3 Aralık Dünya Özürlüler Günü

Güncelleme Tarihi:

3 Aralık Dünya Özürlüler Günü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2006 11:32

Sağlık Bakanlığı, özürlülüğün sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini de ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorun olduğunu bildirdi.

Sağlık Bakanlığınca, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, Türkiyede özürlü nüfusun, toplam nüfus içindeki oranının yüzde 12,29 olduğu belirtilerek, “Buna göre ülkemizde yaklaşık 8.5 milyon kişi özürlü olarak yaşamlarını sürdürüyor” denildi.

Özürlülüğün sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorun olduğuna dikkat çekilen açıklamada, gebelik öncesi ve gebelik döneminde yapılan tarama ve kontroller ile bebek ve çocuklara yönelik yürütülen kampanya, tarama ve aşılama çalışmalarının özürlü nüfusun artış oranını alt düzeyde tutacağı vurgulandı.

Açıklamada, gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki beslenme şekli ile bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi ve sağlığı arasında yakın bir ilişki bulunduğu bildirilerek, hamile bayanların yetersiz ve dengesiz beslenmelerinin, bebeklerde fiziksel ve zihinsel gelişim geriliğine yol açtığı kaydedildi.

Yeni doğan bebeklerde “fenilanin enzimi” eksikliği sonucu ortaya çıkan ve ileri derecede zeka geriliğine neden olan Fenilketonüri hastalığının, erken teşhisle önlenebildiği belirtilen açıklamada, bebeklerin doğduktan ve beslenmeye başladıktan 24-72 saat sonra topuklarından bir damla kanın alınması ve incelenmesinin, zeka geriliğine neden olan Fenilketonüri hastalığının tedavisini başarılı kıldığı ifade edildi.

Türkiye'de sık görülen kalıtsal bir kan hastalığı olan Talasemi (Akdeniz Anemisi), hastalığıyla mücadelede, evlenecek çiftlerin evlilik öncesi yaptıracakları testlerin önemli bir rolü bulunduğu bildirildi.

Açıklamada şöyle denildi:

“Bu testler, hastalığın erken dönemde saptanarak önlenebilmesini sağlıyor. Talasemi ve diğer tüm kalıtsal kan hastalıklarının tedavisi güç ve pahalıdır. Aileler ve çocukları için zorlu bir tedavi süreci söz konusu. Bu nedenle yapılacak testlerin sonucunda, hastalığın erken dönemde tespiti hayati önem taşıyor. Eşlerden her ikisi de Talasemi taşıyıcısıysa, doğacak bebeklerinin Talasemi hastası olma durumu yüzde 25'dir.”

Türkiye'de, her bin bebekten 3'ünün ileri derecede işitme kaybı ile doğduğu belirtilen Açıklamada, bebeklerde işitme engelinin yeni doğan döneminde, ucuz ve uygulaması çok kolay testlerle tespit edildiği, erken teşhis konularak tedavi edilen bebeklerin dil gelişimlerine paralel olarak, zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimlerinin de olumlu yönde etkilendiği bildirildi.

EV KAZALARINA DİKKAT

Küçük çocuk yaralanma ve ölümlerinin önemli bir bölümünün önlenebilen kazalardan kaynaklandığı belirtilerek, bu nedenle ailelerin çok dikkatli olmaları gerektiği vurgulandı.

Çocuk acil servislerine yapılan başvuruların en başta gelen nedeninin, bebek ve çocukların düşmeleri sonucu oluşan travmalar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:

“Yaralanma ve ölümle sonuçlanan ev kazalarına yönelik alacağınız önlemlerle, bebek ve çocuklarınızın güvenliğini büyük ölçüde sağlayabilirsiniz. Düşmeler, boğulma, zehirlenme, elektrik çarpması, yanık ve yangınlar, ateşli silahla yaralanma, bebek ve çocuklar için ev ortamında görülen çok önemli kazalardır. Ev ortamı, bebek ve çocukların sağlıklarını ve yaşamlarını tehdit eden birçok riski de barındırıyor. Bu nedenle, ailelerin ev içinde mümkün olan bütün önlemleri almaları gerekiyor.”

TRAFİK KURALLARINA EKSİKSİZ UYULMALI

Açıklamada, trafik kurallarına eksiksiz uymanın, kişilerin can güvenliği ve sağlığı açısından oldukça önemli olduğu vurgulanarak, en ufak sürücü hatasının araç içindeki kişilerin ölümü veya ömür boyu engelli kalmalarına neden olacağına işaret edildi.

Açıklamada, “Bebek ve küçük çocukların araç içinde ön koltukta veya arka koltukta emniyet kemeri olmaksızın seyahat etmeleri, kaza anında ölümlerine veya ömür boyu özürlü kalmalarına yol açabilir” denildi.

RAŞİTİZM HASTALIĞI

Hamilelerde D vitamini yetersizliğinin, anne karnındaki bebeklerin beyin ve kemik gelişimini olumsuz etkilediği, doğumsal katarakt hastalığı ve enfeksiyon risklerini de beraberinde getirdiği bildirilen açıklamada, anne ve anne adaylarına yönelik şu uyarılar yer verildi:

“Bütün hamile kadınların günde 10-15 dakika süreyle ve öğle saatleri dışında güneşe çıkmaları ve gebelikleri süresince süt ve süt ürünleri tüketiminin üst düzeyde olması gerekiyor.

D vitamini yetersizliğinin yol açtığı Raşitizm hastalığı, bebek ve çocuklarda havale geçirme, diş çıkarma ve yürümede gecikme, kafatası kemiklerinin şekil bozukluğu ve sık enfeksiyonlara yakalanma gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle, D vitamini yetersizliğinin yol açtığı sağlık sorunlarıyla mücadelede ailelere önemli görevler düşüyor.
Bebeklerin, günde 10-15 dakika süreyle öğle saatleri dışında güneşe çıkmaları oldukça yararlı. Bebek ve çocukların güneşlendirilmesi sırasında başında şapka olması, kol ve bacaklarının çıplak olması gerekli. Bebekler için ek gıdalara geçişte, kalsiyum yönünden zengin yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri tüketilmeli.”

AŞI HAYAT KURTARIR

Açıklamada, dünyada her yıl “aşı ile korunabilir” hastalıklardan 1 milyon 700 bin kişinin hayatını kaybettiği, aşının özellikle bebek ve çocukları birçok hastalıktan korurken, aşılanmamış çocuklarda hastalık, sakatlık ve ölümlerin çok sık görüldüğü ifade edildi.

Bebek ve çocuklarda görülen, difteri, boğmaca, tetanos, verem, menenjit, kızamık, çocuk felci ve Hepatit B hastalıklarına bağlı sakatlık ve ölümlerin ortadan kaldırılmasının, yeni doğan her bebeğin bir yaşına ulaşmadan önce aşı takvimine uygun olarak bağışıklanmasıyla mümkün olacağına dikkat çekildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!