Afişin kralı

Güncelleme Tarihi:

Afişin kralı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 1999 00:00

Haberin Devamı

ÇAĞDAŞ İNSAN TİPİ

Almış olduğu kültür ve yaşam felsefesi İhap Hulusi'yi kendi görüşlerine uygun resimler üretmeye teşvik eder. Modellerine kaynaklık eden yakın çevresindeki insanlar da zaten şık giyimli, çağdaş görünümlüdür. Afişlerinde Cumhuriyet'in görmek istediği bireyin görüntüsünü kullanır, yaygınlaşmasını sağlar.

MİLLİ PİYANGO'YLA YARIM ASIR

İhap Hulusi tam 50 yıl boyunca Milli Piyango için çalıştı. Ancak 1977’de kendisine gönderilen bir mektup şöyle diyordu: ‘‘Biz başka ressam bulduk, yaptığınız hizmetleri takdirle karşılıyor, teşekkür ediyoruz.’’ Bu mektup İhap Hulusi'nin hayata küsmesine ve kendini emekli etmesine neden olur.

YERLİ MALI KULLAN

Devlet halkın yerli malı kullanmasını mı istemektedir? Çağdaş kılıkla mı gezilmelidir? İhap Hulusi'nin çizdiği şık ayakkabı görüntüleri insanları cezbeder.

ATATÜRK'TEN GÖREV

İhap Hulusi, Atatürk'ün isteği üzerine ilk Alfabe'den başlayarak okuma kitaplarının kapaklarını da hazırlar.

İLACIN REKLAMI

Bayer'in boğaz pastilleri ve ağrı kesicileri için yaptığı afişler o kadar tutulur ki, giyim ve gıda sektörü, beyaz eşya, finans sektörü de o yıllardan sonra reklamın önemini kavrar.

HİZMETİMİ DEĞERLENDİRMİYORLAR

‘‘Yarım asırdır çalıştığım afiş sanatından bugün elde ettiğim gelir hiç denecek kadar az. Rakı şişelerindeki çalışmalarımdan bugün yılda bir gün dahi bir şişecik rakıyla bile hizmetimi değerlendirmiyorlar.’’

KULÜP RAKISI

İhap Hulusi'nin 'akşamcı' imajı, ünlü Kulüp Rakısı etiketinde kullandığı kişilerdir. Nazik, başarılı, yaşamın tadına varmış, takım elbiseli, kravatlı. Model ise en yakın dostu Fazıl Aykaçtır.

MARKASI: ÜÇGEN

Türk grafik sanatının duayeni ve ilk reklamcısı İhap Hulusi'nin, imza yerine geçen ünlü üçgeni. İhap Hulusi'nin yaşamında da üç ayrı tarih önemli. 1898 doğumu, 1923 Cumhuriyet'in ilanı ve 1928'deki Harf Devrimi. ‘‘Müsellesten Üçgene’’ kitabının yayımcısı Ender Merter, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor: ‘‘Asırlar da geçse piyango biletlerinde, gazetelerde, içki ve sigara ambalajlarındaki 'üçgen'i halkın kafasından, gönlünden kim çıkarabilir, söyler misiniz?’’

Cumhuriyet'i afişe eden üstad

1923 yılından bir afiş. Bir erkek ve bir genç kadın figürü... Erkek, genç kadını öpüyor. Başlık ‘‘Ankara Balı daha tatlı’’. Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği en büyük afiş sanatçısı İhap Hulusi, o yıllarda hiç alışılmamış bir espri anlayışıyla resim sanatını ticari amaçlı ilana geçiriyor. Kulüp Rakısı, Sahibinin Sesi Gramofonları, Piyale Makarnaları, Vog Çorapları, Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları, neredeyse tüm bankalar ve daha nicesi... 50 yıl boyunca Tayyare Piyangosu'nun (Milli Piyango) bütün afişlerini yapan İhap Hulusi 88 yaşında öldüğünde hiçbir sosyal güvencesi yoktu ve Milli Piyango onu çoktan unutmuştu. Ender Merter'in yayına hazırladığı ‘‘Müsellesten Üçgene’’ adlı kitap, doğumunun 100. yılında bu büyük afiş ustasının yaşamını, anılarını, afişlerini, resim ve desenlerini biraraya getiriyor.

İhap Hulusi Görey 28 Kasım 1898'de Kahire'de doğar. Babası Mısır'ın en önemli mimarlarından biridir ve oğlunun ileride iyi bir hariciyeci olması için bütün olanaklarını önüne serer. İyi okullar, özel hocalar, hiçbir şey fayda etmez ama. İhap Hulusi yalnızca resim sanatına ilgi duymaktadır. Almanya'ya gider ve Münih'te beş yıl resim okur, afiş üzerine uzmanlaşır. ‘‘19 yaşıma geldiğim sıralarda resme karşı merakım büsbütün alevlendi. Fakat ben öyle tablo yapmaya değil, para getirecek resim yapmaya meraklı idim. Mesela afiş, gazeteye resim, reklamlar vs.’’

Dönüşünde aile yılmamıştır yine de. Önemli kişileri araya sokarak oğullarını Hariciye Vekaleti'ne sokarlar ama İhap Hulusi iki gün sonra kaçar. İstanbul'a gelir ve kendini resme adar. İşte onu Türkiye'nin en büyük afiş sanatçısı ve ilk reklamcısı olmaya götürecek serüven böyle başlar. Yıl 1926. İlk siparişi İnci Dişmacunları'ndan alır. Dişlerini göstererek gülen bir zenci afişi hazırlayan İhap Hulusi, 10 lira kazanır bu işten.

Mustafa Kemal 1928 yılında çağırtır İhap Hulusi'yi. Latin alfabesine geçilmiştir ve İhap Hulusi'nin Türk alfabesini hazırlamasını ister. İhap Hulusi çalışmaya başlar ve eskizleri Mustafa Kemal çok beğenir. Böylece Küçük Ülkü'ye okuma öğreten Gazi kompozisyonlu ilk Alfabe doğmuş olur.

Sanatçı bundan sonra iyice ünlenir ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak 1975'e kadar bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin resimli romanını çizer.

MİLLİ PİYANGO'DA 50 YIL

Vog Çorapları, Sahibinin Sesi Gramofonları, o zamanın Milli Piyangosu olan Türk Tayyare Cemiyeti (1927-1977), Kulüp Rakısı, Piyale Makarnaları, Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Vakıflar Bankası, Bayer, Kodak, Pirelli, Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları, Sümerbank, Spor Toto, Devlet Hava Yolları, Ford, Beykoz Kunduraları, Harrison Çorap Makinaları, Yerli Mallar Pazarı, Burla Biraderler gibi firmalar için yaptığı afiş ve ilanlar, Cumhuriyet sonrası Türk ekonomisini canlandırır.

Bugün hala birçok yerde gördüğümüz ‘‘İçki bütün kötülüklerin anasıdır’’ ilanları, İhap Hulusi'nin Yeşilay için hazırladığı ‘‘İçki cürümlerin anasıdır’’ afişinden alınmadır. Eminönü'nde küçük bir dükkan olan Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları, İhap Hulusi sayesinde bütün Türkiye'de tanınan bir marka olur.

Yıllar boyu çok iyi kazanır sanatçı. İyi de yaşar. En iyi yerlerden giyinir, en iyi yerlerde yer içer. Yakın arkadaşı Fazıl Aykaç'ın oğlu Eşfak Aykaç onu şöyle tanımlıyor: ‘‘Öncelikle belirtmek isterim ki, kendisi bugün nesli tükenmek yoluna girmiş İstanbul beyefendisi imajının en seçkin örneklerinden biri idi. Bu mümtaziyetini zenginleştiren batı kavramındaki uygar vasıfları ve Allah'ın bahşedip yaşlılık döneminde de geri almadığı zarif fizik yapısı, ayrıca deha derecesindeki 'sanat yetenekleri' ile, yaşadığı çağın çok ilerisine ulaşmış fevkalade bir insandı İhap Hulusi Bey.’’

Ne var ki, 1977 yılına gelindiğinde Milli Piyango İdaresi hiçbir gerekçe göstermeden İhap Hulusi ile ilişkisini keser. ‘‘Biz başka ressam bulduk, yaptığınız hizmetleri takdirle karşılıyor, teşekkür ediyoruz’’ derler. Bu tam bir yıkım olur onun için. Aslında parasız bir sanatçı değildir ama en büyük maddi güvencesi ortadan kalkmıştır. Ölüm tarihi 1986 yılına kadar, yaşı dolayısıyla da yeni işler alamaz İhap Hulusi.

‘‘Müsellesten Üçgene’’ kitabının yayımcısı Ender Merter, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor:

‘‘Evet, işte böyle, koca üstadın bir yerde alın yazısı bu... Ama asırlar da geçse piyango biletlerinde, gazetelerde, içki ve sigara ambalajlarındaki 'üçgen'i halkın kafasından, gönlünden kim çıkarabilir, söyler misiniz?’’

Naşide Hanım'la 27 yıl

İlhap Hulusi dört kez evlendi. Son eşi Naşide Hanım onun hakkında ‘‘27 yıllık beraberliğimizde onu hiç yaşlı gibi görmedim,’’ diyor. Uzun sürecek bir evlilikle sonuçlanan bu ilişkinin nasıl başladığı ‘‘Müsellesten Üçgene’’ kitabında şöyle anlatılıyor:

‘‘İstanbul Elmadağ'da Hilton Oteli yeni açılmış. İhap Hulusi ve arkadaşlarının yeni buluşma yeri otelin lobideki barı... Günlerden bir gün, otelin önünde ticari bir taksi durur. İçinden uzun boylu, esmer güzeli genç bir kadın iner, resepsiyona yönelir, bir oda ister. Kadın İhap Hulusi ve arkadaşlarının dikkatini çekmiştir.

Ertesi gün, İhap Hulusi ve arkadaşları bu kez Lebon'dadırlar. Bir gün önce Hilton'da gördükleri o güzel kadın, yanında bir kadın arkadaşıyla Lebon'a giriverir. Erkekler rekabete girer, hatta iddialaşırlar. O güne kadar kadınların boynuna atladığı, hatta fazla ilgilerinden rahatsız olan İhap Hulusi, gidip genç kadınla tanışmaya karar verir ve yerinden kalkıp yanlarına gider. Kendini tanıtır:

'Merhaba, ben İhap Hulusi. Yanınıza oturabilir miyim?'

Bu yakışıklı adamın cüreti karşısında kadınlar önce şaşırır, ama nezaketi masalarına oturması için yeterlidir. Kadın kendini ve arkadaşını tanıştırır:

'Ben Naşide. Bu da arkadaşım Mısır prenseslerinden.'

'Öyle mi? Ne tesadüf. Ben Mısır doğumluyum, biliyor musunuz?'

Sohbet için bütün kapılar ardına kadar açılmıştır. Sohbetin sonunda tekrar buluşmaya karar verilir. İlk tanışmalarından kısa bir süre sonra birbirlerine aşık olmuşlardır.’’

BİR DEVRİN RESİMLİ ROMANCISI

Mustafa Kemal 1928 yılında çağırtır İhap Hulusi'yi. Latin alfabesine geçilmiştir ve İhap Hulusi'nin Türk alfabesini hazırlamasını ister. İhap Hulusi çalışmaya başlar ve eskizleri Mustafa Kemal çok beğenir. Böylece Küçük Ülkü'ye okuma öğreten Gazi kompozisyonlu ilk Alfabe doğmuş olur. Sanatçı bundan sonra iyice ünlenir. Vog Çorapları, Sahibinin Sesi Gramofonları, o zamanın Milli Piyangosu olan Milli Piyango olan Türk Tayyare Cemiyeti (1927-1977), Kulüp Rakısı, Piyale Makarnaları, Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Vakıflar Bankası, Bayer, Kodak, Pirelli, Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları, Sümerbank, Spor Toto, Devlet Hava Yolları, Ford, 7 Gün, Beykoz Kunduraları, Harrison Çorap Makinaları, Yerli Mallar Pazarı, Burla Biraderler gibi firmalara yaptığı çalışmalarıyla Cumhuriyet dönemi ekonomisinin bir anlamda resimli romanını çizer.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!