Aşık Veysel'in 123. yaş günü... Aşık Veysel kimdir? İşte Aşık Veysel hakkında çok özel derlemeler

Güncelleme Tarihi:

Aşık Veyselin 123. yaş günü... Aşık Veysel kimdir İşte Aşık Veysel hakkında çok özel derlemeler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2017 20:20

Aşık Veysel'in 123. yaş günü tüm Türkiye ve Dünya'da araştırılan konular arasında yer almaya başladı. Aşık Veysel, her 25 Ekim’de olduğu gibi bu yıl da büyük bir özlemle ve sevgiyle anılıyor. Bugün 123. yaşını kutladığımız Aşık Veysel, şiirleriyle olduğu kadar hayat hikayesiyle yüreklere dokunan bir isim. Daha önce iki ablasını almış olan çiçek hastalığı nedeniyle gözlerini kaybeden Aşık Veysel, hastalığını kendi ağzından anlatmıştı. Peki, Aşık Veysel kimdir? İşte, Aşık Veysel hakkında çok özel derlemeler.

Haberin Devamı

Türk edebiyatının kazandırdığı şiirlerle en önemli halk ozanları arasında sayılan Âşık Veysel, bugün 123. yaşında! Şiirleri ve gençlere örnek olan sözleriyle kalplerde yaşamaya devam eden Aşık Veysel’in hayatı, hastalığı ve evliliği gibi konular da bugün her zamankinden fazla araştırılıyor. Özellikle gözlerini kaybetmesine neden olan hastalığı merak ediliyor. İşte Aşık Veysel’in kendi ağzından vasiyeti ve bilinmeyenleri!

Aşık Veysel, her 25 Ekim’de olduğu gibi bu yıl da büyük bir özlemle ve sevgiyle anılıyor. Bugün 123. yaşını kutladığımız Aşık Veysel, şiirleriyle olduğu kadar hayat hikayesiyle yüreklere dokunan bir isim. Çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetse de söylediği şiir ve deyişlerle birçok modern sanatçıya da ilham veren Aşık Veysel’in bilinmeyenlerini ve TRT arşivlerinde yer alan vasiyetini derledik.

Haberin Devamı

GÖZLERİNİ NASIL KAYBETTİ?

Daha önce iki ablasını almış olan çiçek hastalığı nedeniyle gözlerini kaybeden Aşık Veysel, hastalığını kendi ağzından şöyle anlatmıştı.

Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan.

NASIL KEŞFEDİLDİ?

5 Aralık 1931' de A. Kutsi Tecer ve arkadaşlarının düzenlediği Halk Şairleri Bayramına katıldı. A. Kutsi Tecer'in direktifiyle Cumhuriyetin 10. yılına nazaran Atatürk için şiirler yazılır. Veysel'in destanı çok beğenildi, Veysel "Ben gider okurum" der ve arkadaşıyla beraber yalın ayak yola düşer. Ama Atatürk'e ulaşamaz. Şiirini zar zor Hakimiyet-i Milliye Gazetesine verir. Destanı 3 gün gazetelerde kalır. Bir salonda konser verir. Konserden sonra cebine para koydular, birer takım elbise aldılar ve Veysel evine döndü. Ahmet Kutsi Tecer'in katkısıyla bir çok köy enstitüsünde saz hocalığı yapmaya başladı. Buralarda yeni edebiyatın önemli şahıslarıyla tanışıp şiirini iyiden iyiye geliştirdi.

 

Haberin Devamı

Haberin Devamı

BABASINI BÖYLE ANLATTI

Aşık Veysel'in küçük kızı Hayriye Özer, ünlü halk ozanının hiç bilinmeyen yanlarını 2005 yılında şu sözlerle anlatmıştı:

- Babamı 25 yaşındayken Esma adlı köyün çok güzel kızlarından biriyle evlendirmişler. Ondan bir çocuğu olmuş, ama anasının memesi ağzına tıkanıp ölmüş. Derken Esma Hanım, evdeki yanaşmayla babamı bir başına bırakıp kaçmış. Babam, Esma’nın kaçacağını anlamış ama, yapacağı bir şey yok. Ama yine de hainlik etmemiş, öyle örnek bir insandı Yener Bey. Bak şimdi sana anlatacağım, kim böyle bir şey yapabilir? Evde kimse yokken babam, Esma Hanım’ın çorabının içine biraz para koymuş. Evden kaçtıktan sonra iki sevgili Bafra’da bir çeşmenin başında serinliyor. O anda Esma Hanım, çorabını aralayınca paraları görmüş. Hemen anlamış, parayı kaçarsa sefil olmasın diye babamın koyduğunu...

Haberin Devamı

Babam, sevgilisiyle evden kaçan ilk karısı Esma’yı meğer çok severmiş. Esma gittikten çok sonra bile babam hálá onu hayallerdi, köyün en güzel kadınlarından biriymiş. Bir gün kapıyı çalıp bana ‘Çok başım ağrıyor kızım, babandan benim için bir ilaç iste?’ dedi. Çok şaşırdım, ‘Nasıl isteyebilirim Esma anne?’ deyince, ısrar etti; ‘Sen iste, o verir’ dedi. Çekine çekine varıp söyledim babama. Elini cebine attı, çıkardığı aspirini avucumun içine koydu. O anda bana söylediği de hala kulağımda; ‘Onun başı daha çok ağrıyacak.’ Hakikaten dediği gibi de oldu, kadının hayatı perişanlıklarla geçti.
İnsanları ayak sesinden tanırdı

Babam bize isimlerimizle hitap ederdi, bazen de ‘kuzum, canım’ diye ilaveler yapardı. Sessizce yanından süzülürken bile hangimiz olduğunu anlar, ismini söylerdi. Bir gözünü çiçek hastalığından, öteki gözünü de kazayla kaybetmiş, 7 yaşına kadar gözleri sağlammış. O günlerde köyde gördüklerinden aklında kalanları hep sorardı. ‘Yolun karşısında şu çalı vardı, filan yerde şu taş vardı, hálá duruyor mu’ diye sorardı.

Haberin Devamı

Babamın gündüzleri şiir yazdığını hiç hatırlamam, çoğu zaman ya uyurdu, ya misafirleriyle konuşurdu. Şiirlerini, türkülerini hep gece yazardı. Bizim o yaşta aklımız ne erecek ki, geceki mırıldanmalarını ben hep hasta olduğuna yorardım.

Yemeklerden en çok kuru fasulyeyi severdi. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde yatarken bile ona özel kuru fasulye yaparlardı.

Her türlü içkiyi içmiştir ama, en çok rakı içerdi. Asla 3 kadeh kararını geçmezdi.

Sigaranın her türlüsünü içerdi, sadece Gelincik’ten uzak dururdu. ‘Pipo içmezsem karnım doymuyor’ derdi. Yener Bey, rahmetli babam çok sık ağlardı, en çok kendi kaderine üzülürdü.

Radyo dinlemeyi çok severdi, radyosu hep baş ucunda dururdu. Haberlerin hiçbirini kaçırmazdı, yurttan ve dünyadan haberleri kaçırmazdı.

Rüyamda babam bana cebinden bir elma çıkarıp verdi ve şöyle dedi: ‘Bu elmayı saklayacaksın.’ Hayırdır inşallah deyip rüyamı birkaç gün sonra komşumuz olan bir büyüğe anlattım. O arada öğrendim ki, 5. çocuğuma hamileyim. Ama niyetimiz çok olacak diye çocuğu aldırmak. Yaşlı kadın ‘Sakın ha, günaha girersin, o elma bu çocuk’ dedi. Ben de doğurmaya karar verdim, oğlan olsaydı adını Veysel koyacaktık. Kız olunca, babamın en sevdiği çiçek Çiğdem’i seçtik.

 

BAKMADAN GEÇME!