(geniş haber) 12 Alman vatandaşın öldüğü Sultanahmet saldırısı davası...

Güncelleme Tarihi:

(geniş haber)  12 Alman vatandaşın öldüğü Sultanahmet saldırısı davası...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2016 18:35

(geniş haber) 12 Alman vatandaşın öldüğü Sultanahmet saldırısı davası...

Haberin Devamı

Özden ATİK - Serpil KIRKESER / İstanbul, (DHA) - Sultanahmet Meydanı'nda 12 Ocak'ta terör örgütü IŞİD üyesi Nabil Fadlı tarafından gerçekleştirilen, 12 Alman vatandaşının öldüğü ve 16 kişinin yaralandığı canlı bomba saldırısına ilişkin davanın görülmesine başlandı. İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 18 tutuklu sanık ile müşteki Üzeyir Ceylan hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmaları tercüman aracılığıyla alındı.

"IŞİD'İ YAKALANMADAN 4 AY ÖNCE BIRAKTIM"

Sanıklardan Fevzi Muhammed Ali bir süre IŞİD ile beraber olduğunu ancak Sultanahmet'teki patlamayla ilgisi olmadığını söyleyerek, "Yakalanmadan 4 ay önce onları bırakmıştım. Onlara 'Annem hasta' dedim, amacım bu bahaneyle onları terk etmekti. Sonra bana "Tamam git bir ay izinlisin" dediler. Ben de gittim. Onlara hiç haber vermedim. Ancak benden adres istediklerinde kaldığım yerin adresini söyledim. Bir ay sonra bir şahıs geldi. "Sen neden bize dönmedin?' dedi. Telefonla bazı kişilerle konuşmam gerektiğini belirterek, silahla tehdit etti. O tehditten sonra çok korktum. Korkumdan telefonla görüştüm. Telefonda bana, 'Niye gelmedin' dediler. Annemin hastalığını söyledim. Telefondaki şahıs, "Bana süre istersen veririz dediler. Ben de annem hala hastadır' dedi. Annemi bahane edip yanlarına gitmedim. Onlar bana 'Sen biraz Türkçe biliyorsun, bize yardımcı olabilirsin' dediler. Ben de ona 'Herhangi kötü bir olaya sebep olmak istemiyorum' dedim. O da, 'Kötü bir şey istemeyeceğiz, sadece garaja gelen şahısları hududa kadar getirmen konusunda yardımcı olmanı istiyoruz' dedi. Ama ben kesinlikle böyle bir şey gerçekleştirmedim. Her seferinde kaçmak için yol bulmaya çalışıyordum ve onlardan uzaklaşmaya çalışıyordum. Ancak onlara hiç yardımcı olmadım" dedi. Atala El Hasan tarafından kendisine verilen paketle ilgili soruya sanık Ali, "Yılbaşından önce Atala bana bir paket verdi, ismini bilmediği şahsa teslim ettim. Paket 1,5-2 kilo, 15-20 cm civarında bir şeydi. Paketin içinde tarihi eser olduğunu düşündüm" dedi. IŞİD tarafından kendisine gönderilen 4 bin 810 dolar paranın sorulması üzerine Ali, "Her seferinde farklı şahıslarla havale yoluyla para gönderiyorlardı. Farklı isimlerden teslim aldığım da olmuştu" dedi.

NABİL'İ SINIRDAN GEÇİRMİŞ

Canlı bomba Nabil Fadlı'nın sınırdan kaçak yollarla girişini sağladığı iddia edilen sanık Halil Derviş, IŞİD ile ilgisinin olmadığını söyledi. Sanık Derviş, "Sınırdaki tellerden insan veya sigara kaçakçılığı yapan bir kişiyim. Benim bir dükkanın var bu gelir bana yetmiyordu. Ben de insanları sınırdan geçirerek para kazanıyorum. Nabil Fadlı'yı (canlı bomba) sınırdan ben geçirdim" dedi. Kendisi gibi insan kaçakçılığı yapan Umran isimli kişinin kendisini arayarak, sınırdan 2 kişiyi geçirmesini istediğini anlatarak şöyle konuştu:

"Bu şahıslar tek başlarına değillerdi, aileleri de vardı. Sınırdan geçirdim. Üstleri çok kötüydü, evime götürdüm, yıkansınlar diye. Umran onlara dikkat etmemi söyledi, onlara ayakkabı ve çorap aldım. Sadece bu kişilere değil, başkalarına da yardımcı olurdum.

Nabil Fadlı kendisini 'Samir' diye tanıttı. Samir'den para isteyince parasının olmadığını söyledi. Telefonunu istedim, telefonu veremeyeceğini görüşmeleri olduğunu söyledi. Bir sırt çantası vardı, çantası dikiliydi. 'Bu çantada ne var diye sordum' . Fadlı bana 'Diş teknisyeni işi ile ilgili malzemeler olduğunu söyledi. Sonrasında Nabil Fadlı'yı görmedim. Nabil'e hatlar aldım. Sonra aradım ve para istedim. O da bana 'Sana sonra gönderirim' dedi. Beni Umran aradı ve 'Bu paralar için korkma bir şekilde vereceğiz' dedi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum" diye konuştu.

CANLI BOMBAYA EL KİRALAMIŞ

Canlı bombaya ev kiralayan sanık Mohammed Khaled Hawaslı, "Benim hiçbir terör örgütüyle alakam yoktur. Ev işleriyle uğraşıyorum, kiraya veriyorum. Nabil ile Aksaray'da tanıştım. Ev aradığını söyleyince Haseki'de bir daireye götürdüm, beğendi tuttu. Bana ödeme yaptı. Diğer sanıkları tanımam, suçlamaları da kabul etmiyorum" diye konuştu.

CANLI BOMBA DİŞ TEKNİSYENİYMİŞ

Canlı bomba Nabil Fadlı'nın ile aynı üniversitede okuduğunu söyleyen sanık Muhannad Hendawi suçlamaları redderek şöyle konuştu: "Aynı üniversitedeydik, ancak sadece tanıyordum. Diş fakültesinde aynı sınıftaydık. Zaten diş teknisyenliği bölümü küçük bir bölümdür o nedenle herkes birbirini tanır. Türkiye'de özel bir işim vardır. Doktorla beraber çalışıyorum. Muayenenin yanındaki lokantaya gittim orada Nabil ile karşılaştık. Ne yaptığımı sordu diş teknisyenliği yaptığımı söyledim. 'Sen ne yapıyorsun' dediğimde 'Suriye'den geldiğini ve Türkiye'de kalacağını söyledi. Telefonumu aldı. Sonrada görüşmedim. Bir gün bilinmeyen numaradan Nabil beni aradı. 'Bana iş buldun mu?' diye sordu. Ben de 'Bulursam döneceğim' dedim."

"BİN 500 DOLARIN GÖNDERİCİSİ SURİYE'DEKİ BİR ŞİRKETTİR"

Sanık Ayad Muneer Saud Saud, "Havale işleri yapıyor, Irak'ta görevli memurların, emeklilerin maaşlarını havale etmekle görevliyim. Nabil'i ne gördüm ne tanırım. Havale Ankara'ya geldi. Havale'yi birlikte yaptığımız Omar Hallum Raheem Raheem yaptı. Bin 500 doların göndericisi Suriye'deki bir şirkettir. Daha öncede bu şirketle ilgili 200-250 havale işlemi yaptık" diye konuştu.

CANLI BOMBAYA BİN 500 DOLAR VERMİŞ

Ankara'da bürosu olduğunu ve havale işleri yaptığını söyleyen sanık Omar Hallum Raheem Raheem "Suriye'de gelen havaleleri ilgili yerlere havale ediyorum. Nabil beni aradı. 'Benim bin 500 dolarlık havalem varmış' dedi. 'Para bende' dedim. Görüştük, pasaportunun fotoğrafını çekip parayı teslim ettim. Parayı gönderen kişiyi bilmiyorum" şeklinde konuştu.

SANIKLAR SUÇLAMALARI REDDETTİ

Söz alan diğer sanıklarda IŞİD' ile bir bağlantılarının olmadığını, örgüt üyesi olmadıklarını söyledi. Sanıkların ardından söz alan avukatlar da müvekkillerinin beraatini talep etti. Müşteki Üzeyir Ceylan saldırının gözünün önünde gerçekleştiğini belirterek, "Etkilendim ama yaralanmadım. Sanıklardan şikayetçi değilim, davaya da katılmak istemiyorum" dedi.

5 SANIĞIN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Mustafa Sraıwel, Muhannad Hendawi, İbrahim El İbrahim, Muhammed Izghib ve Muhammet İsa'nın üzerine atılı bulunan suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali, sanıkların tutuklulukta kaldıkları süre göz önünde bulundurularak tahliyelerine karar verdi. Mahkeme heyeti, 5 sanığın yurtdışına çıkışını da yasakladı. Rasheed Alabdalah Alagaagan ve Ahmet El Hasan'ın yakalama emirlerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, 13 tutuklu sanığın tahliye talebini reddetti. Duruşma 5 Eylül'e erteledi.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan 88 sayfalık iddianamede, 13 şüphelinin "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Bu şüphelilerden 3'ünün ayrıca, 12 kez "Terör amaçlı tasarlayarak öldürmeye yardım etme" suçundan 270 yıldan 360 yıla, 16 kez "Terör amaçlı tasarlayarak öldürmeye teşebbüse yardım etme" suçundan 180 yıldan 240 yıla ve "Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan da 4,5 yıldan 12 yıla kadar olmak üzere toplam 454,5 yıldan 612 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, 10 şüphelinin de benzer suçlardan 450 yıldan 600 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. İddianamede kalan 13 şüphelinin ise, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!