GeriSeyahat Gizemli köyler, görkemli konaklar, azametli bir tarih GüneydoÄŸu’ya gidilir, hem de düÅŸünmeden
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gizemli köyler, görkemli konaklar, azametli bir tarih GüneydoÄŸu’ya gidilir, hem de düÅŸünmeden

Gizemli köyler, görkemli konaklar, azametli bir tarih GüneydoÄŸu’ya gidilir, hem de düÅŸünmeden

Uzun yıllar, turizmin üvey çocuÄŸuydu. Hiç şımartılmadı, şımarmaya pek fırsatı da olmadı. Zorlu coÄŸrafyası, imkansızlıkları, göçleri, acıları ve yalnızlığıyla, GüneydoÄŸu birkaç yıl öncesine kadar, turistler için ‘’korku’’ uyandıran, sakınılan bir bölgeydi, ‘’öteki Türkiye’’ydi... Sarsıntılı yılların ardından, burası bir film setine çevrildi. O güne dek bilmeyenler ve bilmek istemeyenler, sonunda o gizemli köylerle, görkemli konaklarla, azametli bir tarihle ve ‘’egzotik’’ halklarla tanıştılar. Kendi toprağının ve insanının cahili olanlar, yabancılardan çok sonra, geç de olsa GüneydoÄŸu’yu keÅŸfetti. Bu ülkenin sahip olduÄŸu en büyük iki hazinenin; kültürel zenginlikle gerçek konukseverliÄŸin cevherinin bu bölgede olduÄŸu fark edilmiÅŸti artık.Hava kararınca seyahat edilmediÄŸi, adım başı kimlik kontrolünün yapıldığı günlerden bugüne bölgede çok ÅŸey deÄŸiÅŸti. GüneydoÄŸu bugün hálá hem göçü, hem de geri dönüşleri yaşıyor. Kendi halkı kendi toprağına dönmeye baÅŸladı bile. Artık GüneydoÄŸu’nun, diÄŸer bölgelerden geri kalır yanı yok. ÖrneÄŸin, bir Mardin modasıdır gidiyor. Åžaşırmamalı, masalları kim sevmez? Kentin teraslarından birinde durunca, kendinizi Mezopotamya Ovası üzerinde, bir güvertede sanırsınız. TaÅŸ evlerin kenti sarıdır, tıpkı kokusu çarşısından yayılan leblebisi gibi... Mardin’den biraz uzaklaşınca, kuÅŸ uçmaz kervan geçmez bir coÄŸrafyada terk edilmiÅŸ köyleri, sessiz manastırlarıyla Midyat, zamanın durmuÅŸ olduÄŸu kuÅŸkusunu uyandırır. Kıraç topraklara yayılmış Tur Abdin köylerinin bekleyiÅŸi, biraz da bereketli Dicle Vadisi’nin keyfini sürememiÅŸ, neredeyse yarım asırdır her sabah sulara gömülme kabusuyla uyanan Hasankeyf’in çaresizliÄŸini andırır. O, bir taraftan turistlerini bekler, bir taraftan da üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan baraj projesinin sonucunu. Ya kadim kent Diyarbakır? Bir kent bu kadar mı karakterli olur? Ve karanlıklardan silkinip kendisine ışık dolu bir yol açmak için bu kadar kararlı? Son yıllarda, kendi küllerinden dirilen Diyarbakır, bölgenin tarihine ve kültürüne en çok sahip çıkan kenti. Genç ruhu, yazar ve çizerleriyle, GüneydoÄŸu’nun nabzının attığı yer. GüneydoÄŸu’ya gidilir... Hem de ikinci bir kez daha düşünmeden...Ä°deal zaman nisan sonu ve mayıs ayı boyunca ya da eylül ortasından ekim sonuna kadar. ÖrneÄŸin nisan ayında Diyarbakır’da ortalama sıcaklık 14 iken mayısta 20 dereceye çıkar. Eylülde 25 derece olan sıcaklık ekimde 18 dereceye düşer. 95 km. güneydeki Mardin’de de çok farklı deÄŸil.GEREKLÄ° TELEFONLARMardin Belediyesi 0482 212 13 48 Mardin Turizm Danışma Mardin Valilik Binası Kat 2, YeniÅŸehir, 0482 212 74 06, www.mardin.gov.tr Mardin Devlet Hastanesi 0482 212 24 95 Midyat Belediyesi 0482 462 29 80 Hasankeyf Belediyesi 0488 381 20 01 Batman Belediyesi 0488 213 27 59 Batman Ä°l Kültür Müdürlüğü 0488 213 27 59 (237) Batman Emniyet Müdürlüğü 0488 213 90 92 Batman Devlet Hastanesi 0488 221 14 44 Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediyesi 0412 229 48 80 Diyarbakır Ä°l Turizm Müdürlüğü 0412 221 78 40 Diyarbakır Turizm Danışma 0412 221 78 40- 0412 221 21 73. Diyarbakır Tanıtma Kültür ve YardımlaÅŸma Vakfı Bölgesel harita ve Diyarbakır hakkında her türlü bilgi ve CD’ler. 0412 228 35 55 Diyarbakır Devlet Hastanesi 0412 228 96 42 Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü 0412 228 95 10 Nasıl gidilirMardin- Midyat yoluna girmeden önce, iki seçeneÄŸiniz olduÄŸunu bilmelisiniz. Biri doÄŸuya doÄŸru Ömerli üzerinden giden 70 km.’lik tekdüze yol, diÄŸeriyse 40 km. daha uzun olan, kuzeye doÄŸru Savur’a çıkan ve daha sonra doÄŸuya Midyat’a devam eden güzergah. Ä°ki yol da asfalt ve ikisi için de Mardin merkezden tabela var. Midyat’a acele gitmek istiyorsanız, merkezden Ömerli/ Midyat tabelasını, ilginç duraklarda mola vererek yol almak içinse, önce Midyat tabelasını, 10 km. sonra da yolun solundaki Savur tabelasını takip etmelisiniz. Önce Mardin’e 47 km. mesafedeki Savur var. Buraya Mardin’in nefes alan, sulak topraklı kırsalı demek yanlış olmaz. Ceviz aÄŸaçlarının, üzüm baÄŸlarının olduÄŸu, meyvelerin sebzelerin yetiÅŸtiÄŸi Savur, bölgenin vahası adeta. 15 Ekim’den itibaren baÄŸbozumu zamanı. Savur’a vardığınızda, iki yere uÄŸrayabilirsiniz. Biri, emekli öğretmen Ä°sa Bey’in, kiÅŸniÅŸli alabalığıyla ünlü, bahçe içindeki lokantası. DiÄŸeriyse Öztürk ailesinin turistlere açık olan, tipik Mardin evleri mimarisindeki muhteÅŸem evi. Nevin Öztürk’ün iki asırlık evinde kahve içebilir, yöresel yemekleri tadabilir ve hatta programınıza uyarsa bir gece burada konaklayabilirsiniz. Nevin Hanım son derece kibar ve biraz da utangaç olduÄŸundan, siz ilgilenmezseniz aile yadigarı eÅŸyalarını göstermez. Ama mutlaka kendisine evi birlikte dolaÅŸmayı teklif edin; kar beyazı, dantelli sedirler, pirinç karyolalar ve tavan arasından çıkarılıp tamir edilen antika sandalyeler sadece ender parçalar olmalarıyla deÄŸil hikayeleriyle de dikkatinizi çekecek. Nevin Hanım’a bir akrabasının uzun uÄŸraÅŸlardan sonra çıkardığı aile aÄŸacını sorun. Bu köklü Midyatlı ailenin köklerini incelemek size ilginç gelebilir. LABÄ°RENTLER ÅžEHRÄ°Savur’a 10 km. mesafede, eski adıyla Kıllıt, yeni adıyla Dereiçi Köyü var. Tamamıyla taÅŸ evlerden oluÅŸan ve bir kilisesi bulunan bu eski Süryani köyü, yıllardır bir hayalet köy görünümünde. Bazı harap evlerde hálá yaÅŸanıyor, bazıları ise restore edilip kapısına kilit vurulmuÅŸ. Yurtdışında yaÅŸayan ve 20 küsur yıl sonra köyüne gelerek, metruk evinin tamiratıyla uÄŸraÅŸan Süryaniler’e rastlayabilirsiniz. ‘’Sırrını Surlarına Fısıldayan Åžehir: Diyarbakır’’, ‘’Diyarbekir diyarım, yitirmiÅŸem yanarım’’ ve son çıkan ‘’İsyan Sürgünleri’’ adlı kitapların yazarı Diyarbakırlı Åžeyhmus Diken’in bir gazeteci dostuna anlattığı, yıllar öncesinden bir olay, bu Süryani köyünde geçer. Diken, köyde Muhtar Cercis’le dere aÄŸzında oturup, köy ÅŸarabı içmektedir. Birden, köyden bir ezan sesi yükselir. Åžeyhmus Diken ÅŸaşırır: ‘’BildiÄŸim kadarıyla köyünüzde Müslüman yok. Bu cami ve ezan neyin nesi?’’ diye sorunca, Cercis ironik bir tavırla açıklar durumu: ‘’Devletin iÅŸidir, bilinmez. Bir de müezzin atadılar. Orası da Tanrı’nın evi. Bazen ayıp olmasın diye, biz Süryaniler gidip hocanın arkasında saf tutuyoruz.’’ Dereiçi’nden, Åženköy üzerinden devam ederek, 50 km. sonra Midyat’a varılır. Eski Midyat’a 2 km. mesafede Estel, yani yeni yerleÅŸim var. Burada Arapça da konuÅŸuluyor. Midyat’ın merkezinde ilerlerken, burası ilk bakışta, bir tepenin yamacına kurulmuÅŸ olan Mardin kadar etkileyici görünmez. Ancak köhne sokaklardan ve yıkık dökük binaların arasından geçerken, ikinci bir bakışla, aslında Midyat’ın eski kısmının bir bütün olarak ne kadar çarpıcı olduÄŸunu fark edersiniz. En doÄŸrusu, bu labirentler ÅŸehrini yürüyerek gezmek. Midyat, eskiden bir Süryani yerleÅŸimiydi ancak zaman içinde fazlasıyla göç verdi. Burada gecelemeseniz bile, Midyat’ın tek konaklama yeri Devlet Konukevi’ne (0482 464 07 19) uÄŸrayın. Hem bu muhteÅŸem binayı görmeli, hem de terasından Midyat’ı seyretmelisiniz. Buradan Midyat ve yaÅŸamı hakkında baÅŸka bir perspektif elde edeceksiniz. Usta bir taÅŸ işçiliÄŸiyle yapılmış bu eski Süryani evi, otele çevrilmeden önce çok iyi bir restorasyon görmüş. Evin sahibi, nasıl olmuÅŸsa bu muhteÅŸem yapıyı satmaya razı olmuÅŸ. Terası, uçsuz bucaksız bir coÄŸrafyada, yıldızların altında Midyat manzarasına karşı oturmak için ideal. Odalar zeminden ısıtmalı ve bir oda 1948 tarihli. GüneydoÄŸu’da önemli yaÅŸam alanları olan damlar burada da yaz aylarında canlanır. Her evin damında, en az bir taht vardır. Damlarda biberler, pestiller kurutulur, akÅŸamüstleri tahtlarda sohbet edilir ya da sıcak yaz akÅŸamlarında yıldızların altında uyunur. Mardin ve Midyat’ta, göçlerin ardından geriye kalan Süryaniler’in çoÄŸu, 2 bin 500 yıllık bir zanaat olan telkariyle geçiniyorlar. Telkari, tamamıyla el iÅŸi olan bir gümüş iÅŸleme sanatı. Gümüş, ince tel halinde dökülüyor, bükülerek küçük motifler yapılıyor ve bu motiflerin biraraya getirilmesiyle, farklı takılar ve dekoratif eÅŸyalar ortaya çıkarılıyor. Gerçekten de bu köklü deneyimi miras almış Süryaniler’in elinden çıkan telkarideki işçilik çok çarpıcı. Mardin ve Midyat’ta göç iki türlü de yaÅŸanıyor. Evlerini terk eden Süryaniler olduÄŸu gibi, yavaÅŸ yavaÅŸ, yıllar sonra bölgeye geri dönenler de var. Devlet Konukevi gibi bir baÅŸka görkemli binada, bir zamanlar askeri hastane olan Eski Hastane’de, 25 yıldır oturan Alptekin ailesi, Midyat’ı hiç bırakmayan Süryaniler’den. Müsait olduklarında, meraklıların bu asırlık binayı gezmesine izin veriyorlar. MARDÄ°N- MÄ°DYAT EŞİĞİMidyat’tan doÄŸuya, Ä°dil’e devam eden yol, 24. km.’de sola ayrılır. Yaklaşık 2 km. içerideki Deyrülumur (Mor Gabriel) Manastırı (09:00- 11:30 ile 13:00- 16:30 arası açık. 0482 462 14 25, 0482 462 12 57), Midyat güzergahının dışında sık uÄŸranan duraklarından biri. 1606 yıllık bu haÅŸmetli manastırda, sizi bu çevreden ya da Nusaybin’den gönüllü gençler gezdirir. Sabah 5’te baÅŸlayan pazar ayinleri, seyretmek ya da katılmak isteyen herkese açık. Ayin yerindeki, 150 yıllık, gümüş kaplama, el yazması Ä°ncil, 1991’de Iraklı bir ressamın duvarlara yaptığı resimler ve manastırın kibrit çöpünden yapılan ve beÅŸ yılda tamamlanan maketi görmeye deÄŸer. Manastırda bulunan din adamlarının mezarlarının küçük boyutlarda olması, bir saygı göstergesi olarak, sandalyeye oturtularak gömülmüş olmalarından kaynaklanıyor. 14 rahibe ve iki rahibin yaÅŸadığı manastırda, rahibeler ziyaretçilerle sosyalleÅŸmemeyi tercih ediyorlar. Önceden haber verirseniz, bir ihtimal bu büyülü ortamda bir gece geçirebilirsiniz. Midyat’a baÄŸlı, her biri bir tepe üzerine kurulu Tur Abdin köyleri, yani ‘’Mardin- Midyat eÅŸiÄŸi’’, vakti olan ve sıradanın dışına çıkmak isteyenlerin keyif alacağı bir bölge. Midyat’a yakın olmalarına raÄŸmen, haritalarda bulmakta zorlanacağınız bu köyler, kuÅŸ uçmaz kervan geçmez bir coÄŸrafyadaki terkedilmiÅŸlikleriyle, uzaktan olduÄŸu kadar yakınlaÅŸtığınızda da gizemlerini koruyor. Midyat’tan doÄŸuya, Ä°dil yönüne doÄŸru çıkar çıkmaz, eski Midyat’ın içinden sapan toprak yol, bir süre sonra asfalta dönüşür ve 13. km.’de Gülgöze’ye ulaşır. Eski adıyla Ayn Wardo, yeni adıyla Gülgöze Köyün’deki küçük Mar Had BÅŸabo Kilisesi’nin alçak kapısı dev bir anahtarla açılıyor. Anahtar, köyde yaÅŸayan Ä°manuel’de. Bu küçük kilisenin, maÄŸara tarzı, labirentli odaları, alçak geçitleri, giriÅŸ kapısı ve dev anahtarı, neredeyse gerçeküstü. Köyün papazı hastalanıp Amerika’ya gittiÄŸinden, ÅŸimdilik ibadet için komÅŸu köyden papaz çağırıyorlar. Köyde fazla yaÅŸayan yok ancak genç yaÅŸta köyden yurtdışına gidenlerin bazıları, ÅŸimdi evlerini tamir ettirmek için dönüyorlar. Tur Abdin köyleri içinde, 1990’larda tamamıyla boÅŸaltılmış ortaçaÄŸ köyü Ä°zbırak (Zaz) ve Anıtlı (Hah) da uÄŸramaya deÄŸer. Tur Abdin köylerinin en uzak ancak en ilginçlerinden biri olan Anıtlı’da, 4. yüzyıla ait Meryem Ana (El Hadra) Süryani Kilisesi görülmeli. Her yıl 15 AÄŸustos’ta, Ä°stanbul, Ä°sveç ve civardan Süryani aileler ibadet etmeye geliyorlar. Ä°zbırak, Midyat’ın kuzeydoÄŸusunda, Dargeçit yönünde 21 km. mesafede. Anıtlı ise Ä°zbırak’tan biraz sonra saÄŸa ayrılan sapaktan 5 km içeride.MAYINLI TOPRAKLARMidyat’ın 50 km. güneyindeki Nusaybin’e inerek, buradan tekrar 55 km. mesafedeki Mardin’e dönebilir ya da kuzeye çıkarak Hasankeyf ve Batman üzerinden 200 km. mesafedeki Diyarbakır’a ulaÅŸabilirsiniz. Midyat’tan Hasankeyf 45 km. Batman’ın 30 km. kuzeyinde, Diyarbakır- Bitlis yolunda ve Batman Çayı üzerindeki, dillere destan Malabadi Köprüsü oldukça görkemli. Renkli taÅŸlarla inÅŸa edilmiÅŸ, tek kemerli köprü, 1147’den kalma.Nusaybin- Midyat güzergahı, yemyeÅŸil bir yol. Bir yanında akan ‘’Beyaz Su’’ yani Çatak Çayı ile birlikte kıvrıla kıvrıla devam ediyor. Tepelerde, boÅŸaltılmış ya da terkedilmiÅŸ köyler var. Mardin ve Midyat’la karşılaÅŸtırıldığında, Nusaybin’in özgün bir karakteri yok. Karakterini daha çok çarşısı ve dükkanlar belirliyor. Suriye ve Ä°ran’dan gelen parlak kumaÅŸların ve puÅŸuların satıldığı dükkanlara, gruplar halinde bölgenin kadınları ve tek tük turist uÄŸruyor. Elektronik eÅŸya dükkanları da oldukça yaygın. Türkiye- Suriye sınırında, çarşıdan yürüyerek sadece beÅŸ dakika mesafede, sınır insanları birbirlerini karşılıyor ve uÄŸurluyorlar. Nusaybin’in merkezindeki Mor Yakup Manastırı, Mor Åžabo ve 11 öğrencisinin ÅŸehitliÄŸine kadar Mecusi tapınağıydı. Manastır, M.S. 328 yılında tapınak kalıntıları üzerine, Mor Yakup’un ölümünden sonra, adına ithafen inÅŸa edilmiÅŸ. 19. yüzyıla kadar rahiplerin yaÅŸadığı, çarpıcı bir taÅŸ işçiliÄŸine sahip manastırda, Mor Yakup’un türbesi var. Nusaybin’den kuzeybatıya Mardin’e devam eden yol üzerinde, kilometreler boyunca çit, Türkiye ile Suriye arasındaki mayınlı toprakların birkaç adım ötede olduÄŸuna iÅŸaret eder. Nusaybin’den 20 km. mesafedeki, OÄŸuz Köyü sapağını atlamayın. Bir zamanlar eski Mezopotamya bölgesinin en ünlü kenti olan Dara, Büyük Ä°skender’le Dara’nın savaşına da sahne olmuÅŸ. Ä°pek Yolu üzerindeki, Darius’un antik kentinin harabeleri bugün OÄŸuz Köyüy’le içiçe. Köyün çocukları, buraya gelen çoÄŸunluÄŸu yabancı turiste harabeleri gezdiriyorlar.MARDÄ°NAyaklarının dibinde sarı bir deniz gibi Mezopotamya Ovası Mardin’in ayaklarının dibinde uzanan, bereketli Mezopotamya Ovası, adeta sarı bir deniz gibidir. GüneÅŸe tapan putperestler de burada yaÅŸadı, Müslümanlar da, Hıristiyanlar da (Süryani, Ermeni, Katolik, Protestan)... Göçebe aÅŸiretleri de oldu Mardin’in, yerleÅŸik halkları da... Diller, dinler, mezhepler, camiler ve kiliseler, manastırlar ve medreseler bu kentte, birbirlerinden bir sokak ötede varoldular. Bugün Mardin’in nüfusu Türkler, Araplar, Kürtler ve Hıristiyan Süryaniler’den oluÅŸuyor.Kentte yapıların hepsinin yüzü güneye, Mezopotamya’ya bakıyor. Kent turuna Cumhuriyet Meydanı’ndan baÅŸlayabilirsiniz. Meydandaki otoparkın hemen üzerindeki Mardin Müzesi (Halk Kütüphanesi binası, Meydanbaşı, 0482 212 16 64), burada sergilenen, M.Ö. 4 binden M.Ö. 7. yüzyıla kadar olan döneme ait eserlerin yanısıra aslında eski bir konak olan, etkileyici binasıyla da vakit ayırmaya deÄŸer. Biri arkeolojik diÄŸeriyse etnografik iki salonun bulunduÄŸu müzede Sümer, Asur ve Urartu dönemlerine ait eserlerle birlikte Yunan ve Roma dönemi heykel ve sikkeleri de sergileniyor. Nusaybin yakınlarında yapılan bir kazıda çıkarılan Asur dönemine ait buluntular da burada görülebilir.Müzenin hemen bitiÅŸiÄŸindeki, Mardin’in en büyük kilisesi olan Meryem Ana Kilisesi kısmen yıkık ancak içeri girebilirseniz, kemerleri, duvarlarda aziz portrelerini ve Meryem Ana ikonunu görebilirsiniz. Buraya yakın, iki daha küçük kilise var. Åžar Mahallesi’ndeki, Kırklar Kilisesi’nde (Mor Behnam, 0482 212 10 39), akÅŸamüstü beÅŸ civarında, Ortodoks Süryaniler’in ayinini seyredebilirsiniz. 5. yüzyıldan kalma yapı, bugün Mardin Metropolitlik Kilisesi. 400 yıllık ahÅŸap mihrap kapıları, 1500 yıllık kök boyalı baskı perdeleri, taÅŸ oymacılığı ve avludaki çan kulesi dikkat çekici. Kapısı çoÄŸunlukla açık olan kilise, yüksek duvarların arkasında kaldığından önünden geçip gitmemek için, başınızı gökyüzüne kaldırıp çan kulesini arayın. Papaz Gabriel Akyüz, kilise ya da Süryanilik hakkında bilgileri memnuniyetle veriyor. Cumhuriyet Meydanı’nın güneyindeki Latifiye (Abdüllatif) Cami, 1371 tarihli. Minber ve mahfili, Selçuklu ahÅŸap işçiliÄŸinin özgün örneklerinden olan ve doÄŸudaki taç kapısı dikkatinizi çekecek cami, Mardin’deki en iyi korunmuÅŸ yapılardan biri. Mardin merkezde göreceÄŸiniz tabela kirliliÄŸi ve betonlaÅŸma, kenti güneyden, uzaktan seyrederken hissettiÄŸiniz heyecanı alıp götürse de, yer yer rastlayacağınız ihtiÅŸamlı, taÅŸ binalar bu hayal kırıklığını bir ölçüde azaltacaktır. Ana cadde olan 1.Cadde’den ilerlerken, kuzeyde, üç kemerli cephesiyle, güzel bir konak göreceksiniz. Buradan birkaç yüz metre ileride, Medrese Mahallesi’nin kuzeyinde, 1385 tarihli Zinciriye (Sultan Ä°sa) Medresesi var. Yukarıya çıkıp, Mardin üzerinden Suriye’yi seyredebilirsiniz ya da Åžar Mahallesi’nin dar sokaklarına inerek abbaraların altından geçebilirsiniz. Subari, Sümer, Babil, Mitani, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdani, Selçuklu, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safavi ve Osmanlı dönemlerine ÅŸahit olan Mardin Kalesi, ovadan 1000 metre yükseklikte. Cumhuriyet Meydanı’nın doÄŸusunda, Mardin’deki camilerin en eskisi olan Ulu Cami, 12. yüzyıl ArtukoÄŸlu yapısı. Avlusundaki asmaların gölgesi, sıcak günlerde mola vermek için bire bir. Latifiye Camii ile Ulu Cami arasında Mardin’in çarşıları var. Kentin batısındaki, 15. yüzyıla ait yapı Kasım PaÅŸa (Kasımiye) Medresesi, günbatımı için en güzel noktalardan biri.SÃœRYANÄ°LER’İN ANAYURDUBu bölge, aynı zamanda Süryaniler’in anayurdu. I. Dünya Savaşı sırasında Süryani cemaatin büyük bir bölümü Türkiye’den ayrılmış, patrikhane de önce Humus’a sonra Åžam’a taşınmış. Bir grup Süryani de, 1970’lerde göç etmiÅŸ. Mardin’e günübirlik gelenlerin, kentin 4 km. güneydoÄŸusundaki, bin yıldır ibadetin sürdüğü Deyrulzafaran Manastırı’nı (Yazın, 09:00-11:30 ile 14:00-17:30; kışın 08:00-13:30 ile 13:30-16:00 saatleri arasında açık. 0482 219 30 82) görmeye geldiklerini tahmin etmek zor deÄŸil. Rahiplerden biri şöyle anlatıyor: ‘’Bundan yaklaşık 1600 yıl önce, güneÅŸe tapanlar, kendilerine bir tapınak aramışlar. Öyle bir tapınak yapmak istemiÅŸler ki, bütün Mezopotamya Ovası önlerinde uzansın, ama aynı zamanda da tapınak daÄŸların arasında kaybolsun.’’ Manastır, GüneydoÄŸu’daki Süryani kiliseleri içinde en önemlisi. 1116 ve 1932 yıllları arasında bütün patrikhanelerin merkezi kabul edilmiÅŸ. Duvarları safran sarısı olan manastırla ilgili bir rivayete göre, manastırın sıvasında bir zamanlar burada yetiÅŸen safran çiçekleri kullanılmış. Deyrulzafaran da hem rengini, hem de ismini bu çiçeklerden almış. Manastırın metropoliti, 65 doÄŸumlu, Oxford mezunu Saliba Özmen. HASANKEYFMaÄŸara sakinlerinin baÅŸkentiIlısu Barajı’nın suları altında kalma tehdidiyle, neredeyse yarım asırdır diken üstünde bir yaÅŸam süren, 10 bin yıllık bir tarihe sahip, ortaçaÄŸ kenti Hasankeyf’in halkı elindeki imkanlar elverdiÄŸince, turizmine yükleniyor. Yapımı planlanan baraj nedeniyle yıllardır Hasankeyf’te yatırım yapılamadığı gibi sanayi geliÅŸmediÄŸinden de göç durmuyor. Bu kendini geliÅŸtirememiÅŸ, ufak çapta tarım ve hayvancılıkla geçinmeye çalışan yerleÅŸimin atmosferine en çok iÅŸsizlik ve belirsizlik hakim. En büyük çıkmazsa, bu muhteÅŸem kültürel zenginliÄŸin, etkin bir turizme ve ekonomik zenginliÄŸe dönüştürülememesi. 1986’dan beri, arkeolojik kazıların sürdüğü ve yılda sadece yaklaşık 20 günlük bir kazı çalışmasının yapılabildiÄŸi Hasankeyf, yavaÅŸ yavaÅŸ gün ışığına çıksa da yılda 3.8 milyar kilovatsaat enerji üretecek Ilısu Barajı’nın yapılmasıyla, 75 köyüyle birlikte Hasankeyf ‘in tamamının, 100 köyün de kısmen su altında kalacağı ve 78 bin insanın göçe zorlanacağı gerçeÄŸi, en küçük bir umuda bile fırsat tanımıyor. Vadi içinden akan Dicle Nehri kıyısındaki Hasankeyf, bugün Dicle’nin getirdiÄŸi berekete bel baÄŸlamış durumda. Vadi içindeki verimli tarım alanlarında seracılık yapılıyor. Nehirde alabalık avlanıyor. Tarıma elveriÅŸsiz alanlarda, meralarda hayvancılık yaygın. EÄŸer baraj yapılırsa, Dicle Vadisi’nde 160 km boyunca uzanan ve yöre halkının geçimini saÄŸladığı verimli topraklar da yol olacak.Kentin kimler tarafından kurulduÄŸu kesin olarak bilinmemekle beraber, tarihinde Roma, Bizans, Sasani ve Arap hakimiyetinin izleri var. Ä°nÅŸa edildiÄŸi arazinin kolay iÅŸlenebilmesi sayesinde, Hasankeyf’in çevresindeki doÄŸal maÄŸaralar, antik çağın ilk yerleÅŸimlerinden oldu. Eski adı Hesno d-Kifo olan Hasankeyf, bir zamanlar Süryani Metropolitlik merkeziymiÅŸ. Kifo, Süryanice ‘’kaya’’ anlamına geliyor. Diyarbakır ile Dicle’nin aÅŸağı kısımlarında, ÅŸehir ve kasabalar arasında nakliyat, ilk zamanlardan beri su yolu ile yapılırdı. Diyarbakır’dan güneye doÄŸru giden anayol, Dicle vadisini takip ederdi. Bu nedenle, Diyarbakır- Cizre yolu üzerinde, Dicle Nehri’nin doÄŸu kıyısındaki Hasankeyf, asırlar boyu stratejik ve ekonomik açıdan, kara ve su yolları üzerinde önemli bir konumda oldu.Dicle Nehri kenarında, 100 metrelik bir kaya kütlesi üzerinde yükselen, zamanında Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun en önemli üslerinden, muhteÅŸem kale kaçırılmamalı. İçinde tam 2 bin maÄŸara var. ‘’MaÄŸara sakinlerinin baÅŸkenti’’ deniyor Hasankeyf’e. Kaledekiler dahil, eski çaÄŸlardan beri yaÅŸanan, büyük küçük, yaklaşık 5 bin maÄŸara var. 70’lere kadar da halkın yüzde 90’ı yine maÄŸaralarda oturmayı sürdürüyormuÅŸ. Bugün hálá maÄŸaralarda yaÅŸayan ve ulaşımını eÅŸekle saÄŸlayan birkaç aile var. Kalenin tepesinden bakınca, iki ayağı da Dicle Nehri’nin içinde olan Hasankeyf Köprüsü’nü göreceksiniz. Dünyanın en büyük taÅŸ köprüsü olduÄŸu söyleniyor ve Asur döneminden kalma olduÄŸu tahmin ediliyor. Küçük Saray’da izolasyon ve esneklik saÄŸlamak için, yapının tavanında kullanılan küpçükler gözünüzden kaçmasın. Bir mühendislik harikası olan minaresi, güzel taÅŸ iÅŸlemesi ve minaresindeki çıkanların birbirini görmesini engelleyen çift merdiveniyle El- Rızk Camii görülmeli. Hasankeyf’te konaklama ve lokanta konusunda büyük bir beklenti içinde olmamalısınız. ÇoÄŸu turist buraya Diyarbakır’a giderken uÄŸruyor. Yazın, Dicle Nehri’nin kıyısında, masalarını suyun içine yerleÅŸtiren, çardak tarzındaki lokantalarda alabalık yemek mümkün. Ä°steyenler için maÄŸaralarda da yemek organize ediliyor.3 bin yıllık surların, kalkan balığı gibi sardığı ÅŸehir DÄ°YARBAKIRGüneydoÄŸu’nun, Mardin kadar güzel, bir baÅŸka kenti de Diyarbakır. Mezopotamya’nın kuzeyinde, Dicle Nehri’nin yukarı havzasında, siyah bazalt surların içinde, 7 bin 500 yıllık bir tarihin sahibi. Kente güneyden yaklaşırken, Diyarbakır kalesi ve surları, bir bütün olarak karşınıza çıktığında, oldukça etkileyici. Surlar, kentten geçen uygarlıkların izlerini taşıyor. Kalenin dört yöne açılan, dört ana kapısı (DaÄŸ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı) var. Volkanik Karacadağ’dan çıkan bazalt taÅŸlarıyla yapılan surlar, bugün Suriçi denilen eski Diyarbakır’ı bir kalkan balığı ÅŸeklinde kuÅŸatıyor. M.Ö. 3 bin yılına tarihlendirilen surlar, 5 km. uzunluÄŸunda, 10-12 metre yüksekliÄŸinde ve 3- 5 metre geniÅŸliÄŸinde. Dış surlar üzerinde, tam 82 burç var. En önemlileri Keçi Burcu, Yedi KardeÅŸ Burcu, Ben-u Sen Burcu ve Nur Burcu. Mardin Kapı’nın doÄŸusundaki Keçi Burcu, inÅŸa edilenlerin en büyük ve en eskisi. Buradan, göz alabildiÄŸine Hevsel Bahçeleri, Dicle ve On Gözlü Köprü görünüyor. Bir günde gezilemeyecek kadar zengin bir kent olan Diyarbakır’ın yemek kültürü ve çarşıları da karakterini koruyabilmiÅŸ. Ulu Cami civarındaki çarşıları dolaşın, yaklaşık 30 medeniyetin sığındığı, geceleri aydınlatılan olaÄŸanüstü surlar boyunca yürüyün, kahvaltıcılardan eritme örgü peyniri alıp, Hasan PaÅŸa Hanı’nda kahvaltı edin, Dicle üzerindeki On Gözlü Köprü’den yürüyerek geçin, Dört Ayaklı Minare’yi, Mimar Sinan’ın camilerini, Surp Giragos Ermeni Kilisesi’ni ziyaret edin, bir akÅŸam Pavyonlar Sokağı’nda, kaldırımda oturup, seyyar mırracıdan mırra için...Kentin tam ortasındaki meydanda, Diyarbakır’ın en ünlü tarihi yapısı, Anadolu’nun ilk camisi, Ä°slam dünyasının beÅŸinci Harem-i Åžerif’i (Kutsal Mabet) Ulu Cami (Camii Kebir) var. 1400 yıldır cami olarak kullanılan yapı, M.S. 639’da, Ä°slam orduları kenti fethedinceye kadar Süryanilere ait Mar Toma Katedrali’ydi. Roma döneminden önce de, ateÅŸe tapanların açık ibadet yeriymiÅŸ. Kentin kurulduÄŸu günden beri ibadetin kesintisiz sürdüğü bu yapı, 200 yıl öncesine kadar Ä°slam’ın dört mezhebinin birarada inançlarını ifade ettiÄŸi bir yerdi. GÃœZEL KOKULU MÄ°NAREUlu Cami’nin kapılarından Sipahi Pazarı’na çıkılıyor. Camiye yakın bir arka sokakta, ÅŸair Cahit Sıtkı Tarancı’nın doÄŸduÄŸu ve yaÅŸamının son yıllarını geçirdiÄŸi, eski Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan evi, Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Müzesi (Pazartesi hariç her gün 08:00-12:00 ve 13:00- 17:00 arası açık. Ziya Gökalp Sok. No:3, 0412 223 89 58) ziyarete açık. Bir zamanlar kent aristokrasisinin yaÅŸadığı konakların bulunduÄŸu sokaklara dalmadan önce, hemen önünüzdeki Hasan PaÅŸa Hanı’na bir göz atın. 500 yıllık han, 200 yıl öncesine kadar, elmas ve pırlantaların iÅŸlendiÄŸi ve dünyaya pazarlandığı önemli bir ticaret merkeziymiÅŸ. Eski YoÄŸurt Pazarı’nı geçince, sokağın içinde, dünyada muhtemelen bir baÅŸka benzeri olmayan, ünlü Dört Ayaklı Minare ya da diÄŸer adıyla Åžeyh Mutahhar (Matar) Camii durur. Bizans dönemine ait, dört yuvarlak sütun üzerine oturtulmuÅŸ bu dört köşeli, siyah ve beyaz kesme taÅŸlardan oluÅŸan minare, 1500 yılı, Akkoyunlu eseri. Kentin hálá kullanılmakta olan iki Hıristiyan ibadethanesinden biri, Keldani Kilisesi. M.S. 4. yüzyıldan kalma kiliseyi size Keldani Katolik Kilise Vakfı Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Zeki Kasar gezdirecek. Bugün Türkiye’deki 450 Keldani ailesinden birkaçı Diyarbakır’da yaşıyor. Tekrar Dört Ayaklı Minare’ye gelip, bu kez saÄŸdan devam ederek, ilk sola kıvrılınca, SavaÅŸ Mahallesi, Göçmen Sokak’ta, restorasyonun sürdüğü Surp Giragos Ermeni Kilisesi var. Aynı sokaktaki Esma Ocak Evi (sadece cumartesi ve pazar günleri açık ancak haftaiçi de ÅŸansınızı deneyebilirsiniz), Diyarbakır sivil mimarisinin tipik ve baÅŸarılı bir örneÄŸi. Urfa Kapı’ya doÄŸru, Balıkçılarbaşı’ndan Melik Ahmet Caddesi’ne çıkınca, saÄŸdaki dar sokaklardan birinde, Sin Camii arkasında, 400 yıllık eski bir Diyarbakır evinden dönüştürülen Dicle Fırat Kültür Sanat Merkezi, genç ve canlı bir mekán. Yine bu civarda, Japon Pasajı’nın arkasında, 16. yüzyıla ait Behram PaÅŸa Camii, Mimar Sinan’a ait. 15. yüzyıla ait Parlı (Ä°pariye ya da Safa) Camii ise güzel kokulu minaresiyle ünlü. Minare inÅŸa edilirken, harcı, Diyarbakır çevresinden toplanan kokulu bitkilerle karılmış. Yakın zamana kadar, kokusu azalmasın diye, hafta boyunca üzerine bir kılıf geçirilen minare, sadece cuma namazında, hutbeden önce açılıp, hutbe bitince kapatılırmış. Kokusu bir yana, minarenin üzerindeki kûfi yazılara ve geometrik ÅŸekillere bakarak, taÅŸ işçiliÄŸindeki ustalığı teslim etmek gerekiyor. Arka sokakta planında ve mimarisinde Mimar Sinan’ın etkileri hissedilen 16. yüzyıla ait Melik Ahmet PaÅŸa Camii görülebilir. Diyarbakır’daki diÄŸer Mimar Sinan eserleri, Ä°skender PaÅŸa Camii ve Ali PaÅŸa Camii ve Külliyesi. Urfa Kapı’dan Mardin Kapı’ya uzanan Turistik Cadde’ye dönünce, soldaki Ana Sokak sizi, Mezopotamya’nın en eski halkı Süryaniler’in, 1700 yıllık Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi’ne götürür. NASIL GÄ°DÄ°LÄ°R?Yolculuk Mardin’den Diyarbakır’a yapılabileceÄŸi gibi Diyarbakır’dan Mardin’e doÄŸru da yapılabilir. Kendi arabanızla gitmeyi düşünmüyorsanız, iki kentte de havaalanı var. Mardin- Diyarbakır arası direkt yol, 95 km.Mardin; Ä°stanbul- Kocaeli- Adapazarı- Düzce- Bolu- Ankara (Ankara’dan itibaren aÅŸağıdaki gibi) 1620 km. Ankara- Aksaray- Adana- Osmaniye- Gaziantep- Åžanlıurfa- ViranÅŸehir- Kızıltepe- Mardin (ya da Harran- Ceylanpınar- Kızıltepe- Mardin) 1200 km. Ä°zmir- UÅŸak- Afyon- Konya- Adana (Adana’dan itibaren yukarıdaki gibi) 1550 kmDiyarbakır; Ä°stanbul- Kocaeli- Sakarya- Düzce- Bolu- Ankara- Kırıkkale- KırÅŸehir- NevÅŸehir- Kayseri- Malatya- Elazığ- Diyarbakır 1365 km. Ankara- Kırıkkale- KırÅŸehir- NevÅŸehir- Kayseri- Malatya- Elazığ- Diyarbakır 916 kmÄ°zmir- Kula- UÅŸak- Afyon- Konya- Adana- Osmaniye- Gaziantep- Åžanlıurfa- Siverek- Diyarbakır 1420 km.Uçak; Diyarbakır Havaalanı (0412 232 32 60) merkeze 7 km. mesafede. THY (444 0 849- 0412 228 84 01) ve Onur Air’ın (0412 223 53 12) Diyarbakır’a seferleri var. Mardin Havaalanı (0482 313 34 00), merkeze 18 km. mesafede. Mardin’e sadece THY (0482 313 27 18- merkezdeki satış ofisi 0482 213 37 73- 74) uçuyor. Batman Havaalanı’ndan (0488 213 91 49), THY’nin (444 0 849, 0488 213 91 49), haftanın üç günü Ankara aktarmalı seferleri var. Havaalanı, Batman merkeze 3, Hasankeyf, Batman’a 37 km. mesafede. Tren; Ä°stanbul’dan hareket eden Güney Ekspresi Ankara’ya uÄŸrayıp, Diyarbakır’a gidiyor. Diyarbakır Tren Garı (0412 221 87 87), Ä°stanbul HaydarpaÅŸa Tren Garı (0216 336 04 75), Ankara Tren Garı (0312 311 49 94).NEREDE KALINIR?Mardin’i tam anlamıyla yaÅŸamak için Erdoba Konakları’nda (0482 212 76 77, 0482 213 77 87, www.erdoba.com.tr), kalmalısınız. Mardin’in yeni konaklama seçeneÄŸi Büyük Mardin Oteli (0482 213 10 47), turist gruplarının tercihi. Ekonomik konaklama için, Mardin’in köklü otellerinden, 3 yıldızlı Bilen Hotel (0482 213 03 15), kentin yeni kısmında. Mardinli bir ailenin evinde (0482 213 30 72, 0526 57 59) kalmak istiyorsanız, kızkardeÅŸler Makbule ve Ä°rem Yıldırım sizi memnuniyetle ağırlayacaktır. Savur’da müzelik eÅŸyalarla dolu, iki asırlık Mardin evinde (Nevin Hanım, 0482 571 21 27), kalmasanız da terasında yöresel yemekler yemek için uÄŸrayın. Midyat’ın görkemli Süryani evi bugün turistleri ağırlayan Devlet Konukevi (Midyat, 0482 462 11 01). Cizre- Silopi yolu üzerinde, Nusaybin’e 20 km mesafedeki, 4 yıldızlı Nezirhan Otel (0482 446 34 16/ 17), 20 yıldır hizmet veriyor. Batman’da kalınabilecek oteller; Otel ASKO **** (0488 214 92 34), Turhan Otel (0488 214 55 02) ve Zeki Otel (0488 213 36 39). Diyarbakır’da otel sıkıntısı çekmeyeceksiniz: Hotel Dedeman ***** (0412 229 00 00), Büyük Kervansaray Oteli ***** (0412 228 96 06), Class Hotel **** (0412 229 50 00, www.diyarbakirclasshotel.com), kentteki en iyi seçeneklerden. Yenilenen dekorasyonuyla Demir Otel **** (0412 228 88 00), Suriçi’nde. Turistik Otel *** (0412 224 75 50), 1953 ‘ten beri Diyarbakır’da hizmet veriyor. Grand Güler Hotel *** (0412 229 22 21) ve Balkar Otel *** (0412 228 63 06), merkezi konum ve uygun fiyat arayanlar için.NEREDE YENÄ°R?Bir Mardin yemekleri mabedi olan Cercis Murat Konağı (0482 213 68 41, www.cercismurat.com), Mezopotamya Ovası’na bakan terası ve şık ağırlama tarzıyla, Mardin’in klasiklerinden. Erdoba Konakları’nda (0482 213 77 87) enfes yöresel yemekler tadabilirsiniz. Uygun fiyatlarda yemek için, beÅŸ çeÅŸit yöresel yemekten oluÅŸan Mardin Tabağı ünlü Turistik Et Lokantası (0482 212 16 47) ve kebapları lezzetli ÇaÄŸ Urfa Sofrası’na (0482 212 65 55) uÄŸrayın. Savur giriÅŸindeki UÄŸur Alabalık Tesisleri’nde (0482 571 28 32), emekli öğretmen Ä°sa Bey’in kiÅŸniÅŸli alabalık, nar ekÅŸili, sumaklı salata, antep fıstıklı tahin helvasını denemelisiniz. Midyat’a 2 km mesafedeki Estel’de mütevazı ve temiz Bahar Sofra Salonu’nda (0482 462 11 13), sulu yemekler, çorbalar, ızgaralar var. Pasta ve pizza salonu Cafe HoÅŸgörü (0482 416 02 05) Nusaybin’de mola vermek isteyenler için. Diyarbakır’da yemek bir keyif. 400 yıllık bir Diyarbakır evi olan Lebeni Diyarbekir Evi’nde (0412 228 58 55), atmosfer kadar yemekler de akılda kalıyor. Bir baÅŸka tarihi Diyarbakır konağı, havuz başında yemek yiyebileceÄŸiniz Çemçe Diyarbakır Mutfağı (0412 229 43 45). Diyarbakır’a özgü, kaburga dolmasının alásı, Selim Amca Sofra Salonu’nda (0412 224 44 47) ya da eski bir Diyarbakır evinde hizmet veren Mezopotamya Konağı’nda (0412 223 10 40). GüneydoÄŸu’daki, aile içi ÅŸiddet yaÅŸayan kadınlara destek veren en etkin kadın örgütlerinden Ka-mer’in, kadınlara iÅŸ istihdamı yaratmak ve kadın çalışmalarına ek gelir saÄŸlamak için açtığı Ka-mer’in Mutfağı’nda (0412 229 04 59), baÅŸka restoranlarda bulamayacağınız, enfes yöresel yemekler var. YumuÅŸacık ciÄŸer ÅŸiÅŸ, taptaze bir salata ve uygun fiyatlar, DaÄŸkapı CiÄŸercisi’nde (0412 224 10 15). Ben- u Sen Restaurant (0412 224 16 55), yazar ve ÅŸairlerin uÄŸrak yeri, bir Diyarbakır meyhanesi. Leziz çiÄŸ köfte ve nar ekÅŸili kaşık salata ÇiÄŸ Köfteci Hacı Siraç’ta (0412 228 88 48). Deniz ürünleri de bulabileceÄŸiniz, kentin şık restoranı Asmin Restaurant’ın (0412 224 31 97) barı, sabah 02:00’ye kadar açık.ARABA KÄ°RALAMA(Diyarbakır) Diyarbakır’daki firmalar, Mardin Havaalanı’na da araba teslimi yapıyorlar. Avis (0412 229 02 75), Sunset (0412 228 67 67), Asena (0412 229 46 01), Budget (0412 229 56 37) GüneydoÄŸu’da ÅŸoförlü minibüs Bölgeyi çok iyi tanıyan, medeni, profesyonel ve güleryüzlü, Diyarbakırlı bir aile ÅŸirketi. Murat ve Nizam Talay kardeÅŸlerin klimalı, son model minibüsleri var. 0535 544 74 30, 0535 239 27 23Â
False