Din ve ulus

Güncelleme Tarihi:

Din ve ulus
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2004 00:00

TEPKİSİNİ en baştan beri hep Cumhuriyet’in ‘laiklik’ anlayışına yönelten ‘İslami kesim’ hayati bir olguyu asla göremedi. Veya, kasten görmek istemedi.‘Dinci’ler gibi ‘laikçi’leri de çileden çıkartsa bile, bu olgu, aynı Cumhuriyet’in ‘ulus devlet’i iradi biçimde, ‘Müslüman belkemik’ üzerine inşa ettiği gerçeğidir!Sırf, Büyük Mustafa Kemal’in önce Sivas ve Erzurum kongrelerinde; sonra da 1920 Meclis’inde dini cemaat önderleriyle kurduğu pragmatik cepheyi kastetmiyorum.Lozan müzakerelerinden itibaren ve çok daha sonrasına uzanmak gerekiyor.* * *ŞU kesin, Cumhuriyet bir anlamda, İmparatorluğun ‘imani’ temeldeki ‘millet’ kavramını devraldı ve kısmen sekülerleştirerek, farklı boyutta uygulamaya soktu.Bu da öz itibarıyla, ‘Türk, eşittir Müslüman’ formülüne tekabül eder. Etmiştir.Nitekim, Ortodoks Türkler mi, yoksa ‘Türkofonlaşmış’ Helenler mi olduğu hálá bilinmeyen ama her halükarda ibadeti dahi Dede Korkut dilinde yapan Anadolu ‘Karamanlılar’ı; veya tek kelime ‘analisan’ (!) konuşmayan Ege yöresi Helenleri sırf Hıristiyan aidiyet taşımalarından dolayı ‘Mübadele’de Yunanistan’a gönderildiler.1915 ‘Tehcir’inden arta kalan Ermenilerin ‘gönüllü göç’ü (!) de cabası.Fakat buna karşılık, meramlarını tamamen Rumca veya Slav dillerinde anlatan Adalar Denizi Müslümanları yahut Balkan Pomakları Türkiye’ye getirildiler.Burada, karşılıklı olarak, bir ‘etnik temizlik’ değil, bir ‘dini temizlik’ vardır!* * *O halde, yeni oluşan ‘Türk’ tanımında kısmen laikleştirilmiş bir ‘imani öğe’nin, kan bağlarından çok daha büyük belirleyicilik taşıdığını saptamak durumundayız.Zaten de, ‘ortak İslam harcı’ sayesindedir ki, başta Kürtler ve sonra Lazlar, Çerkesler, Arnavutlar, vs., ayırımcılığı reddeden ‘Cumhuriyet kimliği’ni edindiler. Oysa aksinde, 1941’in ‘Varlık Vergisi’; 1955’in 6-7 Eylül ‘pogrom’u; 1964’ün ‘Mülk Kararnamesi’, bu ‘etno dini ayar’ gayrimüslimleri vurmayı sürdürdü. Ancak bunları abartarak da ‘suçluluk kompleksi’ne kapılmak gerekmiyorKaotik tarih sancılarla yürür gider ve ‘ulus devlet’ de gökten zembille inmez. * * *BU arada, ‘İslami kesim’ gayr-ı Müslimlerin uğradığı haksızlıklara hep sustu.Hatta, kullandığı retorikte ‘Cumhuriyet İdeolojisi’ni bile fersah fersah aştı.İşin ucu yalnız kendine dokunduğunda hoşnutsuzluk ifade etti ki, Türkleşmek’ sürecinin aslında ‘Müslümanlaşmak’la koşut bir seyir izlediği gerçeğine hasır çekti. Dolayısıyla, eğer ortada bir ‘suç’ (!) varsa, ‘mağduriyet’ edebiyatını hep biraz nalıncı keseri gibi yontan ‘İslami kesim’ de böyle bir ‘suç’a ortak olmuştur.* * *ANCAK şimdi bu defteri de kapatmak gerekiyor, zira Türkiye, tüm aşırılıklarına rağmen o Cumhuriyet’in genel sekülerleşme atılımı sayesindedir ki, Muhammedi alemin yegane ‘Müslüman demokrat’ kimlikli siyasi yapılaşmasını doğurdu. Ve, madem hem Müslüman, hem demokrat kimliği sahipleniyoruz; yine madem artık oturmuş ve laik bir ‘ulus devlet’ bünyesinde eski sivrilikleri törpülüyoruz, o halde yukarıdaki siyasi yapının şimdi başka tür atılımlara öncü olması gerekiyor.Bununla, ‘Türk, eşittir Müslüman’ formülünden dolayı heyhat sayıları artık yok seviyesine inmiş yerli; yahut da ülkemize sonra yerleşmiş gayrimüslimlere yönelik ‘devrim’leri (!) ve onlara uzantı oluşturacak dış politikaları kastediyorum.Konuyu yarın irdeleyeceğim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!