Global şirketlere güvenmiyoruz

ÖNÜMÜZDEKİ 28 Nisan günü İstanbul’da bir konferans verecek olan Nobel ödüllü iktisatçı Profesör Joseph Stiglitz, ‘90’ların Yükselişi’ kitabının önemli bir bölümünü Enron skandalına ayırmış.

‘Enron 90’ların öyküsü haline geldi... Aşırı serbestleşmenin, muhasebe hilelerinin, kurumsal açıkgözlülüğün ve bankalarla yapılan suç ortaklığının öyküsü.’ diyor.

Stiglitz’e göre küreselleşme dünyayı kuşattıkça, Enron da küreselleşmeyi kuşatmış ve dünyayı küreselleşmenin karanlık yönleriyle tanıştırmış.

Neredeyse sıfırdan, yıllık kárı 101 milyar dolara ulaşan Enron neticede çöktü, yok oldu...

Ama dünyada hem global şirketlere, hem de Enron yöntemlerini kullanan CEO’lara duyulan güveni de önemli derecede sarsttı.

Dünya Ekonomik Forumu yaptırdığı son kamuoyu araştırmasıyla Enron sonrası global şirketlere güveni ölçmüş.

Araştırma GlobeScan şirketi tarafından 20 ülkede, 19 bin kişiyle yapılmış.

Elimin altındaki araştırmaya bakıyorum.

Türkiye açısından ilginç bir tablo koymuş ortaya.

Türkiye’de global şirketlere güven 2000 yılında yüzde 50.

Enron skandalının patlak vermesinden sonra Ağustos 2002’de güven neredeyse yüzde 50 azalmış ve yüzde 26’ya düşmüş.

2003 verilerinde ise yüzde 32.

2002’ye oranla az da olsa yükselişte.

Tabloya dikkat ettiniz mi?

Global şirketlere en güvenmeyen ülkeler Türkiye, Arjantin, Rusya...

Ciddi ekonomik krizler geçirmiş ülkeler yani...

Global şirketlere en güven duyan ülkenin de Güney Afrika olması oldukça ilginç.

Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmasında bizi ilgilendiren diğer bir tablo da, hükümetlere duyulan güvenle ilgili olanı.

Türkiye yine en alt sıralarda.

Aralık 2000’de hükümete duyulan güven yüzde 61 oranında iken, iki yıl sonra dramatik bir şekilde düşerek Ağustos 2002’de yüzde 13 olmuş.

2003’te ise yüzde 54’e fırlamış.

Bu tabloda da hükümete duyulan güvende Rusya Türkiye gibi alt sıralarda.

Araştırmayı gerçekleştiren GlobeScan’ın Başkanı Doug Miller güven meselesine son derece önem veriyor.

‘Globalleşmeden hükümetin üstlendikleri role kadar geniş bir yelpazede kamuoyunun davranışını yönlendiren en önemli şey güvendir’ diyor.

Tanıtım demek para demek

GEÇENLERDE Avrupa Birliği’nin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış olan Vikont Etienne Davignon’u İş Yatırım’ın akşam yemeğinde dinledik.

2003’te ‘Yılın Avrupalısı’ seçilen Davignon’a göre, Türkiye’nin AB’ye üyeliği artık ütopik bir mesele değil.

Üyelik ‘ütopik’ olmasa da Davignon’a göre, Avrupa kamuoyunun kafasında Türkiye konusunda üç temel soru işareti var:

Ülke yeterince istikrarlı mı?

Türkiye’nin nüfusuyla AB’nin en kalabalık ülkesi olması durumu ve Müslüman kimliği.

Davignon’un söyledikleri arasında birşeyin altını önemle çizmek istiyorum.

‘Türkiye’yi tanıtın. Ülkenizi, kim olduğunuzu Avrupa kamuoyuna gösterin. Tanıtım için para harcayın’ sözlerinin üzerinde bence önemle durulması gerek.

Tanıtım için gerekli herşeyin yapılmadığı kanaatindeyim.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtıma ayırmış olduğu 40 ila 50 milyon dolarlık bütçenin yanısıra Başbakanlığın 2004 Aralık ayına kadar lobilicik ve tanıtım için ayırdığı 10 milyon dolar var.

Bu bütçe yeterli mi?

Bir süre önce Erkut Yücaoğlu başkanlığında kurulmuş olan Tanıtım Konseyi bakanlık tarafından yeterince destekleniyor mu?

Bildiğim kadarıyla Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Tanıtım Konseyi’ne pek de sıcak bakmıyor.

Oysa Konsey’de Yücaoğlu’nın önemle vurguladığı gibi bir ‘gönüllü ordusu’ var.

Bakanlığın koordinasyonunda bu insan potensiyeline sahip konsey faal bir duruma geçirelemez mi?

Zeugma Sergisi’ni baltalamaktan vazgeçin

BU sütunlarda Gaziantep ve İstanbul’da yapılması planlanan Zeugma Sergisi’ne sıkça değiniyorum bildiğiniz gibi...

Serginin hem Türkiye’nin, hem Gaziantep’in tanıtımı için gerekli olduğuna yürekten inandığım için.

Zeugma mozaiklerinin NATO Zirvesi için İstanbul’a gönderilmesine karşı çıkan bazı Gaziantepliler mahkemeye başvurup Gaziantep Müzesini mühürletmişlerdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı bir üst mahkemeye başvurarak kararın iptalini istedi.

Karar perşembe günü verilecek.

Bu arada serginin sponsorluğunu üstlenen Packard’ın ekibine karalama anlamsız bir şekilde devam ediyor.

Cumartesi günü bir gazetede çıkan habere göre Zeugma mozaikleri ‘limon sandıklarında’ taşınacakmış.

İnsaf...

Sergi işini gönüllü üstlenmiş olan Profesör Nurhan Atasoy bu kadar asılsız haber, bu kadar direnme karşısında bıkmış durumda.

Atasoy’un verdiği bilgiye göre, mozaiklerin konacağı sandıklar taşınacak her grup mozaik için İtalyan restoratör Roberto Nardi tarafından teker teker çizilip marangoza veriliyormuş.

Sandıklar özel bir ağaçtan da imal ediliyorlar.

Daha önce de yazdım.

Nardi, suyun altından çıkan mozaikleri restore eden dünyaca ünlü bir uzman.

Mozaiklerin zarar görmesine hiç izin verir mi?

Doğrusu Gaziantep’te bu olup bitenlerin ardında bir bit yeniği varmış gibi geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları