ABD, Ankara’dan yanıt bekliyor

Güncelleme Tarihi:

ABD, Ankara’dan yanıt bekliyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2003 00:00

WashingtonDışişleri müsteşarı Ziyal haftaya Washington’da Türkiye’nin politikalarını açıklayacak. ABD yetkilileri açıkça soruyorlar: Sırada İran var. Bu defa Türkiye’nin tutumu ne olacak?Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Uğur Ziyal önümüzdeki hafta Washington’da olacak. Tekzere olayının yarattığı 8’lik deprem ve ardından gelen Wolfowitz adlı artçı depremi sonrasında, ilk defa dışişleri düzeyinde resmi bir temas yapılacak.Amerikalılar artık eskinin aksine Askerden Askere mesajlaşmak, AKP’ye mensup siyasetçilerin getirdiği görüşlere güvenmek veya resmi kanalların dışında rol alan iş adamlarına inanma dönemini bırakmışlar. Yeni bir ilişki inşa etmek istedikleri için de, bunu klasik yoldan yürütmek istiyorlar. İlk temellerin neler olacağını, dışişleri bakanlığının ağzından duymayı arzuluyorlar.Bu yazıyı Washington’dan ayrılırken yazdım. O ana kadar, Uğur Ziyal’in kimleri göreceğini araştırdım ve hayretler içinde kaldım.Bundan önceki gelişinde, Başkan Yardımcısı Chenney, Savunma Bakanı Rumsfeld gibi tepelerdeki en önemli isimler tarafından kabul edilmişti. Hatta, Başbakan Ecevit’e dahil verilmeyen randevular, Uğur Ziyal’e tüm kapıları açmıştı. Bu defa baktım, en üst düzeyde yetkili olarak –hiç değilse şu ana kadarki planlamaya göre- Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossmann’ı ve belki aynı düzeyde bir başka ismi görebilecek. O kadar...Bu, basit bir protokol sorunu değildir. ABD’nin Türkiye’ye –bugün için geçerli olan- verdiği yerdir. İlerde bu durum belki değişebilir. Ancak şu aşamada Washington beklemede.Türkiye’nin ne yapacağını ve nasıl yapacağını duymak istiyorlar. Kısa vadedeki tüm çaba da, Tezkere depreminin yarattığı yıkıntı ve molozları biran önce yok etmek. Ayakta kalmış binaların da yıkılmasını önlemek ve zararı mümkün olduğunca sınırlandırabilmek.NE İSTEMİYORLAR?Amerika Türkiye’den neler istemediğini çok net şekilde ortaya koymuş durumda. Benim bizzat konuştuğum Amerikalı ve Türk yetkililerin, Türkiye-ABD ilişkilerini yakından izleyen gözlemcilerin sözlerinden bir nokta en öne çıkıyor.Bush yönetimi, Türk Başbakan’ının İranlı yetkililerle el ele resim çektirecek kadar yakın ilişki kurmasını istemiyor.Bush yönetimi, Genelkurmay İkinci Başkanı Büyükanıt’ın seslendirdiği bazı kuşku ve kaygılara inanılmasını, bu tip konuşmalar yapılmasını istemiyor.NE İSTİYORLAR?Aslında , Amerikalılar, Türkiye’den ne istediklerini söylememeye çalışıyorlar. “Türkiye istediği politikayı uygulamakta serbest” diyorlar, ancak sonunda beklentilerini de gizlemiyorlar.İran-Suriye ilk sırada.Washington belki silaha başvurmayacak, ancak İran’ın boğazına basacağını saklamıyor. İşte merak ettikleri de, böyle bir olasılıkta Türkiye’nin politikasının ne olacağı?Türk siyasetçileri “İran komşumuzdur. Onları ABD’ye karşı korumalıyız” mı diyecekler? Türk askeri, İran’ı bir seçenek gibi mi görecek? İranlılarla temaslarında onlara bu mesajları mı verecekler?Yoksa, ABD kadar olmasa dahi, İranlılara Washington’un yaklaşımını mı anlatacak?Eğer bir somut örnek vermem gerekirse Abdullah Gül’ün İslam konferansında yaptığı (müslüman ülkeler değişmeli ve çağa ayak uydurmalı) konuşmayı gösterebilirim. İşte Amerikanın istediği ve Türkiye’den beklediği yaklaşım aynen budur. Zaten Powell’ın hemen mektup yazıp Gül’ü tebrik etmesi, ilişkilerin düzelmekte olduğunu göstermek için değil, “işte sizden beklenen budur” mesajını vurgulamak anlamına geliyor.Diğer soru, Irak ve Kuzey Irak ile ilgili. Türkiye bu ülkedeki gelişmeleri sadece güvenlik açısından mı değerlendirecek, yoksa ekonomik ve siyasi işbirliğine mi ağırlık verecek?Özetle temelde sorulan soru aynı:“Dünya’ya bizim gibi mi bakıyorsunuz, bizimle birlikte mi hareket edeceksiniz, yoksa kendi dünyanızı mı oluşturacaksınız?”Uğur Ziyal’den, Ankara’nın barış sürecine nasıl baktığını, Hamas, İslami Cihad gibi örgütleri ve Filistinlileri barış sürecine ikna etmek için neler yapmayı planladığını öğrenmek isteyecekler.Kıbrıs konusunda Türkiye’nin kafasındakileri ve çözüm isteyip istenmediğini öğrenmeye çalışacaklar.En önemli soru, AB konusunda Türk hükümetinin ne oranda ısrarlı olduğunu anlamaya çalışacaklar.Bütün bunların sonunda da ortaya bir resim çıkacak. Türkiye’nin , yeni dünya koşullarında kendini nereye koymak istediği anlaşılacak.Ne olursa olsun, Ziyal’in Washington görüşmeleri birçok konuya açıklık getirecek veya Amerikalıların kafalarını biraz daha karıştıracak.Türk-ABD ilişkilerinin yol haritası, sıfır noktasından başlayarak yeniden çizilecek veya yol ayrımı daha netleşecek.Acaba Türkiye’nin yolunu Batıdan ayırması söz konusu mu? Söz konusu değilse, ABD ile AB’ye bakışlarımız nasıl şekilleniyor? Bu sorulara, Washington’da bulduğum yanıtları da yarın sizlerle paylaşacağım.* * *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!