Özellikle üniversiteli gençlerin itibar ettiği Capoeira, başta Ankara olmak üzere, Bursa, İstanbul, Samsun, Hatay gibi kentlerde de hızla yayılıyor. Brezilyalı kölelerin (özgürlüğe giden yol) olarak kabul ettikleri ve beyaz sahiplerine karşı üstünlük sağladıkları bu dövüş sanatının kökeni 16. yüzyıla dayanıyor. İsmi pek bilinmese de televizyon izleyen herkesin üç aşağı, beş yukarı izlediği bir spor. Bol kavgalı geceyarısı filmlerinde, MTV'deki kliplerde, zaman zaman da cep telefonu reklamlarında Capoeira'yı görmek mümkün. Dövüş sporlarının birbiriyle yarıştığı filmlerde yılan gibi kıvrılan zayıf siyahi dövüşçülerin, dansederek devasa rakiplerini nasıl alt ettiklerini izleyenler bilir. İşte bu olayın adı Capoeira. Brezilyalı kölelerin dövüş tekniğinin Türkiye'de tanınmasını sağlayan yine bir sinema filmi. 1996'da Mark Docasscos'un başrolünü oynadığı Only the Strong, Türkiye'de Güçlülerin Dünyası adıyla vizyona girince bu uzak coğrafyanın kültürü de Türkiye'de temellerini atmış.Ankara'da Esat Caddesi'ndeki Flex Spor Salonu. Önemli bir gün. Üniversiteli Capoeira meraklıları bu işin kulaktan dolma öğrenilemeyeceğini anlayınca Portekiz Capoeira Federasyonu Başkanı Nelson Andreda Barros'u davet etmişler. Hoca, kalabalık bir grupla bu işin öğrenilemeyeceğini söylüyor. Bugüne kadar Capoeira çalışmış en yetenekli altı kişiyi belirleyerek ilk dersine başlıyor. Öğrenciler ders başlamadan akrobatik hareketler yapıyorlar. Portekizli hoca sert bir ultimatomla ‘‘yapılanlar Capoeira ruhuna uygun değil’’ diyor. Capoeira'nın saldırı kadar savunma tekniği olduğunu söyleyen hoca havada takla atan birinin yere indiği anda savunmasız kalacağını bir örnekle gösteriyor. Zorlu bir ısınma seansından sonra hoca çantasından çıkardığı enstrümanları öğrencilere veriyor. Tek telli altı su kabağından oluşan berimbau'yu, pandeyruları ve agogoyu nasıl çalacaklarını büyük bir incelikle anlatıyor.İŞTE POZİSYONLARDaha sonra öğrencilerin yarım ay şeklinde dizildiği Roda pozisyonuna geçiliyor. Öğrenciler ikişerli olarak jogo denilen dansı yapıyorlar. Jogo'daki amaç iki sporcunun karşılıklı galip gelmeye çalıştığı bir mücadele değil. Karşılıklı anlaşmaya dayalı estetik bir oyun. Müziğin ritmine göre hareketler hız kazanıyor. Jogo hocanın izniyle bitiyor. Çaylakların Capoeirista olabilmeleri için ağır sınavlar var. Batizato denilen vaftiz töreninden sonra Capoeirista olan biri Jogo'ya girebiliyor. Portekizli hoca çalışma sırasında üniformanın en önemli parçası olan tişörtlerin çıkarılmasına izin vermiyor. Sık sık kuralların yazılı olduğu kitapçığı çıkararak askeri disiplin sağlıyor. Capoeira'nın Türkiye'deki ilk ustalarından Hakkı Ergun (22) Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi. 1994'de kick boks yaparak sporla haşır neşir olmuş. Ta ki ‘‘Only The Strong’’ vizyona girene kadar: ‘‘Filmi izledikten sonra işte bu dedim. Benim sporum bu. Telefonla arkadaşlarımı aradım. Onlar da izlemiş. Günlerce filmi konuştuk. Daha önceden de dövüş sporlarına hakim olduğum için Capoeira'ya uyum sağlamakta zorlanmadım. Bir gün Anıttepe'deki koşu parkurunda Capoeira yapmaya çalışan Sinan ve Cengiz'le tanıştım. Only the Strong'u birlikte defalarca izleyerek bazı hareketleri çözmeye başladık. www.parende.com sitesini hazırlayarak başka kentlerdeki mernaklılarla iletişim kurmaya başladım. Bursa, Samsun, Adana ve Mersin'den çok sayıda meraklısıyla tanıştık. Yine internette sörf yaparken Amerika'da bu işi çok ciddi yapan Gence Soysal adındaki bir Türk'le bağlantı kurdum. Onun sayesinde hareketleri ve işin tarihçesini birinci elden öğrenmeye çalıştık. Ne yaparsak yapalım Portekizli hocanın dediği gibi, bu işi bilen birinden öğrenmek daha önemli.’’Portekizli hocanın Türkiye'ye çağrılmasında Bilkent Üniversitesi Elektronik Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Görkem Gezici'nin katkısını arkadaşları reddetmiyor. Görkem, Hakkı Ergun'a internet sayesinde tanıştığı Capoeira'yı öğrenmek istediğini söylemiş. Hakkı kötü olan matematik derslerine yardımcı olması karşılığında Capeira'yı öğreteceğini söylemiş. Görkem organizasyon yeteneğini kullanarak dünyanın en büyük mestreleriyle (ustalarıyla) yazışmış ve Nelson hocayı Ankara'ya getirtmiş. Tabii bu işin masrafları var. Arkadaşlarıyla birlikte onun da üstesinden gelmeye çalışıyorlar. GÖSTERİ SANATI DEĞİLGörkem Türkiye'de bu sporun Break dans olarak görülmesinden yana dertli: ‘‘Only The Strong filmi her ne kadar Capoeira'nın tanınmasında büyük katkı sağlasa da bu
film yüzünden Capoeira yalnızca akrobasiden oluÅŸan birÅŸey zannedildi. Nelson hoca gelene kadar biz dahil herkes akrobasi ağırlıklı çalışıyorduk. Hoca bize ne kadar yanlış yaptığımızı gösterdi. Akrobasiyi yasakladı. Capoeira içinde akrobasi, geliÅŸmekte olan öğrencilerin derslerin dışında gösteriler için çalıştığı hareketler. Capoeira bir gösteri sanatı deÄŸil. Kökeninde çok ciddi ve öldürücü saldırı hareketleri bulunan bir savunma sanatı. Bu iÅŸi doÄŸru ÅŸekilde yaptığımıza inanıyoruz. Hocanın neyi ne kadar güzel gösterdiÄŸi deÄŸil, neyi ne kadar bildiÄŸi ve ne derece öğretebildiÄŸi önemli. Kötü öğrenci yoktur, kötü hoca vardır. Bu yüzden hocayı seçerken dikkatli olmakta fayda var.’’Capoeira yapmak isteyenler için adres: www.parende.comCAPOEÄ°RA TARÄ°HÄ°Brezilya'nın Portekiz sömürgesi olduÄŸu yıllarda Afrika'dan getirilen siyahlar, köle tüccarlarına ayaklanarak yerleÅŸim bölgelerinin uzaklarına kaçtılar. Quilombos denilen palmiye aÄŸaçlarıyla çevrili güvenli bir bölgede ilk Afrika topluluÄŸunu kurdular. Silahlı beyazlara karşı kendilerini savunacakları bir yöntem aradılar. Capoeira iÅŸte bu silahsız siyahların kendilerini korumak için geliÅŸtirdikleri bir savunma biçimi olarak doÄŸdu. Daha sonra katılan diÄŸer köle gruplarına da öğrettiler. Beyaz efendilerin farketmemesi için sanki dans ediyormuÅŸ gibi çeÅŸitli enstrümanlarla öğretildi bu dövüş metodu. Beyazlar müzik ve dans karışımı Capoeira'nın ölümcül bir savaÅŸ sanatı olduÄŸunu çok sonra anladılar. 1888'de köleler resmi olarak özgürleÅŸince bir bölümü Afrika'ya döndü. Kalıp iÅŸ bulamayanlar ise büyük ÅŸehirlerin potansiyel suçluları oldular. Bir bölümü politikacıların korumalığını üstlendiler. Capoeira'nın yaygınlaÅŸarak tehlikeli bir dövüş yöntemi olduÄŸunun anlaşılmasından sonra Capoeira yasaklandı. 1937'de Capoeira ustalarından Mestre Bimba Capoeira'yı bir spor ve sanat olarak sundu. Günümüz Brezilyası'nda artık her yerde; okullarda, liselerde, kulüplerde hatta orduda. HOCA PORTEKÄ°Z'DEN GELDÄ°Nelson Andreda Bardos (24) kendisinin de Mestre (usta, Capoeira'da ulaşılacak en üst seviye) olmak için uÄŸraÅŸtığını söylüyor. Kırk yaşından önce mestre olunamıyormuÅŸ. Lizbon'da küçük yaÅŸta Capoeira'ya merak salmış. Capoeira'yı öğrenmenin en iyi yolunun bir Mestre'nin yanında eÄŸitim alarak mümkün olacağına inanmış. Konservatuvardaki eÄŸitimini tamamladıktan sonra Brezilya'da Capeiro'nun merkezi Bahia'ya gitmiÅŸ. Mestre Bimba'dan iÅŸin inceliklerini öğrenerek yeniden Portekiz'e dönerek federasyon baÅŸkanlığını üstlenmiÅŸ.SÖZLÃœKCapoeira (Kapueiyra): Brezilyalı kölelerin dövüş sanatı.Capoeirista (KapueiriÅŸta): Capoeira yapan kiÅŸi.Mestre (MeyÅŸtri): Ulaşılan en üst mertebe.Batizada (Baçizadu): Çaylak Capoeirista'ların vaftiz oldukları tören.Jogo (Jogu): Ä°ki Capoeirista'nın karşılıklı oynadıkları oyun.Roda (Hoda): Jogo'nun oynandığı insan çemberinin adı.Angola (Angola): Yere yakın oynanan Capoeira stili.Regional (Hejyonal): Yerden uzak savunma, saldırı, ve akrobasi ağırlıklı stil.Bahia: Brezilya'da Capoeira'nın doÄŸduÄŸu yer.Â
button