Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: ‘Ergenekon terör örgütü üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek’ suçuyla gözaltına alınması ülkede korku iklimini hakim kılmaktadır. Amerika’dan ileri olduğu söylenen basın özgürlüğünü mumla arıyoruz. Gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar ve açılan davalar, bu ülkede fikir suçlarını yeniden hortlatmıştır. Türkiye’de özgür basın sindirilmeye çalışılıyor. Demokrasinin tahammül etme sanatı olduğunu hatırlatıyor, gazetecilere ve halkın gerçeklerini öğrenme hakkına yönelik baskılara artık ‘dur’ denilmesini istiyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği: Ergenekon davası darbe davası olmaktan çıktı. Gazetecilerin, yazarların, çizerlerin toplandığı bir araç haline geldi. İktidara yakın olamayan ayakta kalamıyor adeta bizim meslekte. Gazeteciliğin ölçütleri objektif
haber yapmak, özgür yorum yapmak olarak özetlenebilir. Son yıllarda bir başka ölçüt eklenmiş gibi görünüyor, cesur olmak. Gazeteci cesur olmak zorunda değildir ama ya cesur olacaksın ya da susacaksın, ona zorluyorlar artık.
Basın Konseyi: “Özellikle iktidara muhalif olan kalemlerin, iddia edilen Ergenekon Terör Örgütüyle ilişkilendirilerek, hukukiliği tartışmalı kararlarla tutuklanması ve bu suretle fiilen susturulması, Türkiye’nin demokratik standartlarının hangi seviyede olduğunu göstermektedir.”
Hrant’ı koruyamadık Şener’i koruyalım Nedim Şener’e destek için Bakırköy’deki evine gelen gazeteciler Ayşenur Arslan, Murat Sabuncu ve Aslı Aydıntaşbaş da, yaşananlara tepki gösterdi. Ayşenur Arslan “Şener canıyla bedeniyle, bu ülkeye emanettir. Hrant Dink öldürülmeden önce ‘Güvercin tedirginliğinde yaşıyorum’ demişti. Hrant’ı koruyamadık Şener’i koruyalım” dedi. Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş ise “Nedim çok mert bir gazetecidir. Bu olayın bir an önce aydınlatılarak Nedim’in gazeteci olarak aramıza dönmesini bekliyoruz” diye konuştu.