Devlet isterse beni bulur

Güncelleme Tarihi:

Devlet isterse beni bulur
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 1998 00:00

Haberin Devamı

Susurluk Skandalı'nın ‘Öldü’ denilen kilit ismi, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, İHD Başkanı Akın Birdal'a düzenlenen suikast girişimiyle ilgisi olmadığını Aydınlık Gazetesi'ne açıkladı. İşte, Susurluk olayından sonra her taşın altından çıkan Yeşil'le yapıldığı öne sürülen ve bu hafta çıkan Aydınlık Gazetesi'nde yayınlanan ropörtajdan kesitler:

YAZILAR YANLI

Gazetelerde televizyonlara çıkan isimlerle birçok defa sayısını bilmediğim kadar görüşmem olmuştur. Ama burdan benim onlara emir verdiğim ya da onlardan emir aldığım çıkmaz. Onlar kendi üzerlerine düşeni yaptılar. Ben kendi işimi. Benim hakkımda yazılanların büyük bir kısmı yanlı.

ÖLDÜRÜLENLER SUÇLUYDU

Ben hiçbir zaman köylüme kötülük yapmadım. Bölgemdeki insana zarar vermedim. Bunu söyleyen ispat etsin. Öldürülen kişiler zaten suçluydu. Tunceli yöresinde çok rahat iş yaptım. Köylülerle çok rahat haberleştim. Zaza bölgelerinde kolay iş yaparım. Dersim Zazacası, Koçgiri Zazacasıyla, Bingöl'ün ki arasında çok az fark var.

ÜZERİME YIKIYORLAR

Bana emri verilen işleri yaptım. Zaten devlete zarar veren kişilerdi onlar. Evet o işleri yapmışım. Ancak beni bir sürü olayla irtibatlandırıyorlar. Bazılarından gazetelerde okuyunca haberim oluyor. Mahsus benim üzerime yıkıyorlar, asıl yapanı kurtarmak için.

YAPTIĞIMI YAZMIYORLAR

Yazılanlara itiraz etmem. Gidip şöyle yazın da demem. Ne isterlerse yazsınlar. İyiliğim, kötülüğüm için söylemiyorum. Halkın benim hakkında bildiği yanlış. Yazılanlar, benim yaptığım işler değil. Benim yaptıklarımı yazmıyorlar. Benim yaptıklarımın yüzde birini yazıyorlar. Benim yaptığımı yazdıklarının yüzde 99'u ise, benim işim değil. Ama ne yazıyorlar diye peşime düşmüşlüğüm yok.

ATEŞTE NARA ATIYORUM

Ben ateşin içinde nara atan bir adamım. Ölüm korkusunu yüzbin kere üzerimden attım. Yaşamakla ölmek arasında benim için fark yok. Ölmemek için birşey yapmıyorum. Ölürsem ölürüm. Az yaşamışım, çok yaşmışım dert değil. Ömrümle ilgili bir hesabım yok. Yaptığım işlerden dolayı bana birşey gelmez. Öldürülürsem yapmadığım işlerden öldürülürüm.

BENİ ÖLDÜRÜR, KAPATIRLAR

Birkaç büyük iş yapar üzerime atarlar. Beni öldürüp bütün herşeyi kapatırlar. Bunu ne zaman yapacaklar diye bekliyorum. Böyle planlar, hesaplar olduğunu biliyorum. Gücümün hiçbir zaman yetmeyeceği işleri bana mal edecekler.

İŞİM BİTERSE VURURLAR

Beni vurmak zor bir olay değil. Devlet beni, istediği yerde istediği zaman bulur. Yakalamak gerekse yakalar. Vurmak gerekirse vurur. Şimdiye kadar öldürülmediysem işim bitmediği içindir. İşim biterse öldürülürüm. Basında adımın bu kadar çok çıkmasını, öldürülmeme hazırlık diye anlıyorum.

Sakalı, bıyığı kesti

Aydınlık Gazetesi'nde yayınlanan ropörtajda, Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırım'ın son portresi de çizilmiş. İşte, İstanbul'da dolaşan, sakalını, bıyığını kesen (Biz de bilgisayarda kestirdik...), göze batmamak için sade giyinen, sigaraları uc uca yakan, ‘‘Hacı’’ kelimesini ağzından düşürmeyen Yeşil: ‘‘Öyle estetik ameliyat filan da olmamıştı. Sakalını ve bıyığını kesmişti yalnızca. Boyalı saçlarının diplerindeki kırlık ortaya çıkmış, şakakları iyice beyazlamıştı. Koyu renk, kaliteli ama gösterişsiz bir takım elbisesi vardı üzerinde. Göze batmayacak, dikkat çekmeyecek bir görüntüye bürünmüştü. Bir emekli memur... Az konuşmayı ilke edinmiş. Politikadan söz etmiyor. Geçmişini geleceğini kimseye anlatmıyor. Çok sigara içiyordu. Üç saat boyunca bir pakete yakın sigara içti. Uc uca ekliyor sigarayı. Eski günleri özlemle anıyor. 'Boğlan'ın (Solhan'ın eski adı) bir köyünde tek göz evde o kadar kişi yatardık. Lambamız bile yoktu. Ne güzel günlerdi. Çok mutluydum o zaman' diyor. Kendisi hakkında bir değerlendirme yapmak istemiyor. Yapılan değerlendirmeler de rahatsız ediyor onu. Ok yaydan çıkmış bir kere. Her cümleye, ‘Ya dert değil' diye başlıyor. En çok kullandığı sözcük 'hacı...' Yakınları 'hacı' diye sesleniyor ona. Hacı lakabı da bu sözcüğü çok kullanmasından geliyor. 'Hacı benim lakabım!' diye kapatıyordu konuyu.’’

Yanlış yapanı cezalandırırım

Benim görevim, kendi bölgemde bize ters düşeni, yanlış yapanları, yapacaklarımıza engel olanları cezalandırmak. Bu görevde tehdit de var, yaralama da, öldürme de. Anlamadığım, bilmediğim yerde iş yapamam. Başka bölgeye geçmişsem, beraber çalıştıklarım beni oraya götürmüştür. O iş de bölgemle bağlantılıdır. Bu işi yapıp da darphane gibi para basanlar var. Ben onlardan değilim. Elime geçen parayı tutsaydım yüzlerce dairem olurdu. Malın mülkün peşine düşmedim. Para gelir, gider. Yanımdakiler yararlanır. Onların parası olur, ben ihtiyacımı karşılarım.

Vicdanımı sızlatan işler de yaptım...

Yaptığım işlerden pişman değilim. İşim bu. Bazı işler için sonradan vicdanım sızlıyor. Vicdan sızısı çeksem de yaparım. Bana verilen her işi yaparım. Ara sıra içimden bir köşede durmak isteği geçiyor. Normal hayatım olsa diyorum. Herşeye dışarıdan bakmak istiyorum. Ama artık olmaz. Bugüne kadar geldik, olan oldu. Peşimi bırakmazlar. Birlikte çalıştıklarım ya da karşı tarafın bana hücumlarına hazırlıklıyım. Bekliyorum.

‘Yukarıdaki’ hep kaybolur

Uyuşturucu işi yapanlar, tehditle para alanlar, gasp yapanlar biliniyor. Ama yazılmıyor. Eğer ben de öyle olsaydım, adım bu kadar çok yazılmazdı. Benim altımda çalışanların adı yazılırdı. Alttakiler de hiçbir zaman baştakini ele vermez. Bu tip iş yapanların, yaptığını ispat etmek çok zordur. Yanlarında, hep sabıkalı adamlar tutarlar. Onlara iş yaptırırlar. İş ortaya çıkınca, adamların sabıkaları çıkar. Bu arada 'yukarıdaki' kaybolur. Başka sabıkalılar bulur, işlere devam eder. Tek merkezli bir olay değildir. Üç beş kişi bir araya gelip iş koyuyorlar. Bakmışsın, ertesi gün 30 kişi olmuşmuşlar. Bir gün, tamamen bölgeyi terk etmişler. Kendileri için iş yapıp, devletin işiymiş gibi gösterirler.

Akın Birdal'ı hiç sevmem...

Akın Birdal'ı hiç sevmem. Ona acımıyorum da. Ama bu olayla uzaktan yakından ilgim yok. Ben kimseye yapın diye bir şey söymedim. Yapılacağını duydum. Yapanlar tanıdığım insanlar. Ama bizdeki usül, kimse kimsenin işine karışmaz. Yaptıkları, yapacakları iş konusunda onlara birşey söylemem. Tasvip de etmem, teşvik de etmem. Onlar da bana karışmaz.

Cengiz köçektir şamar oğlanıdır

Cengiz gibi insanlarla benim işim olmaz. Bunlar şamar oğlanıdır. Benim tayım değildir o. Bölgedeyken birkaç iş vermişliğim vardır. Eğer Cengiz, Akın Birdal işi için benden emir aldığını söylemişse bir hesabı vardır. Cengiz köçektir. Yanıma gelmiştir, gitmiştir o kadar. Her gelene git diyemem ki.

Bana iş çıkar gider yaparım

Beni çok kişi tanır. Zaman zaman ararlar da. Ama herkese emir verecek bir durumum yok benim. Gazetelerde herşeyi benim yaptığımı, emir verdiğimi yazıyorlar. Sanki hükümdarım. Bana iş çıkar, gider yaparım. İşe giderken yoluma başka şey çıkar, onu sormadan yaparım. Öyle, çok şey bilen, olayları yöneten bir adam değilim. Siyasi kültürüm de fazla değildir. Partilerin tüzüğü nedir, şu parti neyi savunur, öbürü neye karşı çıkar, bilmem. Ülkücülüğü sorsan birkaç laf ederim, ötesini bilmem.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!