Denizlerin bülbülü

Güncelleme Tarihi:

Denizlerin bülbülü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 1998 00:00

Haberin Devamı

1978'de kazandığı bir ses yarışmasıyla sahnelere adım atan Sevinç Sunar, bir türlü ısınamadığı gazino yaşantısından kaçacak yeri 14 yıl önce keşfetmiş. Yıldız sanatçıların gazinoları tercih etmeleri nedeniyle birkaç kez gemilerini sanatçısız sefere göndermek zorunda kalan Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) de Sunar'ın kişiliğinde aradığı kalite ve istikrarı bulmuş. Bu işbirliği o zamandan bu yana öyle pürüzsüz gidiyor ki, Sunar, Mısır'dan İspanya'ya, Fransa'dan Kanarya Adaları'na kadar giden Türk gemilerinde tam 14 yıldır TDİ'nin kadrolu elemanı olarak görev yapıyor.

20 yıllık sanat yaşamının son 14 yılını denizlere adayan Sunar, hafta içi Aksaray'daki evinde ailesiyle birlikte mütevazı yaşamını sürdürürken, hafta sonları ‘iyot kokusuna alıştığı’ denizlerin orta yerinde şarkı söylüyor. Sunar, ‘‘Önceleri gemiden, denizden çok korkardım, ama sonra alıştım artık gemiyi evim gibi görüyorum. Aradığımı denizde buldum’’ diyor.

GEMİ HEM SAHNE HEM EV

Kendisinden önce Ajda Pekkan, Neco, Gönül Akkor gibi sanatçıların da özel seferlere katıldıklarını, ancak sürekli olarak gemide şarkı söyleyen ilk sanatçı olduğunu belirten Sunar, başlangıcını şöyle anlatıyor:

‘‘İlk gece çok tedirgindim. Hem denizden korkuyordum, hem de yolcuların Türk Sanat Müziği dinlemek isteyeceklerini ummuyordum. Eşimin de desteğiyle ilk gece muhteşem geçti. Bunun üzerine Denizcilik İşletmeleri yıllık anlaşma yapmak istedi. Zaten içkili gazinolarda çalışmaktan hoşlanmıyordum. Teklifi hemen kabul ettim.’’

Ve yolcuların ‘‘denizlerin bülbülü’’ adını taktığı Sunar, 14 yıldır memur sıfatıyla sözleşmeli personel olarak şarkı söylüyor.

Denizlerde şarkı söylemenin farkını soruyoruz. Sunar, şöyle yanıtlıyor:

‘‘Denizde ortam daha samimi. Sadece şarkı söylemiyorum. Bayan yolcular beni daha yakın bulduklarından sorunlarını bana açarlar. Dalgalı denizlerde yolcuların tedirginliğini gidermeye çalışıyorum. Ayrıca, yurtdışına ilk kez çıkan yolculara uğrayacağımız ülkelerle ilgili bilgiler veririm. Kanarya Adaları, Mısır, İtalya, Fransa, İspanya, Mallorca, Malta gibi yerlere defalarca gittiğimden insanlara yardımcı oluyorum. Gazinoda program yapan herhangi bir sanatçı gibi her gece aynı 20 şarkıyı söylemiyorum. 3 bin 500 şarkılık repertuvarım var. Uzun yolculuklarda her gece ayrı şarkıları okuyorum.’’

Sunar, dostluk kurduğu yolcuları daha sonra tekrar görmeye alıştığını söylüyor: ‘‘Denizcilik İşletmeleri'nin İstanbul-İzmir ve Avrupa turlarına katılan yolcuları en az 7-8 kez görüyorum. Tekrar tekrar geliyorlar. Özellikle orta yaş üstü insanlar. Emekli olduktan sonra ekonomik durumları uygunsa yılda en az bir kez bizimle birlikte oluyorlar.’’

SENEYE JÜBİLE

‘‘Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?’’ diye soruyoruz. Sevinç Sunar, bu soruyu yanıtlarken biraz hüzünleniyor:

‘‘Bu yıl 28 Şubat'ta 20. sanat yılımı, Türkiye'nin her köşesinden gelen dostlarımla, Denizcilik İşletmeleri'ne ait Samsun Vapuru'nda kutladık. Ama zamanı durdurmak mümkün değil. Daha fazla zorlamak istemiyorum. 1999'dan sonra noktalamayı düşünüyorum.’’

Çocuklarını yetiştirdikten sonra, eşiyle başbaşa kaldığı evinde oldukça huzurlu bir yaşam süren Sunar, evinin kadını olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söylüyor.

Şöhret olmanın raconu başka

YAKLAŞIK 40 yıldır yaşadığıAksaray'da, oldukça mütevazı bir yaşam süren Sunar, şöhret olmamaktan üzüntü duymadığını söylüyor: ‘‘Şöhret olsaydım, her hafta keyifle gittiğim Cuma Pazarı'na gidemezdim. Her şeyin raconunu biliyorum. Şöhret farklı şeyler gerektiriyor. Kaset teklifi aldım, benden arabesk okumamı istediler. Gazinoda çalışmak için farklı beklentiler vardı. Sevmediğim bir şeyi ticari bir amaç için yapmak istemedim. Daha lüks bir yaşamım olabilirdi ama benim parada gözüm yok. Bugün bir isim olmamışsam, kendimi eşime ve çocuklarıma adamış olmamdandır. Zaten böylesi daha güzel.’’

Muhtarlıktan sahneye

Yugoslavya'dan 1930'larda göç ettikleri Tekirdağ'da doğan Sunar, küçük yaşta anne ve babasını kaybedince İstanbul'daki ablasının yanına taşınır. Cağaloğlu Kız Sanat Enstitüsü'ndeyken Belediye Konservatuvarı'na devam eden Sunar, okul bittikten sonra 1971'de Aksaray'da oturduğu mahallenin muhtarlığını yapar. Ardından, kendi deyimiyle ‘‘hayatının erkeği’’ İsmet Demirel'le evlenir. 1974-76 yılları arasında Türk Hava Yolları'nda yer hostesliği yaptıktan sonra Sağlık Müdürlüğü'nde memur olarak çalışır.

Takvimler 1978'i gösterdiğinde Sunar, Alaattin Yavaşça'ya duyduğu büyük hayranlıktan dolayı bir ses yarışmasına katılır. Yarışmayı kazanan Sevinç Sunar, adının sanat dünyasında yankı bulması üzerine sahne teklifleri almaya başlar. Bir süre gazinolarda çalışan Sunar, ‘‘Gazinolarda çalışmaktan hoşlanmadığım için birçok teklifi reddettim. 1982'de Amerika'ya turneye gittim. 1984'ten beri Denizcilik İşletmeleri'nde huzur içinde şarkı söylüyorum’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!