Babamı ölümünden sonra tanıdım

Güncelleme Tarihi:

Babamı ölümünden sonra tanıdım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Zeytinoğlu Topluluğu'nun Halkla İlişkiler Koordinatörü Zeynep Zeytinoğlu, ailesini anlatıyor.

Kendisinden ya da ailesinden bahsederken zorlanmak elbette bir meziyet değil. Ama bu ketumluğun bana sıcak gelen bir tarafı var. Hem sorduğum onlarca özel sorunun cevabını istiyorum, hatta bununla da yetinmeyip aile fotoğraflarına el koyuyorum; hem de karşımdaki insanın bu isteklere direnmesini sempati ile karşılıyorum. Neden? Bir sürü nedeni var elbette. Yine de bu konuyu burada kesip Zeynep Zeytinoğlu ile geçirdiğimiz iki saate, böyle bir sıcaklığın hakim olduğunu söylemekle yetinelim. Ve Türkiye'de 70'lerdeki deyimle ‘‘komprador (aracı) burjuvazi’’ye karşı ‘‘milli burjuvazi’’nin sembollerinden biri olmuş Zeytinoğlu Ailesi'nin hikayesine geçelim.

Mesut Zeytinoğlu, 75 yaşında hasta yatağında ölümü beklerken, İngilizce derslerine başlayacak kadar hayat doluydu; bilgiye, yeniliğe, öğrenmeye açıktı. Aile, 1978 yılının Aralık ayında ‘‘dedesi’’ni kaybettiğinde, bu acıya nasıl dayanacağını bilemez haldeydi. İki ay sonra daha büyük bir acı geldi; Mesut Bey'in büyük oğlu Mümtaz Zeytinoğlu, 79'un Şubat ayında, şoförünün kullandığı otomobilde geçirdiği trafik kazasında öldü.

Zeynep Zeytinoğlu, dedesinin ardından babasını kaybettiğinde, 19 yaşında bir üniversite öğrencisiydi. O yıllarda Zeytinoğlu Ailesi'nden ve onun Türkiye için ifade ettiklerinden çok kendisiyle ilgili, özgürlük peşinde koşan bir gençti: ‘‘Aslında işle ilgili şeyleri ana hatlarıyla bilirdim. Eve çok gidip gelen olurdu, ekonomi sohbetleri yapılırdı. Ama babamın başkaları tarafından nasıl algılandığını, nerelerde görüldüğünü onu kaybettikten sonra anladım. Hatta onu ölümünden sonra tanıdım.’’

‘MİLLİ BURJUVAZİ’NİN KALESİ

Bugün 40 yaşında olan Zeynep Zeytinoğlu, beş yıl sonra babasıyla aynı yaşta olacak. O, aradan geçen yirmi yıla rağmen babası konusunda duygusal, ama başkalarının bu konudaki duygusallığına şaşırmadan edemiyor: ‘‘Ben duygusal olabilirim, ama dostlarının ya da bir kere karşılaştığı insanların ondan sözederken gözlerinin dolmasına, bu kadar sıcak hatırlanmasına şaşırıyorum.’’

En az babası kadar özel bulduğu, daha çok bir masal kahramanı gibi hatırladığı dedesi Mesut Zeytinoğlu, bugün çimentodan makine imalat sanayiine, turizmden bankacılığa, madencilikten yem sanayiiciliğine kadar birçok alanda faaliyet gösteren Zeytinoğlu Topluluğu'nun temellerini atan kişi.

1925 yılında Galatasaray Lisesi'ni bitiren Mesut Bey, çalışma hayatına Eskişehir'de çiftçilikle başlar. Zirai faaliyetleri ticaret izler. İki oğlu Mümtaz ve Yavuz'un mühendis büyüyüp işlerden anlar hale gelmelerinin ardından, aile şirketi görünümü kazanırlar. 1957 yılında kurulan çimento fabrikasıyla, aile sanayiye geçer.

60'lı özellikle de 70'li yıllarda, sanayiiciler büyük merkezlerde odaklanırken, Zeytinoğlu, bir ‘‘Anadolubeylerbeyi’’ görüntüsü çizer ve o dönemin solcu gençleri tarafından, bağımsız bir Türkiye için çalışan ‘‘milli burjuvazi’’nin kalesi olarak görülür ve sempatik bulunur. Zeynep Zeytinoğlu, Türkiye İşçi Partisi'ne yakınlığı ile tanınan babasının kendini ‘‘Marxist’’ olarak tanımladığını söylüyor.

Mümtaz Bey'in sözleri, günün değişen koşullarına rağmen toplulukta ilke olarak anılıyor. Bunlardan biri, ‘‘bana yanılabilme özgürlüğünü verin’’, diğeri ise ‘‘yaptığımız her iş insan hayatını zenginleştirmeye, güzelleştirmeye yönelik olmalıdır’’.

80'DEN SONRAKİ DEĞİŞİM

Arka arkaya gelen iki kayıptan sonra topluluğun başına küçük oğul Yavuz Zeytinoğlu geçer. Zeytinoğlu, yöresel bir grup olmaktan çıkıp Türkiye ölçeğinde bir üretim ve hizmet vermeye başlar, hatta bununla da yetinmeyip dünya pazarına açılır.

Şirketin bugünkü aile profili ise şöyle: Yavuz Bey'in oğlu Mehmet Zeytinoğlu, topluluğa ait Alfa Romeo temsilciliğinin başında. Aynı zamanda ralli yarışçısı. Kızı Alev Zeytinoğlu şirkete hiç girmemiş, kendi işini yapan bir mimar.

Mümtaz Zeytinoğlu'nun küçük kızı Banu Zeytinoğlu, Viyana'da bir Avusturya bankası olarak kurulan Esbank A.G.'de çalışıyor. Zeynep Zeytinoğlu ise kuruluşun Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünü yürütüyor. Aynı zamanda bu yıl beşincisi gerçekleşen ve sponsorluğunu Zeytinoğlu Eğitim Bilim ve Kültür Vakfı'nın yaptığı Eskişehir Festivali'ni düzenliyor.

Zeynep, ailenin çocuklarının toplulukta çalışmaya zorlanmadığından, ama çok sıkı bir eğitim terbiyesi olduğundan bahsediyor: ‘‘Bütün fertler, o ilkelere uygun yapıda mıdır bilmiyorum, ama iyi bir eğitim görmek, kendi ayaklarının üstünde durmak ve ‘adam olmak' çok önemliydi. Bunu baskı derecesinde yaşadık.’’

Onun topluluğa katılması ise bir hayli zaman almış: ‘‘İngiliz Filolojisini bitirdikten sonra bir süre etrafta dolaştım. Sonra bir dekorasyon dergisinde redaktör olarak çalıştım. Ardından İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Gencay Gürün'ün sekreterliğini yaptım. Topluluğa geldiğimde önce dış ticaret şirketinde görevim oldu. Son olarak da halkla ilişkiler ve festival.’’ Evet Zeynep zeytinoğlu’nun koordinatörlüğünü üstlendiği Eskişehir Festivali'ne de Zeytinoğlu ailesi damgasını vuruyor. Anadolu'nun bu en büyük Festivali de yıldan yıla zenginleşerek büyük kentler dışında bir Anadolu kentinde sanatın kurumlaşmasına katkıda bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!