Güncelleme Tarihi:
Deprem sırasında İstanbul'da değildim.
Bu büyük felaketi uzaktan öğrendim.
Telefon hatlarının felç olması nedeniyle de geçen hafta yazımı gönderemedim.
Türkiye'deki herkes gibi benim de gözümde yaş bırakmayan bu büyük depremin yaraları zor sarılacak gibi görünüyor.
Bir daha böyle bir acının yaşanmamasını diliyorum.
İzmit depremi, içimizi yakarak geldi geçti ama tehlike henüz bitmedi.
Dünya ve Türk deprem uzmanları, Kuzey Anadolu fay hattının mutlaka bir kez daha vuracağını ve bu kez İstanbul'u hedef alacağını söylüyorlar.
Doğayı değiştiremeyeceğimize göre hiç olmazsa kendimizi bu felakete hazırlayalım.
İzmit depreminde olduğu gibi gafil avlanmayalım.
'İnsanı deprem değil bina öldürür' sözünden yola çıkarak deprem konusunda da deneyimi olan ünlü bir Amerikalı mimarla neler yapılması gerektiğini konuştum.
Boston'da bulunan ANSA Danışma ve SMC İnşaat şirketlerinin sahibi Nick Porcaro, uluslararası tecrübeye sahip bir mimar.
1974 yılındaki İzmir depreminde de görev alarak binaları incelemiş.
Porcaro'ya göre Türkiye'deki binaları, büyük depremlere dayanıklı hale getirmek için yapılması gerekenler açık:
1 İnşaat şirketlerinin ve müteahhitlerin, inşaata başlamadan önce binayı sigorta ettirmeleri yasal zorunluluk haline getirilmeli.
Sigorta şirketleri, binayı sigorta ettikleri için, binanın iyi yapıldığından emin olmak isteyeceklerdir.
Ev sahipleri de bu sayede, herhangi bir deprem ya da yangın sırasında evleri zarar görse bile mağdur olmayacaktır.
2 İnşaat şartnamesine tam tamına uyulmasını sağlamak amacıyla sigorta şirketleri, anlaştıkları ehliyetli mühendislere binaları, yapılırken ve yapıldıktan sonra kontrol ettirmeliler.
Şartnameye uygun olarak inşa edilmediği tespit edilen yapılar yıkılmalı, o inşaatı yapan şirketin ya da kişilerin ruhsatı elinden alınmalı.
Yıllardır Amerika'da uygulanan bu basit yöntemin Türkiye'de de çok iyi çalışabileceğini düşünen Nick Porcaro, isterse devletin bu uygulamayı çok çabuk harekete geçirebileceğini ve bu sayede, gelecek depremlerde can kaybının büyük ölçüde önlenebileceğini belirtiyor.
İzmit’te ölü canlar
Bir kaç gün önce depremdeki kayıp sayısıyla ilgili bir kargaşa yaşandı.
Resmi ölü sayısı 18.000'e çıkıp sonra birden 12.000'lere düştü.
Başbakan Ecevit ise bu garip durumu, İzmit belediyesinde çalışan bir görevlinin akıl almaz hilesine bağladı.
Açıklamaya göre bu işgüzar memur, İzmit belediyesinin daha fazla deprem yardımı alabilmesi için ölü sayısına 5000 hayali cenaze ekleyivermiş.
Uyguladığı taktik, Nicolai Gogol'un unutulmaz romanı 'Ölü Canlar'dakinin aynı.
Orada da bir tüccar, çiftlikler satın alarak, ölmüş köleleri üzerine geçirtir, kendi kölesiymiş gibi göstererek ölüler üstünden rant sağlamaya çalışır.
Yaşam mı sanatı taklit eder, sanat mı yaşamı diye sonu gelmez bir tartışma vardır.
Gogol'e 'Ölü Canlar' romanının konusunun büyük şair Puşkin tarafından verildiği söylenir.
Birisi bu konuyu bizim memurun kulağına da fısıldamış olmalı.
İnsanlar acı çekerken eğlenmek ayıp
Yüreğimizi dağlayan depremden sonra bazı eğlence yerlerinde, müziği ve eğlenceyi durdurmak ancak Saadettin Tantan'ın emriyle mümkün oldu.
Yasağa rağmen hálá tatil yörelerimizdeki barların, otellerin ve diskoteklerin bir kısmından müzik ve el çırpma seslerinin yükseldiğine dair haberler geliyor.
Buralarda sabahlayan gençler, 'Dün gece bi dansettik, bi dansettik' diye böbürleniyor.
Bazı insanlar, avazı çıktığı kadar şarkı söylüyor.
İtalyanlar, Yunanlılar, Amerikalılar halimize ağlarken, bu ülkenin (az da olsa) bir kısım yurttaşları yaşanan felaket için üzüntü duymuyorsa, dans edip eğlenebiliyorsa durum çok vahim demektir.
Ülkemizde böyle bir acı yaşanırken (sayısı az da olsa) bazı gençlerin duyarsız kalmasını, felakete uğrayan insanlarımıza karşı içinde en ufak bir üzüntü, merhamet ya da acıma duygusu barındırmamasını anlayamıyorum.
'İstanbul'da deprem olmuş, insanlar ölmüş. Vah vah! Bu akşam nereye gidiyoruz?' diyebilen zihniyetteki birinin, bu ülkenin insanı olduğuna inanamıyorum.
'Ne olmuş? Eğlenmek gençlerin hakkı' diyen büyüklerin de, şimdi eğlence zamanı olmadığını kavrayabilecek, bilinçli ve duyarlı gençler yetiştirmeye çalışmalarını diliyorum.