Başbakan Erdoğan Adıyaman'da konuştu

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Erdoğan Adıyamanda konuştu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2011 18:06

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Adıyaman mitinginde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile BDP’yi eleştirdi. Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Mavi Marmara gemisine yönelik baskın ile ilgili sözlerini eleştirip, "Kılıçdaroğlu İsrail’e sempatik görünmeye çalışıyor. İsrail de bu göz kırpmayı karşılıksız bırakmayıp, uluslararası medyadan CHP’ye oy verilmesi yönündeki çağrı ile destek verdi" dedi.

’Dişlerini sökeceğim’ sözlerinden dolayı ’sahte diş hekimi’ dediği Kılıçdaroğlu ve CHP’yi işkenceci zihniyete sahip olmakla eleştiren Erdoğan, gücünü terör örgütünden almakla suçladığı BDP’ye de, "Molotofla demokrasiyi aynı kefede nasıl tartacaksınız? "sorusuyla tepki gösterdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adıyaman’da Mustafa Yücel Özbilgin parkı yanındaki boş alanda düzenlenen mitinge katıldı. Mitinge katılanlar alana üst aramasından geçirildikten sonra alındı. Miting alanı çevresinde polisler ve keskin nişancılar tarafından geniş güvenlik önlemi alınırken, bir polis helikopteri de Başbakan’ın konuşması sırasında havada sürekli tur attığı görüldü. Hava sıcaklığının 33 derece olduğu kentte miting alanını dolduran binlerce kişiye görevliler tarafından sürekli su dağıtılırken, baygınlık geçiren çok sayıda kişiye de hazır bekletilen ambulanslarda müdahale edildi. Ankara’dan özel uçakla beraberinde eşi Emine ve kızı Sümeyye Erdoğan ile kente gelen Başbakan Erdoğan, Adıyamanspor Kulübü Başkanı Nöyfel Bozdoğan’ın verdiği sarı yeşil renkteki Adıyamanspor atkısı takıp, kalabalıktan gecikme nedeniyle özür dileyip helallik istedi. Alanı dolduran yaklaşık 30 bin kişiye hitap eden Başbakan Erdoğan, 5 milletvekili bulunan kentten ’5’te 5’ yapma sözü aldı.

ULU ZATLAR BİZE REHBERLİK YAPIYOR

Adıyaman’da türbesi bulunan büyük İslam alimi ve sahabelerin isimlerini sıralayan Başbakan Erdoğan, ulu zatların ülkede kardeşliğin sigortası olduğunu ve kutup yıldızı gibi de kendilerine rehberlik yaptığını söyledi. Her etnik kimliğe sahip insanların bin yıllardır kardeşçe yaşadığını belirten Erdoğan, "Adıyaman’da toprağın üstü bereketlidir ama Adıyaman’da toprağın altı daha da bereketlidir. Adıyaman sahabe-i kiramın büyüklerinden Abuzer Gaffari’nin makamının olduğu şehirdir. Adıyaman birçok büyük zatın şehridir. Adıyaman yine sahabe-i kiramdan Safvan Bin Muattal’ın şehridir. Hepsini rahmetle yad ediyoruz, Allah bizleri onun şahitliğine nail etsin. Kutup yıldızı nasıl kervanlara yol gösterirse, işte bu ulu zatlar da bize yol gösteriyor, rehberlik yapıyor. Bu topraklar üzerinde birliği, beraberliği, dayanışmayı, huzuru ve kardeşliği biz onlara borçluyuz. Türk’ü, Kürt’ü, Zazası, Arap’ı, Alevi’si, Sünni’siyle bu toprak üzerinde bin yıllardır kardeşçe yaşıyoruz. Adıyaman Ulu Camii’nde, Musalla Camii’nde hepimiz aynı kıbleye dönüyoruz, aynı sureleri okuyor, aynı duaları ediyoruz. Bizim aramızda ayrı gayrı olmaz. Bizim aramızda husumet olamaz. Bizim aramıza nifak giremez. Kim ki bizim aramıza nifak sokmaya çalışıyorsa, bilsin ki Abuzer Gaaffari’ye saygısızlık yapmıştır. Kim ki aramıza nifak sokmaya çalışırsa bilsin ki; Safvan Bin Muattal hazretlerinin aziz ruhunu incitmiştir. Çünkü onlar birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sigortası oldular" diye konuştu.

YAZARLAR BDP’YE LOJİSTİK DESTEK VERİYOR

Kürtlerin dininin zerdüştlük olduğu yönündeki söylentiyi dile getiren Başbakan Erdoğan, "Benim Kürt kardeşlerimi bu şekilde zan altında bırakmaya cüret edecek kadar istikameti yok bunların" diyerek BDP’yi eleştirdi. Erdoğan, BDP ve BDP’ye yönelik eleştirilerini ’çok sert’ olarak yorumlayan yazarlara tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

"Kürt’lerin dini zerdüştlük diyorlar. İmralı’daki böyle diyor, akıl hocaları böyle diyor. Arkasından da ’Kürtler kılıç zoruyla Müslüman yapılmıştır’ diyorlar. Hatta daha da ileri gidiyorlar ’Apo peygamberdir’ diyorlar. Bitmedi, Cizre’de İmam Hatipli yavrularımızın kaldığı yurda molotof kokteyli ile saldırıyorlar. 13-14 yaşındaki yavrularımız yanıyor, şu anda bir tanesi Ankara’da bizim gözetimimiz altında tedavi görüyor. Aynı şekilde Diyarbakır’da İmam Hatipli çocukların kaldığı yurda saldırıyorlar. Hakkari’de sabah namazını kıldırıp eve dönen Aziz Hoca’yı şehit ediyorlar, katlediyorlar. O kadar ileri gidiyorlar ki; Cizre’de tarihi Kırmızı Medreseye, oradaki Kürt alimlerinin türbesine saldırmaktan geri kalmıyorlar. Allah aşkına şu BDP’nin sırtını dayağı yer neresi, terör örgütü. Sırtını oraya dayıyor, gücünü oradan alıyor. Bazı yazarlar ağız birliği yapmışlar, ’Başbakan BDP’ye karşı çok sert’ diye her gün yazıp çiziyorlar. Hatta bazıları da onlarla beraber, lojistik destek veriyorlar, meydanları geziyorlar. Polis katillerine mi müsamaha göstereceğim? Çocukların, kadınların olduğu yere saldıranlara mı müsamaha göstereceğim? 13-14 yaşındaki çocukların yüzünü yakanlara mı müsamaha göstereceğim? İmam katillerine mi müsamaha göstereceğim."

MOLOTOFLA, DEMOKRASİYİ AYNI KEFEDE NASIL TARTACAKSINIZ?

Başbakan Erdoğan, İstanbul’da bağımsız milletvekili adayının bürosunda ele geçirilen molotof kokteyllerini hatırlatarak BDP’ye yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:

"Önceki gün İstanbul’da BDP’nin seçim bürosunda, daha doğrusu bağımsızların seçim bürosundan onlarca molotof çıktı. O büroyu kullanan zat, gittiği yerde mağduriyet kisvesi altında barış, özgürlük, hak, hukuk diyor. Peki bu molotoflar nedir? Kimi yakacaksınız, nereyi yakacaksınız? Barışı böyle mi getireceksiniz? Molotofla demokrasiyi aynı kefede nasıl tartacaksınız. Belediye otobüsünde öldürdüğünüz Serap kızımız size ders olmayacak mı? Bunların nasıl bir tahrik, kışkırtma politikası izlediklerini görün. Bunlar oradan nemalanıyorlar. Oyu böyle alacak, ya tehdit ederek, ya korkutarak, ya da gelip yakarak yıkarak. Benim Kürt vatandaşım kepenk kapatmıyor, kepenk kapattırıyorlar. Sorunun çözümü için değil, devamı için nasıl çırpındıklarını görün. Bu bölgenin yoksulluğunun bitmesini istemiyorlar. Adıyaman’a; yol, okul hastane, üniversite, baraj, sulama kanalı gelmesin istiyorlar. Akan kan durmasın, gözyaşı dinmesin istiyorlar. Şimdi yandaşlarıyla beraber yeni bir şey ürettiler. Ne diyorlar; Kürtler yol istemiyor, okul istemiyor, su istemiyor, sulama kanalı istemiyor, hastane istemiyor. Peki ne istiyor; Kürtler kimlik mücadelesi veriyor diyorlar. Şu lafa bak, şu yaklaşıma bak. Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Zaza’sıyla, Arap’ıyla, Gürcü’süyle velhasıl bütün yaradılanları yaradan ötürü sevdik. Bundan ötesi yok. AK Parti iktidarında inkar politikalarına, asimilasyon politikalarına yer yok. Çünkü biz yaradandan ötürü seviyoruz olay bu. İnanıyorum ki; 12 Haziran’da bu oyun, bu tuzak bir daha bozulacaktır. Korkuyla, tehditle bir şey kazanılmaz. Demokratsanız gel meydanda konuş; özgürlük istiyorsan gel konuş. Kimse sana mani oluyor mu, yok. Ama bunlar çocukların ellerine kokteyllerini veriyor, çocukların arkasına sığınarak siyaset yapıyorlar. Bunlar hanım kardeşlerimizi sürüyor ileri, arkasına sığınıyorlar."

KILIÇDAROĞLU, İSRAİL’E SEMPATİK GÖRÜNMEYE ÇALIŞIYOR

Erdoğan, aile sigortası uygulaması ile her aileye 600 lira aylık yardım yapacağını vaat eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kuru sıkı sallamakla suçladı. Kılıçdaroğlu’nun 600 liranın kaynağına ilişkin soruları ilk olarak ’Kaynak Kemal’ diye cevapladığını, daha sonra ise ’U’ ve ’S’ dönüşü yaptığını söyleyen Erdoğan, "Bugüne kadar sizin büyükşehir belediyeleriniz ’her gün şu kadar kişiye süt dağıtacağız’, ’Antalya’da on bin, on beş bin kişiye iş vereceğiz’ dediler. Sayın Kılıçdaroğlu da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı iken bir çok vaatlerde bulundu. Sen bu kadar vaatte bulundun, söyle senin büyükşehir belediye başkanların uygulasın. Ama hepsi yalan. Bu CHP’nin genlerinde var genlerinde" dedi.

Gazze’ye yardım taşırken Mavi Marmara gemisinde saldırıda yaşamını yitiren 9 kişiyi anan Erdoğan, yaşamını yitirenlerden Fahri Yıldız’ın Adıyamanlı olduğunu da hatırlattıktan sonra CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun bu yöndeki açıklamalarına ilişkin tepkisini şöyle dile getirdi:

BAZI İŞADAMLARI VE YANDAŞ MEDYA CHP’NİN SIRTINI SIVAZLIYOR

"9 insanımızın şehit edilmesinin ardından biz taleplerimizi altını çizerek, net şekilde ifade ettik. Ne dedik; bir ’İsrail hükümeti özür dileyecek’, iki ’ailelere tazminat ödeyecek’, üç ’Gazze’deki ablukayı kaldıracak’ dedik. Bu şartlarımız yerine gelmediği müddetçe bizim İsrail hükümetine tavrımız asla değişmeyecek dedik. Bakın son günlerde enteresan gelişmeler oldu. CHP Genel Başkanı, İsrail’e sempatik görünmek için elinden geleni yapıyor. Ne diyor ’ben olsaydım Mavi Marmara’yı göndermezdim’ diyor. Bu nasıl kafa ya? Sen uluslararası sularda giden gelen hiçbir gemiye engel olamazsın. Evraklarına bakarsın, eksiği varsa söylersin. Bu seyahat özgürlüğünü engellemektir, böyle bir hakkın yok. ’Ben olsaydım İsrail’le ilişkilerin bozulmasına izin vermezdim’ diyor. Bak o doğru. Çünkü İsrail’i biliyorsunuz devlet olarak ilk tanıyan CHP’dir. Bunlar yeri gelmiştir karşısında el pençe divan durmuştur. Nerde ne yapacakları belli olmaz. İsrail’de göz kırpmayı karşılıksız bırakmıyor. Yahudi sermayesi ile kurulmuş olan uluslararası medya kuruluşu örneği görülmeyecek şekilde ’CHP’ye oy verin’ diyecek kadar niyetlerini belli ediyorlar. BDP, CHP’yi parmağında oynatıyor. MHP de CHP’nin vagonu olmuş durumda. İllegal emekli siyasetçiler, bazı işadamları ve yandaş medya CHP’nin sırtını sıvazlıyor. Şimdi uluslararası bazı yayın kuruluşları da alenen CHP’ye oy istemeye başladı. CHP’nin nasıl bir proje olduğunu görün. CHP’nin komployla nasıl tasarlandığını görün."

KILIÇDAROĞLU SAHTE DİŞ HEKİMLİĞİ YAPIYORMUŞ

Başbakan Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun İstanbul mitinginde kendisine yönelik kullandığı ’dişlerini sökeceğim’ sözlerini de hatırlatarak şöyle devam etti:

"Önceki gün İstanbul’da son derece kaba, nezaketsiz biçimde şunu söylüyor benim için, ne diyor ’senin dişlerini sökeceğim’ diyor. Sayın Kılıçdaroğlu biz senin hesap uzmanı olduğunu öğrenmiştik de, meğer sahte diş hekimliği de yapıyormuşsun. Adıyaman’dan kendisine önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. İşkence AK Parti hükümetinde bu ülkede sona ermiştir. AK Parti hükümeti işkenceye sıfır tolerans göstermiştir. Kılıçdaroğlu ’dişlerini sökeceğim’ diyerek aslında geçmişinizi hatırlıyorsunuz. Zira sizin iktidarınızda bu ülkede işkenceler yapılmıştır. Şimdi de sizin beyin hafızanızda ne tür işkenceler yaptığını görüyoruz, biliyoruz. Ne Kılıçdaroğlu, ne de ahalisinin işkence yapmasına asla göz yummayız, müsamaha göstermeyiz. İşte bunların demokrasiden anladığı bu. Diş sökerek, eziyetle, işkenceyle iktidara gelmenin hevesi içindeler. 14 Mayıs 1950 akşamı Adnan Menderes seçimi kazandığında CHP’nin başındaki İsmet İnönü balkona çıkıyor ’Nankör Ankara’ diye bağırıyor. Çok ilginç niye, CHP’ye oy verilmedi diye. Aynen öyle. İşte o günden beri CHP kendisine oy vermeyenlere hakareti alışkınlık edindi. Bunlar bizim insanımıza bidon kabalı, göbeğini kaşıyan, yüzde 60’ı aptal diyor mu? Bursa’da AK Parti’ye oy verenlere ’beyinsiz’ dedi. 2007 seçimlerinde Adıyaman’da 160 bin kişi AK Parti’ye oy vermiş. Şimdi benim bu Adıyamanlı kardeşlim beyinsiz mi? Türkiye genelinde 16 milyon oy vermiş kardeşlerim, işte yeni CHP’nin anlayışı da bu. Bunların birbirinden farkı yok. Şurada kaldı 4 gün, çok çalışacağız ve kimin beyni var, kimin beyni yok bunun cevabını en güzel şekilde verelim."

DEMOKRASİYİ ÖĞRENECEKLER

Demokrasi mücadelesinde adresin sandık olduğunu ve sandığa saygı duyup, demokrasiyi er ya da geç öğreneceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, "1950’de ’Nankör Ankara’ diyen genel başkanları neyse, bugün ’beyinsiz’ diyen genel başkanda işte o. Dün Adıyaman’da Musalla Camiyi kapatıp cezaevi yapan bu CHP değil mi? İşte bugün de Allah’ın ayetine ’sinir bozucu’ diyen CHP işte odur. İnanıyorum ki benim milletim kafalarında kendilerini yok sayanları sandıkta yok sayacaktır" dedi.

CHP’YE İMAM HATİP ELEŞTİRİSİ

Başbakan Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İmam Hatip’lilere yönelik dürüst olmadığını söyledi. ’Meslek liselerinin üzerinden elinizi çekin’ diyerek Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kılıçdaroğlu sağda, solda konuşuyor. Dürüst değil diyorum ama yalan hep yalan. Bir taraftan çıkıyor ’niçin İmam Hatipli’lere karşı olayım’ diyor. Yav peki karşı değilsiniz de başörtü meselesini neden Anayasa Mahkemesi’ne taşıdınız. Altında sesin de imzan var. Neden kota meselesini sürekli karşımıza koydunuz. Dürüst, samimiysen gel el ele verelim bitirelim. Yeni bir şey tutturmuş ’planlama yapılacak. Ne kadar ihtiyaç varsa, İmam Hatiplere o kadar öğrenci verelim’ diyor. Sana ne ya, sana ne. Buradan mezun olan belki imam olmak istemiyor. Aynı durumu ben yaşadım. Ben İmam Hatip mezunuyum. Benim 4 yavrumun 4’ü de İmam Hatip mezunu. Ama imam olmadılar, farklı alanlarda yetiştiler. Birisi kamu yönetimi okudu, biri sosyoloji, biri psikoloji okudu. Ben de ekonomi tahsili yaptım. Ama bizi üniversiteye almadılar. Gittik bir de düz lise bitirdik, sonra aldılar. Bu çileye bak, çileye. Normal derslerin hepsini İmam Hatip’te de okuduk ama bize bu zulümleri yaptılar. Bu CHP zihniyetinin zulümleridir. Utanmadan İmam Hatip’i biz kurduk diyor. İnönü çok enteresandır, devrimin Milli Eğitim Bakanı’na şunu söylüyor; ’cenazelerimizi yıkayacak hoca kalmadı. Bize gassal yetiştirecek kurslar kurun’ diyor. Gassal cenaze yıkayanlara denir. Sadece bunun için. Ama daha sonra İmam Hatip okullarına geçiş oluyor. Kılıçdaroğlu sen bu işlerden anlamazsın, senin daha çok fırın ekmek yemen lazım. Senin genlerin farklı, genlerin. Planlamaysa düz liseden mezun olanlar, şu an işsiz olarak duruyor, ne olacak. Kapatalım mı düz liseleri? Bak batıda ne var, yüzde 70 meslek lisesi, yüzde 30 düz lise. Bırak adam endüstri meslek lisesi, bilişim teknolojisi, ziraat istediği yerde okur. Oradan mezun oldu diye o alanda devam edecek diye bir şey yok. Farklı alana giderse gider sana ne. İmtihan yapmıyor musun kardeşim. İmtihanla girmiyor mu, başardıysa önünü aç, niye önünü kesiyorsun. Çekin şu meslek lisesi üzerinden elinizi. çekin. 12 Haziran bunlara çok önemli bir ders olacak."

DOLU MAĞDURLARINA MÜJDE

Adıyaman’da geçen hafta meydana gelen dolu yağışında ekinleri zarar gören çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için hasar tespit çalışması yapıldığını ve zararın karşılanacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, çiftçileri yüzde 50’si hükümet tarafından karşılanan tarım sigortasını yapmaları konusunda duyarlı olmaya davet etti. Erdoğan, seçimlerin ardından KÖYDES ve BELDES projelerine hız verilmesi konusunda il valilerine talimat verdiğini de belirterek, "Bu işi sıkı takibe alacağız. Artık 21’inci yüzyılda suyu olmayan, yolu olmayan, kanalizasyon altyapısı olmayan köy istemiyorum. Köyde yaşayan kardeşim, şehirdeki imkanların hepsine sahip olacak. Bu tür manzaralara İnşallah yeni dönemde tamamen son vereceğiz" diye konuştu.

Kendisinin de belediye başkanı seçilene kadar SSK’lı işçi olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, o dönemlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğunu hatırlatarak, "SSK’yı batıran adamdı o. O zaman hastaları rehin alıyorlardı, senet imzalıyorlardı. MHP döneminde de hastayı aynı şekilde rehin alıyorlar, ölüyü bile rehin alıyorlardı ölüyü. Doktor muayenehanesine çağırır para alırdı, reçeteyi yazar gidersiniz eczaneye ilacın yarısı var yarısı yok. İşte bu dertlerle büyüdük, bugünlere geldik. Şimdi hastaneleri en lüks şekilde yapıyoruz. Hastaneleri ileri teknoloji ile donattığımızı göreceksiniz" dedi.

Yaklaşık 1 saat platformda kalan Başbakan Erdoğan, daha sonra eşi Emine Erdoğan ile birlikte kalabalığa karanfil attı. Milletvekili adaylarıyla kalabalığı selamlayan Başbakan daha sonra eşi Emine ve kızı Sümeyye ile birlikte miting alanı çıkışında bazı vatandaşlarla sohbet edip, hatıra fotoğrafı çektirdi. Erdoğan, Adıyaman programının ardından özel uçak ile Mardin’e hareket etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!