AraÅŸtırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2004 00:00

Prostat kanseri tehlikesi içinde miyim?Prostat kanseri olanlar ÅŸimdi www. prostatcalculator.org sitesine girerek yaÅŸama ÅŸanslarını öğrenebiliyorlar. YaÅŸ, kanser safhası, PSA deÄŸeri, tedavi türü, etnik köken ve diÄŸer hastalıklar olmak üzere altı basit veriye göre program, hastanın ve benzer özelliklere sahip saÄŸlıklı bir insanın olası yaÅŸam süresini gösteriyor. Söz konusu programla elde edilen sonuçlara göre Afrika kökenli Amerikalıların yaÅŸam süreleri daha kısa. Ve eÄŸer hastanın prostat kanseri dışında örneÄŸin felç gibi bir hastalığı varsa bu hastalıktan ölme riski kansere göre daha yüksek. Programın temeli, Detroit’deki Josephine Ford Kanser Merkezi’nin 1611 prostat kanseri hastasının 4358 saÄŸlıklı erkekle karşılaÅŸtırılmasına dayanıyor. Alp buzulları müzelik olduAlplerdeki buzulların hacmi 1850 yılından bu yana yarı yarıya azaldı. Ve küresel ısınma, iklim uzmanlarının tahminleri doÄŸrultusunda sürecek olursa elli yıl içinde buzullar tamamen yok olabilir. Almanya’daki Ekolojik AraÅŸtırmalar BirliÄŸi ve Greenpeace ÅŸimdi Münih’teki Alpler Müzesinde ‘Sera etkisindeki buzullar’ sergisinde eski ve yeni fotoÄŸraflarla buzullardaki önemli deÄŸiÅŸiklikleri gözler önüne seriyor. FotoÄŸraf sergisi için en iyi yer gerçekten de müze olsa gerek. Çünkü çevreciler gelecek kuÅŸakların ‘sonsuz buzu’ sadece kitaplarda görebileceklerine inanıyorlar. Patlayan bomba üzerinde parmak izleri kalıyorKanadalı bilim adamları kuvvetli bombaların üzerindeki parmak izlerini bile koruyan bir alet geliÅŸtirdiler. Uzaktan kumanda ile çalışan bomba imha robotu, küçük bir ısıtıcı element, saniye sayaçlı bir kartuÅŸ ve bir kameradan oluÅŸuyor. Saniye sayacı uzaktan kumanda edildiÄŸinde bombanın üzerindeki parmak izinin yağı ve nemiyle tepkiyen siyano akrilat oluÅŸmakta. Bu ÅŸekilde parmak izleri görünür hale geldikten sonra kamerayla görüntülenebiliyor. Kentlere uygun tavuk kümesiRoyal College of Art öğrencileri kentlerdeki küçük bahçelerde kullanılabilecek ilginç bir tavuk kümesi tasarladılar. Biçim ve renk açısından bir iMac bilgisayarını hatırlatan ve ‘Eglu’ olarak adlandırılan kümes, iki tavuk, tavuk yetiÅŸtiriciliÄŸi el kitabı ve yemle birlikte 325 pounda satılıyor. Modern görünümü dışında gayet kullanışlı olduÄŸu da söylenen kümesten, yumurtalar, yanlardaki pencerelerden (‘egg port’) alınıyor. Tavuk pislikleri ise sürgülü bir zeminde birikiyor. Birçok insan aslında bahçesinde tavuk beslemek istiyor ama bunu nasıl yapacaklarını bilmiyor. Yeni kümes modeliyle onlara yeni bir olanak sunduk diyor Eglu tasarımcıları. Genç tasarımcılar bugüne dek elli tane Eglu kümesi satmışlar. Neandertal müzesinde maÄŸara havasıDüsseldorf’daki Mettmann Neandertal müzesini gezmek isteyenler artık yanlarında bir fener bulundurmak zorundalar. Kuzey Ä°spanya ve güney Fransa’daki buz devri maÄŸara resimlerinin fotoÄŸraflarını gerçeÄŸe uygun olarak sergilemek isteyen müze, alt kattaki ışıklandırmayı iyice azalttı. Ayrıca artık yerinde görülmeyen Las Chimeneas maÄŸarasındaki geyik resmi gibi ilginç örnekler de var sergide. FotoÄŸraflar, buluntu yerlerini 1964 ve 1977 yıllarında ziyaret eden amatör fotoÄŸrafçı Heinrich Wendel’e ait. Bir zamanlar Alman Operası’nda sahne tasarımcısı olan Wendel, sahnenin en iyi ÅŸekilde ışıklandırılması konusunda uzmandı. ‘Işığı kullanma ustalığı maÄŸara fotoÄŸraflarında da hissedilmekte’ diyor Müze müdürü Gerd- Christian Weniger. Göktaşı önce diÅŸi dinozorları mı öldürdü?BilindiÄŸi gibi dinozorlar dev bir meteoridin bugünkü Yucatan yarımadasına çarpmasıyla geliÅŸen iklim deÄŸiÅŸimi yüzünden tükenmiÅŸti. Bununla birlikte bu sıcaklık deÄŸiÅŸimin dinozorların yok oluÅŸu üzerinde ne ÅŸekilde etkili olduÄŸu tartışmalıdır. Bir Ä°ngiliz araÅŸtırma ekibi ÅŸimdi eski bir teoriyi yeniden gündeme getirdi. Leeds Ãœniversitesi’nden David Miller baÅŸkanlığında çalışan ekip, ‘Fertility in Sterility’ dergisinde iklim deÄŸiÅŸimine baÄŸlı olarak git gide daha az diÅŸi dinozorun dünyaya geldiÄŸini dolayısıyla da dinozorların tükeniÅŸinde etkili olabileceÄŸini yazdılar. Söz konusu tez mesela timsah gibi günümüzde yaÅŸan sürüngenlerin üreme biçimine dayanıyor. Timsah yavrularının cinsiyeti önemli ölçüde sıcaklık oynamalarıyla belirlenir. Ilımlı koÅŸullarda erkek yavrular daha sıcak veya soÄŸuk koÅŸullarda ise diÅŸi yavrular çıkar yumurtadan. AraÅŸtırmacılar teorilerini kanıtlayabilmek için bir türün eÅŸit oranda erkek ve diÅŸiye sahip olmaması halinde ne kadar çabuk tükendiÄŸini gösteren matematiksel bir model sundular. 1000 hayvandan %80’inin erkek olması halinde söz konusu tür 50 üreme döngüsünden sonra tükenmekte. Bu süre üreme evresinin uzunluÄŸuna göre 500 ila 1000 yıla denk düşüyor. Chicago Ãœniversitesi’nden Paul Markwick, iklim deÄŸiÅŸimlerine karşı duyarlı olan soÄŸukkanlı timsahların 65 milyon yıl önceki toplu tükeniÅŸi atlatabilmelerinden öte çok da iyi çoÄŸaldıklarına dikkat çekiyor. O döneme ait fosil kalıntıları timsahların türlerinde ve yayılımında belirgin bir deÄŸiÅŸimin yaÅŸanmadığını gösteriyor. Dinozorları yok edecek kadar güçlü olan bir iklim deÄŸiÅŸimi kuÅŸkusuz timsahlar üzerinde de etkili olmalıydı. Fakat ne var ki bu düşünceyi kanıtlayacak bir bulguya ulaÅŸamadım, diyor Markwick. Ispanaklı göz tedavisiAmerikalı bilim adamları ıspanak bitkisinde bulunan ışığa duyarlı pigmentleri gözün aÄŸtabakasındaki göz sinirlerine aktararak uyarmak istiyorlar. Bu ÅŸekilde ışığa duyarlı göz sinirleri hasarlı olan kiÅŸile, en azından sınırlı ölçüde görebilecekler. Oak-Ridge Laboratuarı’ndan Elias Greenbaum, terapinin ilk aÅŸamasında baÅŸarılı oldu. New Scientist dergisindeki habere göre ıspanak pigmentiyle donatılan aÄŸtabakası hücreleri laboratuarda ışığa reaksiyon göstermiÅŸ. YaÅŸlılığa baÄŸlı makula dejenerasyonu ve Retinitis pigmentosa gibi kalıtım hastalıklarında, aÄŸtabakasında geliÅŸen hasarlar gözdeki fotoreseptörlere zarar verirler. Bu hücreler normalde göze yansıyan ışığı, görme sinirindeki hücrelere iletilen ve burada görüntü olarak iÅŸlenen elektrik uyartılarına dönüştürürler. Hasarlı fotoreseptörler sinir uyarımı yapmadıkları için hasta göremez. Ancak görme siniri farklı yollarla mesele minik elektrotlarla uyarıldığında hasta ışık uyartılarını yeniden algılayabilir. Greenbaum elektrot yerine ıspanaktan alınan Photosystem 1’den yararlanmış. Protein moleküllerinden oluÅŸan bu karışım bitkilerdeki fotosentez sürecinde önemli bir rol üstlenmekte ve tıpkı fotoreseptörler gibi ışığı elektriksel uyartılara dönüştürebiliyor. AraÅŸtırmacılar ÅŸimdi bu karışımı kültüre alınmış göz hücrelerinin zarına aktarmaya baÅŸardılar. Hücrelere ışık yansıtıldığında tepki verdikleri için zar kanalları açılmış. Greenbaum’a göre sonuç yeni bir terapi için önemli bir adım. Anne sütü çocuÄŸu ÅŸiÅŸmanlıktan koruyorAnne sütünde bulunan Adiponectin proteini, çocukları aşırı ÅŸiÅŸmanlıktan ve metabolizma hastalıklarından koruyor. Konuyla ilgili araÅŸtırma sonucu Cincinatti Hastanesi araÅŸtırmacılarından Lisa Martin tarafından San Francisco Akademik Pediyatri BirliÄŸi konferansında sunuldu. Birçok araÅŸtırmacı, emzirmenin bebekleri ileriki yaÅŸlarda ÅŸiÅŸmanlıktan koruduÄŸuna dayanan teoriye kabul etseler de görüş tartışmalıydı. Mesela Brezilya ve Ä°ngiltere’de yapılan araÅŸtırmalarda istatistik bir baÄŸlantı kanıtlanamamıştı. Ayrıca emzirmenin koruyucu faktörü de tam olarak bilinmiyordu. Bu belirsizlik ÅŸimdi Amerikalı araÅŸtırmacıların anne sütünde Adiponectin proteinini bulmalarıyla aydınlandı. YaÄŸ hücrelerinde üretilen protein bedendeki ÅŸeker ve yağın ne ÅŸekilde iÅŸleneceÄŸini belirlemekte. Öyle görülüyor ki söz konusu proteinin kanda yoÄŸun oranda bulunması ensülin bağışıklığı, ÅŸiÅŸmanlık, diyabet tip 2 ve kalp hastalıklarından korumakta. AraÅŸtırmacılar ayrıca Adiponectin dışında leptin de saptamışlar. Bu hormon da yaÄŸ metabolizmasında önemli bir rol oynamakta. Çünkü leptin bedendeki tokluk hissini uyarır. Martin bu maddelerin ilk çocukluk döneminde sürekli programlanabildiÄŸini ve bu ÅŸekilde ÅŸiÅŸmanlığın önlenebildiÄŸini tahmin ediyor.Unutkanlığa körili tavukKörinin içerdiÄŸi bir boyar madde Alzheimer hastalığına iyi geliyor. Curcumin maddesinin, sinir hücrelerini koruyan proteinlerin daha fazla üretilmesini saÄŸladığı saptandı. Ä°talyan ve Amerikalı bilim adamlarından oluÅŸan bir araÅŸtırma ekibinin yeni sonuçlarına göre körinin içindeki Curcumin boyar maddesi Alzheimer hastalığından koruyor. Catania Nöroloji Bilimleri Enstitüsü’nden Giovanni Scapagnini unutkanlığa karşı etkili olan maddeyi fare deneyleriyle keÅŸfetti. Bilim adamları sinir hücrelerinin beslenmesinde önemli bir rolü oynayan glia hücrelerini boyar maddenin etkisinde bıraktıklarında hücrelerin HO-1 olarak bilinen koruyucu maddeyi daha fazla ürettiklerini görmüşler. Bu proteinin, sinir hücrelerini Alzheimer gibi beyne zarar veren hastalıklardan koruduÄŸu bilinmekte. Bilim adamları ÅŸimdi körili yiyeceklerin de bu koruyucu etkiyi saÄŸlayıp saÄŸlamadıklarını kontrol edecekler.Temmuz kadınları daha az doÄŸurganYeni bir araÅŸtırmaya göre yaz aylarında doÄŸan kadın daha az doÄŸuruyor. Sonuç Viyana Ãœniversitesi biyologlarından Susanne Huber’e ait. 3000 Avusturyalı kadının verileriyle elde edilen sonuca göre özellikle de Haziran ve AÄŸustos ayları arasında doÄŸan kadınlar daha az çocuk sahibi oluyor. ÖrneÄŸin Temmuz ayında doÄŸan kadınlar Aralık ayında doÄŸanlara kıyasla %13,4 oranında daha az doÄŸuruyorlar. Huber daha önceleri Kanada ve Hollanda’da yapılan araÅŸtırmaları da inceledikten sonra da aynı sonuca ulaÅŸmış. Ancak ilginç olan noktalardan biri sonuçların doÄŸum kontrolü ve aile planlamasına raÄŸmen geçtiÄŸimiz on yıllarda da deÄŸiÅŸmemiÅŸ olması. Huber, mevsimlere göre deÄŸiÅŸen doÄŸum oranını, embriyon geliÅŸimi sırasındaki koÅŸullar ve kadının ilk yaÅŸam aylarıyla ilgili olduÄŸunu düşünüyor. Mevsimlere göre deÄŸiÅŸen sayısız faktörler geliÅŸimi etkileyerek çocuk sayısında önemli bir rol oynayabilir diyor biyolog.Fotosentezin geometrisi çözüldüİngiliz bilim adamları fotosentezi tasarlama konusunda önemli bir adım attı. New Scientist dergisindeki yazıya göre Londra Kraliyet Koleji’nden Jim Barber ve So Iwata yönetimindeki ekip, fotosentez sürecinin önemli bir bölümündeki bazı metal iyonlarının mekansal düzenini çözdü.DoÄŸanın en dahiyane buluÅŸlarından biri olan fotosentez güneÅŸ enerjisini kimyasal enerjiye dönüştüren en baÅŸarılı yöntemdir. Bitkiler, yosunlar ve siyanobakterileri güneÅŸ enerjisinden, karbondioksiti hesaplı ve çevreye duyarlı bir ÅŸekilde yoÄŸun enerjili karbonhidrata dönüştürmek için yararlanırlar. Yıllarca süren araÅŸtırmalara raÄŸmen biyokimyacılar fotosentezi laboratuarda tasarlamayı baÅŸaramamışlardı. Fotosentezdeki en önemli adım suyun çözülmesidir. Kloroplastların katalitik çekirdeÄŸindeki bazı metal iyonları su moleküllerinin elektrot atmasını saÄŸlar. Bu elektronlar klorofil pigmentinin bir fotona maruz kalmasından sonra yeniden eski haline dönüştürülmesi için gereklidir. Çünkü fotonla temas eden klorofil, karbondioksitin azaltılmasında kullanılan bir elektron atar. Katalitik çekirdek dört aÅŸamada bir oksijen molekülü ve dört hidrojen iyonu atar ve daha sonra yeniden iki yeni su molekülüyle yüklenir. Biyokimyacılar röntgen kristalografisi ile katalitik çekirdeÄŸin dört mangan iyonu, bir kalsiyum iyonu, dört oksijen iyonu ve iki su molekülünden oluÅŸtuÄŸunu saptadıysalar da kesin düzen belirsiz idi. Barber ve Iwata ÅŸimdi bir siyanobakterisinin katalitik çekirdeÄŸini diÄŸer bir röntgen tekniÄŸiyle inceleyerek çekirdeÄŸin üç mangan iyonu ve bir kalsiyum iyonunun oksijen atomlarıyla birleÅŸmesiyle meydana gelen (deforme olmuÅŸ) bir küp olduÄŸunu buldular. Ãœzerinde bir su molekülü bulunan dördüncü mangan iyonu ise dışarıda yer alıyor. AraÅŸtırmacılar katalitik çekirdeÄŸi yapay bir sistemde çalıştırmaya baÅŸarabilirlerse ucuz bir enerji kaynağına ulaÅŸabilecekler. Yapay fotosentezle ÅŸeker deÄŸil hidrojen üretilecek. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!