Güncelleme Tarihi:
Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı tarafından hayata geçirilen ve bu yıl 4’üncüsü düzenlenen “Bir Şiir Bir Hayat” serisinin “Canım İstanbul” sergisi, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde açıldı.
Programa ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, milletvekilleri, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Partili belediye başkanları ve Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören de katıldı.
Serginin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şu mesajları verdi: “İstanbul gibi tarihiyle kültürüyle gözbebeğimiz olan nadide bir şehirde yaşamanın bahtiyarlığı içerisindeyiz. İstanbul’la ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin hizmetkârı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul’u anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz. Yapay zekâ ve ses klonlama gibi pek çok dijital yeniliğin kullandığı sergiyle tarihi İstanbul manzaraları seyredilirken bir yandan da maziye yakinen şahitlik edilecek.
NECİP FAZIL’IN KALEMİ...
Merhum Necip Fazıl, şiir, nesir, tekmil eserleriyle daima ötelerin, ferdaların bir anlamda sidretül müntehanın peşinde olmuştur. Üstadın sezişi, duyuşu, hissiyatı ve meselelere hâkimiyeti onu muasır ve muarızlarından hep farklı kılmıştır. Zekâsının keskinliğini, sözünün sarahatini, kalemi, kelamı, dava ve iddiasıyla ortaya koydu. Şiirlerinde zaman ve mekânı, eşya ve insanla terkip etti. Mistik bir ürpertiyle birleştirdi. Ferdi ve toplumu hiçbir zaman birbirinden ayırmadı. Üstadın nazarında cemiyetin rüyası olan şiir, duygu, düşüncenin biri ötekini boğmadan, gölgede bırakmadan uyum içinde bir araya getirdiği sanatın adıydı. İnce olduğu kadar rafine, grift olduğu kadar naif dille geçmişi omuzlayıp geleceğe seslendi. Üstat ömrü boyunca çalıştı. Bu kutlu yürüyüşte devrin kibir abidelerinin radarına girdi. Zindanlara atıldı, dergileri toplatıldı. Fakat üstat hiçbir zaman korkmadı, yılmadı. İstikametten bir an olsun ayrılmadı. Onunla yoldaşlık edenler ilimle bilgiyle şuurla mücehhez olmuştur. Üstadın en büyük hayali ‘Kim var?’ diye seslenildiğinde sağına soluna bakmadan ‘Ben varım’ diyen bir gençliğin yetişmesidir. Üstadın çektiği çilelerin hiçbiri boşa gitmemiş, ektiği tüm tohumlar çiçek vermiş, meyveye durmuştur.
SAĞLAM BİR TEMEL ÜSTÜNDE
Bugün tarihini bilen bir gençlik var. Bugün geçmişten aldığı mirası ve ruhu geleceğe aktarmaya kararlı gururla ve vakur bir gençlik var. Bilimden sanata, kültürden diplomasiye bu gençlik müessir ve muteber gençliğin geleceğini inşaa ediyor. Biz de eserlerimiz hizmetlerimizle bu gençliğin önündeki engelleri kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bugüne kadarki en büyük eserimizi yani Terörsüz Türkiye’yi çok yakın zamanda sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz. Merhum üstadımız gibi bu eseri de bu ülkenin gençlerine teslim edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu düşüncelerle bu serginin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”