Çöpten ev yapılır mı?

Güncelleme Tarihi:

Çöpten ev yapılır mı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Sıvı gıda üreticileri ambalajları yeniden değerlendirmek üzere dernek kurdu.

Türkiye'de her yıl 27 milyon ton işyerlerinde, 12 milyon ton da evlerde atık oluşuyor. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) verilerine göre bu atıkların 2 milyon tonu geri dönüştürülebilir nitelikte. Bu rakamların yaklaşık değeri her yıl Türkiye ekonomisine 40 trilyon liralık bir girdi anlamına geliyor. Ancak belki bundan daha önemlisi geri dönüşümün insan eliyle hızla bozulan çevreye vereceği destek. Türkiye'de Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, 1991 yılında yürürlüğe girdi. Yönetmelikle sekiz yıldır ambalajlara dolum yaparak piyasaya süren ya da dolu olarak ithal eden kuruluşlar, bu ürünlerin kaplarını kota komisyonunun belirleyeceği oranlarda toplamak ve geri kazanmakla yükümlü. Avrupa ve Japonya'da geri dönüşüm yoluyla çöpler yüzde 50 oranında azalmış durumda. Türkiye'de ise geri dönüştürülebilir 2 milyon tonluk atığın yüzde 30'u kazanılabiliyor. Bazı küçük alanlarda başarılı bir geri dönüşüm sistemi kurulmasına rağmen kent ölçeklerinde henüz geri dönüşümün tam anlamıyla başarılı uygulandığı bir alan yok.

Türkiye'nin gündemine son on yılda giren geri dönüşüm konusundaki son girişim ise KARDER (Sıvı Gıda Karton Ambalaj Endüstriyel Kulanıcı ve Üreticileri Derneği). Geçtiğimiz temmuz ayında kuruluşunu tamamlayan derneğin sıvı gıda sektörünün yüzde 85'ini elinde bulunduran 13 üyesi var. Yıl sonuna kadar ise üye sayısının 15'e kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Bu ise sektörde faaliyet gösteren firmaların yüzde 90'dan fazlasının bir çatı altında toplanması anlamına geliyor. KARDER Genel Sekreteri Ferid Ekmekçioğlu ile derneğin üstlendiği görevler, projeleri ve çevre korunları üzerine konuştuk.

Neden böyle bir dernek kurdunuz?

- Geri dönüşümle ilgili oluşumlar 1990 yılında, katı atıkların geri dönüşümüyle ilgili yönetmelik yayınlandıktan sonra ve ÇEVKO ile başladı. ÇEVKO'ya aşağı yukarı Türkiye'deki tüm ambalaj üreticileri ve kullanıcıları üye. Fakat bizim biraz daha farklı durumumuz; çünkü geri dönüştürülmesi istenen meta cam, alüminyum ya da teneke, plastik şişe gibi kendiliğinden ticari bir meta değil. Fakat özellikle geri dönüşüm zorunluluğu hukuken başladığında Tetra Pak müşterileri adına bu geri dönüşüm sanayinin kuruluşuna katkıda bulundu. Ve sıvı gıda karton ambalaj geri dönüşüm tesisi YEKAŞ'ın kuruluşuna destek verdi. O günden beri YEKAŞ sıvı gıda karton sanayinin hukuki yükümlülüğü olan yüzde 20'lik atığı topluyor ve bunun yüzde 70'ini yekpan paneller haline getiriyor ve geri dönüştürüyor.

Bu paneller nerede kullanılıyor?

-Bu büyük bir soru işareti. Henüz piyasada tanınan bir malzeme değil. Aslında çok enteresan özellikleri var. Ama piyasada daha tam yerini bulamadı. En önemli iki özelliğinden biri rutubete karşı dayanıklı olması, dışarda kullanılması. İnşaatlarda kalıp olarak kullanılıyor, sökülüp takılabiliyor. Aynı malzeme frigofil kamyonların izolasyonunda iç malzeme olarak ve aynı kamyonların zemin malzemesi olarak kullanılıyor. Mutfak tezgahları, bulaşık, çamaşır makinalarının üst panellerinde kullanılabiliyor.

Geri dönüşüm konusunda neler yapılıyor?

-Geri dönüşümün üçlü sacayağı var: Tüketici-yerel yönetim-sanayi. Sıvı gıda karton sanayi YEKAŞ'ın kuruluşuna ön ayak olarak görevini yerine getirdi. Ama diğer iki ayak aksıyor. Bunun bize yansıması ise atık girdisinin çok zor bulunması. Derneğin amaçlarından biri eğitmek, kamuoyu oluşturmak ve böylece sıvı karton ambalajının daha atık haline gelmeden evde ayrışmasını sağlamak.

Ne tür projeleriniz var?

-Şu anda örnek bir proje var, ön protokol imzalandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız protokolun ana hatları şöyle: KARDER Büyükşehir Belediyesi'ne 40 adet yekpan panelden yapılmış toplama kutusu bağışlayacak. Belediye verim bekledikleri yerlere bunları yerleştirecekler ve toplamayı da onlar yapacaklar. YEKAŞ da, balyalanmış olarak gelen atıkları kilo başına bir ücret ödeyerek alacak.

Geri dönüşüm konusunda kaçak ne kadar?

-Biraz gururla söylemek gerekir, Türkiye bu konuda oldukça ileri. AT'nin 2001 yılı hedefi maksimum yüzde 50 ve bunun da minumum yüzde 15'i geri dönüşüm. Halbuki bugün Türkiye'de geri dönüşüm oranı camda ortalama yüzde 35, sıvı gıdada yüzde 20 ve ortalamada da yüzde 25'in üzerinde. Üretimin ise yüzde 70'ini geri dönüştürmek kanuni zorunluluk. Rakamlara vurduğunuz zaman 2 milyon ton geri dönüştürülebilir atığın yüzde 30'u işlenebiliyor. Geri kalan yüzde 75 ne yazık ki çöp oluyor. Eğer 5 sene sonra kampanyalar sayesinde 2 milyon tonun yüzde 30'u değil, yüzde 45'ini toplayabilirsek çok büyük başarıdır.

Toplanan atıklar hangi işlemlerden geçiyor?

-En şanslı malzemeler cam ve metal; cam iki açıdan çok şanslı. Bir, toplama kolaylığı açısından şanslı; iki, camı 1200 derece sıcaklıktaki fırına attığınız zaman kir pas hiç önemli değil, kalitesinde bir problem yaratmıyor. Metal de öyle. Kağıtta böyle değil, onu yeniden değerlendirip karton ya da oluklu mukavva türü şeyler yapacaksanız sorun yok ama gıda koyacaksanız içine, iş biraz değişiyor. O zaman atık kağıt kullanamıyorsunuz. Çünkü sonuçta gıdadır, bilimsel bir veri yok ama belki mikrobiyolojik bir sorun olur endişesiyle atık kağıt gıda ambalajında kullanılmıyor. Bugüne kadar bu şekilde geldi.

Çevreye zararı var mı bu üretimin?

-Çevreye en büyük etkisi proses aşamasına başlamadan önce, yani toplanmış oldukları yerde. Çünkü her ne kadar çalkalasanız da içinde atık bir miktar kalıyor -ki insanların yüzde 90'ı da bunu yapmıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!