Ataç'ı 1 yıldır izliyorduk

Güncelleme Tarihi:

Ataçı 1 yıldır izliyorduk
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 1998 00:00

Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz, Çakıcı'ya kırmızı pasaportu sağlayan Yavuz Ataç'ı MİT'in bir yıldır izlediğini bildirdi. Yılmaz, Ataç için kendisine baskı yapıldığını da söyledi.

‘‘Bu adamın iyi bir göreve getirilmesi için bana 30 kanaldan baskı yaptılar.’’

Başbakan Mesut Yılmaz, Alaaddin Çakıcı'nın kırmızı pasaportunun izinin MİT Temsilcisi Yavuz Ataç'a uzanması üzerine bu değerlendirmeyi yapıyor. Yılmaz, yakın çevresine Ataç konusunda hedef olduğu baskıları anlatırken, şu bilgiyi de veriyor:

‘‘Bu adamı bir senedir takip ediyoruz, Çakıcı ile konuşmalarını izliyoruz.’’

Bu sözlerin anlamı açık:

Çakıcı ile bağlantılı bu MİT görevlisi adına tavassutta bulunmak üzere Başbakan'a kadar ulaşabilen bazı nüfuzlu şahsiyetler var.

Bu mekanizmaların, bir dönem Ataç'ın MİT Müsteşarlığı'na getirilmesi için dahi devreye girdiği biliniyor. Bu çerçevede, Çakıcı'nın Ataç'a ‘‘umut bağladığı’’ da Ankara kulislerinde bir sır değil.

Ataç'a lobicilik yapan bu nüfuzlu kişiler, aynı zamanda yeraltı dünyasıyla ve Çakıcı ile de ilişkili değiller mi?

Bu soruların yanıtlarını Başbakan biliyor.

Bu aşamada, yanıtların önümüzdeki dönemde gerek bazı iş çevreleri, gerek Türk siyaseti açısından önemli sonuçlar doğurmaya gebe olduğu söylenebilir.

Ataç konusunda bilinenler şöyle sıralanabilir: Yavuz Ataç'ın Pekin'e atanması, 1997 yazında ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümetinin kurulmasının hemen ertesinde ortaya çıkmıştı. MİT'in üst yönetiminde yeni yapılanmaya gidilmişti. Başbakan Yılmaz'ın onayıyla çıkan bu kararnamedeki en kritik atamalardan biri Ataç'ı konu alıyordu. Ataç, o tarihte Operasyon Başkanlığı'nda ‘‘Daire Başkanı’’ konumundaydı. Bir üst amiri olan ‘‘Operasyon Başkanı’’ ise şimdiki MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'du. Ataç'ın o tarihte Pekin'e gönderilmesi, Köksal'ın kendisini pasifize etmeye dönük bir ‘‘uzaklaştırma’’ hareketiydi.

Yavuz Ataç'ın ismi etrafında çıkan tartışmanın ikinci boyutu, Başbakan Yılmaz'ın, ‘‘Biz bu adamı bir senedir takip ediyoruz. Çakıcı ile konuşmalarını izliyoruz’’ sözlerinde yatıyor.

Demek ki, Ataç'ın Pekin'deki faaliyetleri kendi teşkilatı tarafından da izleniyor ve durum Başbakan'a rapor ediliyordu.

Ayrıca, Başbakanlık Teftiş Kurulu eski Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nda yaptığı öneriler doğrultusunda MİT içinde açılan kurum içi bir dizi soruşturmada karşımıza çıkan kilit isimlerden biri yine Yavuz Ataç oluyor.

MİT Müsteşarı Atasagun, iki ay kadar önce sonuçları Başbakan Yılmaz'a sunmuştu. Soruşturma dosyasında Mehmet Eymür'ün yanı sıra Yavuz Ataç'ın da örgütle ilişiğinin kesilmesi öngörülüyor.

Bir başka deyişle, Alaattin Çakıcı'nın yakalanmasından haftalar öncesinde Başbakan Yılmaz'ın önünde, Ataç'ın kurumla ilişiğinin kesilmesine ilişkin bir dosya bulunuyordu. Burada yanıtı aranması gereken sorular şu şekilde düğümleniyor:

Ataç, 1997 yazında neden sürgüne gönderildi?

Dosyası kabarıksa, daha o dönemde ilişiğinin kesilmesi gerekmez miydi?

Ataç'ı kimler korudu?

Sorular bu şekilde uzayıp giderken karşımıza çıkan ana olgu şöyle tanımlanabilir:

Devlet mekanizması, aslında çok önceden haberdar olduğu bir sorun karşısında süratli hareket etmiyor ya da edemiyor...






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!