Bankadan üniversiteye

Güncelleme Tarihi:

Bankadan üniversiteye
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Atina Bankası'ndan Sabancı Üniversitesi'ne Minerva Han'ın hikâyesi

Karaköy'de, Bankalar Caddesi'nin son binası olan 1913 tarihli Minerva Han, bankalara ve sigorta şirketlerine hizmet verdikten sonra şimdi de Sabancı Üniversitesi'nin kültür merkezi olmaya hazırlanıyor.

Karaköy'de Yüksekkaldırım'ın bittiği köşede yer alıyor Minerva Han. Bankalar Caddesi'nin son binası. 1913'te cadde üzerinde yapılan son bina.

Han 80 yılı aşan tarihinde değişik dönemlerde değişik amaçlarla kullanılmış. Şu anda Sabancı Üniversitesi'nin kuruluş aşamasındaki çalışmalarının yürütülmesi için merkez olarak kullanılan bina ilk olarak Atina Bankası'na hizmet vermiş. Han'ın o dönemki sahibi tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli rivayetlere göre banka zengin bir Rum tarafından İmparatorluğun son dönemlerinde Osmanlı'daki Rumlara finansman sağlamak için kurulmuş.

Bina Türkiye'nin uluslararası alandaki politik eğilimlerine paralel olarak zaman içinde görev değişiklikleri yaşamış. 1930'lu yıllarda Alman hayranlığının yükseldiği dönemlerde Atina Bankası birden Deutschbank oluvermiş. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise Almanlar gitmiş, binaya sigortacılar yerleşmiş. 1950'lerden 80'lerin başına kadar Doğan Sigorta, işlerini bu binadan yürütmüş. Ardından binanın üniversiteden önceki sahipleri yerleşmiş Minerva Han'a ve 1993'e kadar Aksigorta olarak bilinmiş.

Sabancı Üniversitesi'nin Halkla İlişkiler ve Reklam Sorumlusu Kerimcan Güleryüz, ‘Binaya taşındıktan sonra araştırmaya başladık’ diyor. ‘‘Herkes evinin bahçesinde bir hazine bulmak ister, biz de nerede oturduğumuzu bilmek istedik; ama o kadar da renkli bir tarih çıkmadı karşımıza. Önce Doğan Sigorta'nın elindeki bilgileri derledik ardından binayla ilgili anekdotlar toplamaya çalıştık ama arşivlerin çok sınırlı olduğunu bölgedeki diğer binalara göre yeni kaldığı için hakkında araştırma yapılmadığını, Minerva Han'ın fazla önemsenmediğini gördük.’’

Altın tozundan tavan

Binaya girerken, tarihi silüet bozulmadan kurulmuş bir modernlikle karşılaşıyorsunuz. Kimliğinizi bırakıp dedektörün altından geçtikten sonra, elden geçirilip altın tozuyla yaldızlanmış bir tavanın altında yürüyorsunuz. Binadaki kapıların hepsi değiştirilmiş. Ahşap, koyu kahverengi büyük kapılar, girdiğiniz odanın bir ofis olduğunu hissettirmiyor. Asansör ise muhtemelen başından beri kullanılan asansör.

Güleryüz fazla bir restorasyon masrafı olmadı diyor. ‘‘Hatta bir restorasyon bile yaptığımızı söyleyemem. Sadece giriş katı için uğraşıldı.’’

Sabancı Üniversitesi, burayı önümüzdeki sene Kurtköy'deki kampüsünde eğitime başladıktan sonra iletişim merkezi olarak kullanmayı planlıyor. Üniversitenin açılışına kadar ise kuruluş öncesi hazırlıkların tamamlanması için kullanılacak. Bir bakıma Üniversitenin kültür merkezi olacak Minerva Han.

Heykelli cephe

Hana adını veren Minerva, eski Yunan'da bilgi, bilgelik ve sanatı temsil eden Tanrıça Athena'nın Roma Mitolojisi’ndeki adı. İtalyan mimarisinden etkilendiği görülen Minerva Han, aynı zamanda dönemin tümüyle betonarme olarak inşa edilen yapılarının öncüsü. Yüksek bir zemin kat, beş normal kat ve bir de çatı katı var. Bina köşede olduğu için giriş de tam köşeye yerleştirilip tepeye de bir köşe kulesi kondurulmuş. Binanın cephesi küçük heykellerle süslü. Beşinci katta tıp ilmini simgeleyen birbirine dolanmış bir çift yılan kabartması, ikinci katta kucaklarında meyve sepeti taşıyan Venüs heykelleri, giriş katında ise binaya adını veren tanrıça Minerva'yı temsil ettiği muhtemel, miğferli bir kadın büstü var. Ama asıl güzellik kendini gece gösteriyor. Minerva'nın önünden hava karardıktan sonra geçtiğinizde, özenle hazırlanmış ışıklandırmasıyla, düşsel bir bina karşısında olduğunuz izlenimine kapılıyorsunuz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!