Grip ve nezle olana antibiyotik gerekmez

Soğuk algınlığı ve gribin tedavisinde çok sık yapılan bir yanlış var: Antibiyotik kullanmak! Antibiyotiklerin virüslere etkili olmadıkları bilinmesine rağmen bu hata hep yapılıyor.

Burnu akan, gözü yaşaran, hapşırıp aksıran, öksürüp tıslayan, yorgunluk, kemik-kas ağrıları, boğaz yanması gibi sorunlardan yakınanların çoğuna antibiyotik veriliyor. Ne var ki gereksiz antibiyotik kullanımı nedeniyle karaciğer ve böbrek hasarları oluşabiliyor.

HEPİMİZİN evi veya işyerinde soğuk algınlığı ile uğraşan biri var! Grip, soğuk algınlığından biraz daha tehlikeli bir durum. Ne iyi ki soğuk algınlığı kadar sık görülmüyor. Soğuk algınlığında kırıklık, halsizlik, yorgunluk, eklem ve kas ağrıları yanında hafif bir ateşe de rastlanabiliyor ama özellikle burun akıntısı, boğaz yanması gibi problemler soğuk algınlığında ön plana çıkıyor.

Geçenlerde ağır bir soğuk algınlığı nedeniyle, neredeyse 5-6 gün evinden bile çıkamayan yazar Oray Eğin soruyordu: "Nezleye, gribe çare bulamayan modern tıp, kansere nasıl çare bulacak?"

GRİBİN ÇARESİ VAR MI

Oray Eğin çok haklı! Soğuk algınlığı ve grip sorununun bugüne kadar çözülememiş olması modern tıp için ciddi bir ayıptır! Kanserden organ nakline kadar birçok alanda inanılmaz mucizelere imza atmayı becerebilen modern tıp, sıra soğuk algınlığı ve gribe gelince sınıfta kalmıştır. Bunun birçok nedeni var ama en önemlilerden birini hemen açıklayalım: Sorunun kaynağında bu iki hastalığı oluşturan virüslerin dünyanın en akıllı, en sık kılık değiştiren canlıları olması yatmaktadır! Grip ve nezle virüsleri kadar yapı ve şekil değiştiren, ilaçlara karşı süratli direnç oluşturabilen organizma azdır. Bu virüslerin, tedavi araçlarına (yani antiviral ilaçlara) çok kısa bir sürede direnç oluşturdukları, yani bu ilaçlara karşı "koruma kalkanı" meydana getirdikleri biliniyor.

Soğuk algınlığı ve gribin tedavisinde çok sık yapılan bir yanlış var: Antibiyotik kullanmak! Burnu akan, gözü yaşaran, hapşırıp aksıran, öksürüp tıslayan, yorgunluk, kemik-kas ağrıları, boğaz yanması gibi sorunlardan yakınanların çoğuna antibiyotik veriliyor. Bu hataları bazen biz doktorlar da, eczacılar da yapabiliyor. Ne var ki gereksiz antibiyotik kullanımı yalnız ekonomik kayıplara değil, biyolojik problemlere de yol açıyor. Her şeyden önce antibiyotik tedavisi ile vücudun doğal biyolojik dengesini kuran faydalı mikropların çoğu ölüyor. Antibiyotiklere bağlı karaciğer, böbrek hasarları oluşabiliyor. Çok daha tehlikeli olanı ise bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucu gelişen antibiyotik direnci problemi. Birçok mikrop bu lüzumsuz antibiyotik kullanımları sonucunda antibiyotiğe karşı direnç kazanıyor. İleride bu antibiyotik çok lazım olduğu zaman, direnç nedeniyle tedaviye yanıt alınamıyor. Hayatı tehdit eden kan zehirlenmeleri oluşabiliyor.

Lütfen hiçbir zaman, özellikle nezle, grip olunca doktorunuz önermedikçe antibiyotik kullanmayın. Doktorunuz önerdiğinde de gerekli olup olmadığı konusunu tartışmaktan korkmayın. Özellikle basit üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu kez soğuk algınlığından kaynaklanabildiğini daima hatırlayın. Gereksiz antibiyotik kullanımının ileride kullanacağınız antibiyotik kartlarınızın sayısını azaltacağını, sizi savunmasız, silahsız bırakacağını bir kenara not alın.

(Dr. Evren Altınel’e teşekkürler)


KALSİYUM DESTEKLERİ: EN İYİSİ HANGİSİ

Kalsiyum desteği satın alırken dikkat edilecek en önemli nokta o ürünün içerdiği "saf kalsiyum" miktarıdır. Saf kalsiyum, vücudunuz tarafından emilip kullanılabilen kalsiyumun toplam miktarını tanımlar. Kalsiyum desteklerinin etiketinde, içerdiği saf kalsiyum miktarı belirtilmiştir. Bazı markalar yalnızca, tablet başına toplam kalsiyum miktarını (miligram cinsinden) yazar. Bu değer, kalsiyum ile onun bağlandığı karbonat, sitrat, laktat veya glükonatın ağırlığıdır.

Bir destek ürünün ne kadar saf kalsiyum içerdiği besin değeri listesinde yer alır. Kalsiyum için, günlük değer yüzdesi, 1 mg saf kalsiyumu temel alır. Buna göre, günlük değer yüzdesindeki her yüzde 10, 100 mg saf kalsiyuma karşılıktır (0.10x1.000 mg=100 mg). Örneğin bir kalsiyum desteğinin günlük değer yüzdesi yüzde 60 ise 600 mg saf kalsiyum içeriyor demektir (0.60x1.000=600 mg). Biz en çok sitrat tozunu tavsiye ediyoruz. (Kalsiyum sitrat)

SATIN ALIRKEN DİKKAT

Doz içeriğine dikkat edin. Bu sayı, etiket üzerinde belirtilen günlük değer yüzdesine erişebilmek için kaç tablet almanız gerektiğini gösterir. Herkesin, her yaşın ihtiyacı farklı olabiliyor.

Tabletin bozuk veya parçalanmış olmaması açısından standartlara uyuma dikkat edin. Her kalsiyum tableti aynı biyolojik yararı sağlayamayabiliyor.

Ambalajda üretici adı ve marka bulunmayan ürünlere karşı uyanık olun. Markalı ürünlere göre daha ucuz olsalar da bu tip ürünler standartlara uygun üretilmediklerinden nitelikleri bozuk olabilir. Bu durum yavaş çözülmelerine, dolayısıyla da etkilerinin geç ve az olmasına yol açabilir.

Deniz kabuğu, kemik tozu ya da doğal kalsiyum-magnezyum tozu içeren kalsiyum ürünlerinden uzak durun. Bu ürünler, kurşun, cıva, arsenik gibi zehirli maddeleri içerebilir.

"Şelat" tabletlere boşuna fazla para ödemeyin. Daha pahalı olmalarına rağmen diğer kalsiyum içeren tabletlere göre bir üstünlükleri yoktur. Paranız boşa gidebilir.

En iyi kalsiyum kaynaklarının tabletler değil süt ürünleri (özellikle yoğurt, peynir) ve yeşil yapraklı sebzeler olduğunu unutmayın.
Yazarın Tüm Yazıları