10 yıl yemeden içmeden yaşayan adam!

‘‘HİÇ öyle şey olur mu? Bir insan 10 yıl bir şey yemeden-içmeden yaşayabilir mi?’’ diye soranlara, 12 yıl hatta 15 yıl yaşayan bile var dersek sakın şaşırmayın!..‘‘Peki.. kimdir bu kişi?’’ diyeceksiniz. Efendim, hangi birisi o kadar çok ki... Hani bir fıkra var ya... Lazın biri Almanya'da otobanda ters yola girmiş. Havadan trafiği kontrol eden helikopterdeki polisler de, olayı görüp, anons etmişler; - Dikkat dikkat... Adamın biri ters yola girdi her an kaza olabilir, dikkat dikkat adamın biri ters yola girdi...Ters yola girenin kendisi olduğunun farkına varmayan bizim Laz, bakmış ki karşıdan bir değil birden fazla araç geliyor, dayanamayıp kafayı helikoptere doğru kaldırarak seslenmiş;- Hanci birisu, hanci birisu... bir sürü bir sürü... Tıpkı fıkrada olduğu gibi, hangi birisi, 5-10 yıl hatta 15 yıl hiçbir şey yemeden ve içmeden yaşayanların sayısı o kadar çok ki?KİMDİR BU KİŞİLER?Kamu kurumlarının inşaatlarını yapan şirketlerin çok özel bir durumları var. Bu şirketler, inşaat 5 yıl devam ederse 5 yıl, 10 yıl devam ederse 10 yıl, ortaklarına kazanç, kár payı ya da temmetü dağıtamıyorlar. Nedenine gelince, yürürlükteki mevzuata göre, Maliye'nin olayda ‘‘örtülü kazanç dağıtımı’’ bulunduğu yolundaki yorum ve uygulaması buna engel. Düşünebiliyor musunuz? Şirket 10 trilyon kazansa dahi, ortaklarına kár payı olarak 1 lira dahi dağıtamıyor. Öte yandan, hakedişi ya da avansı aldığında, fon payı dahil yüzde 5,5 vergiyi peşin peşin ödüyor. ‘‘Yüzde 5,5'da nedir ki?’’ demeyin, içinde inşaat maliyetlerinin de olduğu brüt gelirden yüzde 5.5 kesiliyor. Düşünebiliyor musunuz? Adam 1 trilyon TL. hatta 10 trilyon TL. kazanan inşaat şirketinin, yüzde 90 hisseye sahip ortağı. Kendisi, eşi ve çocuklarının yeme, içme, giyim, eğitim, sağlık, yakıt vs. harcamaları nedeniyle paraya ihtiyacı var. Şirket o güne kadar trilyonluk kár elde etmiş ancak inşaat devam ettiği için gidip şirketinden, kára mahsuben 10 milyar TL. dahi alamıyor. Şirketin yaptığı inşaat devam ettiği sürece örneğin 10 yıl boyunca, şirket ortağı ve ailesinin; yemeden, içmeden, çocukları okumadan, giyinmeden, hastalanmadan yaşadığı varsayılıyor!.. Bu kısıtlama, bazı firmaların naylon fatura yoluna başvurmalarına, bazılarının ise cari hesaplar yoluyla ‘‘örtülü kazanç’’ riskini göz önüne alarak şirketten para çekmelerine neden olabiliyor. Ondan sonra da, ayıkla pirincin taşını...ÇÖZÜM YOLU NE?Yukarıdaki anlamsız uygulamaya, biran önce son vermek gerekiyor. Aslında sorun, bugünün değil yılların sorunu... Bundan dört yıl önce, Maliye Bakanlığı'nda, üst düzey yetkililere, Türk Müteahhitler Birliği temsilcileri ve dönemin Maliye Bakanı'nın da hazır bulunduğu toplantıda, sorunu ve çözüm yolunu gösteren bir raporu sunduğumda, konuya olumlu yaklaşıldı. Bakan sorunun bir genel tebliğ ile çözümlenmesi talimatı verdi. Ancak, tebliğ nedense yayınlanmadı. Geçenlerde, İNTES'in İstanbul'da düzenlediği bir toplantı öncesi verilen kokteylde, şu andaki Maliye Bakanı'na, inşaat 10 yıl sürüyorsa, kár dağıtılmaması nedeniyle ortakların 10 yıl adeta yemeden içmeden, birşey almadan yaşantısını sürdürebilmesinin imkansız olduğunu söylediğimde ‘‘Haklısınız, bu yanlışı düzeltmemiz lazım, yasa değişikliği olmadan da bunu çözebiliriz’’ şeklinde yanıt verdi... Özetle, olaya ve soruna her Maliye Bakanı olumlu yaklaşıyor, ‘‘hemen çözelim’’ diye söz veriyor ancak sıra çözüme gelince, sıfıra sıfır elde var sıfır...Bu olay son derece önemli. Mükellef, vergisini ödediği parasına 8-10 yıl dokunamıyor. Dokunursa da, ceza kesiliyor. Maliye biran önce tebliğ yayınlar ve ödenen peşin vergiye (stopaja) isabet eden kazancın dağıtılmasına olanak sağlarsa, sorun çözümlenir...