1997 bilimde çığır yılı oldu

Güncelleme Tarihi:

1997 bilimde çığır yılı oldu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 1998 00:00

Haberin Devamı

İnsanlık tarihi belki de bugüne kadar tek bir yıl içinde bu kadar çok bilimsel keşif ve buluşa tanık olmadı. Genetik kopyalama, insan için yedek organ üretimi, ölüm saatinin hesaplanması, yaşlılık geninin keşfi gibi gelecekte tıp bilimine hizmet edecek çok sayıda atılım 1997'de gerçekleştirildi. Ya da geçmiş yıllara dayanan keşif ve buluşlar bu yıl içinde tamamlanarak dünyaya duyuruldu.

Ayrıca uzaydaki ufkumuz bu yıl içinde inanılmaz boyutlarda genişledi. İnsanın binlerce yıllık rüyalarından biri daha yani Mars'ın fethi bu sene gerçekleştirildi. Jupiter'in uydusu Europa'nın çevresindeki Galileo uzay aracından ilginç bilgiler geldi. Işınlama mucizesi, sürücüsüz otomobil gibi bilim kurgu filmlerinin hoş fantezileri olabilecek teknolojik atılımlar yine 1997'de gerçek oldu.

Yılın en sansasyonel bilim olayı, İskoçya'daki Roslin Enstitüsü'nde genetik klonlama yöntemiyle bir koyunun kopyalanması oldu. Dr.Ian Wilmut liderliğindeki ekibin gerçekleştirdiği deney sonucu, yetişkin bir koyunun birebir genetik kopyası olarak dünyaya gelen koyun Dolly, ‘‘Gelecekte insanlar da kopyalanacak mı? Dünyayı ucubeler sarar mı?’’ korkularını da beraberinde getirdi. Sonuçları geçen şubat ayında açıklanan ve dünyayı allak bullak eden bu müthiş bilimsel deney, çok yoğun bir etik tartışması da başlattı. Dr.Frankenstein benzeri çılgın bilimadamlarının, insan da kopyalayarak büyük bir felakete yol açabileceği korkusu ortalığı sardı. İnsan kopyalamak, İngiltere dışındaki hiçbir ülkede resmen yasaklanmamıştı. Bunun üzerine ABD Başkanı Bill Clinton, klonlamanın yasal ve etik koşullarının incelenmesi için uzmanlar heyetine talimat verdi.

Tam bu sırada Amerikalı bilimadamları da, İskoçlar'dan daha farklı bir yöntemle maymun kopyaladıklarını dünyaya ilan ettiler. Oregon Sağlık Hizmetleri Enstitüsü'nde Don Wolf başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen klonlama, dışarıda döllenerek embryo haline getirilen iki ayrı hücreden yapıldı. Bu yüzden de dünyaya gelen yavrular ne birbirlerine ne de yetişkin bir maymuna benzedi. Genetikbilimciler bir embryodan en az sekiz kopya üretilebileceğini açıkladılar.

Roslin Enstitüsü bir koyunun memesinden alınan hücrenin genetik kodunu başka bir koyundan alınan döllenmemiş yumurtaya aktardı. Kendine özgü kromozom yapısı silinen bu yumurta üçüncü bir koyunun rahmine yerleştirildi ve sonuçta Dolly doğdu. Adını iri göğüslü country müzik sanatçısı Dolly Parton'dan alan kopya koyun aynı zamanda sadece dişilerden doğan ilk memeli oldu.

Ancak Dolly insan geni taşımadığı için, deney henüz tamamlanmış sayılmıyordu. İnsan geni aşılanarak klonlanan beş kuzu geçtiğimiz temmuz ayında dünyaya geldi. Dünya bu kez de Polly, Molly ve diğerleriyle tanıştı...

Başsız kurbağa

Gen mühendisliği alanında bir koyunun kopyalanmasından sonra yılın en müthiş sansasyonu İngiliz bilimadamlarının başı, gövdesi ve kuyruğu olmayan bir kurbağa yaratmayı başarmasıydı. Bath Üniversitesi araştırmacılarından Prof. Jonathan Slack'ın geliştirdiği bu kurbağa embriyosunun sadece kalbi, kan dolaşım sistemi ve istenen organları vardı.

Yani istenen organın yedek parça olarak üretilmesinde büyük bir çığır açıyordu bu deney. İnsan ve kurbağada aynı genler benzer işlevleri yerine getirdiği için bu yöntemle ileride ‘‘başsız insan’’ yaratılması mümkün olabilecek. Bu teknik ve klonlama yöntemi bir arada kullanılarak kalp, karaciğer, böbrek gibi organlar yapay rahim içinde büyütülüp yedek parça olarak üretilebilecek. Organ bağışı için bekleyen hastalar, kendi dokusundan üretilen ısmarlama yedet organa kavuşabilecek. Böylece doku uyuşmazlığı sonucu vücudun organı reddetmesi sorunu da ortadan kalkacak.

Prof.Slack'in yönteminde beyni ve merkezi sinir sistemi olmayan kurbağa embriyoları sadece bir hafta yaşatılıyor. Bu süre içinde embriyo, yasal olarak canlı varlık sayılmasını gerektiren herhangi bir gelişme göstermiyor.

Maymuna kafa nakli

Amerikalı bilim adamları bu yıl sağlık ve tıp alanında müthiş buluşlar yaptılar. İnanılmaz başarılardan biri de bir canlıdan diğerine kafa nakli yapılmasıydı. Bilim adamları iki maymunun kafalarını değiş tokuş ederek tıpta bir devrime imza attılar. Büyük yankı uyandıran deney Case Western Reserve Üniversitesi'nden Prof. Robert White başkanlığındaki ekip tarafından Ohio'da makak maymunları üzerinde gerçekleştirildi. Kafaları değiştirilen maymunların dışarıdan gelen uyarılara verdikleri tepkilerde hiçbir bozulma meydana gelmedi, uyku düzenleri değişmedi. Ses ve gürültüye tepki veren maymunlar sinir sistemleri mükemmel işlediği için tıptı eskisi gibi yemeye ve içmeye devam ettiler. Maymunlar bir hafta yaşadı. Amerikalı bilim adamlarına göre bu deney en geç 25 yıl içinde insanlara da uygulanabilecek. Vücudun büyük bölümünün yaralandığı durumlarda hastaya pek çok organ nakli yapılması yerine, sağlam kafaya uygun beden takılacak.

İnsan ömrü uzayacak

İNSAN ömrünü yüz yılın ötesine taşımayı öteden beri aklına koymuş olan bilimadamları bu yıl içinde şaşırtıcı keşiflerde bulundular. Bu keşifler insanın yaşam süresini belirleyen bir gen ve bir enzimle ilgiliydi. İşte iki önemli keşif:

1- Genetik saat; Telomeres İnsanın yapı taşlarını oluşturan kromozomlarda saklı telomeres adlı enzim, insanın bilimsel kader çizgisinin belirlenmesi açısından müthiş bir keşif oldu. Kromozomları taşıyan DNA sarmalını dış etkenlere karşı koruyan telomeres insan yaşlandıkça bir çeşit kimyasal reaksiyondan geçerek fitil gibi yanmaya başlıyor. Telomeres yanıp bittiğinde ‘‘genetik saat’’ duruyor ve insan yaşamı sona eriyor.

Şimdi bilimadamları bu bulgu temelinde, insan yaşamını ölçmek üzere bir test oluşturmaya çalışıyorlar. 5 yıl içinde geliştirilmesi beklenen genetik test aracılığıyla telomeresteki erime ölçülerek bir insanın ortalama ömrü yaklaşık olarak tahmin edilebilecek.

2- Yaşlılık geni; P21 Tıp çevrelerinde olay yaratan bir buluş daha... New York'taki Brown Üniversitesi'nden Dr.J.P.Brown ve ekibi yaşlılığa neden geni keşfettiklerini geçen ağustos ayında dünyaya ilan ettiler. ‘‘P21’’ adlı bu gen ortadan kaldırılınca hücrelerin yaşam süresi uzuyor ve yaşlılık gecikiyor. Hücrelerin kaç kez bölüneceğini bu gen belirliyor. Bu genin etkilediği hücreler belirli miktarda bölündükten sonra ölüm sürecine giriyorlar.

Şişmanlık virüsü bulundu

İNSANLARIN sadece kalıtım veya oburluk yoluyla şişmanlamadığı da bu yıl ortaya çıktı. Amerikalı bilimadamları şişmanların yüzde 15'inin solunum yoluyla vücuda giren Ad-36 virüsü yüzünden kilo aldığını tespit ettiler. Virüs yüzünden şişmanlayan hastaları iyileştirecek aşının iki yıl içinde geliştirilmesi bekleniyor. Tavuklar üzerinde yapılan deneylerde insandan alınan Ad-36 virüsünün enjekte edildiği tavukların şişmanladığı görüldü.Daha sonra şişman hastalar teste tabi tutuldu ve her beş şişmandan birinin bu virüs yüzünden kilo aldığı anlaşıldı.

Beşinci tat keşfedildi

TATLI, ekşi, tuzlu ve acıdan sonra insan damağının ayırtedebildiği beşinci bir tat daha bu yıl içinde keşfedildi. 30 yıldır insanın tat alma mekanizmasını inceleyen Miami Üniversitesi'nden iki araştırmacı, gıda sanayi tarafından yıllardır kullanılan monosodyum glutamat (MSG) adlı maddenin beşinci bir tadı içerdiğini tespit ettiler ve su tada Japonca'da ‘‘nefis’’ anlamına gelen ‘‘umami’’ adını verdiler. İnsanın çok sevdiği ete benzer bu tat, elma, domates, mantar ve patateste blunuyor.

Genetik by-pass

Amerikalı araştırmacılar genetik mühendisliğine yepyeni bir anlayış getirerek tıp dünyasında çığır açtılar. Kalp hastalarına müjde niteliğindeki yeni tedavi yönteminde damarları tıkanan kalbin by-pass ameliyatı ile düzeltilmesi yerine genetik müdahaleyle kendi kendine iyileşmesi sağlanıyor. Genetik müdahale sonunda kalbin sağlıklı dokuları istenilen şekilde değişikliğe uğradı. Yani by-pass ameliyatı yapılmadan tıkanan kalp damarlarının hemen yanında sağlıklı açık damarlar oluşturuldu.

Yapay kan için dev adım

Bilim adamları geçen yıl tütün bitkisinden insan kanındaki hemoglobin maddesini üretmeyi başardılar. Fransız araştırma enstitüsü görevlisi Michael Marden, kana kırmızı rengini veren hemoglobin maddesinin tütün bitkisine bazı bakterilerin aşılanıp işlemden geçirilmesi sonucunda elde edildiğini söyledi. Grubu bulunmayan yapay kan bu yüzden herkese uygun olacak.

Hastalıklara anında teşhis

Avustralyalı bilim adamları 10 yıl süren gizli bir araştırma sonunda bil8888888m hastalıklara anında tanı koyan müthüş bir cihaz geliştirdi. Küçük bir hesap makinesi boyutundaki cihazı Sidney'deki Molekül Mühendisliği Teknoloji Araştırma Merkezi araştırmacılarından Bruce Cornell başkanlığında bir ekip geliştirdi. Nanomachine adlı cihaz hastadan alınan birkaç damla kan veya vücut sıvısını analiz ederek hastalık taraması yapıyor. Birkaç dakika içinde tamamlanan tıbbi testler sonucunda belirli bir şikayetle gelen hastaya hiç yanılgısız tanı konuyor.

Kanser tedavisinde büyük umut

Bilim adamları bu yıl insan vücudunda kanser oluşumunu önleyen bir gen keşfettiler. Yeni keşif amansız hastalığın kalıtımsal olabileceğini de ilk kez kanıtladı. Newsweek dergisinin haberine göre, p53 adlı bir gen kanser katili olarak işlev yapıyor. Yani p53 geni sağlıklıysa kanser tümörlerinin yayılmasını önlüyor, kromozomlarda mevcut değilse veya zarar görmüşse kansere yakalanma riski artıyor.

Mars fethedildi

Uzayın fethi yolunda Ay'a ayak basılmasından sonraki en büyük adım Mars'a uzay aracı gönderilerek atıldı. ABD, bağımsızlık günü olan 4 Temmuz'da Pathfinder (Kaşif) adlı uzay aracını dünyadan 497 km uzaklıktaki Mars'a indirdi.

Mars'ın mineral ve atmosferik yapısını irdeleyen Kaşif, Kızıl gezgenin dünya ile ikiz planetler olabileceği yolunda bulgular saptadı. Kaşif, toprak ve gaz analizleri yaparak Mars'ın jeolojik oluşumu ve atmosferin yapısıyla ilgili bol miktarda bilgi ve fotoğraf gönderdi.

NASA bilim adamları Kaşif'in gönderdiği bilgi ve fotoğraların Mars'la ilgili şimdiye kadar edinilen bilgileri temelden değiştirdiğini, Mars'ın tarihini yeniden yazdığını açıkladılar.

Kaşif'in başarılarından en önemlisini ise Kızıl gezegene insan gönderilmesi için en gerekli bilgileri toplaması oldu. Yani Kaşif'in seyahati bir açıdan Mars'a insanlı uçuşun ön provası oldu. İnsanlı uçuş için gerekli bir çok deney bu sırada yapıldı, önceden kestirilemeyen sorunlara yanıt bulundu.

Jupiter'in uydusunda su bulundu

NASA bilim adamları insanoğlunun bilgi dağarcığını Jupiter'in uydusu Europa'yla ilgili yeni keşifler yaparak zenginleştirdi. Güneş sistemindeki en büyük gezegenin yörüngesine giren Galileo uzay aracı gönderdiği çok net fotoğraflarla Europa'nın sırlarını deşifre etti. Fotoğrafları inceleyen uzmanlar Europa'nın yüzeyinin dev okyanuslarla kaplı olduğunu ve bu okyanusların da ince bir buz tabakası ile örtülü olduğunu saptadılar. NASA uzmanlarına göre, buzun altında tuz ve başka kimyasal maddeler bulunuyor. Su ve kimyasal maddeler açısından böylesine zengin bir eriyik ise hayatın başlaması için son derece elverişli bir ortam oluşturuyor. ABD yine bu yıl uzayın derinliklerini keşfetmek amacıyla güneş sisteminin altıncı gezegeni olan Satürn'e Cassini adlı uzay aracını gönderdi.

Işınlama mucizesi

Uzay Yolu dizisinde izlediğimiz ışınlama sonunda bu yıl gerçek oldu. Bilim adamları ışık parçacığını bir yerden başka bir yere ışınlamayı başardı. Avusturya'nın Innsbruck Üniversitesi araştırmacıları foton olarak adlandırılan ışık parçacıklarını A noktasından B noktasına kopyaladılar. Anton Zeilinger başkanlığındaki araştırma ekibinin yaptığı deney sırasında A noktasındaki ışık parçacığı tamamen yok olurken foton aynı anda hiçbir fiziki bağlantının olmadığı B noktasında belirdi. Yani A noktasında ortadan kaybolan foton, radyo veya optik dalgalara dönüşmeden birkaç metre uzaklıktaki B noktasına taşındı. Yakında atom ve moleküllerin de aynı yöntemle taşınması denenecek. Avusturyalı fizikçilerin bu deneyi sonunda gelecekte insanın bir mekandan başka bir mekana ışınlanması gündeme geldi.

Medeniyetin kıyamet günü

2000 yılına girerken yaşanacak bilgisayar kaosu, 1997'nin en çok tartışılan teknoloji konusu oldu. Şimdiden dünyayı bir panik havası sardı. Çünkü takvimler 1 Ocak 2000'i gösterdiğinde, eski yazılımlara sahip birçok bilgisayar sadece son iki rakamı okuduğundan bu tarihi 1 Ocak 1900 olarak okuyacaktı. Bu nedenle iletişimden ulaşıma, sağlıktan sanayiye, bankacılıktan ulusal savunmaya kadar bilgisayar sistemine bağlı tüm sektörlerde kaos yaşanacaktı. Önde gelen bütün dergi ve gazeteler, 1997 yılı boyunca 2000 kaosunu kapak ve manşet yaptı. Hepsi de türlü çeşitli felaket senaryolarını sayıp döktüler. Hatta Amerikan Newsweek Dergisi daha da ileri giderek, 1999'u 2000'e bağlayan gece yaşanacak kaosun medeniyeti çökertebileceğini iddia etti. İnsanların hayatta sahip oldukları herşeyi, işlerini bile kaybedebileceklerini ileri süren dergi, bilgisayar kıyametinin ABD'ye en iyimser tahminle 600 milyar dolara malolacağını hesapladı.

Şoförsüz otomobil

California'da 21'nci yüzyılın ulaşım araçları ve yolları tanıtıldı. Şoför olmadan bilgisayar aracılığıyla gidebilen otomobil özel bir otoyol üzerinde yol alıyor. Ulusal Otomatik Karayolu üzerinde yapılan deneme sürüşleri büyük hayranlık uyandırdı. Bu sistemde yüksek teknoloji ürünü birçok cihaz kullanılıyor. Öncelikle otomobillere bazı ek parçalar konuyor. Böylelikle sürücüye hiçbir iş kalmıyor. Otomobil herşeyi kendisi ayarlıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!