Benim yüzümden çocuklar ağlamasın

Güncelleme Tarihi:

Benim yüzümden çocuklar ağlamasın
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bugün son yolculuğuna çıkacak olan Kemal Sunal'ın tek vasiyeti çocuklarla ilgiliydi...

Bizim çocukluğumuzda genelde babadan sopa yenirdi. Sonrasında atan da unuturdu, yiyen de. Orda biterdi her şey. Ama şimdi, 'Aman çocuğa yan bakma, bunalıma giriyor' diyorlar. Şimdikiler bir alem.

Kemal Sunal, 1977 yılında Antalya Film Festivali'nde 'Kapıcılar Kralı' adlı filmdeki oyunuyla 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü kazandı. 1973'te sinemaya geçen Sunal için 1974 yılının önemi çok büyüktü. Çünkü o yıl Gül Hanım'la evlendi...

'Gül'le Ankara'da tanıştım. Bir büroda çalışıyordu Gül. Tanıştıktan sonra kanımız kaynadı birbirine. Gezdik, dolaştık, buluştuk. Gül benim ilk ve son aşkımdır. Onu ilk gördüğümde, tıpkı filmlerdeki gibi yıldırım bir aşkla bağlandım. Hayatım boyunca Gül'ün üzerine gül koklamadım. Sonra evlenmeye karar verdik. Sonrasında Gül işinden ayrıldı, evinin kadını oldu.

Bu evlilikten Ali (23) ve Ezo (16) adlarında iki çocuğum oldu.'

Son dönemde oğlu Ali'nin de kendisi gibi oyuncu olmasını isteyen Kemal Sunal, onu ilk olarak 'Şaban ile Şirin' adlı dizide oynatmıştı. Ali Sunal, son olarak 'Propaganda' filminde de Gümrük Muhafaza Müdürü rolünü üstlenen babası Kemal Sunal'ın yardımcısı rolünü üstlenmişti.

TEZİNİN KONUSU KENDİSİYDİ

Liseyi 11 yılda, İletişim Fakültesi'ni ise büyük bir azimle 45 yaşında bitirerek bu dalda bambaşka bir rekor kırdı. Öyle ki, 1994'te mezun olurken, kendi sanat hayatını kendisi okul tezi olarak hazırladı... Sunal, bu konu ne zaman açılsa konuşmadan önce gülerdi...

'Dünyada benim kadar oynadığı filmleri tekrar tekrar gösterilen ve her gösterildiğinde de rating rekorları kıran başka hiçbir sanatçı yoktur. Bu beni hem sevindiriyor, hem de üzüyor. İletişim Fakültesi'nden mezun olurken tez hazırladım. Tezimin konusu 'Türk Sinema ve Televizyonlarında Kemal Sunal Filmleri' adını taşıyor... Bu konuda çok çeşitli araştırmalar yapılmıştı. Hepsini biraraya getirip, toparladım. Böylece dünyada kendisinin tezini kendi hazırlayan kişi olarak da bir ilke imza attım sanırım. Gelecekte bu tezimi kitap haline getirmeyi düşünüyorum. Ancak zamana ihtiyacım var tabii.'

Filmlerindeki küfürlerin çocukları olumsuz etkilediğini iddia edenlere ise Kemal Sunal'ın verdiği çok güzel bir cevap vardı...

'Çocuklarımız, geleceğimizin garantisidir... Onlar istikbalidir memleketimizin. Ancak, onları hayattan soyutlayamayız. Bu hayatı her yönüyle ama dozunda tanımaları gerekir. Çocuklarımız, küfürleri sokakta, çarşıda ve pazarda inanılmaz ölçülerde duyuyorlar zaten. Benim filmlerimdeki küfürler, o küfürlerin yanında devede kulak kalır.'

Filmlerinde güldürürken düşündüren, komik adam olsa da dürüstlükten ayrılmayan rolleriyle çocuklara örnek olan Kemal Sunal, özel hayatında da büyüklere, sanat dünyasının birçok ünlüsüne örnek oldu. Sansasyondan uzak yaşadı. Şöhretin dayanılmaz cazibesi onu asla baştan çıkaramadı. Kemal Sunal, bütün bunları hep çocukluk yıllarına bağlardı...

ÇOCUKKEN YEDİĞİ SOPALAR...

'Ben Küçükpazar'da doğup büyüdüm. Babam Mustafa Sunal, Migros'ta işçiydi. Annem Sultan, ev kadını. Üç kardeşin en büyüğü bendim. Geçim derdini daha o yıllarda öğrendim. Çocukluğumda babamdan her çocuk gibi zaman zaman ben de sopa yedim tabii. Bizim çocukluğumuzda genelde babadan sopa yenirdi. Sonrasında atan da unuturdu, yiyen de. Orda biterdi her şey. Ama şimdi, 'Aman çocuğa yan bakma, bunalıma giriyor' diyorlar. Şimdikiler bir alem. Bunlara hayatı öğretmek lazım. Benim filmlerimde altını çizmeye ve öğretmeye çalıştığım hep bu oldu.

Bir gün ben de baba oldum. Çocuklarıma hiç sopa atmadım. Çok iyi iletişim kurduk çünkü. Sopa bir yana, ben çocukların ağlamasına hiç dayanamam. Ve en büyük korkum, çocukların benim yüzümden ağlamasıdır.'

Evet... Kemal Sunal'ın çocuklarla ilgili bu sözlerini vasiyeti olarak kabul edebiliriz bugün... Ve bugün, o son yolculuğuna çıkarken, çocukların ağlamasına engel olmalıyız...

Güle güle kahkaha kralı

Kemal Sunal, bugüne kadar 'Şaban Askerde', 'Bay Kamber' ve 'Şaban ile Şirin' adlı televizyon dizilerinde de rol alan Kemal Sunal'ın 82. filmi yönetmenliğini Sinan Çetin'in yaptığı, Metin Akpınar, Meltem Cumbul, Rafet El Roman'ın oynadığı 'Propaganda' ne yazık ki son filmi oldu... Sunal, bu filmle ve Metin Akpınar'la ilgili olarak şunları söylemişti:

'Propaganda filminin çekimleri başlamadan önce biz Metin'le çoktan filmin atmosferine girmiştik bile. Oyunculuk yürek işidir. Sevda işidir. Burdan şu mesajı vereceğim bu işe sıvananlara. Eğer hedefiniz para ve şöhretse hiç başlamayın.'

Kemal Sunal, Ali Özgentürk'ün yöneteceği 83. sinema filmi olan 'Balalayka' filmi için kamera önüne geçemeden son nefesini verdi... Ne zaman filmlerinin tüm TV kanalları için can simidi olduğu hatırlatılsa, Kemal Sunal hep

aynı cevabı verirdi:

'Demek ki verdiğim mesajlar yıllar geçse de hala geçerli. En iyi programların, maçların karşısına benim filmlerimi koyuyorlar. Bazen de iki filmimi karşılıklı koyuyorlar. Kısacası kendimle yarış ediyorum... Burada önemli olan halkın neşelenmesidir... Onların attığı bir kahkaha bir ömre bedeldir benim için.'

Evet, kendiyle yarış eden, Türk halkının en sıkıntılı anlarında onları kahkahalar attırarak güldürüp rahatlatan Kemal Sunal artık yok... Kısacası, acı olsa da gerçek şu: Kahkahasız kaldık...

Ve bundan sonra onu hep filmleriyle, attırdığı kahkahalarla ve dürüst hayatıyla hatırlayacağız... Gülegüle sinemanın geniş yürekli 'Kahkaha kralı', gülegüle...

Unutulmaz karakterler yarattı

ÇARIKLI MİLYONER

Kemal sunal bu filmin konusunu ‘‘köyden kente gelip milyoner olan bir taşralının güldürüsü’’ diye özetledi, ancak ayrıntılarını hatırlayamadı. Çarıklı Milyoner'de Kemal Sunal sanayici amcasından kendisine kalan miras üzerine kente gelir ve görkemli bir malikeneye yerleşir. Haberi duyan gazeteci Necla Nazır, bu milyonerle röportaj yapabilmek için türlü numaralar çevirir. Milyoner, kıza aşık olur, ama daha sonra gazetede ‘‘Çarıklı milyoner’’ haberini görünce göçer. Olaylar da böyle gelişir, gider.

ŞABANİYE

Şabaniye'nin konusu, kan davalısından kaçmak için kadın kılığına giren Şaban'dır. Adı Şabaniye olur. Şabaniye'ye kan davalısı aşık olur, o da davalısının kız kardeşine. Kemal Sunal bu filmde çok zorluk çektiğini söylüyor. Sunal, ‘‘Sete çok erken gidiyordum, çünkü hazırlanmam 2-3 saat sürüyordu. Çok gayret sarfettik, erkek olduğum çakılmasın diye. Dikkat edin, orada gerçekten kadına benzediğim kareler çoktur’’ diyor.

ZÜBÜK

Sunal'ın ‘‘çok kaliteli’’ diye tanımladığı bir film. Tam bir çarıklıyı anlatıyor. Sunal'a göre film, şimdiki devirde olduğu gibi politikacılarımızı hicvediyor. İnsanların bir yarışa girdikleri zaman yapamayacakları işin olmadığını gösteriyor. Sıradan bir vatandaşken çeşitli üçkağıtçılıkla sınıf atlayarak çirkin bir politikacı Zübük. Dalaveracı, her haltı yiyen, kendi menfaati için her dümeni çeviren bir insan.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!