Atalarımız, cinsel yaÅŸamlarında ne kadar özgürdü?

Güncelleme Tarihi:

Atalarımız, cinsel yaşamlarında ne kadar özgürdü
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 19, 2005 00:00

Almanya’da bulunan erotik heykelcikler atalarımızın seks yaÅŸamı hakkında yeni ipuçları verdi. Bilim adamları taÅŸ devrindeki insanların cinsel hayatını tartışıyor.Ä°lk önce Almanya’nın Leipzig kentinde 7200 yıllık bir çöp çukurunda Avrupa’nın ilk çiftçi kültürü olan ÅŸeritli seramik kültürüne ait çarpıcı bir heykelcik çıktı ortaya. Bacakları, karnı ve kafa eksik olan 8,2 santim boyundaki heykel parçası, çok iyi biçimlendirilmiÅŸ art kısım ve önünde bir penisten oluÅŸuyordu. Ayrıca kasları ve penis başı da çok abartılı ve belirgindi. ‘Zschernitz Adonis’i’ olarak adlandırılan heykelcik Orta Avrupa’da bugüne kadar bulunan en eski erkek heykelciÄŸi. Bu dönemden bilinen çok küçük heykelcikler genelde memeleri ve art kısımları abartılı olan kadın tasvirlerinden ibaret ve genelde törenlerde kullanılan bereket idolleri olarak tanımlanır. Ä°.Ö.5.500-4500 yılları arasındaki o döneme ait tek bir erkek heykelciÄŸi bulunmamıştı. Bu nedenle de önemliydi. Ertesi yıl baÅŸka heykelcik parçaları da bulundu. Sol baldırdan kalçaya kadar uzanan bir parça büyük bir olasılıkla bir kadın heykelciÄŸi idi. Arkeologlar bu heykelciklerin bereket sembolü olduÄŸuna inanıyor. Heykelciklerdeki diÄŸer önemli bir özellik de duruÅŸları. Bu türdeki heykelcikler genelde dik bir vaziyette biçimlenir, ama Adonisin bedeni hafif öne doÄŸru eÄŸikti. Yeni sorularArkeologlar, Neolitik dönemde çömlekçiliÄŸin kadınlar tarafından yapıldığını varsayar. Demir çağında çömlekçi çarkının keÅŸfinden sonra erkek zanaatı haline gelmiÅŸtir. O halde bir kadın hayalindeki erkeÄŸi mi biçimlendirmiÅŸti kilden? EÄŸer öyleyse kadın heykelciÄŸi de kendisi miydi? Erotik tasvirler bugüne kadar sadece eski Yunanlılardan biliniyordu. Fakat bunlar 4000 yıl kadar sonra biçimlendirilmiÅŸti. Spiegel’deki yayına (14/2005) göre, Almanya’da bulunan yeni heykelciklerden sonra taÅŸ devri insanının sosyal yaÅŸamı yeniden sorgulanmaya baÅŸlandı bilim dünyasında. Ä°nsanlar ne zaman utanmaya baÅŸlamışlardı? Akraba evliliÄŸi yasağı veya tek eÅŸlilik kimin icadıydı? Büyükanne ve büyükbabalar dahil tüm aile fertleri aynı çatı altında mı uyuyordu? Bilim adamlarının kafalarını kurcalayan sorular aÅŸağı yukarı böyle. Ayrıca Sachsen bölgesinde bulunan bir tapınak da taÅŸ devri insanlarının cinsel yaÅŸamı hakkında bilgi vermekte. Arkeologlar tarafından ortaya çıkarılan 6000 yıllık kült evinin duvarlarına kabartma ÅŸeklinde kadın memeleri yapılmış. Tüm bunların dışında Almanya’da açılan ‘100.000 yıl boyu seks’ sergisi de yeni yorumlara yol açıtı. Sergilenen ilginç buluntular arasında tunç dönemine ait kışkırtıcı çamaşırlar, Atina’dan freskler ve süte batırılan kumaÅŸ kondomlar yer alıyordu. Seks engelsiz miydi?Bilim dünyası bu buluntular ışığında iki soru arasında kaldı. Atalarımızın seks yaÅŸamı engelsiz miydi? Yoksa kurallar o zaman da var mıydı? Sosyobiyologlar, ilk hominidlerin çok eÅŸli olduklarını ve kendilerini hormonların etkisine bırakarak özgürce çiftleÅŸtiklerini düşünüyorlar. Oysa ‘kuralcılar’ atalarımızın da cinsel yaÅŸantılarında katı kurallar uyguladıklarını savunuyor. Bu açıdan bakıldığında gerek Almanya’da bulunan son heykelcikler ve memeli tapınak da farklı bir ÅŸekilde yorumlanabilir. Kuralcılara göre bunlar üreme kültürünün kurallarına yansıtmakta. Sosyobiyologlar ise tam tersi olarak ilk çiftçilerin gece gündüz seksten baÅŸka bir ÅŸey düşünmediklerini ve cinselliÄŸi diledikleri gibi yaÅŸadıklarını tahmin ediyorlar, deniyor Spiegel’deki yazıda. Benzer bir tartışma 35.000 yıllık geçmiÅŸi bulunan Phallus betimlemeleriyle de yaÅŸanmıştı. Kimi bilim adamları bunların cinsel zevk aracı olduÄŸunu kimileri ise buz devrinde genç kızların bakireliÄŸine son vermek için kullanılan özel aletler olduÄŸunu savunmuÅŸtu. Darwin’e göreÃœnlü evrim bilimci Darwin’e göre zevk ve erotizm yerine, taÅŸ devrinde sürekli devam eden bir kapışma vardı. En güçlü erkekler harem kurarken, güçsüz olanlar eÅŸcinsel iliÅŸkiye giriyor ya da ÅŸempanzeler gibi mastürbasyon yapıyordu.. Ya da yöneticiyi öldürüyordu. MemnuniyetsizliÄŸi ve durdurmak ve her ÅŸeyden önce sosyal ortam içinde yaÅŸayabilmek için atalarımızın en eski geleneÄŸini yarattığını düşünenlerden biri de Sigmund Freud idi. Ongunculuk (totemizm) sistemi gerçi sükunet ve düzen saÄŸlıyordu ama aynı zamanda da bireylere korkunç bir seks yasağı koyuyordu. Gerçek ÅŸu ki Afrika ve Avustralya’daki yerliler 19.yy’a kadar birbirlerinden çekiniyor ve utanıyorlardı. Bazı topluluklarda erkekler kız kardeÅŸlerine isimleriyle hitap edemiyorlardı. Onlara dokunmak bile yasaktı ve köyün içinde evlilik neredeyse imkansız gibi bir ÅŸeydi. Kuralcılar, insanların hiçbir zaman tamamen özgürce çiftleÅŸtiklerine inanmıyorlar, sadece özel günlerde yani törenlerde hafif taÅŸkınlıklar yapılabiliyordu. Gündelik yaÅŸamdaki cinsel arzular için klanlar, uygarlık boyuncu git gide güçlenen kurallar koyuyorlardı. Mahremiyetsiz kulübeBununla birlikte, utangaç insana giden yolun nerede baÅŸladığı hala tartışmalıdır. Homo erectus’un 370.000 yıl önce inÅŸa etmiÅŸ olduÄŸu sekiz kiÅŸilik kulübelerde mahremiyete yer yoktu. Alman tarihöncesi araÅŸtırmacısı Svend Hansen’e bakacak olursak, 40.000 yıl önce de cinsel yaÅŸamda katı kurallar geçerliydi. Yüksek doÄŸum oranı vahÅŸi yaÅŸam koÅŸullarında pek de arzu edilmiyordu. Neden mi? 15-30 kiÅŸilik klanlar, biyotop içinde hareket ederken anne sırtındaki her bebek ek bir yük oluyordu. Hansen’e göre bu nedenle, göçerlerin bitkisel doÄŸum kontrolü ve cinsel yaÅŸam kuralları dışında kürtaj ve çocuk katliamları gibi kanlı gelenekleri de vardı. Ä°ÅŸte bunun sonucunda da nüfus on yıllar boyu fazla deÄŸiÅŸmemiÅŸti. Atalarımızın buna raÄŸmen erotik tasvirlere yönelmelerini bilim adamları cinselliÄŸe olan özleme baÄŸlıyor. Cinsel arzuyla yanıp tutuÅŸan insan engelleri cinselliÄŸi çaÄŸrıştıran eserlerle bir nebze olsun aÅŸmaya çalışmıştı. Bu türden 200 kadar Venüs heykeli bulundu bugüne kadar ve bazılarında bulunan bilezik veya kuÅŸak gibi aksesuarlar heykelciklerin çıplaklıklarını sanki daha fazla dışa vuruyor gibi. Bilezikler kelepçelere benzediÄŸi için bu heykelcikler bir zamanlar köle olarak yorumlanmıştı. Oysa toplum biyologları tam tersi olarak sınırsız aÅŸk oyunlarının yansımaları olarak görmekteler. Hamile kadınlarFakat son incelemeler kadın heykelciklerin sadece çiftleÅŸmeye hazır olduklarını deÄŸil, aynı zamanda hamile olduklarını da göstermekte. Mesela Fransa’da bulunan Monpazier Venüsü’nün vulvası (kadının dış jenital organı) açık ve diÄŸer bir heykelcikte ise karın bölgesi hafif ÅŸiÅŸkin ve bacaklarının arasındaki bir çıkıntı da doÄŸum anını hatırlatmakta. Bu açıdan bakıldığında bu tür heykelcikler daha çok döl bereketinin ve yaÅŸamı yaratının bir sembolü olarak kabul edilebilir. Öte yandan da bu hamilelik kültürü, Gravetyen (30.000-24.000 yıl önce) erkeÄŸinin bilgisizliÄŸini yansıtmakta. Bir olasılıkla erkekler seksin biyolojik fonksiyonunu henüz bilmiyorlardı.Erkeklerin, kendilerinin de yeni bir canlının dünyaya gelmesinde katkılarının olduÄŸunu öğrenmeleri uzun bir zaman alacaktı. Günümüzden yaklaşık olarak 20.000 yıl önce Venüs kültü doÄŸdu. Bu yeni kültür, erkek ve diÅŸi cinselliÄŸini temsil eden karma motiflerden oluÅŸuyordu. ÖrneÄŸin Batı Fransa’daki La Marche MaÄŸarasındaki duvarlara Kamasutra kültürünü anımsatan resimler çizilmiÅŸ. Bunlardan birinde bir erkeÄŸin başı kadının bacakları arasında kaybolmuÅŸ ki, bu oral seks olabilir. Ä°kinci bir resimde ise ayakta birbirine sarılmış cinsel iliÅŸki halinde olan bir çift görülmekte Ancak bunların paleolitik devirde ‘özgür seks’e iÅŸaret ettiÄŸini söylemek zor. Bununla birlikte birçok bilim adamı bunlarda yeni bir çağın baÅŸlangıcını görüyor: Ä°nsanoÄŸlu yerleÅŸik yaÅŸama geçmeden kısa bir süre önce, çiftleÅŸme ve doÄŸum arasındaki baÄŸlantıyı keÅŸfetmiÅŸti ve bu nedenle de cinsel iliÅŸki en büyük ilgi alanı haline gelmiÅŸti..Nilgün ÖzbaÅŸaranDer Spiegel 14/2005www.archsax.sachsen.dehttp://archeologieforum.atÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!