Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

‘In’ iken ‘out’ oluverdi

Korkmaz Yiğit, Alaattin Çakıcı'dan sonra ‘‘gündemi yaratan adam’’ oldu. Korkmaz Bey, Çakıcı kasetinden önce İstanbul sosyetesinin en aranan ismiydi. Yani ‘‘in’’di. Kasetten sonra ise ‘‘Very out’’ oluverdi. Etrafındaki iki büklüm kalabalık dağıldı, karşılaştığı insanlar aniden omurgalıymış gibi dik durmaya başladılar, hatta yukarıdan eleştirel gözlerle onu süzme yarışına girdiler. Korkmaz Bey, medya dünyasına yeni el attığı günlerde kendisinin müthiş bir yalancı olduğu üzerine yakın çevresinden bilgiler sızıyordu.

Benim gözlediğim kadarı ile zaten dost çevresi de şüpheli isimlerden oluşmuştu. Erol Evcil'le çok samimi, kara para kralı Niso'ya (Nesim Malki) çok yakın, Şükrü Karahasanoğlu ile sıkı fıkı, Kemal Gülman ve Zeynel Abidin Erdem'le ortak. Bazı bürokratlara ve belediye başkanlarına verdiği çok ehven fiyatlı milyon dolarlık evleri sayesinde inşaatların imar, ruhsat v.s izinlerini aldığı bu işleri çok iyi ayarlaması sayesinde başarılı müteahhitler arasına girdiği konuşulmaktaydı. Hele her saniye santaj yaparak hükümeti düşürmek isteyen bir parti liderinin, İstanbul'daki ilçe belediye başkanının kendisi veya damadı veya ailesinden birinin üstüne kayıtlı ben diyeyim bir, siz deyin iki hatta üç ev. Allahtan ben dedikoduyu hiç sevmem. Bir de sevsem neler neler yazarım.

DEPREM GELİYOR

Şimdi bunları neden yazdığımı düşünenler olabilir. Efendim, yakında hükümet düşse de düşmese de yine 5 derecede bir deprem olacak. Nedeni basit; bundan bir müddet önce, yükselen değerimiz daha hapishane hayatıyla tanışmadan, emniyet güçleri Yiğit'in işyerine bir baskın düzenlemişti. Yiğit'in muhasebe kayıtlarına ve tüm disketlerine ve kağıt üstünde özel hesaplarına el konmuştu. Yiğit artık çok mutlu. Yıllardır sağa, sola dağıttığı rüşvetler peş peşe piyasaya çıkacak.

Düşünün, SİT alanı olan yere aniden izin çıkıyor. Korkmaz Yiğit'in inşaatlarının yoğun olduğu bölge Etiler ve Ulus. Yeşil Vadi (Yeşil Vadi'deki ortakları ise meşhur Casa uçaklarını Türkiye ye getiren Zeynel Abidin Erdem), Adomi Nova. Platin inşaatlarına yıllardır başlanamadı. Halbuki çoğu yerler şimdiden satıldı. Korkmaz Bey, inşaatlarına tek bir çivi çakmıyor, ama paralar banka hesaplarına yatıyor. Korkmaz Yiğit izin almak için kimbilir eski iktidarlarda kimlere rüşvet dağıtmış tek tek ortaya çıkacak...

Başlangıçta, daire alanlar istedikleri zaman alamadıkları dairelerine ödedikleri bu paraları çok büyük faizlerle geri alabiliyorlardı. Bu da piyasada bilindiği için, millet parasını Korkmaz Yiğit'e teslim etmekten çekinmiyordu. Fakat şu anda herkes panikte. Korkmaz Bey'e borç veren tefecilerde de durum aynı.

ZATEN YARI ÖLÜ

Adamı ölümle tehdit etseler ne farkeder? Zaten yarı ölü. Bildiğim kadarıyla Çakıcı'nın ilk telefonundan sonra Yiğit'e bir başörtülü kadın gider ve kesekağıdının içinde 300 bin dolar verir. Karşılığında da iki kat ister. Korkmaz Yiğit bir katı ayırmıştır. Ama korkar ve iki katı teslim eder. Buraya kadar Yiğit suçsuzdur. Korkmaz Yiğit hırsının kurbanı olur ve şeytana uyar. Çakıcı'yı arar ve ‘‘Size bir kat hediye ediyorum’’ der ve isteklerini sıralamaya başlar.

Bana bu hikayeyi anlattıklarında daha olaylar zinciri patlamamıştı. Yakın çevresi tarafından bu hikaye anlatılmaktaydı. Yani Yiğit, kasetteki kadar masum değil.

Şimdi Yiğit'in bürosunda el koyulan disketlerde bu tür bağışlarda bir bir kayıt edilmiş.

Malum, birileri zangır zangır titriyor. Herhalde sorgulamada önce bunlar araştırılacak. Yiğit'in kara para trafiği su yüzüne çıkacak. Yiğit'le elele iş çeviren ellerde şimdi giderek artan bir sıcaklık hissi var. ‘‘Yapanın yanına kâr kalanlar cumhuriyeti’’nde bizim bürokratlarımızın ya karıları zengindir, ya da aile büyüklerinin çoçuklarından gizledikleri çıkınları ortaya çıkar. Tabii Milli Piyango'dan çıkan büyük ikramiye de mutlaka bizimkilerden birinde bulunur.

BANKAYI BOŞALTTI

Korkmaz Bey bir anda ortada dolar milyarderi havasında dolaşmaya başlayınca arkasında Yahudi sermayesi (Haham'ın parası) ve Topal'dan sonra kumarhaneler kralı olduğu söylenen Sudi Özkan'ın servetinin bulunduğu konuşuldu. Şimdi anlaşılan bir şey var ki hovardalık yaptığı, paraları saçtığı zamanlarda en büyük tahribatı bankasını soyarak yapmış. İşi sesizce temizlemek de devlete kalmış. Böyle biri az kaldı medya imparatoru da olacaktı. Gazeteleri geri vermek zorunda kaldı. Sahibi olduğu televizyon kanalları sayesinde istediklerini anlatabildi. Çünkü, eğer televizyonu olmasaydı, bu kasetleri diğer kanallarda yayınlatamama ihtimali vardı. Keşke yürekli davranıp canlı yayına çıksaydı. Ona soru yöneltmek isterdim.

Temiz toplum başka bahara

Korkmaz Yiğit ile ilgili geçmişte ne yazdım diye uzun süre aradım. Meğerse sadece iki satır yazmışım. Bir ara, Adnan Kaşıkcı'nın eşi Türkiye'de Liz Taylor'la bir gece tertip edip Çeçenler'e yardım kampanyası yaptı. Silah tüccarının karısının, ‘‘iyi kalpli meleği’’ oynaması beni çok eğlendirmişti. Ben de dayanamayıp o geceye katılmıştım. Sonra Kaşıkçı'nın karısı geceden kaçar gibi ayrılmış ve ben de tüm bunları, geceye katılanları kaleme almıştım:

‘‘Geceye İstanbul sosyetesinin yeni yükselen değerleri de renk katmıştı. Korkmaz Yiğit, Ali Balkaner ve Halit Cıngıllıoğlu'nun eşlerinin taktığı mücevherler komşu masalarda çok konuşuldu. Ama Semra Özal'ın küpeleri bütün mücevher tutkunlarını susturdu. Semra Hanım'ınkiler o kadar muhteşemdi ki ‘Sahici mi, imitasyon mu?' diye iddiaya girenler bile oldu. Ben ‘sahici' diye tutturdum. Acaba Semra Hanım'ın günahını mı aldım?’’

İşte Mesut Bey'in korkusuzca üstüne gittiği çeteler daha başlangıçta onun kafasını koparmak için devreye girdiler. Tabii muhalefet lideri Baykal mutlu. Hayatında ikinci kez Tansu'yu kurtarma şerefine nail oldu. Laf üretmekten başka bir iş bilmeyen Baykal'a ‘‘bravo’’. Gensoru önergesini Mesut Yılmaz'ı dinlemeden imzalaması kendisine çok puan kaybettirdi... Çeteler ve Tansu şimdi ellerini ovuşturuyor. Mesut Bey'in hataları olmuş olabilir. Ama bir gerçek var ki Türk kamuoyu ilk kez sorulara cevap verme yürekliliği gösteren bir Başbakan'a kavuştu. Süleyman Bey gibi ‘‘verdimse verdim’’ diyebilirdi.

BABA ÇOK MUTLU

Şu anda Baba çok mutlu. Eline geçen bu fırsatı değerlendirecek. Tam da ona yakın kesimin yaramazlıkları su yüzüne çıkarken. Temiz topluma kavuşma hayallerimiz gene bir başka bahara kaldı. Malki cinayetinde iktidarın ortağı olan Baykal, sanki o günlerde her hangi bir olayın çözümlenmesi için savaş verdi. Sadece Tansu Hanım'ın isteklerini yerine getirdi. İş Bankası'nda partisinin yönetim kurulu üyeleri sorumlululukları olduğu halde, Erol Evcil'e verilen kredilere bir tek muhalefet şerhi koymadılar. Baykal'ın partisinin yönetim kurulu üyeleri, defalarca uyarılmalarına rağmen yan gelip oturdular. Acaba, kendi başbakan yardımcısıyken Garipoğlu ile ilgili MİT dosyaları elden ele dolaşırken, partisinin kurucu başkanı Mustafa Kemal'in gururu Sümerbank özelleştirilirken, bu bankayı satın alan Garipoğlu'nun gariplikleri Günaydın Gazetesi'nde dizi olurken yüreyi sızlamadı mı?

Baykal'ın ayıbı

Deniz Baykal, Korkmaz Yiğit-Alaattin Çakıcı kasetini dinlemesine rağmen Korkmaz Yiğit ile olan randevusunu iptal etmedi. 1.5 saat görüştü. Bu görüşmeyle ilgili tek kelime etmiyor. Yiğit ile görüşürken bu tutumu gösteren Baykal, Mesut Bey'in savunmasını bile dinlemeden, onunla perşembe günü yapacağı görüşmeyi hemen iptal etti. Bu tutum biraz komik ve ayıp değil mi?

Gelirken iki gazete alıver

Korkmaz Yiğit, kendisiyle ilgili yazdığım küçük bir haberden sonra benimle tanışmak istedi ve beklemediğim bir dost ortamında yanıma gelip konuşmaya başladı. Eşi Azbiye, beni görür görmez öpüverdi. Sonra niye öpüldüğümü yazımı tekrar okuyunca anladım. Yazımda Azbiye hanımın mücever zevkini methetmişim. Bir ara Yiğit her şeyi alırken eşiyle ilgili iki espri gündemdeydi. Korkmaz Bey evden çıkarken eşine ‘‘Bu akşam sana ne alayım?’’ der. Eşi de ‘‘iki gazete’’ cevabını verir. Akşam eve dönen Yiğit yatağın üstüne Milliyet ve Yeni Yüzyıl'ın hisse senetlerini atar. Fısıltı gazetelerinde, Azbiye Hanım'ın kocasının hırsını pekiştirmek için onu ‘‘az bile, az bile’’ diyerek işe uğurladığı konuşulmaktaydı.



Yazarın Tüm Yazıları