Kardak’a giderken benzini kredi kartıyla aldık

Güncelleme Tarihi:

Kardak’a giderken benzini kredi kartıyla aldık
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2010 00:00

Poyrazköy Davası’nın tutuksuz sanığı Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen savunmasında, “Kardak Kayalıkları’nda Yunan bayrağını Türk bayrağı ile değiştiren 2 kişi burada yargılanıyor. Birisi Ercan Kireçtepe, diğeri ben. Botların benzin parasını Kireçtepe’nin kredi kartıyla ödedik. Şimdi hepimiz burada terörist olduk” dedi.

Haberin Devamı

MAHKEMEYE TEK TİP KIYAFETLE GELDİLER / FOTO GALERİ

ADLİYEYE BÖYLE GELDİLER / WEB TV 

Türkşen’in bu sözleri emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ile bazı sanık ve dinleyicileri ağlattı.

AMİRALLERE Suikast ve Kafes Eylem Planı davalarıyla birleştirilen Poyrazköy Davası’nın İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün yapılan duruşmasında, tutuksuz sanıklarından Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen’in savunması başta emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü olmak üzere bazı sanık ve dinleyicileri ağlattı. Savunmasına Namık Kemal’in “Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tak arar, herkese gelmez bela erbabı istihkak arar” dizeleriyle başlayan Türkşen, “31 Ocak 1996’da sabaha karşı Kardak Kayalıkları’nda Yunan bayrağını Türk bayrağı ile değiştiren 2 kişi burada yargılanıyor. Birisi Ercan Kireçtepe, diğeri ben. Biz buraya nasıl geldik, bilemiyorum” dedi. Kardak’a giderken ödemesini kendilerinin yaptığı 16 milyon 730 liralık (16 lira 73 kuruş) fişi mahkeme heyetine gösteren Türkşen, o günü şöyle anlattı:

Kardak kumanyası peynir ekmek

“Özden Örnek komutanımızın 2005 yılındaki emriyle yazdığım, Kardak Kayalıkları hatıratımı okuyunca bizden neden terörist çıkmayacağını anlayacaksınız. 30 Ocak 1996’da saat 21.33’te biz cebimizden verdik o botun benzin parasını. Şu an burada bulunan Ercan Kireçtepe’nin kredi kartıyla o gece benzin aldık. Kredi kartının slipi de burada. Herkes cebindeki parayı çıkardı, bakkaldan ekmek arası peynir aldık. O gece 01.40’da da adaya çıktık. Biz şimdi burada yargılanıyoruz. Güven Erkaya o gece aradı ve ‘Evladım, daha hazır değil misiniz?’ diye sordu. Tabii Tansu Çiller de onu sıkıştırıyor. Ben nasıl ‘Komutanım benzin yok’ diyeyim. Biz Ercan Kireçtepe’nin kredi kartıyla benzin aldık ve öyle gittik. Tabii herkes bizim yerimizde olmak için nelerini vermezdi?

/images/100/0x0/55ea796df018fbb8f88250fb

Hepimiz terörist olduk

Sonra bir şey oldu. Aradan 13 yıl geçti. Herhalde bizim Deniz Kuvvetleri’nin şebeke suyuna bir şey kattılar. Hepimiz burada terörist olduk. Levent Bektaş, ‘Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil’ demişti. Bektaş’a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim. Bunu yapanlar hesabını verecek.”

Gözyaşlarını tutamadı

Türkşen’in savunması sırasında Feyyaz Öğütçü, gözyaşlarını gizlemek için önce güneş gözlüğünü taktı. Kendisini tutamayan Feyyaz Öğütçü, cebinden çıkardığı mendille yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.

Çuval başıma geçti

Tutuksuz yargılanan Mustafa Turhan Ecevit de davanın bir sınav olduğunu söyleyip, “Allah beni bu sınavdan namerde muhtaç olmadan muvaffak etsin” deyince sanık yakınları da “Amin” diyerek karşılık verdi. Ecevit, “2001’de, bir daha kahpelikler olmasın, çuval olayı ve benzerleri yaşanmasın diye Bağdat’a gittim. Yıllar sonra çuvalın benim başıma geçirileceğini ve asıl hainlerin içimizde olduğunu bilmeden” dedi. Ecevit, savcıların kendinden önce ölmesi halinde onlara hakkını helal etmeyeceğini belirtti.

Kahraman mı, hain mi?

AKŞAM Gazetesi köşe yazarı Serdar Akinan, 27 Nisan 2009’da ‘Kahraman mı, hain mi?’ başlıklı yazısında isim vermeden bu olayı şöyle anlatmıştı:
m Yunanistan, İkizce olarak bilinen Kardak kayalıklarına bayrak dikmiştir. Ankara’da tarihi bir toplantı yapılmaktadır... Başbakan Çiller kayalıklara çıkılması emrini verir... Bu karar ‘Yunanistan’la savaş’ demektir... Bir diplomat Yunanistan’ı ‘savaş çıkartmadan yenecek’ son derece zekice bir öneride bulunur. Yunanistan askeri İkizce’nin Türkiye’ye yakın olan adasına çıkmış ve bayrak dikmiştir. Bizim Yunanistan’a yakın olan adaya bayrak dikmemiz meseleyi çözer... Gözler masadaki Oramiral’e döner. Güven Erkaya gülümser, “Bizim çocuklar 24 saat içinde bayrağımızı oraya diker.”
m SAT timleri Bodrum’a gitmek için hazırlanır ve neredeyse bir TIR dolusu malzeme ile Yeşilköy askeri havalimanına gelir. C-130’un pilotu bidonları fark eder, ‘Bunlarda ne var?’ diye sorar. SAT’lar, “Benziiiin...” derler, “Zodiak botların kıçında motor var ya... Onları çalıştırmak için lazım olan benzin.”
m Pilot gülmez, ‘Uçağa alamam’ der. SAT’lar, çaresiz, o benzinleri dökerler. Bodrum’a inerler ama Kardak’a çıkacak benzinleri yoktur. Gümüşlük yolunda gece yarısı bir benzinci bulurlar. Yanlarına her şey almışlardır ama nakit almamışlardır. Tim komutanlarından biri, cebinden kredi kartını çıkartır. Ve yüzlerce litre benzin alır. Kardak’a o benzinle çıkılır.

Armalı muvazzaflara alkış

AMİRALLERE Suikast ve Kafes Eylem Planı davaları ile birleştirilen Poyrazköy Davası dün başladı. 11 tutukludan 9 muvazzaf asker, Hasdal Askeri Cezaevi’nden getirildi. Kelepçe takılmayan tutuklu muvazzaf askerlerin tümü de Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nın armasının bulunduğu aynı renk ceket giydi. Askerler cezaevi aracından inerken yakınları alkışladı. Davanın tutuklu emekli sanıkları Levent Bektaş ile Ergin Geldikkaya da adliyeye cezaevi aracı ile getirildi. Aralarında Tuğamiral Levent Görgeç’in de bulunduğu tutuksuz sanıklarının bir kısmı da Merkez Komutanlığı’na ait araçla geldi, hâkim ve savcıların kullandığı protol kapısından adliyeye girdi. Tutuksuz sanıklardan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ise avukatı ile birlikte adliyeye girdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!