Bunlar nasıl fakir ayol!

Güncelleme Tarihi:

Bunlar nasıl fakir ayol
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 1998 00:00

Haberin Devamı

Üsküdar'daki Ramazan çadırında her akşam, farklı sosyal sınıflardan insanlar bir araya geliyor

Üsküdar Belediyesi 1994 yılından beri her yıl Ramazan çadırı kuruyor. İstanbul'daki en eski ve en organize Ramazan çadırında bir iftarı izledik. Binin üzerinde insanın her akşam orucunu açtığı çadırda, Romanlar’dan Bektaşiler’e, yoksullardan zengin hanımlara her türden insana rastlamak mümkün.

Ramazan ayının başlamasıyla kentin dört bir yanında Ramazan çadırları kuruldu. İftar vakti evine yetişemeyen İstanbullular çadırlarda oruç açıyorlar. Üsküdar Belediyesi'nin başlattığı çadır geleneği bu yıl birçok ilçe belediyesi tarafından yaşatılıyor. Kentin birçok meydanında gün boyu bir telaştır gidiyor. Belediyeler, başta yoksullar olmak üzere iftar vaktinde evine yetişemeyen İstanbullular'a sıcak bir çorba verebilmenin telaşını yaşarken, vatandaş da çadırların önünde uzun kuyruklar oluştururak iftar saatini bekliyor.

Ramazan çadırlarında hem renkli hem de dramatik sahneler yaşanıyor. Bu çadırlardan biri de Fazilet Partili Üsküdar Belediyesi'nce Demokrasi Meydanı'na kurulan çadır. Üsküdar Belediyesi, 1994 yılından bu yana her Ramazan çadır kuruyor. Bir belediye yetkilisi, 'İlk çadır bizimki. Diğer belediyeler bizden örnek aldılar. Ama bu işi bizim kadar profesyonelce yapamıyorlar' diyerek, yapılanlarla övünüyor. Belediyecinin övünmesinin haklı olup olmadığını anlamak için çadırın etrafını dolaşmaya başlıyoruz.

Boşluk kalmasın!

İftar vaktinin yaklaşmasıyla çadırda tempo hızlanmaya başlıyor. Ahçılar, garsonlar, belediye görevlileri birazdan oruç açmak için çadırı dolduracak vatandaşlar için hazırlık yapıyorlar. İftara bir saat kala çadırın kapısında insanlar sıraya girmeye başlıyorlar. Kısa bir sürede kalabalık çadırın etrafını kuşatıyor. Sıradakilerin amaçları aynı: Bir tabak çorba, etli pilav, tulumba tatlısı ve pideden oluşan yemekle oruç açmak.

İftara yarım saat kala görevliler vatandaşları çadıra almaya başlıyorlar. Organizasyon çok iyi. İtiş-kakış, izdiham yok. Oruç açmaya gelenler tek tek içeri alınıyor. Görevliler kısa sürede bine yakın insanı çadırdaki yer masalarına oturtuyorlar. Vatandaşa karşı son derece kibarlar. Çadıra giren herkese 'Hoşgeldiniz' diyorlar. Çadırın girişinde oturan bir görevli elindeki mikrofonla çadırı dolduran kalabalığa sesleniyor: 'Sevgili misafirlerimiz. Dışarıdaki misafirlerimizin de içeri girebilmesi için lütfen aranızda boşluk bırakmayın!'

Çadır misafirleri arasında kimler yok ki: Genç, yaşlı, kadın, erkek, zengin, fakir herkes burada. Binin üzerinde insan bağdaş kurmuş, iftar vaktini bekliyor. Kadınlar çadırda kendilerine ayrılmış bölümde oturuyorlar. Çadırı haber yapmaya gelen bayan bir televizyoncu kadınların bulunduğu tarafı şöyle bir süzdükten sonra 'Ben bu kadar bakımlı kadınlar görmedim. Bunların neresi fakir ayol?' diye soruyor. Cevap çadır görevlilerinden: 'Çadıra sanıldığı gibi sadece fakirler gelmiyor. İftar vakti evine yetişemeyen hali-vakti yerinde birçok Üsküdarlı oruçlarını çadırda açıyor. Birkaç gün önce Üsküdar'ın zengin ailelerinden birine mensup bir bayan çadıra geldi ve iftar yaptı. Manzarayı görünce çok duygulandı.'

Kimse boş dönmüyor

O sırada çadıra elindeki bastona dayanarak yürüyen bir dede giriyor. 'Çadırımız sadece fakirlere yönelik değil' diyen görevli, yaşlı adamı göstererek, devam ediyor: 'Bu amca Üsküdar’ın en zenginlerinden. Sahilde 50 dönüm arazisi var. Çocuklarıyla arası açık. Çadır kurulduğu günden beri burada iftar yapıyor.' Çadır tamamen dolunca kapı kapatılıyor. Ancak dışardakilerin aç kalmaması için tüm önlemler alınmış. İçeri giremeseler bile yemeklerini alıp bir köşeye çekilerek yiyorlar. Birçok vatandaş da yanlarında getirdikleri kaplara yemek alarak oradan uzaklaşıyor. Kısacası kimse eli boş dönmüyor.

Diğer bir belediye görevlisi çadır müdavimlerinin profili hakkında bilgi veriyor. Çadıra her akşam yemek yemeğe gelen halkın yüzde sekseni fakir. İhtiyaçtan geliyorlar. Yüzde yirmilik kesim ise iftara evlerine yetişme şansı olmayan vatandaşlardan oluşuyor. Aralarında, sadece merak ettikleri için çadıra gelenler de var.

Ezan okunmadan önce çadırı dolduran kalabalığın arasında dolaşmaya başlıyoruz. Çadırın sol tarafında ayrı bir masaya oturmuş grup dikkatimizi çekiyor. Yüz ifadelerinden topun atılmasını sabırsızlıkla bekledikleri belli. Keskin bakışlarla çadırı süzüyorlar. 'Kim bunlar?' diye soruyoruz. 'Bunlar çadırımızın Bektaşileri' diyor görevli. Karınlarını doyurduktan sonra tenha bir köşeye çekilip 'Güzel Marmara'nın dibine vuracak gibi duruyor, aralarında tatlı tatlı sohbet ediyorlar. Biraz ötede çocuklar ağızlarında sakız iftarı bekliyorlar. Çocuklar, Üsküdar'ın Roman mahallesi Selamsız'dan. Selamsız'lılar çadırın müdavimlerinden. Kalabalık içinde her renk var. Polisler, zabıtalar, öğrenciler. Oruç tutan, tutmayan herkes çadırda.

İcraatın İçinden

Çadırı dolduran şanslı kalabalık iftar vaktini beklerken önce ezan sesi duyuluyor ardından da top atışları. Bir anda yüzlerce insan orucunu açıyor. Bir yandan çorbalar içilirken bir yandan duaya eşlik ediliyor: 'Allahım! Senin verdiğin nimetlerle oruç tuttuk. Senin verdiğin nimetlerle orucumuzu açıyoruz. Orucumuzu kabul eyle!' Duayı yapan belediyeci fedakarlıkta sınır tanımıyor. Herkes yemeğini yerken o kısa bir 'İcraatın İçinden' programı yapıyor. Belediyenin çadır hizmetlerini anlatıyor. Çadırın masraflarını üstlenen Üsküdar'ın 'hamiyetperver zenginleri'ne teşekkür ettikten sonra yemek yiyen kalabalığı teravih namazından sonra başlayacak etkinliklere davet ediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!