Dövdüler, o bizi dövdü dediler

Güncelleme Tarihi:

Dövdüler, o bizi dövdü dediler
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2002 02:11

Ölen eşinin yakınlarının ‘‘Bize saldırdı’’ diye dava açtığı Tatyana Özçelik, ‘‘Asıl beni dövdüler, ardından ‘Bizi dövdü' diyerek şikáyet ettiler’’ dedi. 3 çocuk annesi kadın vücudundaki darp izlerini gösteren fotoğrafları mahkemeye sundu.

HER şey, Tatyana’nın 4 yıl önce Ukrayna'daki eşinden boşanıp, daha iyi bir yaşam için İstanbul'a gelmesiyle başladı. Laleli'de bir mağazada tezgahtár olarak çalışan Tatyana, ilk evliliğinden olan iki kızını okutmaya çalışıyordu. Rami'de oturan Tatyana, komşuların araya girmesiyle, kromaj atölyesi sahibi olan Davut Özçelik (60) ile tanıştığında henüz 31 yaşındaydı. Müslüman olan, kızlarının adını da Zeynep (13) ve Fatma (12) olarak değiştiren Tatyana'nın evrakları eksik olduğu için resmi nikáh yapılamadı. Tanıştıklarının üçüncü günü, Özçelik'in ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen birlikte yaşamaya başladılar.

Sınırdışı edildi

Beraberlik sürerken, bir gün eve polis geldi. Tatyana, vizesi dolduğu için sınır dışı edildi. Üç ay sonra Tatyana, nikáh için gerekli evrakları tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönüp Davut Özçelik'le evlendi. Evliliklerinin ikinci yılında Tatyana üçüncü kez anne oldu. Yeni doğan çocuğa Mehmet adını verdiler. Davut Özçelik, geçen yıl 5 Haziran'da cami dönüşü kalp krizi geçirerek yaşamını yitirince Tatyana için kötü günler de başladı.

Cüzdanını aldılar

Tatyana Özçelik, eşinin ölümünden sonra başından geçenleri şöyle anlattı; ‘‘Eşimin akrabaları, daha öleli birkaç dakika olmadan cebine saldırıp cüzdanını ve çeklerini aldı. Arkadaşlarının araya girmesi ile çekleri iade etmek zorunda kaldılar ama savcılığa başvurup çeklerin zorla alındığını iddia ettiler. Bize iyilik yapmak isteyen eşimin arkadaşları yargılanıp ceza aldı.’’

Yapılanların bununla da sınırlı kalmadığını iddia eden Tatyana Özçelik şöyle devam etti:

7'si birden saldırdı

‘‘Çocuklarımı korkudan dışarıya gönderemiyorum. Kızlarıma gördükleri yerde saldırıyor, küfür ediyorlar. Bir gün küçük kızım Fatma'yı markete gönderdim, eşimin yakınları onu sokakta tartakladı. Müdahale etmek istedim, 7 kişi üzerime saldırıp beni sopa ile dövdü. Her tarafım morardı. Dövdükleri yetmezmiş gibi polis çağırdılar. Karakolda, onları dövdüğümü, hakaret ve tehdit ettiğimi öne sürdüler. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Hakkımda dava açıldı. Yediğim dayak yetmezmiş gibi, sanık olarak yargılanıyorum. Esas dövülen, mağdur olan benim.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!