Görmek için bakın...

Size bugün bir gerçek öykü anlatacağım...

Bundan dört yıl önceydi...

Ankara'nın İncek banliyösündeki Taşpınar Yolu üzerindeki evde Bayan Nur Bekçi, ailesi ve köpekleri Kaplan yaşıyorlardı...

O gece hava bozuktu, Eylül soğukları başlamıştı...

Nur Teyze eve gelirken (her zaman yapıldığı gibi) sahipleri tarafından çöplüğe atılmış iki köpek yavrusu görmüştü, yağmur yağmaya başlayınca gidip onları oradan aldı, eve getirip bahçenin bir köşesinde, bir kutunun içine koydu...

Danua cinsi Kaplan olup-bitenleri kulübesinden izliyordu. Ona ‘‘Sakın yavruları rahatsız etme’’ diye tembih ettiler...

Gece yatma zamanı Nur Teyze yavru köpeklere süt götürdü...

Ama ikisi de kutunun içinde yoktu...

Çok küçük olduklarından ve henüz yürümeyi bile öğrenemediklerinden ‘‘Bunlar nereye gitti?’’ diye sağa-sola koşuşturdu...

Gözü Kaplan'a takıldı...

Hiçbir zaman yapmadığı bir şeyi yapıyor, kulübenin içinde öyle uslu uslu oturuyordu...

Yaklaştı...

Ve gözlerine inanamadı; Kaplan, iki yavruyu kulübesine taşımış, ayakları ile karnı arasına almış, sanki bağrına basmıştı...

Arada bir çenesiyle onları kendine doğru çekiyordu..

‘‘Acaba kötü bir şey mi yaptım?’’ diye, tedirgin öyle sahibinin yüzüne bakıyordu...

O zaman Nur Teyze Kaplan'a dedi ki:

‘‘Doğrusunu yaptın Kaplan, sağol...’’

*

Elbette doğada insanların kurduğu sosyal düzen yok..

Ama minik minik olaylar, küçük küçük belirtiler, böyle kimi öyküler, hayvanlar aleminde sosyal düzen olmasa da sevginin-şefkatin-merhametin olduğunu göstermez mi?

Sizler bilemezsiniz...

Peki; yavrusunu ağzına alıp köşe bucak saklayan bir kedi ya da annesini ağlayarak çağıran bir köpek yavrusu da görmediniz mi?

İşte bahar geldi...

Yavrularını uçurmak için cıyak cıyak bağıran bir anne serçe de mi yok çevrenizde?

Bence bir daha bakın...

Göreceksiniz...


Karabüklü işadamının İstanbullu evlatları

Karabüklü işadamı Çağrı Güleç, tam bir hayvansever. Fabrikasının sahipsiz hayvanları barındırmak açısından çok müsait bir yer olduğuna kanaat getirince, köpek evlat edinmeye karar vermiş. Güleç'in İstanbul Ataşehir'deki Kadıköy Hayvan Barınağı'ndan evlat edindiği 9 köpek, şimdi Karabük'teki yeni yuvalarında tam bir aile ortamında yaşıyor. Çağrı Güleç, bize köpeklerini anlattı.


Fabrikamızda daha önce 14 köpek bulunuyordu. Köpekler, farklı zamanlarda yaşamlarını yitirince yeni köpek aramaya başladık. Firmamızın İstanbul ofisindeki Serkan Bey, bize kendisine gelen bir elektronik postadan söz etti. Sahipsiz köpeklerin toplanıp bakıldığı Ataşehir'deki bir merkezden, isteyenlerin buradan beğendiği köpeği ücretsiz olarak evlat edinebildiğinden bahsediliyordu. İnternet sitesinde (www.kopegim.com) tüm köpeklerin resimleri mevcuttu.

Serkan Bey, Ataşehir'deki Kadıköy Hayvan Barınağı'ndan Saadet Çakıroğlu'yla irtibata geçti. Ataşehir'deki merkezden 9 köpek seçerek bizim adımıza ayırdılar. Bir Collie kırması, bir Kangal, bir Kafkas Çoban var. Diğer altısı kırma. Kamyonlarımızdan biriyle Karabük'e getirdik.

KÖR KÖPEK ZEYNEP

Serkan Bey köpekleri seçmeye gittiğinde Zeynep isimli Collie kırmasını görmüş ve çok sevmiş. Bu cinsin gözlerinin ışığa karşı aşırı duyarlı olduğunu ve Zeynep'in ışıkta fazla kalmaktan dolayı kör olduğunu öğrenince de çok üzülmüş. Özel bakıma ihtiyaç duyduğunu düşünerek, onu da 9 köpeğin arasına ilave etmiş. Zeynep'i burada herkes çok seviyor.

‘Fabrikada köpeklerimizle ilgilenen bir bakıcımız var. Onlara günde üç defa yemek ve su veriyor, kulübelerini temizliyor. Köpekleri bahçede dolaştırıyor.

Karabük'ün hemen yakınında bulunan Bulak Köyü kökenli olduğumuz için çocukluğumuzdan beri kedi, köpek ve at gibi hayvanlarla beraber büyüdük. Büyüklerimiz bize hayvan sevgisi aşıladı. Yeni gelen 9 köpeğimiz için bütün aile seferber oldu. Zaten hepimiz, evlerimizin bahçesinde en az bir kedi veya köpek besliyoruz.

Uygun ortamı bulunmayan insanlar, köpek evlat edinmek istemeyebilir, onları hoş karşılayabiliyorum. Yalnız, imkanları müsait pek çok fabrika sahibinin, bizim yaptığımızı kolaylıkla yapabileceğini düşünüyorum.’


SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA


Veteriner Hekim Talat GÜLBAY


Kuşlar hastalıklarını gizler


Bizim bir muhabbet kuşumuz var. Bazen 1 hafta kafesinden çıkmıyor, ötmüyor. Bunun nedeni ne olabilir?

-Muhabbet kuşlarının normal aktivitesinin azalması, sıkça rastlanan bir rahatsızlıktır. Kuşlar, diğer evcil hayvanlardan farklı olarak hastalık belirtilerini gizler. Aksi takdirde, sürüdeki diğer kuşlar tarafından saldırıya uğramaktan korktukları, hastayken bile sağlıklı görünmeye çalıştıkları düşünülür. Bu nedenle evcil hayvan olarak kuş besleyenlerin çok dikkatli olmaları gerekir. Kuşlarda hastalık belirtisi olarak dikkati çekecek değişiklikleri şöyle sıralayabiliriz: Gözlerde akıntı, gözlerin parlaklığında azalma, göz etrafında oluşan şişikler, gözleri kapama, burun akıntısı veya tıkanması, aksırma, baş tarafındaki ya da arka bölgedeki tüylerin kirlenmesi, iştahın azalması ya da tamamen ortadan kalkması, kuşun yemi yutamayarak geri çıkarması, kanatların sarkması, tüylerin kabarması, kilo kaybı, denge problemleri, ayaklarda ve eklemlerde oluşan şişlikler, dışkı miktarında ve yapısında değişiklikler oluşması... Özellikle mevsim dönümlerinde, kuş besleyenlerin daha da dikkatli olmaları gerekir, zira kuşlar ısı ve nem değişikliklerine aşırı duyarlıdır. Yukarıda saydığımız belirtilere rastlamanız halinde, hiç vakit kaybetmeden kuşunuzu kafesi ile birlikte bir veteriner hekime götürmelisiniz.


PAKO’ya mektuplar


Bize hayvan değil haysan desinler


Sevgili kardeşim Pako,

Adımı bildiğini biliyorum. Sizin gazetenizde benimle bir söyleşi yapılmıştı. Yanımda babam da vardı. Ben Candaş... Babam Hadi Çaman'la birlikte Deniz Feneri adlı oyunda sahneye çıkıyoruz. Ne mutlu bize ki, sen gazetende, ben sahnemde insanlara ve de kardeşlerimize ulaşabiliyoruz. Ben ‘‘hayvan’’ sözcüğünü kullanamam, çünkü babam çok kızar. O, bu sözcüğün dilimizde genellikle çok kötü anlamlarda kullanılması nedeniyle, ‘‘hayvan’’ yerine ‘‘haysan’’ dememi istiyor. ‘‘Gerçek insan olanlar, bundan böyle size böyle hitap etsinler oğlum,’’ diyor. Hele bugünlerde; ‘‘Savaş! Savaş!’’ diye çığırtan Amerikalılara çok öfkeli. O yüzden bir de ben üzmek istemem. Kimselere söyleme ama inanır mısın Amerikan kökenli bir haysan olduğum için, zaman zaman ben bile babamın gözüne bakamıyorum. Bundan sonra sana sık sık yazmayı düşünüyorum. Sen de yazarsan çok sevinirim. Bu vesileyle sana geçmiş olsun diyor, annenin ve babanın ellerinden ve senin gözlerinden öpüyorum.

Kardeşin Candaş
Yazarın Tüm Yazıları