltına alındığına dair resmi olmayan bilgiler edindikleri söyleyen Keller, Libya hükümetine “muhabirlerinin gözaltına alınmış olmaları halinde zarar görmeden serbest bırakılacaklarına dair garanti verdiği için” teşekkür etti.

Söz konusu muhabirler, Pulitzer Ödülü sahibi muhabir ve gazetenin Beyrut bürosu şefi Anthoy Şadid, muhabir Stephen Farrell ve foto muhabirler Tyler Hicks ve Lynsey Addario. Farrell, 2009 yılında Taliban tarafından kaçırılmış ve İngiliz komandolar tarafından kurtarılmıştı.

  �

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Libya’da bağlantılı oldukları muhabirlere kayıp gazetecilerin bulunmasına yardımcı olmaları mesajı iletti.

REUTERS: Libya’da isyancılar Kaddafi güçleri karşısında pes etmiyor

Libyalı isyancılar, Ecdebiye kentinin civarında Kaddafi rejimine bağlı güçlerin Bingazi’ye başlattıkları ilerleyişi durdurmaya çalışıyor. Libya ordusu, Salı günü Sirte Körfezi’ndeki Ecdebiya’yı ele geçirmiş ve 150 km ötedeki Bingazi’den önceki son engeli ortadan kaldırmıştı.

Çarşamba akşamı, görgü tanıkları isyancıların kentin merkezini kontrol ettiklerini, Kaddafi güçlerinin ise kentin eteklerinde konuşlandığını belirtti. Bingazi’deki El-Cala hastanesindeki doktorlar, ambulansların Ecdebiye’den yaralı taşıdıklarını ve bu konuda çok büyük engelle karşılaşmadıklarını belirtti.

Görgü tanıkları, kentinde sadece doğu yakasının Kaddafi güçlerince kontrol edildiğini, kente erişim noktalarının ise isyancıların elinde bulunduğunu ifade etti. Ecdebiye’deki yerleşimcilerden Feyza Ali ise isyancıların Kaddafi güçlerini şehrin dışında pusuya düşürdüğünü ve çatışmaların hala devam ettiğini söyledi.

Libya Ulusal Konseyi’nin sözcüsü Mustafa Gheriani ise Ecdebiye’de çok şiddetli çatışmalar yaşandığını ve direnişlerinin sürdüğünü belirtti. Gheriani, “Bazı sürprizlerimiz var. Savaşacağız ve kazanacağız” dedi.

Bu arada, Çarşamba günü Lübnan’ın LBC televizyonuna konuşan Libya lideri Muammer Kaddafi, “kendisine bağlı güçlerin Bingazi’de kontrolü ele geçirmek için savaşmasına gerek kalmayacağına inandığını” söyledi. Kaddafi, “İsyancıların bulunduğu noktalar halkın yardımıyla temizleniyor… Bize isyancıların yerini söylüyorlar” dedi.

WASHINGTON POST: ABD Japonya’dan vatandaşlarını tahliye edebilir

Son 25 yılın en büyük nükleer krizinin yaşandığı Japonya’da, Fukuşima nükleer santralindeki durumun daha da kötüye gitmesi üzerine, birçok Avrupa ülkesinin ardından ABD’de vatandaşlarını radyoaktif sızıntının tehdit ettiği bölgeden tahliye edebileceğini açıkladı.  

ABD Dışişleri Bakanlığı, Japonya’nın kuzeyindeki vatandaşlarının Fukuşima nükleer santralinden en az 80 km uzaklıkta bulunması istendi.

Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Patrick Kennedy, Tokyo’daki ABD Büyükelçiliğinin açık kalacağını belirtti ve “Bakanlık çalışanlarının ailelerinin Tokyo’yu terk etmesi için talimat vermedik. Bu seçeneği onların değerlendirebilmesi için mümkün kıldık” dedi.

Kennedy, Japonya’yı terk etme kararı alan vatandaşları için kiralık uçaklar gönderileceğini belirtti.

ABD’nin, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı personelinin ve ailelerinin tahliye edilmesine yönelik teklifi, Nükleer Denetleme Komisyonu (NRC) Başkanı Gregory Jaczko’nun, Fukuşima santralindeki nükleer yakıt depolama havuzunda bulunan suyun tamamen bittiğini açıklamasının ardından geldi.

Jaczko açıklamasında, “Santralde radyasyon seviyesinin çok yüksek olduğuna inandıklarını” söyledi.

WALL STREET JOURNAL: ABD iflas eden şirketlerin zararını kapamak için 9 milyar dolar harcadı

ABD bankacılık sektörü düzenleyicileri, ekonomik kriz döneminde daha güçlü şirketlere satılan şirketlerin zararlarını kapamak için yaklaşık 9 milyar dolar harcadı.

Ödemeler, Federal Mevduat Sigorta Fonu (FDIC) tarafından yapılan kar-zarar ortaklığı anlaşmaları altında yapıldı. Anlaşmalarda, alıcılar iflas eden bankalarla bağlantılı borçlardan muaf tutuldu.

Las Vegas kentindeki boş alışveriş mağazalarından, Florida eyaletindeki değersiz ipoteklere kadar neredeyse her türlü mal varlığını içeren anlaşmalar, tarihin en kötü ekonomik krizlerinden biri yaklaşırken hükümet programlarına ne kadar yüksek fiyatlar biçildiğini göz önüne getirdi.

FDIC, iflas eden bankaların sayılarının artması üzerine, kar-zarar ortaklığı anlaşmalarını gündeme getirdi. Anlaşmalar, bankaların kurumları satın alması, ardından ellerindeki mal varlıklarının değerini zaman içinde artırmaları adına bir teşvik olarak sunuldu.

En son verilerin geçerli olduğu 31 Ocak itibariyle, FDIC söz konusu anlaşmalar altında bankalara 8.89 milyar dolar ödeme yaptı. FDIC yetkilileri, 2011’den 2014’e kadar 21.5 milyar dolar ek ödeme yapılacağını tahmin ediyor.