Gelişmişlik farkı

HABER Türk televizyonunda Hakan Çelik’in Pazar sabahları keyifle izlediğim programına dün ben de konuk olarak davetliydim.

Gidiş ve geliş tam bir işkenceydi. Sonunda becerip, Taksim’den Sefaköy’e ulaştım ama, o kadını bilmiyorum. Arabada baygın yatan çocuğunu doktora yetiştirme telaşı içindeki o kadın, bir yol bulup da hastaneye zamanında ulaşabildi mi? Uçaklara, işlere, randevulara dün nasıl yetişti İstanbullu hiç bir fikrim yok.

Dün bir maraton vardı İstanbul’da. İyi güzel. Olsun böyle aktiviteler. Ama koskoca bir kenti ve orada yaşayanları hiçe sayarak mı yapılır bunlar?

"Abartmıyorum", kentin Avrupa yakasında bütün ana arterler kapatılmıştı. Her yolun başında birkaç polis, "Giremezsin" diyor. Pekiyi nereden gidilebilir?

Yanıt yok.

Halka hangi yolların, kaçtan kaça kapalı olacağı duyurulmadan, ulaşım alternatifleri sunulmadan yapılan bu faaliyetlerin, düzenleyenlere birkaç puan kazandırmak dışında hiçbir faydası yok.

Şimdi kimse çıkıp da, "web sitemizde açıklamıştık" demesin. Bu kendini kandırmaca oyununa katılmamızı istemesin.

Maratonlar ya da benzer kitle organizasyonları sadece katılanların ve düzenleyenlerin yararlanacağı faaliyetler midir?

Böyle büyük organizasyonların amacı en geniş çevrede farkındalık yaratmak değil midir?

Spor yapma bilincini yaymak, sigara içmeme bilinci yaratmak, sağlığa önem verme bilincini olgunlaştırmak amacı taşıması gereken dünkü maratonda, sokakta bir yerden bir yere gitmeye uğraşırken karşılaştığım insanlar, kızgınlıklarını önce katılımcılara yöneltiyorlardı.

Kapana kıstırılmış fareler gibi gidecek yol ararken, "Gelmişsin 70 yaşına, koşsan ne olur koşmasan ne olur" diyeni bile duydum.

Ama sadece katılımcılar değil bu öfkeden belediye de aldı payını, hükümet de.

* * *

DÜN
öğlene kadar Avrupa yakasında araçlar yol bulabilmek için her sokağa dalıyor ama yol gösteren ne bir yetkili ne bir uyarı bulabiliyordu.

T
amam oradaki polislerin bilmesi gerekmez, onların işi araç sokmamak ama o yollar kapatılıyorsa, hemen girişte halka serbest güzergahları gösteren panolar asılamaz mıydı?

Sadece koşanlar değil ama bu kentte koşmayanların da yaşadığı göz önüne alınarak maraton düzenlenemez miydi?

Hayır. Düzenlenemez.

Başbakanın iki günde 40 kişinin öldüğü sel felaketinden sonra "abartmayın" dediği bir yerde bu beklenemez.

İnsanı ve hayatı merkezine oturtmayan bir yönetim anlayışında, rahatsızlıklar ciddiye alınmaz, mağdurların ağırlığı olmaz.

* * *

SEL
felaketine verilen tepkide de benzer anlayışla karşılaşmadık mı? Afet göz göre göre geliyor. Hava tahminleri uyarıyor. Ve sonunda olan oluyor, sel altında kalıyoruz.

Dile kolay 40 kişi ölüyor. Başbakan ne diyor? "Abartanlar oldu, onlar da bizi üzüyor" diyor.

Felaketin abartılması üzüyor da, ya 40 kişi?

Evet en gelişmiş ülkeler bile doğal felaketlerin karşısında çaresiz kalabiliyorlar.

Kurtarma çalışmalarında aksamalar görülüyor. Mesela, evleri zarara uğrayanların kalacakları barınakların konforu yetersiz olabiliyor, su basan konutları temizleme kitleri kriz anında halka ulaştırılırken bazı gecikmeler yaşanıyor.

Ama, ama ölü sayısı 40’a ulaşıyorsa eğer, orada ulusal yas ilan ediliyor.

İşte gelişmişlik farkı da burada ortaya çıkıyor. İnsana verilen değerde.
Yazarın Tüm Yazıları