Ankara‘nın nabzı: Arapsaçı

Güncelleme Tarihi:

Ankara‘nın nabzı: Arapsaçı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2003 00:00

HÜKÜMETİN önemli bir üyesi, geçenlerde yaptığımız sohbette, TBMM'den Irak için bir karar çıkartılmasıyla yaklaşan Kurban Bayramı arasındaki hassas ilişkiye dikkat çekerek, sıkıntılı bir ifadeyle şöyle diyor:‘‘Bayramın hemen öncesindeki hafta TBMM'den karar çıkarttığımızı kabul edelim. Bizler bayramlaşmak üzere seçim bölgelerimize gittiğimizde, partililere, vatandaşlara ne diyeceğiz?’’Kurban Bayramı, kuşkusuz, dini hassasiyetlerin en yüksek noktasına çıktığı dönemlerden biri. Kurbanların kesildiği, yüzbinlerce hacı adayının Mekke'de Kábe'yi tavaf ettikleri, Müslümanların bayramın kutsallığı içinde birbirlerini hatırlayıp ziyaret ettikleri günlerin, TBMM'nin Türkiye'yi savaşa angaje eden bir kararının hemen ertesine denk gelmesi ne kadar uygundur? Bu soru, yalnızca AKP'liler değil, Türk toplumunun büyük çoğunluğu açısından da geçerlidir.SAVAŞ PLANLARI TBMM'YE BAĞLIKurban Bayramı'nın TBMM'den çıkacak kararla ilişkisi, ABD'nin Irak'a dönük savaş hazırlıklarının yarattığı zaman baskısı içinde ayrı bir hassasiyet yaratıyor. ABD'nin, Irak'a öldürücü darbeyi indirmek üzere savaşı başlatmak için belirlediği ideal zaman, şubat ayı sonu, en geç mart ayının başları. Bu zamanlama, büyük ölçüde Irak'taki iklim koşullarının dayattığı bir zorunluk.ABD savaşı açarken, Irak'a yalnızca güneyden değil, kuzey cephesinden, yani Türkiye üzerinden de giriş yapmak istiyor. Amerikan kara birliklerinin geçiş yapacağı kuzey cephesini açabilmesi ise her şeyden önce Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca TBMM'nin vereceği izne bağlı.PEARSON: ZAMAN KALMADI, HEMEN İZİN VERİNABD'nin Türkiye'deki üsleri modernize etmekten tutun, önceden gerekli askeri yığınağı yapabilmesine kadar bütün talepleri, TBMM'nin vereceği kararı bekliyor.ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi Robert Pearson, haftalardır Türk hükümeti nezdinde yaptığı ısrarlı girişimlerle, inşaat faaliyeti ve ayrıca askeri yığınağın başlayabilmesi için ‘‘hemen’’ izin verilmesini istiyor.Washington'un sabırsızlığına, Ankara, her seferinde TBMM kararının beklenmesi gerektiği yanıtını veriyor.ABD Büyükelçisi Pearson'ın geçen perşembe günü Başbakan Abdullah Gül'e yaptığı ziyaretin çerçevesi bu şekilde özetlenebilir.NAKLİYE GEMİLERİ YOLA ÇIKTI BİLEBu arada, ABD'nin Türkiye'ye üslerin modernizasyonunda kullanmak için önceden getirmek istediği malzeme ve askeri personelin bir bölümünü taşıyan gemilerin ABD limanlarından demir alarak, Türkiye'ye doğru yola koyuldukları da anlaşılıyor.Ayrıca, bundan üç hafta önce askeri malzeme getiren ve İskenderun Limanı'na yanaşmak isteyen bazı nakliye gemileri, Ankara'nın izin vermemesi üzerine gitmek zorunda kaldıkları İsrail'de beklemeye devam ediyor. Peki, önceki akşam Milli Güvenlik Kurulu'nun askeri seçeneğe ilk kez yeşil ışık yakmasının ardından, AKP hükümeti, bütün kritik kararların üzerinde düğümlendiği Meclis kararını çıkartmak için ne zaman harekete geçebilir?Hemen hatırlatalım: Ankara, TBMM'den karar çıkartılmasını BM Güvenlik Konseyi'nin askeri seçeneğe ilişkin ikinci bir karar alması koşuluna bağlamıştı.ANKARA'NIN KENDİNİ BAĞLADIĞI TAKVİMBu çerçevede Ankara'nın şu takvimi beklemesi gerekiyor:1) 5 Şubat Çarşamba: ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın BM Güvenlik Konseyi'ne Irak'ın kitlesel imha silah programları ve terörle olan bağlantıları konusunda yeni kanıtlar sunması.2) 14 Şubat Cuma: BM denetçilerinin, BM Güvenlik Konseyi'ne ikinci raporlarını sunmaları.BM Güvenlik Konseyi'nden ikinci bir kararın çıkartılabilmesi için bu iki aşamanın bir şekilde geride kalması gerekiyor. Bu takvim bizi bayramın hemen sonrasında 17 Şubat'ta başlayan ayın üçüncü haftasına götürüyor.BM Güvenlik Konseyi, Şubat'ın 17'sinde başlayan hafta içinde savaşa yetki veren kararı alabilirse, TBMM de, bu kararın yarattığı uluslararası meşruiyete dayanarak, Irak'la ilgili savaş kararını alabilir.İŞLER NEDEN ARAPSAÇINA DÖNÜYOR?İşler bu noktada arapsaçına dönüyor. Çünkü TBMM'nin kararının şubatın üçüncü haftasının sonuna kalması, ABD'nin Türkiye cephesi üzerindeki savaş hazırlığı takvimini altüst ediyor. Şöyle ki:A) ABD askeri makamlarının savaşta kullanacakları havaalanı ve deniz limanları üzerindeki keşif çalışması 23 Ocak tarihinde sona erdi.B) Sıra, bu keşif faaliyeti çerçevesinde üs ve limanlarda modernizasyonun başlamasına geldi. Yani, pistlerin uzatılması, kuvvetlendirilmesi, yeni apronların inşa edilmesi, muharebe sistemleri ve radarların getirilmesi, hangarların, yatakhanelerin, barakaların inşa edilmesi gerekiyor.C) Bu inşaat faaliyeti yalnızca üs ve limanlarla sınırlı kalmayacak. Hava ve deniz yoluyla gelecek Amerikan piyade ve komanda birlikleri için Irak sınırına yakın yerlerde binlerce askerin konaklayacağı harekát merkezlerinin inşa edilmesi gerekiyor.İNŞAAT NEDEN ÖNEMLİ?Meseleye şöyle yaklaşalım: ABD'nin Türkiye'deki üslere 200 savaş uçağı getirmesi halinde, bu uçakların havalanabilmesi ve bakımlarının yapılabilmesi için en az 3 bin kişilik bir destek grubunun gelmesi gerekiyor.Ayrıca, kara unsurlarının devreye girdiğini ve her biri 5 bin kişiden oluşan 3 Amerikan tugayının Habur üzerinden Irak'a sevk edildiğini varsayalım. Tanklarla Bağdat, Musul ve Kerkük'e doğru doğru yürüyen bu üç tugayın idamesi için geride Türk toprakları içinde en az bir o kadar (15 bin) Amerikan askerinin destek amaçlı olarak üslenmesi gerekiyor.Burada yapılacak en kaba hesaptan, kara ve hava unsurlarının birlikte kullanılması halinde, 18-20 bin kişilik bir Amerikan askeri gücünün Türk toprakları içinde üsleneceği sorunu çıkar.Salt bu rakamlar bile Türkiye'de gerçekleştirilecek inşaat faaliyetinin hacminin büyüklüğünü göstermeye yeter. Maliyetinin 300 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.İNŞAATA GELECEK 4 BİN KİŞİNİN HUKUKİ STATÜSÜTam bu noktada zor bir durum daha karşımıza çıkıyor.ABD, Irak'ı şubat sonunda vuracaksa, bu ayın sonuna kadar bütün bu inşaat faaliyetini yıldırım hızıyla bitirmeye mecbur. ABD, muharip ve destek birliklerinden bağımsız olarak salt inşaat ve modernizasyon faaliyeti için de yaklaşık 4 bin kişiyi Türkiye'ye hemen getirmek istiyor. Bunların çoğu lojistik uzmanları ve mühendislerden oluşacak. Bush yönetimi, inşaat faaliyetine hemen başlamak ve gerekli ön izinlerin hepsini önceden almak istiyor.Washington'un inşaata başlayabilmek için daha önceden verdiği hedef tarih 2 Şubat, yani ‘‘bugün’’dü. Oysa, ‘‘bugün’’ün geride kalmış olması, ABD'nin hedeflediği zaman çizelgesine göre hareket edemediğini ve ciddi bir şekilde sıkıştığını gösteriyor.İNŞAAT İÇİN TBMM KARARI GEREKİR Mİ?Sorunun gerisinde yine hukuki çerçeve yatıyor:Üslerde inşaat faaliyetinin başlayabilmesinin de bir hukuki çerçeveye oturması gerekiyor. En azından, inşaat faaliyetinde görev alacak 4 bin dolayındaki Amerikan personelinin hukuki statüsü için de bir protokol imzalanması şart. Bu protokolün imzalabilmesi için de yine TBMM'den yetki alınmasına ihtiyaç var. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in dün MGK'da bu görüşü kuvvetli bir şekilde ifade ettiği anlaşılıyor. Ayrıca, imzalanması gereken başka protokoller de var. Örneğin, inşaat faaliyetlerinin hangi esaslara göre yürütüleceği, müteahhitlerin nasıl seçileceği, malzemenin nasıl temin edileceği gibi. (Alımlar Türkiye'den yapılacak.)Özetle, AKP hükümetinin, bir şekilde ‘‘üslerin hazırlanması’’ konusunda yeşil ışığı yakması gerekiyor.HAZIRLIĞIN BİR BÖLÜMÜNÜ ASKERLER ZATEN TAMAMLADIBurada önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekiyor. Gerek üslerin hazırlanması, gerek kuzey cephesine ilişkin ihtimaliyat planlamasına ilişkin çalışmalar zaten iki haftadır Türk ve ABD askeri makamları arasında sürüyor.Çok sayıda Amerikalı askeri yetkilinin, Ankara'da her gün Genelkurmay karargáhına gelerek Türk muhataplarıyla lojistik ve harekát planlaması alanında ayrıntılı çalışma yaptıkları biliniyor.Ancak bütün bu teknik çalışmaların sonuçlanabilmesi, hazırlanan senaryolar üzerinden seçim yapılabilmesi için hükümetin, yani sivil otoritenin karar vermesi gerekiyor.Taslak olarak müzakere edilmekte olan protokollerin imzalanabilmesi, bir kez daha hukuki çerçeve sorununu gündeme getiriyor.Bir başka deyişle, bütün yollar yine TBMM kararına çıkıyor.İLK KARAR BU HAFTA TBMM'YE GELİR Mİ?Bu noktada hükümetin önünde şu seçenekler var. Hükümet, önce modernizasyon için gelecek Amerikan lojistik ve mühendis heyetinin çalışabilmesi için TBMM'den ayrı bir karar çıkartma yoluna gidebilir.Bu takdirde Amerikan muharip birliklerinin gelişi ve Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'a geçişiyle ilgili ikinci bir TBMM kararını zamana bırakır.Ancak, TBMM'nin yalnızca modernizasyon amaçlı bir tezkereye ‘‘evet’’ demesi, özünde Türkiye'nin kendisini savaşa angaje etmesi anlamını yaratacaktır.Nitekim, dün Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın modernizasyon için TBMM'ye ayrı tezkere gönderileceğini söylemesi, hükümetin bayramdan önce sınırlı bir yetki için TBMM'ye başvurma eğilimine girdiğini gösteriyor.AMERİKA İÇİN 4 MUHTEMEL SENARYO Peki TBMM kararı, şubat ayının üçüncü haftasına kalırsa ne olur?Bunun en pratik sonucu, üslerdeki inşaat faliyetinin başlayabilmesinin şubat sonuna sarkması olur. İnşaatın şubat sonuna sarkması, ABD'nin şubat sonunda kuzey cephesinden Irak'a girme hesaplarını askıya almasını kaçınılmaz hale getirir. Bu takdirde şu muhtemel senaryolar gündeme gelir: 1) ABD, harekátı mart ayının ortalarına ya da sonuna bırakmak zorunda kalabilir. Ancak iklim koşulları bu ertelemenin önünde önemli bir handikap oluşturuyor. 2) ABD, kara birlikleri için kuzey cephesinden olduğu gibi vazgeçip, güney cephesiyle yetinmek zorunda kalır ve Türkiye'den yalnızca hava saldırıları için yararlanır.3) ABD kara harekátını güneyden başlatıp, kuzeyden ilk aşamada yalnızca hava unsurlarını devreye sokar. Kuzey cephesi, harekátın daha sonraki bir aşamasında gecikmeli olarak devreye girer.4) Ya da tam bir karambol senaryosu uygulamaya girer. Türkiye'den kuzey cephesinin açılması ile üs modernizasyonu eşzamanlı bir şekilde yürür. Bu takdirde ABD, kuzeyden Irak'a küçük birliklerle girmeye başlayıp, aşama aşama sayıyı yükseltir.ANKARA İLE WASHINGTON'UN TAKVİMİ ÖRTÜŞMÜYORSon saptama: Hangi senaryo geçerli olursa olsun, şekillenmekte olan olgu yeteri kadar açıktır. ABD'nin şubat sonunda kuzey cephesini istediği şekilde açabilmesi pek kolay gözükmüyor.Irak'a dönük uluslararası takvim, buna ve ayrıca Kurban Bayramı'na paralel olarak Ankara'daki karar alma sürecinin ağır işleyecek olması, ABD'nin savaş planlarının aciliyeti ile örtüşmüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!