Anzaklardan ders alalım, utanalım

Güncelleme Tarihi:

Anzaklardan ders alalım, utanalım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2002 00:00

İNGİLİZ ve Fransız donanması 1915 yılında Çanakkale Boğazı'nı denizden zorluyor. Ayrıca kara birlikleri çıkarma yapıyor. Göğüs göğüse korkunç savaşlar oluyor. Yüz binlerce insan, o cehennemde toprağa düşüyor. Düşman ordusunda ayrıca, çok sayıda sömürge askeri var. Hindistan, Senegal, Güney Afrika... Özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri. O ülkelerden gelen gencecik ana baba kuzuları, ismini bile bilmedikleri bir ülkede can veriyor. İngiltere ve Fransa'nın amacı, Çanakkale'yi geçip İstanbul'u ele geçirmek ve bu yolla müttefikleri Rusya'ya yardım göndermek... Çünkü Rusya, müttefikimiz Almanya tarafından batıdan kapatılmış durumda. Tek umut Karadeniz yoluyla gönderilecek yardım. Bunun için de Boğazları ele geçirmek gerekiyor. Böylece hem Osmanlı çökertilecek, hem de Rusya yolu açılmış olacak. Çanakkale'de kan gövdeyi götürüyor. Siperlerde göğüs göğüse çarpışmalar oluyor. Bazen bir saat ara veriliyor ve her iki taraf ölüleriyle yaralılarını savaş meydanından topluyor. Bir yandan da dünyanın en büyük ve modern donanmaları Boğaz'ı zorluyor. Sonuçta biz kazanıyoruz. Düşman orduları ve donanması gidiyor. Savaş alanlarında her iki taraftan yüz binlerce ölü. ‘‘Çanakkale içinde vurdular beni’’ diye türküler yakılıyor. Türkiye, o savaşlarda bir üniversite kuşağı yitiriyor. Ne kadar mühendis, doktor, hukukçu, veteriner varsa, o yedeksubayların pek çoğu orada şehit düşüyor. Sonraki yıllarda okumuş insan yokluğunu çok çekiyoruz.* * *ANZAK... İngilizcesi ANZAC. Australian-New Zealand Army Corps'un baş harfleri. (Avustralya-Yeni Zelanda Ordu Birlikleri). Aradan yıllar geçiyor. Anafartalar komutanlarından yarbay Mustafa Kemal, Türkiye'nin cumhurbaşkanı oluyor ve orada can veren ‘‘düşman’’ askerleri için dünya savaş tarihine geçen şu sözleri söylüyor: ‘‘Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.’’ Savaştığı düşmana bu büyüklüğü gösteren ikinci bir babayiğidi ben duymadım. * * *Bugün bu yazıyı niçin yazıyorum? Anzak'ların genç kuşakları, o savaşlarda karaya büyük çıkarmaların yapıldığı her 25 Nisan günü için Avustralya ve Yeni Zelanda'dan topluca Türkiye'ye gelirler. Çıkarma saatlerinde, şafakla birlikte atalarını anarlar, mezarlarında saygı duruşunda bulunurlar. Binlerce Anzak torununun katıldığı ayinler ve anma törenlerinde görkemli manzaralar yaşanır. Dünkü törenlere Avustralya Genel Valisi (Cumhurbaşkanı), Avustralya ve Yeni Zelanda'dan bakanlar, asker ve sivil yetkililer ve ayrıca o ülkelerden çoğu genç 9.000 dolaylarında kişi katıldı. Adamlar her yıl dünyanın taaa öbür ucundan kalkıp Türkiye'ye geliyorlar, atalarını saygıyla anıyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? Burnumuzun dibindeki Çanakkale ve Gelibolu'ya bizim kaç insanımız gidiyor? Aylarca çağrı yapsak, ‘‘Ey vatandaşlar, ey sivil toplum kuruluşları, ey diğerleri, haydi bu yıl orada şafak vakti buluşalım, bir savaş müzesi olan o yörelerde şehitlerimizi analım’’ diye bir yerimizi yırtsak, kaç kişi gelir?Kaç kişi zahmete katlanıp, özür dilerim ama kıçını kaldırıp gelir? Kaç kişi? * * *Bizde sadece ülke yönetimi değil, toplum da yozlaşmış. Geçmişimiz ve tüm manevi değerlerimiz unutulup gitmiş. Türkiye'de yıllarca korkunç bir terör yaşadık. Bir gün olsun milyonların katıldığı bir protesto gösterisi, terörü kınama mitingi yapıldı mı? Bırakın milyonları, cenazelerde bile on bin kişi, beş bin kişi bir araya geldi mi? Gelmez, gelemez! Biz ancak kendi nasırımıza basıldığında bağırırız. Kendi kişisel ve siyasal çıkarımız, bir avantamız varsa bir işe gireriz. Ben bu Anzak olayından her yıl utanıyorum. Gencecik insanlar ve büyükleri binlerce kilometre öteden, Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan kalkıp buralara geliyorlar, bizden tık yok! O törenlere Türkiye'den 500 kişi katılmıyor. Geçmişimize sahip çıkmak, bizler için can veren insanları anmak diye bir kavram beyinlerimizde yok! Anzak olayından ders alalım. Ders almak da yetmez. Utanalım, utanalım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!