Bugünkü TV dizileri değerimizi arttırdı

Güncelleme Tarihi:

Bugünkü TV dizileri değerimizi arttırdı
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2001 00:00


Yener SÜSOY
Haberin Devamı

Türk sinemasının en kral ‘‘kötü adam’’ı Hüseyin Baradan, Türk basınının en kral fotoğraf ustalarından biridir. 1950 yılında Hürriyet'te başladığı gazeteciliğinde bugüne kadar 600 bin fotoğraf karesine imza atmıştır. Ondan başka ‘‘Basın Şeref Kartı’’ taşıyan sinema sanatçısı yoktur bildiğim kadarıyla. Bakmayın siz onun beyazperdedeki tecavüzlerine, Hüseyin ağabey, gerçekte bir karıncanın kalbini bile incitmez. Gazetecilik dendiğinde ise onun için akan sular durur, işini iyi yapmayanlara atar fırçasını.

İzmir Ticaret Borsa'sı Genel Katibi İsmail Hakkı Baradan'ın ikisi kız altı çocuğunun beş numarasıdır Hüseyin Baradan. Beş yaşında ‘‘Beş tane beş’’e ‘‘Abdülvahit Turan Yeni Hayat’’ karamelası satarak atılmıştır hayata.

Baradanlar sanatın da yabancısı değillerdir. Ünlü ressam Ümran Baradan onun yeğenidir, ‘‘Yemeni Bağlamış Telli Başına’’yla tanıdığımız ünlü besteci Ali Ulvi Baradan onun ağabeyidir.

Hüseyin Baradan'la sinemadan kazandığı parayla aldığı Bornova'daki mütevazi apartman dairesinde geçmişten bugüne ufuk turu akşamı yaptık. Sevgili eşi Hayriye hanım, oğlu Levent, gelini Pervin ve torunları Bige ve Efe'yle onu çekiştirdik. Şimdi çekilelim aradan, geliyor

Hüseyin Baradan.

Yeşilçam'a annemin beddualarıyla gittim

Sinemanın saçlı, uzun bıyıklı ayrık dişli yeni ‘‘Kötü Adam’’ ı İzmir’den Yeşilçam’a gidişini anlatıyor.

- İzmir'de 38 filmde oynadıktan sonra, Güven Film'in sahibi Yovakim Filmeridis, beni İstanbul'a davet etti. Kendi firmasında film başına 3 bin liradan senede 10 film garanti ediyordu. Çok büyük para Yenerciğim, düşün 30 bin lira alacağım. Hemen Erol Simavi'ye gidip durumu anlattım. Bana ‘‘Seni üç ay parasız izinli kabul ediyorum, eğer yapamazsan gazetenin kapısı sana açık’’ dedi. Ve bir 10 Kasım günü annemin bedduaları arasında Etrüsk vapuruyla kalkıp gittim İstanbul'a. Rahmetli anam ‘‘İnşallah İzmir'e dilenerek döndüğünü göreceğim senin’’ dedi. O devirde artistlere kötü gözle bakıldığını için anam benim artist olmamı hiç istemiyordu. Fikret Hakan'la ‘‘Atçalı Kel Mehmet’’ adlı filmi çektik. Filmde ben bir Osmanlı paşasıyım, gayet güzel üniformalarım var. Onunla çektirdiğim resmi büyüttüm. Çerçeveletip altına da şunu yazdım: ‘‘Sevgili anneciğim, bana adam olmazsın demiştin, işte sonunda paşa oldum. Ellerinden öperim.’’ Annem bunu alınca çok ağlamış. Bu arada annem İzmir'in meşhur Tayyare Sineması'nda benim bir filmimi seyrediyor. Yanındaki bir Yahudi kadını benim kötülük yaptığım bir sahnede ‘‘Allah cezasını versin bu herifin, bunu doğaran ana taş olsun’’ demiş. Annem ayağa kalkıp ‘‘Bana bak hanım, o benim oğlum, seni paralarım’’ diye kadına saldırmış.

Derken güzelim Yeşilçam'a karabasan çöker.

- Kovboy filmleri çekilmeye başladığı anda sinemanın bitmekte olduğunu anladım. Yeşilçam'da kunduracılık yapan Ahmet'e kovboy kasabası kurdurmuş, üç tane de at; kovboy filmi çekiyorlar. Bizde at üstünde inek kovalayan adam var mı yahu?.. Arkasından Aydemir Akbaş'larla, Ali Poyrazoğlu'larla seks furyaları çıkınca bu işin bittiğini anladım. Bir de negatif sıkıntısı başladı mı sana. Tiyatro sanatçısı arkadaşım Lütfü Kopan'la ikili kurup ‘‘Karakediler’’ adıyla sahneye çıktık. Skeçler yapıyoruz, iyi de kazanıyoruz. Bu arada korku tiyatrosunun 18.00 matinesinde de rol alıyorum. İçkili gazinolarda sarhoş masasına meze olmak iyice zoruma gidince 1970'te İzmir'e kesin dönüş yaptım, ver elini Hürriyet. Ardından Türker İnanoğlu'nun Ulusal adlı video şirketinin beş yıl Ege Bölge Müdürlüğü'nü yaptım. Son 9 yıldır da Ege-Koop'un basın ve halkla ilişkiler sorumlusuyum. Ağzına sağlık Hüseyin Usta, senin yaşam filminden çıkarılacak nice dersler var. Yeter ki insan almak istesin.

Sinemaya tesadüf sonucu başladım

Hüseyin Baradan'ın film artisti olması başlı başına bir romandır.

- Yenerciğim, ben sinemaya tamamen bir tesadüf sonucu girdim. Sene 1952, aylardan haziran, askerden yeni terhis olmuşum. Ben o tarihte Demokrat İzmir ve Hürriyet'in foto muhabiriyim. Ayda 75 lira Demokrat İzmir'den, 125 lira Hürriyet'ten alıyorum. Fiat Topolino marka bir arabam bile var. Evliyim, yiyoruz, içiyoruz bu parayla. Kemeraltı'ndaki İzmir'in en gözde lokantası Şükran'ın sahibi Edip, arkadaşım olduğu için ben ucuz tarifeden yemek yiyorum. Bir gün orada yemek yiyorum, adamın biri bana böyle ters ters bakıyor. Adamı cinsi sapık filan zannettim. O sırada garson Ali gelip ‘‘Şuradaki bey seni masasına davet ediyor’’ demez mi!.. Ali'ye ‘‘Ulan hıyar, ben konsomatrist miyim elalemin masasına gideceğim. O gelsin benim masama’’ dedim. Adam geldi, ‘‘Kardeş sen beni yanlış anladın galiba, ben İzmir Film'in sahisi Necdet Bükey'im. Bize sizin tipinizde biri lazım’’ dedi. Benim bıyıklar yine böyle, saçlarım daha uzun. Bu işlerden anlamadığımı söyledim ama, ısrarla beni Mimar Kemalettin Caddesi'ndeki bürosuna davet etti.

İlk filmimin ücreti 2 takımlık kumaş oldu

Bizim Hüseyin Usta o zaman ne bilir sinema üstüne ki?

- O güne kadar ne senaryo okumuşum, ne film çekiminden haberim var. Sadece Anthony Quinn ve Ava Gardner'in hayranıyım, bizden de Ayhan Işık'ın. Veilen senaryoyu okudum, rolüm dışarda bıçkın, evde kuzu bir adam. Karısından ödü patlıyor. Kadını o devrin en büyük komedyeni Halide Pişkin oynayacak. Gazetelerden izin alıp filme başladım. Film 1920'li senelerde geçtiği için o zamanın külhanbeylerinin neler giydiklerini araştırıp aynısını kendi paramla yaptırdım. Kıyafet çok entresan Yenerciğim; 36 tentene paçalı, önden flatolu, yandan cepli pantolon. İstavrota yelek, içinde bürümcek gömlek, yakada ipek yağlık. Üstte ise kol ve cep kapakları kırmızı kadife olan siyah aba ceket. Ördek burun, yumurta topuk ayakkabı, ipek siyah çorap. Ayakkabının arkasına basacaksın, yürürken tak tak ses çıkaracak. Bir de köstek, elde de şakşak tesbih. Kafada fes ama, bir perçem saç dışarıda kalacak. Filmin çekiminde hiç acemelik çekmedim, bütün sahneleri tek provayla bitirdim. Filme karşılık bana iki takım elbiselik kumaş verdiler, para filan yok.

Televizyon kalıcı değil

- Bugün özellikle televizyon dizilerinde oynayan arkadaşlara teşekkür ediyorum, çünkü bizi yücelttiler. Kötü oyunlar, hiçbir işe yaramayan hikayeler, ben ve benim neslimin değerini ortaya çıkardı. Geçmişte yaptığımız filmlere tu kaka diyenler, bugün ekranlarda benim 30 sene evvelki filmimi zevkle seyrediyor. Televizyonda ‘‘Başka Olur Ağaların Düğünü’’ adlı televizyon dizisinde oynadım, o kadar. Televizyonun bana vereceği bir şey yok, bir kere kalıcı değil. Televizyonin beni bir daha Hüseyin Baradan yapacağına inancım yok.

Hüseyin Baradan’ın Yeşilçam sınıflaması

EN DÜRÜSTLER

Sinemada 26 senede 400'ü aşkın filmde oynadım. Sinema beni mal mülk değil sevgi, itibar, şöhret sahibi yaptı; görgüm, bilgim arttı, insanları daha iyi tanıdım. Mesela benim için sinemada en dürüst, sözüne güvenilir insanlar; Türker İnanoğlu, Ayhan Işık, Belgin Doruk'tu.

HİN OĞLU HİN

Bunların yanı sıra bir sürü hin oğlu hin, mesela Ümit Utku.

ÖLÇÜSÜZLER

Kimisi film çekerken senin ışığını kapatır, kavga sahnelerinde gerçekten vurur. Mesela Orhan Günşiray'ın elinin dengesi yoktur, kavga sahnesinde tak diye geçirir sana, başlar burnun kanamaya. Sonra yarım ağızla ‘‘Affedersin, kusuru bakma’’ der. Sonra ben de ona bir tane geçirirdim, ‘‘Kusura bakma’’ deyip. Sevgili Cüneyt Arkın da kontrolsüzdü, çok içki içiyordu o zamanlar.

KIZKARDEŞLER

Fatma Girik'i, Suzan Avcı'yı ve Neriman Köksal'ı erkek arkadaşımdan ayırdedemezdim, onlara kadın gözüyle bakamadım. Belgin Doruk aile dostum olmasına rağmen onunla oynarken hep heyecanlandım. En rahat oynadığım hanımlar Leyla Sayar ve Muhterem Nur'du.

Yılmaz Güney'in saygısızlığı

- Yılmaz Güney'e bir film çektim, bir daha asla olmadı. Sohban'ın Platosu'nda biz film çekiyoruz, Yılmaz bey arkadaşlarıyla rakı sofrasında Adana kebaplarıyla álem yapıyor. Herkese saygısızlık yaparak haha hihi sohbet ediyorlar. Biz de orada sahneye konstantre olmak için uğraşıyoruz. Çekimden sonra kendisine ‘‘Bir daha seninle film çekmem arkadaş’’ dedim. Adamın bize, işe saygısı olsa sette rakı álemi yapmaz. Sen patron olarak sette hampalarınla oturup içki içeceksin, bana da sandviçi layık göreceksin, efendi senin solculuğun nerede kaldı?

Kimin neyi güzel

Türkan Şoray'ın bakışı, Fatma Girik'in gözleri, Belgin Doruk'un endamı, Filiz Akın'ın saçları, Sevda Ferdağ'ın yürümesi çok güzeldir.

Benim için güzel kadınlar Gina Lollobrigida ve Sophia Loren'dir. Gina'nın sevgilim olmasını isterdim doğrusu. Bomba gibi bir kadın, yapıştığın zaman ses verir.

Bütün jönlerden dayak yedim kötü adam olarak. Ayhan Işık, Eşref Kolçak ve Fikret Hakan çok iyi kavga ederlerdi. O kadar boğuşursun bir yerin incilmez, çizilmez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!