AB yolunda Türkiye

Güncelleme Tarihi:

AB yolunda Türkiye
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2002 11:05

AB'ye girebilmek için çıkması gereken yasalar, TBMM tarafından kanunlaştırıldı. İş güvencesi yasa tasarısı da son anda kanunlaştı. AB'ye katılabilmek için Türkiye'nin yapabileceği başka bir şey kalmadığı intibaı yaratıldı. Ancak ben aynı görüşte değilim. Türkiye'deki bazı gerçekleri görebilmek için üç boyutlu bir gözlüğe gerek yoktur.

Türkiye'nin bazı tablolarına bakın ve kimin haklı olduğuna karar verin.

Ekonomik krizle boğuşan Türkiye'nin başı halen enflasyon belasından kurtulmuş değil. Bırakın AB ortalamalarını, Dünya devletleri arasında en kötü enflasyona sahip olan üç ülkeden biriyiz.

Türkiye'de vergi adaleti yok. Verginin yüzde 51'i sabit gelirlilerden alınıyor. Yüzde 66'sı iç borç faizlerine gidiyor.

IMF'den aldığımız 28 milyar dolar borcun sekiz milyar dolarını bu borcun vadesi gelmesiyle IMF'ye geri ödedik. Borcu borçla ödüyoruz.

Halen Türkiye'de dokuz milyon civarında kadın okur yazar değil. Okula gitmesi gerekirken çeşitli nedenlerle okula gidemeyen 600 bin civarında çocuk var.

Anayasasında kendisini ‘Sosyal Devlet’ olarak ifade eden Türkiye Cumhuriyeti, bütçesinde sosyal güvenliğe hiç pay ayırmıyor. Eğitime ayrılan pay yalnızca yüzde 2.2. Bu oran değil AB, Kongo Cumhuriyeti’nde bile yüzde dört, Kenya'da yüzde altı, Burundi’de yüzde dört, Fas'ta yüzde beşten fazla.

Sosyal güvenlikle ilgili rakamlara bakıldığında AB ve OECD ülkeleri arasında sonuncu durumdayız. Milyonlarca kişi işsiz. Kayıtdışı çalışanların sayısı kayıtlı çalışanlardan daha fazla. Kayıtdışı çalışmayı önlemek için yeteri kadar kaynak ve eleman yok. Türkiye genelinde 500 civarında müfettiş var. Her iki çalışana bir emekli düşüyor. Avrupa ve gelişmiş ülkelerde bu sayı her altı-yedi çalışana bir emekli şeklinde.

Çocuk işçilere bakıldığında Dünyada ilk beş arasındayız. Kenya, Haiti, Bengaldeş gibi ülkelerle yan yanayız. Çocuklar okula gitmeleri gerekirken, sosyal güvenlikten de yoksun bir şekilde kayıtdışı çalıştırılıyorlar. Binlerce çocuk sokakta yaşıyor.

İşsiz kalmaktan korkanlara baktığımızda Dünya lideriyiz. Çalışanların yüzde 75'i işsiz kalmaktan korkuyor.

Türkiye'de ikili eğitim yapan okulların sayısı 11 bin, birleştirilmiş sınıfta eğitim yapan okul sayısı 17 bin. Kültür Bakanlığı’na bağlı 400 civarında kütüphane varken, 400 bin civarında kahvehane, kıraathane bulunuyor.

Türkiye'de istihdam edilenlerin yüzde 26.6'sı Sosyal Sigortalar Kurumu'na, yüzde 9.8'i Emekli Sandığı'na, yüzde 11.4'ü ise Bağ-Kur'a kayıtlı. İstihdam edilenlerin Türkiye genelinde yüzde 52.3'ü kentsel yerlerde, yüzde 34.1'i kırsal yerlerde ise yüzde 73.6'sı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışıyor.

Türkiye genelinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışan 10 milyon 908 bin kişi var.

Kendi hesabına veya işveren olarak informal sektörde çalışanların yüzde 62.5'i yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değil.

Yaşamı engellilerin yüzde 90'ından fazlası iş bulamıyor.

Bu örnekleri artırabiliriz.

Bunlardan etkilenmeyenler, gözlükleri çok kalın olanlar, görmezden gelenler olabilir. 'AB'ye uyum yasalarımızı çıkarttık, işimiz tamam' diyerek, basit gündemlerle uyumaya devam edenler olabilir.

Sadece AB için değil, insanca bir yaşam için, hepimize görevler düşmektedir. Duyarlı davranırsak, bu tabloları pozitife dönüştürebiliriz.

Görmezden geldiğimizde ise AB yalnızca hayallerimizde yerini alabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!