Garih'in ruhuna

Güncelleme Tarihi:

Garihin ruhuna
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2001 00:00

ESKİ Ahit'in ‘Mezmurlar’ suresinde otuzuncu bab şöyle der: ‘Ya Rab, seni çağırdım ve sana yalvardım. Eğer kabre inersem, kanım neye yarar? Toprak sana şükreder mi? Senin hakikatini ilan eder mi ? Yasımı raksa döndürdün. Çulumu çıkarttın ve beni sevinçle kuşattın. Ta ki, ruhum sana terennüm etsin ve susmasın’.* * *İŞTE iki haftalık mola kuş misali geçti ve eyvah o ne, ben ‘Mezmurlar’dan kapıyı açarak ilk yazıya Üzeyir Garih'in ‘kabre inişi’yle başlıyorum. 1999 Ağustos'unda da Körfez depremiyle başlamak zorunda kalmıştım...Kader mi demeli, aktüalite mi demeli, gazetecilik mi demeli, bilemiyorum. Fakat bildiğim bir şey var, o da, pisipisine cinayetin korkunçluğuna rağmen katil olayı bizi birbirimize biraz daha yakınlaştırdı. Üzeyir Bey'in yaşarken hedeflediği bütünleşme O'nun ölümünde gerçekleşti.Dün Ertuğrul Özkök'ün dediği gibi, şimdi sağcısı solcusu; dinlisi dinsizi; Müslümanı ‘gavur’u (!), Musevi kökenli iş ve ülkü adamımız için aynı ortak acıyı paylaşıyoruz. Aynı erdemleri sıralıyoruz ve aynı yelpazede buluşuyoruz .Saygın cemaat önderi Fethullah Gülen Hocaefendinin son derece derin ve duyarlı taziye mesajından, ‘Yeni Şafak’ gazetesi başyazarı Ahmet Taşgetiren'in hem sorgulayıcı, hem eleştirel makalesine, Garih'in ‘kabre inişi’ dahi, O'nun sonsuz aidiyetini taşıdığı bu toprakların insanlarını birleştirdi.Zaten eminim, bugün Neve Şalom sinagogunda ve Ulus Musevi mezarlığında gerçekleşecek cenaze töreninde, velev ki naaş Davudi yıldız altında defnedilecek olsun, cemaatteki Hilal imanlılar, ruhu ‘Rabb’a terennüm eden' merhum için Fatiha okuyacaklar. Dolayısıyla, ‘Mezmurlar’ın alegorisine rağmen diyebiliriz ki, pek az faniye nasip olan bir şekilde, Üzeyir Garih'in ‘kanı da işe yaradı’.* * *AMA, gönül tabii ki bunu istemezdi! Gönül isterdi ki, Üzeyir Bey'in kanı değil bedeni ve dimağı işe yarasın...Yani, mezarlıkları mekan bellemek zorunda kalmış tinerci sübyanlarımız, esrarkeş berduşlarımız, tortu lumpenlerimiz olmasın.Şehrimiz Kadim Mısır'ın ‘nekrofil’ geleneğini sürdüren bir Kahire mi ki, ölülerle koyun koyuna yaşamak mecburiyetinde olan canlılarımız var ?Kentimiz ‘favelas’ gecekondudan merkeze akan başıbozuk çocukların Rio'su mu ki, bir hiç uğruna bıçaklar çekiliyor ve gırtlaklar kesiliyor?Canlılar eli yüzü düzgün yerlerde ikamet etmeli; analı babalı çocuklar okullarda eğitim görmeli; bıçaklar da ancak yemekten yemeğe sofraya konmalı.Ve, işte tamıtamına böyle bir toplum projesine sahip olan Üzeyir Garih Şeyh Hüseyin Efendi'nin kabrini ziyaret ettiğinde de, o toplum projesiyle taban tabana zıt sosyal dokunun ürettiği bir cinayete kurban gitmemeli.Garih'in ‘kanı işe yarasa’ dahi, gönül işte bunları isterdi. * * *HEYHAT, olmadı! Hem ahirete ilişkin manevi inancıyla, hem de dünyaya dönük maddi hedefiyle çelişen bir ölüm Üzeyir Garih'i ‘kabre indirdi’.Rabb'ın mağfireti üzerinde olsun!Allah ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabır ihsan eylesin !Ve bizler Garih'in toplum projesine dört elle sarılalım ki, O'nun Rabb'a ‘terennüm eden’ ruhu ‘Mezmurlar’ın şu beytini cennetten de tekrarlasın:‘Yasımı raksa döndürdün. Çulumu çıkarttın ve beni sevinçle kuşattın’...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!