Batman'a benzeme korkusu

Güncelleme Tarihi:

Batmana benzeme korkusu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 1997 00:00

Faruk BİLDİRİCİ
Haberin Devamı

Mustafa ve Oktay öğretmenlerin niçin öldürüldükleri sorusu, yanıtını bulmuş değil. Bu nedenle fısıltı gazetesi. korku üstüne korku üretiyor. Aşırı dincilerin daha önceki olayları ve Tarsus'ta örgütlenmeye başlamaları, vatandaşı endişelendiriyor. Sanki Şahmaran efsanesi, acımasız bir biçimde gerçeğe dönüşüyor.

OKTAY öğretmen, Mustafa öğretmenin öldürülmesine çok üzülmüştü. Öğretmen cinayetine ilk tepki gösterenlerden biriydi. Cinayetten çok etkilenmişti. Mustafa öğretmenin memleketi Kadirli'de yapılan cenaze törenine de katılmıştı. Nereden bilebilirdi, bir gün sonra kendisinin öldürüleceğini?

Tarsus'ta ilk tepki çok önemli. Çünkü Eğitim-Sen bile, ilk cinayette ne olduğunu anlayamamış; şoka girmiş, öğretmen sendikası yöneticilerinin çoğu, cenaze törenine gitmemiş bile. Belki de onları yanıltan, Mustafa Özkan'ın imam hatip lisesinde öğretmen oluşuydu.

Ancak Mustafa öğretmen imam hatip camiasında farklı bir kişilik. Yeğeni İrfan Özkan onun için, ‘‘Herkes severdi’’ dedikten sonra, saldırının kaynaklanmış olabileceği noktaya işaret ediyor:

‘‘İlk kez ailemizde bir kişi öldürüldü. Kimseyle bir problemi yoktu. Cinayeti hiç bir örgüt de üstlenmedi. Ama, o Atatürkçüydü. Lafını da esirgemezdi. Dobra dobra konuşurdu. Sivri bir dildi.’’

İmam hatip öğrencileri için de Mustafa öğretmen unutulmayacak bir isim. ‘‘O sert bir öğretmendi’’ diyor bir öğrencisi. Sonra da onu sevdiğini söylüyor: ‘‘Vuranların elleri kırılsın.’’

Mustafa öğretmen, okulda ‘‘Baş Müdür Yardımcısı’’ imiş. Ama kısa süre önce bu göreve başka biri atanmış. Anlaşılan, imam hatip camiasında torpili yokmuş. Olay denince tek akla gelen, bir kaç yıl önce, 4 imam hatip öğretmeninin Hizbullahçı oldukları gerekçesiyle Konya'ya sürülmeleri geliyor. Ve rivayet o ki, bu öğretmenlerin sürülmesinde, Mustafa öğretmen etkili olmuş. Ama imam hatip müdürü Cafer Karaca, bu iddiayı reddediyor:

‘‘O öğretmenler 1994'te sürüldüğünde, Mustafa Bey okulumuza yeni gelmişti. O işle bir ilgisi yok.’’

Karaca, Mustafa öğretmenle 8 yıllık eğitim konusunda okulda hiçbir tartışma olmadığını savunuyor. ‘‘Peki sizce cinayeti Hizbullah mı işledi?’’ sorusuna Karaca, ikircikli bir yanıt veriyor:

‘‘Bu iddialara bazen katılıyorum, bazen katılmıyorum. Örgüt işinde, bisikletle kaçmak olur mu? Hem örgüt adına üstlenmemişler. Bir örgüt izi de bırakmamışlar.’’

İyi de, örgüt işi değilse, neden iki öğretmen birer gün arayla öldürülüyor? Bu sorunun yanıtını verebilen de yok. Bu soruya yetkililer, yanıt veremeyince, Tarsus'lular, çareyi, ‘‘Fısıltı gazetesi’’nde arıyor. Böylece, 300 binlik kent, fısıltı gazetesine teslim olmuş durumda. Köşede fıstık satan yaşlı amca da bu fısıltılara teslim olmuş: ‘‘Vallahi ne olduğunu anlayamıyoruz. Kimisi diyor ki, Oktay Bulun öğretmen çok alkol alırmış, karı kız meselesi varmış. O nedenle öldürülmüş. Kimisi, imam hatipte başka olaylar olmuş diyor. Öğretmenler de korkuyor, biz de.’’

BÜLENT ERSOY BENZETMESİ

İşte böyle. Herkes duyduğuna yeni bir şey ekliyor. Bilmiyorlar ki, dedikoduların suçladığı Oktay öğretmen iyi bir Türkçeci. Okul, onun hayatında önemli bir yer tutuyor. Mabedi de okuldaki küçük kütüphanesi. Oktay öğretmen, bugüne değin öğretmenliğiyle ilgili bir suçlamaya muhatap olmamış bir kişi. Bazılarına benzemiyor. Kime mi? Tarsus'ta bu konuda çok örnek var. Kent daha bir hafta önce Sakarya İlköğretim Okulu Müdürü Adnan Çobansarı'nın okulda yaptığı konuşmalarla sarsılmıştı. 4/B Sınıfında okuyan bir grup öğrenci, müdürü savcılığa şikayet etmiş ve savcılık da müdür hakkında soruşturma başlatmıştı. Öğrencilerin iddiası da bir öğretmen için oldukça üzücü:

‘‘İçki içenler Hıristiyandır. Atatürk de içki içermiş, o da Hıristiyan. Siz Bülent Ersoy'u tanıyor musunuz? O daha önce erkekti. Kestirdi, kadın oldu. (Sınıftaki öğrencilerden birini göstererek) Bakın o arkadaşınız da çok parlak. Kendine dikkat etsin.’’

Cinayetler birbiri ardına gelince, bu olay da yeniden hatırlanıyor, eski defterler de karıştırılıyor. Kentteki aydınlar, radikal İslamcıların örgütlenmesinden yakınıyor. En çok suçladıkları yer de Eshabı Keyf Talebe Yurdu. Kale surları gibi duvarlarla çevrili bu yurtda islamcı militan yetiştirildiğini öne sürüyorlar. En büyük korkuları da ‘‘Batmanlaşma’’; bir başka deyişle geçtiğimiz yıllarda, Hizbullah ve PKK'nın onlarca cinayetine sahne olan Batman'a benzemekten endişe ediyorlar. Doğu'dan gelen göçün Batman'daki Hizbullahçıları da Tarsus'a taşıdığını iddia ediyorlar.

Batmanlaşma korkusu, Şahmeran efsanesini çağrıştırıyor. Efsaneye göre, başı adam, gövdesi yılan olan, Yılanlar Kralı, Tarsus Kralı'nın kızına aşıkmış. Yıkanırken, hamamın penceresinden seyredermiş. Birgün hamamdan içeri düşmüş.

Prensesin muhafızları, Şahmeran'ın kafasını uçurmuşlar. Kanı duvarlara saçılmış. İzler hâlâ duruyormuş. Ama yılanların hâlâ krallarının öldürüldüğünden haberleri yokmuş.

Haberleri olunca, Tarsus'u basıp herkesi öldüreceklermiş. Efsane bu. Batmanlaşma korkusu da efsaneyle örtüşüyor...

Ya Hizbullah ya PKK provokasyonu

İçel Emniyet Müdürü Tuncay Yılmaz, dün Tarsus Emniyet Müdürlüğü'nde düzenlediği basın toplantısında, 60'a yakın kişinin ifadesinin alındığını söyledi. Yılmaz, ‘‘İşleniş bakımından benzerlikler taşımalarına karşın, cinayetlerin Hizbullah tarafından işlerip işlenmediğini söyleyemiyoruz. Ancak bir PKK provokasyonu ile karşı karşıyayız’’ dedi.

Hizbullah örgütünün bölgede yerleşmeye çalıştığına ilişkin bulgular hatırlatılınca da Emniyet Müdürü Yılmaz, kısa süre önce bu örgütün yan kolu ‘‘Vasat’’ örgütüne mensup 8 kişinin yakalandığını ve çıkarıldıkları mahkemede tutuklandıklarını söylemekle yetindi. Öğretmen Oktay Bulun'un öldürülmesinde kullanılan bıçağı imal eden kişinin saptandığını anlatan Emniyet Müdürü Tuncay Yılmaz, bıçağın kim tarafından satın alındığını saptamaya çalıştıklarını belirtti. Yılmaz, katillerin robot resimlerinin halen çizilememiş olmasını da, görgü tanıklarından sağlıklı bilgi alınamamasına bağladı.

Tarsus Gözlemleri

Siyah kurdele eylemi bugün

EĞİT-SEN'in öğretmen cinayetlerini protesto etmek için planladığı eylemler dizisi bugün başlıyor. Bugün ilk olarak tüm öğretmenler ilçe milli eğitim müdürlüğü önünde toplanarak basın açıklaması yapacaklar. Yakalarına siyah kurdeleler takacak olan öğretmenler cinayetlerin aydınlatılmasını, can güvenliklerinin sağlanmasını isteyecekler. Eleştirecekleri konulardan biri de her iki öğretmenin cenazesinin de apar topar kaldırılması; hatta Oktay Bulun'un cenazesinin bir otobüsün kargo bölümünde Elazığ'a gönderilmesi. Öğretmenler, perşembe günü de Kleopatra Kapısı'ndan başlayıp Cumhuriyet Meydanı'nda son bulacak bir miting de yapacaklar. 8 yıllık temel eğitime karşı çıkan şeriatçı güçlerin de protesto edileceği mitingte kullanılacak sloganlardan bazıları şunlar: ‘‘Eğitime uzanan eller kırılsın, Susma sustukça sıra sana gelecek, Katiller bulunsun, hesap sorulsun, Yaşasın demokratik ve laik eğitim.’’

Doğudan göç dengeleri bozdu

TARSUS'ta nüfus dengesi renkli bir mozayiği yansıtıyor. Çoğunluğu Türkler oluştururken, mozayiğin önemli bir parçasını da Araplar ve son dönemde Kürtler bütünlüyor. Tarsus, il olmamasına rağmen Türkiye'de nüfus açısından 22. büyük yerleşim merkezi. Tarsus'un 1950-1990 yılları arasındaki beşer yıllık nüfus artışları ülke genelinin üzerinde bir artış kaydetti. 1950-1955 arasında Tarsus'un nüfusu yüzde 3 artarken, bu oran 1990'da yüzde 5'e yükseldi. Tarsus, Güneydoğu'dan kaynaklanan göçün en fazla etkilediği yerleşim merkezlerinden biri oldu. Kentin aldığı dış göç yılda yüzde 3'lere ulaştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!