Bu ekonomiyi anlamıyoruz hocam

Güncelleme Tarihi:

Bu ekonomiyi anlamıyoruz hocam
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 1998 00:00

Haberin Devamı

Ekonomi öğreniminde matematik ağırlıklı derslerin artması öğrenciler ve akademisyenler arasında tartışma yarattı

Üniversite adaylarının favori tercihleri arasında yer bulan ekonomi öğrenimi, akademisyenler ve öğrenciler arasında tartışmalara, polemiklere yol açıyor. Ekonomi öğrenimindeki kabuk değişimi özellikle Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ gibi Amerikan ekolünü izleyen okullarda gündeme geliyor. Matematik ağırlıklı iktisat dersleri zorunlu olurken, ekollerin, tarihin anlatıldığı sözel dersler bölüm içindeki ağırlığını kaybediyor.

Öğrencilerin derdi ise derslerin zorluğundan yana. Dersleri anlayabilmek için neredeyse bir mühendislik öğrencisi kadar matematik bilmeleri gerektiğini, bu durumun kendilerini zorladığını belirtiyorlar.

Tartışmaların somutlaştığı nokta, son 10 yıl içinde, özellikle Boğaziçi Üniversitesi'nde matematiksel iktisadın hızla ağırlık kazanması.

LAF SALATASI DEĞİL

Uluslararası çalışmaları olan ve matematiksel iktisada yaptığı katkılardan dolayı ödülleri bulunan BÜ profesörlerinden Dr. Murat Sertel, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nün Avrupa'daki dört beş iyi okul arasında yer aldığını, sözlerinin yurtdışında geçebilmesi için öğrenim trendlerini izlediklerini söylüyor: ‘‘Biz piyasada, devlette ve özel sektörde çalışabilecek insanların yanı sıra, ekonomi bilimine katkıda bulunacak bilimadamları yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Tabii bu ikincisi çok zor birşey. O da her yerde olmaz, ama bizde oluyor. Bu matematiksel bir alt yapı gerektiriyor, alt yapıdan başka iktisadın kendisi zaten metamatiksel bir teoridir. Onun için tabii ki eğitim de böyle oluyor. Bizi diğer okullardan ayıran esasında bu.’’

Sertel, BÜ Ekonomi Bölümü'nün, yalnızca pozitif bilimlerdeki çalışmalarla ilgilenen TÜBİTAK tarafından tanınmasını da, bölümün matematiğe verdiği önemle açıklıyor. Sertel'e göre matematik ağırlıklı iktisat, öğrenciler için de çok iyi bir seçim: ‘‘Biz çocukların önünü açıyoruz. Bambaşka bir hayat vaadediyoruz. Aslında ilk başta biraz şaşırıyorlar. Çünkü eğitim başka yerlerde biraz laf-ı güzaf. Esas iktisat dünyası, o laf salatalarından çok uzak. Mesela Bilkent bize yakın bir okul. Onlar da dünyada iktisadın ne olduğunu biliyorlar, dışarıda yetiştiler ve geldiler. Bunun dışındaki okullarda ne yapıyorlar hiçbir fikrim yok. Bizim öğrencilerimizin mühendislik bölümündekilerden daha iyi matematik bilmesi lazım.’’

İşte öğrencilerin itirazları tam da bu noktada. Geçtiğimiz öğretim döneminde bölümdeki hocalardan bir toplantı talebinde bulunan BÜ Ekonomi Bölümü öğrencileri, derslerin zorluğundan şikayet ettiler. ‘‘Üçüncü sınıfa geldiğimiz halde hala müthiş zorlanıyoruz, artık kendi zekamızdan şüphe ediyoruz’’ dediler. Bunun üzerine bazı hocalar şu cevabı verdi: ‘‘Burada okutulan kitaplar ABD'de doktora programında okutuluyor. Bizim buradaki amacımız hepinizi ABD'de doktora programına gidecek gibi hazırlamak.’’

UFUKLAR DARALIYOR

Boğaziçi Üniversitesi'nde Kamu Maliyesi dersi veren Prof. Dr. İzzeddin Önder, Sertel'den farklı düşünüyor, 1980 sonrası üniversitelerin yüksekokullaştırıldığını söylüyor: ‘‘Bu, sermayenin bir gereksinimiydi. Yüksekokullar sistem için adam üretir. Tabii ki sistem için de adam lazım, ama üniversiteler toplumun ufkunu genişletmeli, üniversitelerde bütün ekoller kodlayarak anlatılmalı.’’ Önder'e göre, ekonomi öğreniminde yapılan iki temel yanlış var: ‘‘Aletleri anlatırken yansızmış gibi anlatıyoruz, sanki kan dokusunu anlatıyoruz. Oysa, mesela ‘‘bu neo klasik iktisattır, neo klasik iktisatın araçlarıdır' diye anlatmamız lazım. Diğer ekollerin de aynı ağırlıkta verilmesi lazım. Bir de, iktisat tarihi okutuyoruz diyoruz ama, bunu esas yemek olarak sunmuyoruz, yemeğin arkasından tatlı, üstüne sos gibi veriyoruz.’’

Önder değişime karşı olmadığını, esas şimdi uygulanan sistemin değişimi görmezden geldiğini de ekliyor: ‘‘Bu biçimde eğitim ufuk daraltır. Sanki bundan sonra hiç değişim olmayacakmış, dünyanın sonuna kadar biz bu düzende yaşayacakmışız gibi anlatılıyor herşey. Bu da fikirleri kısırlaştırıyor.’’

Önder'e göre ünivesersite hocasının dışarıda çalışması çok tehlikeli: ‘‘Bu kasıtlı olarak yapılmakta. Sermaye pay vererek ideolojisini üniversiteye taşıyor. Bunu da mekanik olarak YÖK, organik olarak da sermaye yapıyor. Yarın bir gün pay vermediği zaman akademisyenler farklı şeyler söyleyecekler.’’

Matematiğin iktisat öğreniminde belirgin bir ağırlık kazandığını hemen bütün hocalar gibi o da gözlemliyor: ‘‘Matematik gerçekte bir araçtır, bir bilim de değildir, bir yöntemdir. Fakat araç-amaç fonksiyonlarını karıştırmamak lazım. Matematiğin iktisattaki gelişimine baktığımızda, bu son senelerde oldukça hızlanarak gelişiyor, Amerika'da. Mesela Almanya'nın, Avusturya'nın, İngiltere'nin köklü bir felsefi yaklaşımı vardı. Fakat bugün onlar da Amerika'yı izliyorlar. Çünkü kabul edilme edilmeme raddesine getiriliyor. Bir yerde kabul edilme mücadelesi var.’’

Boğaziçi Üniversitesi'nde İktisat Tarihi ve Tarım Ekonomisi dersleri veren Prof. Dr. Oya Köymen, bilimsel camiada olmazsa olmaz koşullardan birinin hoşgörü olduğunu vurguluyor: ‘‘Aksi taktirde başkalarına yaşam hakkı tanımamış olursunuz. Özellikle '90 sonrasında şunu gözlemledim: Matematiksel iktisatçılar hızla yükseldi, bu yükselişle beraber tek doğru biziz, başka alanların yaşam hakkı yoktur gibi bir tavır içine girdiler. Bir sürü matematiksel iktisat dersi zorunlu hale getirilirken, bunun dışındaki alanlar seçimlik ders haline getiriliyor.’’ Köymen'in itirazı dengeli bir büyüme olmamasına, matematiksel iktisat dışındaki alanların marjinalleştirilmesine.

Matematiksel iktisadın önlenemez yükselişi

1972-74 İktisat ve Sosyal Bilimler Bölümü

Toplam zorunlu ders sayısı: 29 Zorunlu iktisat dersi sayısı: 13 Zorunlu matematik ve matematiksel iktisat dersi sayısı: 5 Seçimlik ders sayısı: 13

1975-77 İktisat Bölümü

Toplam zorunlu ders sayısı: 38 Zorunlu iktisat dersi sayısı: 21 Zorunlu matematik ve matematiksel iktisat dersi sayısı: 9 Seçimlik ders sayısı: 10

1979-1980 İktisat Bölümü

Toplam zorunlu ders sayısı: 34 Zorunlu iktisat dersi sayısı: 21 Zorunlu matematik ve matematiksel iktisat dersi sayısı: 8 Seçimlik ders sayısı: 14

1983-84 İktisat Bölümü

Toplam zorunlu ders sayısı: 52 (16'sı YÖK zorunlu dersi, Atatürk İnkılapları ve Türkçe) Zorunlu iktisat dersi sayısı: 23 Zorunlu matematik ve matematiksel iktisat dersi sayısı: 10 Seçimlik ders sayısı: 12

1997-98 İktisat Bölümü

Toplam zorunlu ders sayısı: 42 (4'ü zorunlu YÖK dersi) Zorunlu iktisat dersi sayısı: 24 Zorunlu matematik ve matematiksel iktisat dersi sayısı: 18 Seçimlik ders sayısı: 10

Teorinin dili simgeselleşti

Türkiye'nin köklü okullarından biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde de ekonomi öğrenimi kabuk değiştiriyor. İktisat Bölümü Başkanı Zehra Kasnakoğlu, iktisat öğreniminin, tüm bilimlerin ortak dili olan matematik, felsefe, mantık, tarih gibi araç ve bakış açıları ile zenginleştirilmesini kaçınılmaz görüyor. Değişimin yalnızca iktisatı değil, diğer disiplinleri de etkilediğini söylüyor: ‘‘Bir taraftan modern iktisat eğitimi içerisindeki teknik derslerin oranı artarken, buna paralel olarak mühendislik eğitimi içerisinde de zorunlu sosyal bilim ve özellikle iktisat derslerinin oranı artıyor.’’

ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktar Türel, iktisat teorisinin dilinin son yıllarda simgeselleştiğini ve biçimselleştiğini belirtiyor: ‘‘Matematik ve istatistik teknikler, yalnız uygulamalı alanlarda değil, temel ve teorik araştırmalarda da daha yaygın olarak kullanılıyor. Bunda kuşkusuz bilgisayar teknolojisinin büyük etkisi oldu.’’

ODTÜ'de değişim Boğaziçi'ne göre daha dengeli görünüyor. Son yirmi yılın ders programına bakıldığında, matematiksel iktisadın Boğaziçi'ndeki gibi tüm alanların önüne geçtiği yok. Prof. Türel bu durumu lisans programlarındaki esnekliğe ve öğrencilere seçme hakkı tanımalarına bağlıyor.

Prof. Dr. İzzeddin Önder, ‘‘İktisat tarihini esas yemek olarak değil, yemeğin arkasından tatlı, üstüne sos gibi veriyoruz.’’

Prof. Dr. Oya Köymen, ‘‘Matematik-sel iktisatçılar tek doğru biziz, başka alanların yaşam hakkı yoktur gibi bir tavır içine girdiler.’’

Prof. Dr. Murat Sertel'e göre matematik ağırlıklı iktisat, öğrenciler için çok iyi bir seçim.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!