Boğaz'da sadece midye kaldı

Güncelleme Tarihi:

Boğazda sadece midye kaldı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 1999 00:00

Şengün KILIÇ İstanbul Boğazı hızla çamurla kaplanıyor. Boğaz'ın Marmara girişinden Sarıyer açıklarına kadar olan bölgedeki koylar çamurla doldu. Sonuç: Midye dışındaki tüm canlı türleri hızla yok oluyor.Herhalde İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Bedreddin Dalan, ‘‘Haliç'in rengi gözlerimin rengi gibi olacak!’’ dediğinde bunu kastetmemişti. Haliç'in rengi hálá düzelmediği gibi Boğaz'ın rengini de kendine benzetmeyi başardı. İstanbul Boğazı hızla çamurlanıyor. Koylardaki çamur katmanları öylesine yükseldi ki, Boğaz'ın midye dışında sakini neredeyse kalmadı. Çamur tabakaları şu anda Boğaz'ın her iki yanındaki koyları kaplamış durumda. İSKİ'nin 2000 yılında Boğaz'a arıtılmadan tek damla su karışmayacak sözü ise bir türlü gerçekleşemediği için bu tehlikeli gelişme hálá devam ediyor.Tünel yanlış yapıldı İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Öztürk'ün yaptığı çalışmanın sonuçları bu ürkütücü değişimi ortaya koyuyor. Doç. Dr. Öztürk ilk büyük hatanın Haliç'in suyunu Ahırkapı'dan Boğaz'ın alt akıntısına verecek olan tünelle ilgili hesaplamalarda yapılan yanlışlık olduğunu söylüyor. Planlanan, Haliç'in kirli sularının alt akıntıya verilmesi ve akıntı hareketleriyle bu suyun Karadeniz'e doğru yollanması idi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Haliç'in suyu Karadeniz'e gitmek yerine Boğaz'ın iki yakasındaki 0-20 metre arasındaki sığ bölgelere yerleşti. Bu sürecin sonucu Boğaz'ın dibindeki çukurlar çamurla doluyor ve burada yaşayan türler hızla yok oluyor. Sadece midye kaldıŞu anda Boğaz'da hayatta kalan tek tür, çamurun henüz ulaşamadığı yükseltilere yerleşen midye topukları. Geçen yıl Türk Deniz Araştırma Vakfı'nın yoğun çalışmalarıyla Boğaz'da midye avcılığı yasaklandıysa da, yasak pek uygulanamıyor. Doç. Dr. Öztürk, ‘‘Bu konuda maalesef ciddi bir denetim yok. Çünkü sahil güvenlik yetişemiyor. İl Tarım Müdürlüğü'nde ise sadece bir tekne var. İlçe tarım müdürlükleri de yetişemiyor. Zaten adamların binası denizi bile görmüyor,’’ diyor.Dip çamurları henüz Anadolukavağı'ndan yukarı çıkmasa da, şu anda Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz, Kanlıca gibi sığ koyların tamamı çamurla kaplanmış durumda. Sarıyer önleri de aynı kaderi paylaşıyor. Betonlaşma denizi öldürüyorDoç. Dr. Öztürk'ün çalışmasına göre Boğaz'daki çamurlaşmayı hızlandıran ikinci büyük etken, derelerin ıslah edilirken genişletilip, beton oluklara alınarak doğal yapılarının bozulması. Tokatköy ve Dedeoğlu Dereleri bunun en iyi örnekleri. Yoğun gecekondulaşmanın olduğu bu bölgelerde kanallama çalışması yapıldığı için, dereler hiç bir tortuyu yatağına bırakmadan denize ulaşıyor ve hem verimli toprakların kaybına hem de denizin hızla çamurlanmasına neden oluyor.Küçüksu Deresi'nin durumu ise belki en kötülerinden biri. Çünkü Hekimbaşı çöplüğünün tüm atıklarının karıştığı Küçüksu hem denizi kirletiyor hem çevredeki bitki örtüsünün tahrip olmasına neden oluyor. Çamurlaşmanın bir başka nedeni de hafriyat çalışmaları sonucunda çıkan toprağın özellikle gece karanlığından yararlanılarak kaçak olarak Boğaz'ın muhtelif yerlerine boşaltılması.Master plana göre Tokatköy ve Dedeoğlu Dereleri Paşabahçe'de toplanarak arıtılıp denize verilecek. Ancak şu anda tesislerin yerlerinin tesbiti konusunda mahkemeler sürüyor. Peki önümüzdeki 10 yılda ne olacak? Doç. Dr. Öztürk şu cevabı veriyor: ‘‘Boğazın dibi düzlenir. Bırakın midyeyi, yaşayan yerleşik tek bir tür bile kalmaz.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!