Abdi İpekçi böyle karşılaşma görmedi

Güncelleme Tarihi:

Abdi İpekçi böyle karşılaşma görmedi
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Doktor Babuna için Abdi İpekçi Spor Salonu'nda toplanan binler, insanlığın ölmediğini gösterdi

Dün binlerce kişi, Amerika'da tedavi görmekte olan doktor Oktar Babuna'ya uygun ilik belki kendilerindedir düşüncesiyle Abdi İpekçi Spor Salonu'nu doldurdu. Ve insanımız, hakkında yıllardır sosyolojik tahlil yapanları dün bir kez daha haklı çıkardı ya da şaşırttı. Haklı çıkardı çünkü kendisine hep yakıştırılagelen ‘‘merhamet, yardımseverlik, dostluk’’ duygularını hala taşıdığını, yani ‘‘insanlığın ölmediğini’’ gösterdi. Şaşırttı çünkü sadece kendini düşünüp köşe dönmeye çalışmadığını, duyarsız ve sessiz çoğunluk olmadığını ortaya koydu. Onları çağıranlar beş bin kişiyi hedeflemişti ama yardıma koşanların sayısı on bine yaklaştı.

Alman Stefan Morsch Stifftung Vakfı'nın İstanbul'daki çeşitli hastanelerle birlikte gerçekleştirdiği toplu kan alımı için Zeytinburnu'na koşan başörtülü takkeli, sarı boyanmış saçlı, öğrenci, emekli, kadın erkek, binlerce kişi, kendilerine pek yakıştırılamayan başka şeyleri becerebileceğini de gösterdi: Mesela sayıları binleri aşsa da itiş kakış yaşamadan medeni bir şekilde sıraya girebiliyorlardı. Kaynak yapmaya çalışanlarla sessizce bekleyenler arasında kavga çıkmayabiliyordu. Sağlık görevlileri ‘‘sevgili misafirleri’’ne kibar ve insanca davranabiliyordu. Yüzlerde açlığın ve sabahın köründe orada sıraya girmenin verdiği asıklık yerine, vatandaş olmanın, ‘‘iyi, yararlı’’ birşey yapmanın gururu okunuyordu. Herkes giysisini dirseğine kadar sıyırdığı sağ kolunu oğuşturarak birbirine gülümsüyordu.

ŞAŞIRTICI ORGANİZASYON

Bu kadar kısa sürede gerçekleştirilmiş bir organizasyon için mükemmeldi denilebilir. Çünkü herşey kelimenin tam anlamıyla ‘‘tıkır tıkır’’ işledi. Kapıdaki görevliler yardımsever misafirlerine yardımcı oldu; beyaz perdelerle kaplı 50 kabinin önünde üç beş kişiden fazla birikme olmadı. Kuyruğun ve girişin düzeninden, en ufak bir kargaşa yaşanmamasından salondaki su satıcılarına ve çöp toplayıcılara kadar herşey dört dörtlüktü. İstanbul Tıp Fakültesi, Zeynep Kamil Hastanesi, Kızılay ve Florance Nightingale'in kan merkezlerinde görevli doktor ve hemşireler de bir yandan işlerini yaparken bir yandan da duygularını gizleyemiyorlardı. Zeynep Kamil Kan Merkezi doktorlarından Kemal İlker Yıldırım bunlardan biriydi. Organizasyonun, Türkiye'de kemik iliği transplantasyonu için bir banka kurulması yolunda önemli bir adım olduğunu söyledi. Vatandaşların özverisi gözlerini yaşartmıştı. Gelenlerin çoğu kan verdikten sonra ‘‘yapabileceğimiz başka bir yardım var mı?’’ diye soruyordu. Doktor Yıldırım, para ödülünün burada lafı bile olmadığını düşünüyordu. Ona göre gelenlerin çoğu eğitimli insanlardı ve yardım için oradaydılar. Ama bir hemşire, ‘‘halktan’’ insanların da az sayıda olmadığını ekledi. Öğrenciler de çoktu, emekliler de...

BİZ DE KAN VERDİK

Kan verme işlemini bitirenler kapıdan girişte ellerine tutuşturulmuş sandviç ve meyve suyundan oluşan kumanyalarını (O da düşünülmüştü, aç gelen insanların karnını doyurmak!) kucaklarına koyup tribünlerdeki yerini alıyordu. Çünkü manzara gerçekten seyredilmeye değerdi. Ve böyle bir ortamda ‘‘görevli’’ olarak bulunmak çok yetersiz kalacaktı. Tıpkı Abdi İpekçi Spor Salonu'nda dün görevli polisler ve orada yıllardır çalışan 26 yaşındaki Birol Arslan gibi ben de sıraya girdim. Aslan, ilk kez böyle bir ‘‘karşılaşma’’ görüyordu salonda. Görevine bir süre ara verdi, kabine girdi. İkimizin de çok beklemesi gerekmedi, kan verip görevlerimize devam ettik. İkimiz de herkes gibi kan vermeden önce, ‘‘kemik iliği bağışına ilişkin muvafakatname’’leri imzaladık. ‘‘Bir hasta için gönüllü ve ücretsiz olarak kemil iliği/temel kan hücresi bağışlamaya hazır olduğumuzu’’ beyan ettik. Bizden doku özelliklerimizin serolojik, bio-kimyasal veya moleküler biyolojik tesbiti (HLA testleri) için yaklaşık 10 ml kan alınmasını ve izole edilmiş hücrelerin veya DNA'nın daha sonraki testlerde kullanılmak üzere dondurulmasını kabul ettik. Gerekli olması halinde diğer muayenelere de hazır olduğumuza söz verdik. Doku özelliklerimiz Almanya'daki Stefan-Morsch Vakfı'nın elektronik bilgi işlem sisteminde depolanacak, Oktar Babuna'ya uymasa bile, ilerde başka bir lösemili için umut kaynağı olabilecekti. Türkiye'de yakında kurulacak bir ilik bankasına kanlarını vermiş ilk beş bin insan arasındaydık artık. Diğer insanların yüzündeki ifadeye büründü bizim de yüz ifademiz.

Organizasyonu gerçekleştirenler bu kadar ilgi beklemiyorlardı. Hedef sayı beş bindi. Bu nedenle malzeme de bu kadarlıktı. Ancak öğle saatlerinde altı bin kişi kanını vermişti bile. Şırınga ve diğer malzeme bitince, çalışmalara ara verilmek zorunda kalındı.

Gerçi 16-55 yaş arasındakilerin kanı alınıyordu ama nasıl olmuşsa 65 yaşındaki Ali Rıza Ceyhan da vermişti kanını. O da 27 yaşındaki Yüksel Eraslan gibi ‘‘öncü’’ olduğunu, ‘‘insanlığın ölmediğini’’ düşünenlerdendi. ‘‘Para sonraki dava. Önce vatandaş kurtulsun. Hem bir hayata 10 milyar gibi bir değer biçilebilir mi?’’ Semra Tüzünel de aynı fikirdeydi: ‘‘Bizim milletimiz duyarlı olduğunu gösterdi. Bu güzel duyguları parayla hiç kirletmeyelim!’’ Cesur ve Kahraman Köprülü kardeşler ise Balkan göçmenlerinin yardımcı olma ihtimalinin daha fazla olduğunu duyar duymaz koşmuşlardı Abdi İpekçi'ye. Üstelik Babuna onların hemşerisiydi. Makedonya'nın Köprülü bölgesinden... Yardımcı olmak konusunda daha bir umutluydu onlar.

Bu ‘‘para ödülü meselesi’’ salonda kendiliğinden oluşan pek çok grupta tartışıldı. Oktar Babuna'nın babası profesör doktor Cevat Babuna'nın ‘‘iliği kullanılacak olan milli piyangodan ikramiye kazanacak gibi olacak’’ sözleri itirazlarla karşılandı. O da demek istediğini şöyle açıkladı: ‘‘Bir kere bir hayat kurtaracak, bunun ikramiyesi, değeri biçilemez.’’ Kafasında sorular olanlar da vardı: ‘‘Göçmen değiliz, ne olacak?’’ Babuna şöyle cevaplıyordu bu soruları da: ‘‘Türk olman yeterli, insan olman daha da yeterli.’’

Baba Babuna, ‘‘fevkalade’’ duygular içersindeydi. Çünkü dünyada eşi görülmemiş bir hareket oluyordu. ‘‘Bu tip hareketleri başka bir ülke göremezsiniz.’’ Geçen hafta uygun bir ilik bulmak üzere harekete geçtiklerinde bu kadar ilgi göreceklerini tahmin ediyor muydu? On gün önce hayır. Ama dün sorulsaydı bu soru, cevabı evetti. Bu kadar kısa bir süre içinde bir kıvılcımın nasıl alevler yarattığını, insanların neler yapabileceğini her gün biraz daha görmüştü. Şimdi emindi, ‘‘Bu milletin yapamayacağım şey yok.’’

Peki Oktar Babuna, acil olarak ilik nakli gereken lösemili biri olarak, ‘‘yardım bekleyen’’ miydi bu durumda, ‘‘yardım eden’’ mi? Elbette ki yardım edendi artık. ‘‘Mücadeleci insanın tipik örneğini vererek kanserlilere örnek teşkil ediyor, umut veriyor ve bir bankanın kurulmasına önder oluyordu. Böyle bir harekete vesile olmak dünyadaki hiçbir değerle karşılaştırılamayacak birşey’’di.

Kan örnekleri bu akşam Almanya'da

Genç doktor Oktar Babuna'ya kemik iliği nakli için uygun dokunun bulunması amacıyla test yapacak olan Alman Stefan Morsch Stifftung Vakfı'nın ilik nakli uzmanı Dr. Bernhard Thiele, uygun dokunun bulunacağından umutlu. Kan örnekleri bu akşam hızla Almanya'ya gidecek ve beş laboratuvarda hızla test edilecek. Sonuçlar en geç bir hafta içinde belli olacak. Kan örnekleri sadece Babuna değil, başka hastalar için de umut kaynağı. Kişi başına 80 mark tutan testlerin ücreti, cuma gününden bu yana toplanan bağışlarla karşılanacak. Babuna'nın doktor arkadaşlarından Sedat Altınışık, yardımların çığ gibi büyüdüğünü, önceki gün 32 milyarlık bir alet aldıklarını söyledi. Doktor Altınışık, ‘‘Zaten ilk beş bin testi Almanya'daki vakıf üstleniyor. Kalanları da biz ödeyeceğiz. ANAP'ın yardım edeceği söylenmişti ama bugün söylenen desteklerini çektikleri. Ne olduğunu bilmiyoruz’’ dedi.

Notlar... Notlar...

Güvenliği sağlamak için salonda ve çevresinde sivil ve üniformalı 500'ün üzerinde polis görev yaptı ve bazı polisler de kan verdi.

Bağışlar için salonda kurulan Vakıfbank standına yaklaşık 1.5 milyar liralık bağış yapıldı. Ali Talip Özdemir 100 milyon, Şahin Özer ise 250 milyon lira bağışladı. Ali Talip Özdemir, kan örneği verirken, daha önce tüm organlarını bağışladığığını söyledi.

Organizasyon için Altur tarafından Abdi İpekçi Spor Salonu'nda otobüs kaldırıldı.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!