Capoeira'nın başkenti Ankara

Güncelleme Tarihi:

Capoeiranın başkenti Ankara
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 05, 2001 01:30

Özellikle üniversiteli gençlerin itibar ettiği Capoeira, başta Ankara olmak üzere, Bursa, İstanbul, Samsun, Hatay gibi kentlerde de hızla yayılıyor. Brezilyalı kölelerin (özgürlüğe giden yol) olarak kabul ettikleri ve beyaz sahiplerine karşı üstünlük sağladıkları bu dövüş sanatının kökeni 16. yüzyıla dayanıyor.

İsmi pek bilinmese de televizyon izleyen herkesin üç aşağı, beş yukarı izlediği bir spor. Bol kavgalı geceyarısı filmlerinde, MTV'deki kliplerde, zaman zaman da cep telefonu reklamlarında Capoeira'yı görmek mümkün. Dövüş sporlarının birbiriyle yarıştığı filmlerde yılan gibi kıvrılan zayıf siyahi dövüşçülerin, dansederek devasa rakiplerini nasıl alt ettiklerini izleyenler bilir. İşte bu olayın adı Capoeira. Brezilyalı kölelerin dövüş tekniğinin Türkiye'de tanınmasını sağlayan yine bir sinema filmi. 1996'da Mark Docasscos'un başrolünü oynadığı Only the Strong, Türkiye'de Güçlülerin Dünyası adıyla vizyona girince bu uzak coğrafyanın kültürü de Türkiye'de temellerini atmış.

Ankara'da Esat Caddesi'ndeki Flex Spor Salonu. Önemli bir gün. Üniversiteli Capoeira meraklıları bu işin kulaktan dolma öğrenilemeyeceğini anlayınca Portekiz Capoeira Federasyonu Başkanı Nelson Andreda Barros'u davet etmişler.

Hoca, kalabalık bir grupla bu işin öğrenilemeyeceğini söylüyor. Bugüne kadar Capoeira çalışmış en yetenekli altı kişiyi belirleyerek ilk dersine başlıyor. Öğrenciler ders başlamadan akrobatik hareketler yapıyorlar. Portekizli hoca sert bir ultimatomla ‘‘yapılanlar Capoeira ruhuna uygun değil’’ diyor. Capoeira'nın saldırı kadar savunma tekniği olduğunu söyleyen hoca havada takla atan birinin yere indiği anda savunmasız kalacağını bir örnekle gösteriyor. Zorlu bir ısınma seansından sonra hoca çantasından çıkardığı enstrümanları öğrencilere veriyor. Tek telli altı su kabağından oluşan berimbau'yu, pandeyruları ve agogoyu nasıl çalacaklarını büyük bir incelikle anlatıyor.

İŞTE POZİSYONLAR

Daha sonra öğrencilerin yarım ay şeklinde dizildiği Roda pozisyonuna geçiliyor. Öğrenciler ikişerli olarak jogo denilen dansı yapıyorlar. Jogo'daki amaç iki sporcunun karşılıklı galip gelmeye çalıştığı bir mücadele değil. Karşılıklı anlaşmaya dayalı estetik bir oyun. Müziğin ritmine göre hareketler hız kazanıyor. Jogo hocanın izniyle bitiyor. Çaylakların Capoeirista olabilmeleri için ağır sınavlar var. Batizato denilen vaftiz töreninden sonra Capoeirista olan biri Jogo'ya girebiliyor. Portekizli hoca çalışma sırasında üniformanın en önemli parçası olan tişörtlerin çıkarılmasına izin vermiyor. Sık sık kuralların yazılı olduğu kitapçığı çıkararak askeri disiplin sağlıyor.

Capoeira'nın Türkiye'deki ilk ustalarından Hakkı Ergun (22) Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi. 1994'de kick boks yaparak sporla haşır neşir olmuş. Ta ki ‘‘Only The Strong’’ vizyona girene kadar: ‘‘Filmi izledikten sonra işte bu dedim. Benim sporum bu. Telefonla arkadaşlarımı aradım. Onlar da izlemiş. Günlerce filmi konuştuk. Daha önceden de dövüş sporlarına hakim olduğum için Capoeira'ya uyum sağlamakta zorlanmadım. Bir gün Anıttepe'deki koşu parkurunda Capoeira yapmaya çalışan Sinan ve Cengiz'le tanıştım. Only the Strong'u birlikte defalarca izleyerek bazı hareketleri çözmeye başladık. www.parende.com sitesini hazırlayarak başka kentlerdeki mernaklılarla iletişim kurmaya başladım. Bursa, Samsun, Adana ve Mersin'den çok sayıda meraklısıyla tanıştık. Yine internette sörf yaparken Amerika'da bu işi çok ciddi yapan Gence Soysal adındaki bir Türk'le bağlantı kurdum. Onun sayesinde hareketleri ve işin tarihçesini birinci elden öğrenmeye çalıştık. Ne yaparsak yapalım Portekizli hocanın dediği gibi, bu işi bilen birinden öğrenmek daha önemli.’’

Portekizli hocanın Türkiye'ye çağrılmasında Bilkent Üniversitesi Elektronik Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Görkem Gezici'nin katkısını arkadaşları reddetmiyor. Görkem, Hakkı Ergun'a internet sayesinde tanıştığı Capoeira'yı öğrenmek istediğini söylemiş. Hakkı kötü olan matematik derslerine yardımcı olması karşılığında Capeira'yı öğreteceğini söylemiş. Görkem organizasyon yeteneğini kullanarak dünyanın en büyük mestreleriyle (ustalarıyla) yazışmış ve Nelson hocayı Ankara'ya getirtmiş.

Tabii bu işin masrafları var. Arkadaşlarıyla birlikte onun da üstesinden gelmeye çalışıyorlar.

GÖSTERİ SANATI DEĞİL

Görkem Türkiye'de bu sporun Break dans olarak görülmesinden yana dertli: ‘‘Only The Strong filmi her ne kadar Capoeira'nın tanınmasında büyük katkı sağlasa da bu film yüzünden Capoeira yalnızca akrobasiden oluşan birşey zannedildi. Nelson hoca gelene kadar biz dahil herkes akrobasi ağırlıklı çalışıyorduk. Hoca bize ne kadar yanlış yaptığımızı gösterdi. Akrobasiyi yasakladı. Capoeira içinde akrobasi, gelişmekte olan öğrencilerin derslerin dışında gösteriler için çalıştığı hareketler. Capoeira bir gösteri sanatı değil. Kökeninde çok ciddi ve öldürücü saldırı hareketleri bulunan bir savunma sanatı. Bu işi doğru şekilde yaptığımıza inanıyoruz. Hocanın neyi ne kadar güzel gösterdiği değil, neyi ne kadar bildiği ve ne derece öğretebildiği önemli. Kötü öğrenci yoktur, kötü hoca vardır. Bu yüzden hocayı seçerken dikkatli olmakta fayda var.’’

Capoeira yapmak isteyenler için adres: www.parende.com

CAPOEİRA TARİHİ

Brezilya'nın Portekiz sömürgesi olduğu yıllarda Afrika'dan getirilen siyahlar, köle tüccarlarına ayaklanarak yerleşim bölgelerinin uzaklarına kaçtılar. Quilombos denilen palmiye ağaçlarıyla çevrili güvenli bir bölgede ilk Afrika topluluğunu kurdular. Silahlı beyazlara karşı kendilerini savunacakları bir yöntem aradılar. Capoeira işte bu silahsız siyahların kendilerini korumak için geliştirdikleri bir savunma biçimi olarak doğdu. Daha sonra katılan diğer köle gruplarına da öğrettiler. Beyaz efendilerin farketmemesi için sanki dans ediyormuş gibi çeşitli enstrümanlarla öğretildi bu dövüş metodu. Beyazlar müzik ve dans karışımı Capoeira'nın ölümcül bir savaş sanatı olduğunu çok sonra anladılar. 1888'de köleler resmi olarak özgürleşince bir bölümü Afrika'ya döndü. Kalıp iş bulamayanlar ise büyük şehirlerin potansiyel suçluları oldular. Bir bölümü politikacıların korumalığını üstlendiler. Capoeira'nın yaygınlaşarak tehlikeli bir dövüş yöntemi olduğunun anlaşılmasından sonra Capoeira yasaklandı. 1937'de Capoeira ustalarından Mestre Bimba Capoeira'yı bir spor ve sanat olarak sundu. Günümüz Brezilyası'nda artık her yerde; okullarda, liselerde, kulüplerde hatta orduda.

HOCA PORTEKİZ'DEN GELDİ

Nelson Andreda Bardos (24) kendisinin de Mestre (usta, Capoeira'da ulaşılacak en üst seviye) olmak için uğraştığını söylüyor. Kırk yaşından önce mestre olunamıyormuş. Lizbon'da küçük yaşta Capoeira'ya merak salmış. Capoeira'yı öğrenmenin en iyi yolunun bir Mestre'nin yanında eğitim alarak mümkün olacağına inanmış. Konservatuvardaki eğitimini tamamladıktan sonra Brezilya'da Capeiro'nun merkezi Bahia'ya gitmiş. Mestre Bimba'dan işin inceliklerini öğrenerek yeniden Portekiz'e dönerek federasyon başkanlığını üstlenmiş.

SÖZLÜK

Capoeira (Kapueiyra): Brezilyalı kölelerin dövüş sanatı.

Capoeirista (Kapueirişta): Capoeira yapan kişi.

Mestre (Meyştri): Ulaşılan en üst mertebe.

Batizada (Baçizadu): Çaylak Capoeirista'ların vaftiz oldukları tören.

Jogo (Jogu): İki Capoeirista'nın karşılıklı oynadıkları oyun.

Roda (Hoda): Jogo'nun oynandığı insan çemberinin adı.

Angola (Angola): Yere yakın oynanan Capoeira stili.

Regional (Hejyonal): Yerden uzak savunma, saldırı, ve akrobasi ağırlıklı stil.

Bahia: Brezilya'da Capoeira'nın doğduğu yer.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!