Alelade içindeki harikulade

Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar; palet ve fırça gibi kullandığı objektifiyle çektiği birbirinden enterasan fotoğrafları bir albümde topladı. Dünyanın her köşesinden -özellikle renkleriyle ön plana çıkan- güzel görüntülerin süslediği albümün adı: ‘‘Terra Magica/Sihirli Dünya’’.

Fotoğraf tutkusuna ömrünü adayan İzzet Keribar'ın sınırlı sayıda (1000 adet Türkçe, 1000 adet İngilizce) basılan üçünücü albümü adının hakkını vererek, bakanı büyülüyor. Fotoğraf için söylenmiş ‘‘fotoğraf aleladenin içindeki harikuladeyi bulmaktır’’ sözü Keribar'ın görüntülerinde hayat buluyor. Keribar dünyanın en yoksul ve gelişmemiş bölgelerinde çektiği fotoğraflarda bile güzelliği arıyor ve bulmayı başarıyor. Bu nedenle Keribar'a mekanların ve insanların güzelliğini ortaya çıkaran bir görüntü sihirbazı demek yanlış olmaz.

İzzet Keribar'ın her sayfası hayranlıkla izlenen kitabında, seçimlerine fotoğrafçılığın Türkiye'deki duayeni Ara Güler'in de katkıda bulunduğu 175 portre ve yarı soyut fotoğraf bulunuyor. Bakın Ara Usta sanatçının fotoğraflarını nasıl tanımlıyor: ‘‘ Arkadaşım İzzet Keribar, etrafımızda varolan yaşamın görsel çizgilerine bir anlam katabilmeyi biliyor ve oradan kopardığı görsel öyküyü bize sunabiliyor... Anlatmak istediği gizemli bir büyüdür... Bu büyünün içinde kendisi de vardır. İzzet Keribar'da bir röportajcı izi de yok değil, ama belgeselci olmayı daha çok seviyor...’’

İzzet Keribar'ın ‘‘güzellik keşfinin’’ serüveni, 1983-1998 yılları arasında yaptığı Nepal'den New Orleans'a, Santorini Adası'ndan Fas'a kadar yaptığı yolculukları kapsıyor. Tabii kendi ülkesi Türkiye'yi de es geçmeden... Farklı kültürlerin ruhunu ve renklerini evlerimize taşıyan kitabın kapağındaysa Keribar'a 1996 yılında Avrupa Basın Fotoğrafları Yarışması'nda birincilik ödülü kazandıran Burma'daki Budist rahiplerinin görüntüsü yer alıyor.

Dünyanın dört köşesini dolaşarak fotoğraflar çeken, dia gösterileri düzenleyen, fotoğraf yarışmalarnda jüri üyeliği yapan ve gençlere fotoğraf dersleri veren 63 yaşındaki İzzet Keribar çok sayıda fotoğraf ödülünün de sahibi. Halen Atlas ve Skylife dergilerinde fotoğrafları ve foto-röportajları yayımlanan Keribar'ın fotoğrafa ilgisi çok küçük yaşlarda başlamış. İlk gerçek fotoğraf makinesini 16 yaşındayken alan sanatçı, 1950'li yıllarda savaş sonrası Kore'de bulunan Türk Tugayı'na katılmış. Tabii yanında fotoğraf makinesini de götürmüş, görev dışında ve bazen görev anında çektiği fotoğraflarla o yıkım dönemindeki Kore'yi ve Kore halkını görüntülemiş. 1957 yılından sonra iç dekorasyon ve antika gibi tamamen farklı ilgilere yönelen ve fotoğraf çekmeyi bırakan İzzet Keribar, fotoğraf çekmeden geçirdiği o çeyrek yüzyılı hálá pişmanlıkla hatırlıyor.

Keribar, 80'li yılların başında o sıralar 15-16 yaşlarında olan oğlunu gençlik tutkusu fotoğrafla tanıştırırken neredeyse küllenmeye yüz tutmuş ilk aşkı tekrar alevlenmiş. O günden beri aralıksız fotoğraf çeken sanatçı, dünyanın çeşitli bölgelerinde fotoğraf çekmek için turlara katılmaktansa, gezilerini kendisi düzenliyor. Fotoğraflarına bakanların ‘‘güzelin kıymetini’’ bildiklerine inanan usta fotoğrafçı, fotoğrafa meraklı gençlerin sebat etmesini öneriyor ve ekliyor: ‘‘Fotoğraflarınızı göstermekten kaçınmayın. Hata yapmaktan korkmayın. Hata en iyi öğretmendir, yeter ki siz ders almayı bilin.’’