Geçen hafta!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, bazen başka konulara dalıyorum, birileri hakkında açıklanması gereken belge ve bilgileri birkaç gün açıklıyorum ve güncel olayları yazamıyorum.

Geçen hafta bütün Türk milletinin sinirlerini titreten bazı olaylar yaşadık.

Bunlardan biri, adına Kaddafi denilen operet soytarısının, Libya'da PKK'ya geçit töreni yaptırmasıydı!

Bu soytarı, 1997 yılında bizim Başbakan Necmettin Erbakan tarafından ziyaret edilmişti. Bay Erbakan orada Kaddafi'den herkesin gözü önünde azar işitmiş, fırça yemişti.

Sonra Türk ve Libya basınında yazılar çıkmıştı.

Bay Erbakan'ın, başkomutanlığını Kaddafi'nin yaptığı İslamcı bir örgütte genel sekreter yardımcısı olarak görevli olduğu vurgulanmıştı. Bay Erbakan, bunları yazanları mahkemeye veremedi!

İşte bu Kaddafi, geçen hafta ülkesinde PKK'ya geçit yaptırıyordu.

Kabahat Türkiye'de ki, bu herifi ve ülkesini adam yerine koyup orada büyükelçi bulunduruyor. Büyükelçimizi arada sırada geri çekiyoruz ama sonra yine gönderiyoruz. Şimdi de çektik. Yakında yine göndeririz.

Neymiş efendim, sirk cambazı Kaddafi'den müteahhit alacağımız varmış!

Bırakalım bu herife parayı, keselim ilişkimizi, olsun bitsin.

ORMAN YANGINLARI

Dün dahil, İstanbul'un ormanlarını yakıp kül ettiler. Sakın ola ki kimse bunu arazi mafyası'nın yaktığını iddia etmesin. Arazi mafyası orman yakmaz mı? Elbette yakar ama belli yerlerde, belli yöreleri yakar.

Oysa İstanbul'un dört bir yanındaki ormanlar, birkaç gün içerisinde topluca yakıldı. Kim yaktı o güzelim yeşil örtüleri?

Hiç kuşkum yok, PKK militanları yaktı.

Bundan sonra da yakacaklar.

Yazın boğucu sıcak günlerinde ‘‘Yak’’ emri gelmemişti. Henüz geldi ve yangınlar birbiri ardına patladı.

Anımsayınız, adına Apo denilen katil bundan önce de kaç kez ‘‘Türkiye'nin ormanlarını yakacağız’’ demedi mi! Orman yakan adamları yakalanmadı mı?

Binlerce masum insanı öldürten, öğretmenleri kurşuna dizdirip okulları bile yaktıran Apo, intikamını işte böyle alır!

Yeşil örtü ve ormanlar onun düşmanıdır.

Denizlere açılması mümkün olsa, inanın denizlere zehir döküp balıkları öldürür ve bundan mutluluk duyar.

Sonra da, kameralar önünde burnunu karıştırır!

***

Ancak şimdi ağlaşma zamanı değildir. Bazı önlemlerin derhal alınması gerekir.

Bunlar hemen Ege ve Akdeniz ormanlarına yönelebilir. İstanbul ormanlarının halen yeşil kalan bölümlerine ateşle girebilir.

Çok ciddi önlemler alınmalıdır.

Yapılacak ilk iş, yakılan ormanlarda yapılaşmanın kesinlikle önlenmesidir. Yapılaşmaya bir kez göz yumduğunuz takdirde, işte o zaman bütün ormanlar yakılır.

TÜRBANLI TANSU!

Din sömürüsü Türkiye'de korkunç boyutta. O kadar ki, Tansu bile din sömürüsü yapıyor. Kütahya yöresinde düzenlediği mitinglerine, geçen hafta türbanlı posterleriyle çıktı!

Tansu'nun ‘‘türbanlı’’ olduğunu düşünsenize!

Yaşamı boyunca bir tek gün böyle bir konuyu acaba düşünmüş müydü? Tansu bir gün türban takacak, piyasaya öyle çıkacak!

Acaba Türkiye'nin kolejlerinde genç kızlığını yaşarken, öğretim üyeliği yaparken, Amerika'da milyonlarca dolarlık mal mülk edinirken, bir gün türbandan söz edeceğini, dini siyasete alet edeceğini hiç aklına getirir miydi?

Çok merak ediyorum, bu ablam hayatında bir gün namaz kıldı mı?

Bir dua biliyor mu?

Yakınlarının cenazesi dışında saçlarını hiç örttü mü?

Pakistan'ın hırsız başbakanı Benazir Butto ile Bosna'ya gitmiş, kafasına miğfer takıp pozlar vermiş, posterler bastırmıştı!

İster misiniz yakında miting meydanlarına miğferle çıksın!

***

Bir insan inanır veya inanmaz. İbadet eder veya etmez. Yaşantısı şöyledir veya böyledir. Bunlara -devletin kuralları dışında- hiç kimse karışamaz.

Ama bir siyasetçi ortaya çıkıp da din sömürüsü yapıyorsa, hem de 56 yıllık hayatında Müslümanlık konusunda en ufak bir çabası olmamışsa, onu yemezler.

Hele o kişi birkaç yıl önce ‘‘Refah Partisi din sömürücüsüdür’’ diye nutuklar atmışsa, o zaman hiç yemezler.

İki gün önce Kütahya'da türbanlı posterini miting meydanlarına astırmıştı... Çünkü orada Fazilet Partisi güçlü. Belediye falan Fazilet'in elinde.

Dün Giresun'da Atatürk posteri altında Atatürkçülük mesajları veriyordu!

Yarın Antalya, Edirne gibi illerimize gittiğinde ‘‘Ey yüce Atatürk’’ diye haykıracak! Konya'ya gittiğinde ise mutlaka türban takacak!

***

Emin Çölaşan'ın notu: Kader kurbanı Memduh ciddiyetsiz bir açıklama göndermiş. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini sahte senet düzenlemekten haksız yere mahkûm etmiş, Yargıtay da çek senet işlerinden anlamadığı için kararı onamış!.. Ve kendisi böylece hüküm yiyip sabıkalı olmuş!

Soyadı konusunda tutarlı bir açıklama getiremiyor. Gerçek soyadını öğrenmek mümkün olmuyor. Samuray mı, Bayraktaroğlu mu, yoksa Samuraybayraktaroğlu mu? Hangisi? Soyadını kaç kez değiştirdi? Elinde, hangi soyadları ile kaç nüfus kâğıdı var? Aile bireyleri hangi soyadını kullanıyor?

Yakında başka belgelerde buluşmak üzere!













Yazarın Tüm Yazıları